Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Emre: Ekonomik krizin faturasını eğitimciler ödüyor

GÜNDEM 23.11.2020 - 16:54, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1349+ kez okundu.
 

Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Emre: Ekonomik krizin faturasını eğitimciler ödüyor

EJDER BAŞARAN / EGEMEN  Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Emre, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’nin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin de yıldönümü olan 24 Kasım’ın 1981 yılından itibaren Öğretmenler Günü olarak kutlandığını hatırlatarak, “Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm eğitim şehitlerimizi saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz” dedi.  Emre, Şube Sekreteri Aylin Koçoğlu, Şube Mali Sekreteri Selçuk Geçgel, Şube Örgütlenme Sekreteri Emine Karataş, Şube Özlük Hukuk Sekreteri Ersin Yay, Şube Eğitim Sekreteri Talat Algan ve Şube Basın Yayın Sekreteri Bülent Donbaloğlu ile birlikte basın toplantısı düzenledi.  Emre, burada yaptığı konuşmada, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) şimdiye kadar eğitimin kronikleşmiş sorunlarına eğilmeyip çoğunlukla makyaj niteliğinde düzenlemeler yaptığını önen sürerek, “MEB, öğretmenlerin ana sorunlarına ve onların çözümlerine odaklanmak yerine, bu sorunların etrafından dolanmaya devam etmektedir. Neredeyse tümü borç batağında olan eğitimciler, gelirleri zaten çok düşükken ekonomik krizin faturasını ödeyen meslek grubu haline gelmiştir. Eğitimcinin anasının ak sütü gibi hakkı olan 3600 ek gösterge de, seçim vaatleri sıralarken dillerinden düşürmeyen yöneticiler tarafından şimdi anılmaz olmuştur” ifadelerini kullandı.  Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük haklarının AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilediğini anlatan Emre, şunları kaydetti: “Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunlar daha da derinleştirmiştir. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Yaklaşık 450 bin ataması yapılmayan öğretmen varken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir.” Covid-19 nedeniyle bazı sınıflarda yüz yüze eğitimin başlatılması sonrasında yaşanan vaka artışlarına bağlı olarak yeniden uzaktan eğitim uygulamasına geçildiğini anımsatan Emre, “Tabii ki eğitim de sağlık kadar önemlidir fakat eğitimin yapılabilmesi sağlıklı koşullarda ve sağlıklı bireylerle mümkündür” diye konuştu.  Emre şöyle devam etit: “31 Ağustos 2020’de başlayan süreçte Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitimde olduğu gibi uzaktan eğitimde de başarılı bir sınav verememiştir. Yapılan yanlışlıklar ve çözüm önerileri noktasında hazırladığımız raporları Bakanlığa ulaştırdığımız halde sonuçsuz kalmıştır. Eğitimin uzaktan yöntemlerle yapılabilmesinin ya da yeterli verim alınabilmesinin imkânsızlığı ortadadır.  Eğitim okullarda ve yüz yüze mümkündür. Fakat gelinen koşullarda pandemi nedeniyle yüz yüze eğitime imkân kalmamıştır. Uzaktan eğitim süreci yönetilirken fırsat eşitliği temel alınmalıdır. Bunun için tüm öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi sağlanmalıdır. Öncelikle tüm öğrencilerin uzaktan eğitimin temel aracı olan bilgisayar/tablet gibi cihazları karşılanmalıdır. Öğretmen ve öğrencilere vergilerin sıfırlanması gibi yöntemlerle teşvikler uygulanarak cihaz teminleri kolaylaştırılmalıdır. İmkanı olmayan tüm öğrencilere ücretsiz tablet dağıtımı hızla gerçekleştirilmelidir. Öğrencilere verilen ve EBA dışında kullanılamayan ücretsiz internetin yetersizliği ortadadır.  Öğretmen ve öğrencilere yönelik ücretsiz ve sınırsız internet uygulaması getirilmelidir. Öğrenci ya da öğretmenlerin sabahtan akşama kadar ya da gece geç saatlere kadar bilgisayar başında bulunmalarının pedagojik olmadığı hatta sağlık açısından da sakıncalı olduğu ortadadır. Bu nedenle uzaktan eğitimde yapılacak ders sayıları azaltılmalı, ders saatleri mesai saatleri ve günleri dışına taşmamalıdır.” Emre, sendikalarının hemen her sene 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde yaptığı araştırma sonuçlarını da açıkladı. Emre, “Bu yılki araştırma her zamankinden daha acı sonuçlar vermiştir. 5 bin 514 öğretmenle çevrimiçi görüşmeler yapılarak, anahtar sorular sorularak yapılan araştırmada ortaya çıkan çarpıcı veriler özetle şöyledir” dedi.  İŞTE O ARAŞTIRMA  Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 83’ü maaşının düşük olması nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını düşünüyor. Diğer tüm sebeplerle birlikte öğretmenlerin yüzde 93’ü öğretmenliğin saygın bir meslek olma özelliğini kaybettiği konusunda hemfikir.  Araştırmaya dahi olan öğretmenlerden ebeveyn olanların yüzde 63’ü çocuklarının gıda ihtiyaçlarını, yüzde 73’ü çocuklarının kılık kıyafet ihtiyaçlarını, yüzde 47’si çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılayamıyor. Hal böyle olunca araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 86’sı çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor. Öğretmenlik, kültürel anlamda sürekli beslenmeyi gerektiren bir meslek olmasına rağmen, araştırmaya göre; öğretmenlerin yaşadığı geçim sıkıntısı, sosyal ve kültürel hayatlarını da bitirmiş durumda. Öğretmenlerin yüzde 84’ü son bir yılda hiç tiyatroya, yüzde 73’ü ise son bir yılda hiç sinemaya gidememiş. Yüzde 92’si her gün bir gazete, yüzde 62’si her ay bir kitap bile alamıyor. Senenin yorgunluğunu atmak, dinlenmek de öğretmene lüks sayılanlardan. Öğretmenlerin yüzde 89’u otellerde tatil yapamıyor. Tatili evinde ya da köyünde geçiren öğretmenlerin oranı ise  yüzde 86. TALEPLER  1- Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırı altında ücret almalarına son verilmelidir. 2- Eşit işe eşit ücret kapsamında ek ders adaletsizlikleri giderilmeli, diğer çalışanlara verilen ek ödeme öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına da verilmelidir. 3-3600 Ek gösterge hemen verilmelidir 4-Çalışanların üstündeki vergi yükü (vergi dilimi) en fazla %10 olmalıdır 5-Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmeli, kadrolu güvenceli atama yapılmalıdır. 6-Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakat kaldırılmalı, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakat esas alınmalıdır 7-Öğretmenlerin aile bütünlüğü, yer değiştirme adaletsizliği sorunları çözülmelidir. 8- Öğretmenlik meslek kanunu öğretmenlerin iş güvencesini sağlayacak, mesleki saygınlığı güçlendirecek şekilde düzenlenmelidir. 9-Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmalıdır. 10-Uzman/Başöğretmen adaletsizliği giderilmeli, bu unvanlar kaldırılarak 5 yılını dolduran öğretmenlere Uzman Öğretmenlik, 10 yılını dolduran öğretmenlere baş öğretmenlik tazminatı ödenmelidir. 11- 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına bir maaş ikramiye verilmelidir.   12- Öğretmenlerin ek ders ücretleri  en az 25 TL olmalıdır.      13- İnternet hizmeti öğretmenlere ücretsiz olmalıdır.   14- Öğretmenlere toplu taşıma araçları ücretsiz olmalıdır.   15- Öğretmenlerin sınav görev ücretleri en az iki katına çıkarılmalıdır.   16- Öğretmenlere temsil tazminatı ödenmelidir. 17- Lojman imkanı olmayan yerlerde eğitim çalışanlarına kira yardımı verilmelidir.   18- Çocuk yardımları artırılmalıdır.   19- Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grevli toplu sözleşme hakkının tanınması şarttır.    

EJDER BAŞARAN / EGEMEN 
Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Emre, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’nin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin de yıldönümü olan 24 Kasım’ın 1981 yılından itibaren Öğretmenler Günü olarak kutlandığını hatırlatarak, “Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm eğitim şehitlerimizi saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz” dedi. 

Emre, Şube Sekreteri Aylin Koçoğlu, Şube Mali Sekreteri Selçuk Geçgel, Şube Örgütlenme Sekreteri Emine Karataş, Şube Özlük Hukuk Sekreteri Ersin Yay, Şube Eğitim Sekreteri Talat Algan ve Şube Basın Yayın Sekreteri Bülent Donbaloğlu ile birlikte basın toplantısı düzenledi. 
Emre, burada yaptığı konuşmada, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) şimdiye kadar eğitimin kronikleşmiş sorunlarına eğilmeyip çoğunlukla makyaj niteliğinde düzenlemeler yaptığını önen sürerek, “MEB, öğretmenlerin ana sorunlarına ve onların çözümlerine odaklanmak yerine, bu sorunların etrafından dolanmaya devam etmektedir. Neredeyse tümü borç batağında olan eğitimciler, gelirleri zaten çok düşükken ekonomik krizin faturasını ödeyen meslek grubu haline gelmiştir. Eğitimcinin anasının ak sütü gibi hakkı olan 3600 ek gösterge de, seçim vaatleri sıralarken dillerinden düşürmeyen yöneticiler tarafından şimdi anılmaz olmuştur” ifadelerini kullandı. 
Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük haklarının AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilediğini anlatan Emre, şunları kaydetti: “Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunlar daha da derinleştirmiştir. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Yaklaşık 450 bin ataması yapılmayan öğretmen varken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir.”
Covid-19 nedeniyle bazı sınıflarda yüz yüze eğitimin başlatılması sonrasında yaşanan vaka artışlarına bağlı olarak yeniden uzaktan eğitim uygulamasına geçildiğini anımsatan Emre, “Tabii ki eğitim de sağlık kadar önemlidir fakat eğitimin yapılabilmesi sağlıklı koşullarda ve sağlıklı bireylerle mümkündür” diye konuştu.  Emre şöyle devam etit: “31 Ağustos 2020’de başlayan süreçte Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitimde olduğu gibi uzaktan eğitimde de başarılı bir sınav verememiştir. Yapılan yanlışlıklar ve çözüm önerileri noktasında hazırladığımız raporları Bakanlığa ulaştırdığımız halde sonuçsuz kalmıştır. Eğitimin uzaktan yöntemlerle yapılabilmesinin ya da yeterli verim alınabilmesinin imkânsızlığı ortadadır.  Eğitim okullarda ve yüz yüze mümkündür. Fakat gelinen koşullarda pandemi nedeniyle yüz yüze eğitime imkân kalmamıştır. Uzaktan eğitim süreci yönetilirken fırsat eşitliği temel alınmalıdır. Bunun için tüm öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi sağlanmalıdır. Öncelikle tüm öğrencilerin uzaktan eğitimin temel aracı olan bilgisayar/tablet gibi cihazları karşılanmalıdır. Öğretmen ve öğrencilere vergilerin sıfırlanması gibi yöntemlerle teşvikler uygulanarak cihaz teminleri kolaylaştırılmalıdır. İmkanı olmayan tüm öğrencilere ücretsiz tablet dağıtımı hızla gerçekleştirilmelidir. Öğrencilere verilen ve EBA dışında kullanılamayan ücretsiz internetin yetersizliği ortadadır.  Öğretmen ve öğrencilere yönelik ücretsiz ve sınırsız internet uygulaması getirilmelidir. Öğrenci ya da öğretmenlerin sabahtan akşama kadar ya da gece geç saatlere kadar bilgisayar başında bulunmalarının pedagojik olmadığı hatta sağlık açısından da sakıncalı olduğu ortadadır. Bu nedenle uzaktan eğitimde yapılacak ders sayıları azaltılmalı, ders saatleri mesai saatleri ve günleri dışına taşmamalıdır.”
Emre, sendikalarının hemen her sene 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde yaptığı araştırma sonuçlarını da açıkladı. Emre, “Bu yılki araştırma her zamankinden daha acı sonuçlar vermiştir. 5 bin 514 öğretmenle çevrimiçi görüşmeler yapılarak, anahtar sorular sorularak yapılan araştırmada ortaya çıkan çarpıcı veriler özetle şöyledir” dedi. 
İŞTE O ARAŞTIRMA 
Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 83’ü maaşının düşük olması nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını düşünüyor. Diğer tüm sebeplerle birlikte öğretmenlerin yüzde 93’ü öğretmenliğin saygın bir meslek olma özelliğini kaybettiği konusunda hemfikir. 
Araştırmaya dahi olan öğretmenlerden ebeveyn olanların yüzde 63’ü çocuklarının gıda ihtiyaçlarını, yüzde 73’ü çocuklarının kılık kıyafet ihtiyaçlarını, yüzde 47’si çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılayamıyor. Hal böyle olunca araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 86’sı çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor.
Öğretmenlik, kültürel anlamda sürekli beslenmeyi gerektiren bir meslek olmasına rağmen, araştırmaya göre; öğretmenlerin yaşadığı geçim sıkıntısı, sosyal ve kültürel hayatlarını da bitirmiş durumda. Öğretmenlerin yüzde 84’ü son bir yılda hiç tiyatroya, yüzde 73’ü ise son bir yılda hiç sinemaya gidememiş. Yüzde 92’si her gün bir gazete, yüzde 62’si her ay bir kitap bile alamıyor. Senenin yorgunluğunu atmak, dinlenmek de öğretmene lüks sayılanlardan. Öğretmenlerin yüzde 89’u otellerde tatil yapamıyor. Tatili evinde ya da köyünde geçiren öğretmenlerin oranı ise  yüzde 86.

TALEPLER 
1- Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırı altında ücret almalarına son verilmelidir.
2- Eşit işe eşit ücret kapsamında ek ders adaletsizlikleri giderilmeli, diğer çalışanlara verilen ek ödeme öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına da verilmelidir.
3-3600 Ek gösterge hemen verilmelidir
4-Çalışanların üstündeki vergi yükü (vergi dilimi) en fazla %10 olmalıdır
5-Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmeli, kadrolu güvenceli atama yapılmalıdır.
6-Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakat kaldırılmalı, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakat esas alınmalıdır
7-Öğretmenlerin aile bütünlüğü, yer değiştirme adaletsizliği sorunları çözülmelidir.
8- Öğretmenlik meslek kanunu öğretmenlerin iş güvencesini sağlayacak, mesleki saygınlığı güçlendirecek şekilde düzenlenmelidir.
9-Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmalıdır.
10-Uzman/Başöğretmen adaletsizliği giderilmeli, bu unvanlar kaldırılarak 5 yılını dolduran öğretmenlere Uzman Öğretmenlik, 10 yılını dolduran öğretmenlere baş öğretmenlik tazminatı ödenmelidir.
11- 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına bir maaş ikramiye verilmelidir.  
12- Öğretmenlerin ek ders ücretleri  en az 25 TL olmalıdır.     
13- İnternet hizmeti öğretmenlere ücretsiz olmalıdır.  
14- Öğretmenlere toplu taşıma araçları ücretsiz olmalıdır.  
15- Öğretmenlerin sınav görev ücretleri en az iki katına çıkarılmalıdır.  
16- Öğretmenlere temsil tazminatı ödenmelidir.
17- Lojman imkanı olmayan yerlerde eğitim çalışanlarına kira yardımı verilmelidir.  
18- Çocuk yardımları artırılmalıdır.  
19- Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grevli toplu sözleşme hakkının tanınması şarttır.

 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.