Aşılama olmadan yüzyüze eğitimde ısrarcı olmak; Cinayet

GÜNDEM 13.04.2021 - 14:01, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:20 1157+ kez okundu.
 

Aşılama olmadan yüzyüze eğitimde ısrarcı olmak; Cinayet

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Adana Şube Bakanı Seher Emre, tüm uyarılarına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın vaatlerinin aksine ülkedeki öğretmen nüfusunun henüz 10'da 1'i bile aşılamadıklarını söyledi. Emre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya’ya 150 bin doz aşı gönderilmesi talimatına atıfta bulunarak, “Öğretmenlerimiz ölmemek için Libya vatandaşı mı olmalı?” diye sordu. Emre, Egemen’e yaptığı açıklamada, hükümetin yanlış politikalar, bilimi hiçe sayan organizasyonlar ve insan odaklı olmayan planlamalarla Türkiye'yi Covid-19 vaka sayısında Avrupa birinciliğine taşıdığını ve eğitimi “virüsün kuluçka alanı” yapma konusunda kararlılığını sürdürdüğünü bildirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Libya Başbakanı ile yaptığı görüşmenin ardından Libya'ya hemen 150 bin doz aşı göndereceklerini açıklamasına tepki gösteren Emre, “Yüz yüze eğitimin başladığı 1 Mart'tan bu yana sadece resmi kayıtlara göre bile 45 günde 26 eğitim emekçisi yaşamını yitirmiştir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un kameralara poz vererek olduğu aşıya ulaşamayan öğretmenler için okula gitmek, her gün ölümle burun buruna gelmek anlamı taşımaya başlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı sessizliğe gömülünce kendi randevularını almaya çalışan öğretmenlerimiz -kronik rahatsızlıklara sahip olanlar dahil- ‘Risk grubunda değilsiniz’ cevabı almaktadır” ifadelerini kullandı. Emre, insanın anlamaya çalışırken bile yorulduğu bu tuhaflığın akıllara şu vahim soruları getirdiğini bildirdi: “• Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergilerinden toplanan paralarla alınan aşılar, ne hakla başka bir ülkeye 5 ihalenin jesti, bahşişi olarak verilebilir? • Zaten başka bir ülkeden satın aldığı aşıları yine başka bir ülkeye hibe etmesinin nasıl bir mantığı olabilir? • Lebaleb kongrelerle kızarttığınız Türkiye haritasına rağmen halkı aşısız bırakmış olmaktan yüzünüzün kızarmaması nasıl açıklanabilir? •  Dünyada kurucusunun "Başöğretmen" sıfatı taşıdığı tek ülke olan Türkiye'de öğretmenlere verilen değer bu mudur? Geleceğin mimarı olan öğretmenlerimiz, ölmemek için Libya vatandaşı mı olmalıdır?” Emre, sendika olarak sürecin başında Bakanlığı kamuoyu önünde ve yazışmalar aracılığıyla uyardıklarını hatırlatarak, "Aşılama tamamlanmadan yüz yüze eğitimi başlatmak cinayet olacaktır" dediklerine dikkat çekti. Daha fazla kayıp olmamasının tek yolunun bilimin izinden gitmek, bir salgına karşı gereken tüm mecburi adımları sırayla atmak olduğunu anlatan Emre, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tam kapanmaya geçilse de geçilmese de yüz yüze eğitim derhal durdurulmalıdır. Uzaktan eğitimdeki teknik sorunlar giderilmeli, söz verildiği ancak yapılmadığı üzere yoksul öğrencilere tablet/bilgisayar dağıtılmalı, internet temin edilmelidir. Yüz yüze eğitime geçilebileceği zamana kadar hiçbir öğrenci feda edilmemelidir. Uzaktan eğitim sırasında yalnızca öğretmenler değil, okullar açıldığında orada bulunmak zorunda olacak tüm eğitim emekçileri aşılanmalıdır. 2’nci dozların ardından virüse karşı bağışıklığın oluşması için bilimsel olarak gereken süre kadar beklenilmeli, bu sırada okullar (hijyenin sağlanması ve denetlenmesi, sınıf kalabalığı planlamaları, minimum riskle okula ulaşım) yüz yüze eğitime hazır hale getirilmelidir.” Emre, yüzyüze eğitimde ısrarcı olmanın cinayet olacağını kaydederek, “Sadece eğitim alanındaki insanları değil tüm toplum sağlığını tehlikeye atan bu karardan dönülmesi mecburi istikamettir!” diyerek sözlerini noktaladı.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Adana Şube Bakanı Seher Emre, tüm uyarılarına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın vaatlerinin aksine ülkedeki öğretmen nüfusunun henüz 10'da 1'i bile aşılamadıklarını söyledi. Emre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya’ya 150 bin doz aşı gönderilmesi talimatına atıfta bulunarak, “Öğretmenlerimiz ölmemek için Libya vatandaşı mı olmalı?” diye sordu.

Emre, Egemen’e yaptığı açıklamada, hükümetin yanlış politikalar, bilimi hiçe sayan organizasyonlar ve insan odaklı olmayan planlamalarla Türkiye'yi Covid-19 vaka sayısında Avrupa birinciliğine taşıdığını ve eğitimi “virüsün kuluçka alanı” yapma konusunda kararlılığını sürdürdüğünü bildirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Libya Başbakanı ile yaptığı görüşmenin ardından Libya'ya hemen 150 bin doz aşı göndereceklerini açıklamasına tepki gösteren Emre, “Yüz yüze eğitimin başladığı 1 Mart'tan bu yana sadece resmi kayıtlara göre bile 45 günde 26 eğitim emekçisi yaşamını yitirmiştir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un kameralara poz vererek olduğu aşıya ulaşamayan öğretmenler için okula gitmek, her gün ölümle burun buruna gelmek anlamı taşımaya başlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı sessizliğe gömülünce kendi randevularını almaya çalışan öğretmenlerimiz -kronik rahatsızlıklara sahip olanlar dahil- ‘Risk grubunda değilsiniz’ cevabı almaktadır” ifadelerini kullandı.

Emre, insanın anlamaya çalışırken bile yorulduğu bu tuhaflığın akıllara şu vahim soruları getirdiğini bildirdi:

“• Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergilerinden toplanan paralarla alınan aşılar, ne hakla başka bir ülkeye 5 ihalenin jesti, bahşişi olarak verilebilir?

• Zaten başka bir ülkeden satın aldığı aşıları yine başka bir ülkeye hibe etmesinin nasıl bir mantığı olabilir?

• Lebaleb kongrelerle kızarttığınız Türkiye haritasına rağmen halkı aşısız bırakmış olmaktan yüzünüzün kızarmaması nasıl açıklanabilir?

•  Dünyada kurucusunun "Başöğretmen" sıfatı taşıdığı tek ülke olan Türkiye'de öğretmenlere verilen değer bu mudur? Geleceğin mimarı olan öğretmenlerimiz, ölmemek için Libya vatandaşı mı olmalıdır?”

Emre, sendika olarak sürecin başında Bakanlığı kamuoyu önünde ve yazışmalar aracılığıyla uyardıklarını hatırlatarak, "Aşılama tamamlanmadan yüz yüze eğitimi başlatmak cinayet olacaktır" dediklerine dikkat çekti. Daha fazla kayıp olmamasının tek yolunun bilimin izinden gitmek, bir salgına karşı gereken tüm mecburi adımları sırayla atmak olduğunu anlatan Emre, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tam kapanmaya geçilse de geçilmese de yüz yüze eğitim derhal durdurulmalıdır. Uzaktan eğitimdeki teknik sorunlar giderilmeli, söz verildiği ancak yapılmadığı üzere yoksul öğrencilere tablet/bilgisayar dağıtılmalı, internet temin edilmelidir. Yüz yüze eğitime geçilebileceği zamana kadar hiçbir öğrenci feda edilmemelidir. Uzaktan eğitim sırasında yalnızca öğretmenler değil, okullar açıldığında orada bulunmak zorunda olacak tüm eğitim emekçileri aşılanmalıdır. 2’nci dozların ardından virüse karşı bağışıklığın oluşması için bilimsel olarak gereken süre kadar beklenilmeli, bu sırada okullar (hijyenin sağlanması ve denetlenmesi, sınıf kalabalığı planlamaları, minimum riskle okula ulaşım) yüz yüze eğitime hazır hale getirilmelidir.”

Emre, yüzyüze eğitimde ısrarcı olmanın cinayet olacağını kaydederek, “Sadece eğitim alanındaki insanları değil tüm toplum sağlığını tehlikeye atan bu karardan dönülmesi mecburi istikamettir!” diyerek sözlerini noktaladı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.