“Entrikaların olmadığı bir siyasi parti kuracağız”

Adana milletvekili İsmail Koncuk, Egemen’i ziyaret ederek Hakan Denizli ile görüştü.

Adana milletvekili İsmail Koncuk, İYİ Parti’den ayrıldıktan sonra herkesin ne yapacağını sorduğunu anlatarak, Prof.Dr. Ümit Özdağ’la birlikte Atatürk çizgisinde, Türk milliyetçiliği yapan bir parti kuracaklarını söyledi.  Koncuk, gazetemizi ziyaret ederek Egemen Gazetesi Kurucusu Hakan Denizli’ye gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Koncuk’un ziyaretine; işadamı Hakan Kuşçu, Bilal Çağdaş, Ayhan Binboğa, Murat Ali Şahin, Cumhur Kocabıyık, Ömer Faruk Cerit, Mehmet Emin Tanrıkulu ile Gökay Demir de katıldı.  Parti kurma çalışmalarının iyi gittiğine değinen Koncuk, Türkiye’nin her tarafından ciddi talepler olduğunun altını çizdi. Parti programını hazırladıklarına vurgu yapan Koncuk, “Eleştirdiğimiz konuların konuşulmadığı, entrikaların olmadığı bir siyasi parti olacağız. İsimleri seçerken dikkatli davranıp, siyasi ahlaka sahip olanlarla sahaya çıkacağız. Yanlış insanlarla doğru iş olmaz” dedi.  Siyasetin kimsenin mal varlığını artırma yeri olmadığını belirten Koncuk, “Cumhurbaşkanı siyasete çıkarken tek yüzüğüm var diyordu. Bugün toplumdan koptu. AKP’nin toplumdan koptuğunu da herkes görüyor” ifadelerini kullandı.  Kuracakları partinin toplumu kucaklayıcı bir anlayışta olacağını anlatan başarılı siyasetçi, şunları kaydetti: “Bugün siyaset kutuplaştı. Doğumlarda bile birleşemiyoruz, herkes muzır ilan ediliyor. Biri Millet zillet diyor, diğeri Cumhur ittifakını yerin dibine batırıyor. Artık cepheleşme siyaseti var. Bu yüzden de toplumun yüzde 25-30 düzeyindeki kesimi siyasi parti seçmede kararsız. Siyaset yere düştü. Halbuki siyaset ekonomik, sosyal, kültürel problemleri çözmenin bir yoludur. Umutsuzluğu ortadan kaldıracak adımlar atmalısınız. Bu konuda 3’ncü bir yol mümkün. Halkın tamamını kucaklayacağız. Siyaset artık millete huzur vermeli. Bu ayrışma A Partisi yöneticileri ile B Partisi yöneticilerinin ayrışmasını değil, taraftarların da birbirine düşman olması sonucunu doğuruyor. Halbuki siyaset millete huzur verme iddiasındadır. Herkes kendi taraftarını konsolide etmeye (tutmaya) çabalarken toplumu da adeta iki ayrı kutba ayırıyor. Bu bilinerek yapılıyor. İktidarların devamı veya iktidar olmanın yolu olarak kutuplaşma yapılıyor. Bu da milletin ayrışması sonucunu doğuruyor. Bu son derece tehlikeli bir durumdur. Biz milletiz. Aynı acıları, aynı sıkıntıları, aynı sosyo ekonomik sorunları yaşayan bir toplumuz. Bizim cepheleşmemiz, kutuplaşmamız, milletin kutuplaşması hiç kimseye fayda sağlamaz. Bunları aşacak bir siyasi yapılanmayı inşallah başarmaya gayret göstereceğiz. Onun için yola çıktık.” AMİRALLERİN AÇIKLAMASINI DEĞERLENDİRDİ  104 amiralin Montrö anlaşması ile ilgili yaptıkları açıklamaları da değerlendiren Adana milletvekili İsmail Koncuk, açıklamaya AKP’nin balıklama atladığını söyledi. Cumhurbaşkanının  Montrö ile ilgili bir çalışma olmadığını söylemesinin de önemli olduğunun altını çizen Koncuk, “Asker kökenlilerin bu tip konularda açıklama yapmasını Türkiye’nin geçmişte yaşadıklarından hareketle doğru bulmayız ama buradan da bir darbe çıkmaz. Bunu hepimizin öngörmesi lazım. Buradan ne çıkar; buradan AKP’ye bir istismar alanı çıkar” ifadelerini kullandı.   Koncuk, şöyle devam etti: “Amirallerin bu tavrını doğru bulmadım. Çünkü bunları siyaset tartışmalı. Ama bir açıklama yapılmış. Hurra darbe geliyor, darbe olacak. Bunlar bunun hazırlığını mı yapıyor. Aslında konuşmadan korkmamak lazım ama Türkiye gibi darbeler yaşamış ülkelerde olduğu zaman bu dikkat çekici hale geliyor. AKP, öyle bunalmış ki, yüksek faiz var. Cumhurbaşkanı karşı olmasına rağmen dünyanın en yüksek faizinin uygulandığı ülke haline geldik, yüzde 19. Faizin yükselmesine rağmen dövizin artması durdurulamadı. AKP hırçınlaşıyor. Beceriksiz bir siyasi iktidar AKP. 19 yıl millet vize vermiş, imkan vermiş ama ekonomik, sosyal hiçbir problemi çözememiş. İddia ediyorum. 2002 yılı ile bugünü kıyas edin hukuk alanında, ekonomi alanında, milletin huzuru, mutluluğu alanında 2002’nin çok daha olumlu olduğunu görürüz. Bugün 19 yıl sonra geldiğimiz nokta bura mı olmalı, burası mı olmalıydı, burası olmamalı. Bunu siyasetçi değil, vatandaş ve eğitimci İsmail olarak söylüyorum. AKP hırçınlaşmış ve beceriksizliklerinin altında kalmış vatandaş nazarında da itibarı düşen siyasal iktidar amirallerin de bu açıklamasına balıklama atladı. Hemen darbe geliyor havası el birliğiyle koro halinde anlatmaya çalıştılar. Muhalefetin de bu olayı yaklaşımı çok enteresandır. Biz de amirallerin bu açıklamasını doğru bulmuyoruz. Askerler işini yapsın, siyasetçiler işini yapsın bizim iddiamız bu. Ama bir açıklama yapılmış. Yıllarca memlekete hizmet etmiş amirallere de hakaret etmenin bir anlamı yok. Onlara zevzek falan demek kimsenin hakkı değil. Buradan darbe çıkmaz. Kim ki darbe çıkar diyorsa toplumu aldatıyor. Gayri ahlaki davranıyor. Onlar da biliyor, AKP buradan darbe çıkmayacağını bilmiyor mu, biliyor ama bunu iç siyaset malzemesi haline getirmeye çalışıyor. Bu ülkeye yazık. Neleri tartışıyoruz. Tartışmamız gereken, çözmemiz gereken o kadar çok problem varken Türkiye günlerdir bir sanal darbe tartışması yaşıyor maalesef.” ANDIMIZIN KALDIRILMASI SİYASİ BİR KARAR  AKP’nin 2013 yılında ilkokullarda öğrencilere sabah derse girmeden okutulan And’ kaldırdığını anımsatan Koncuk,. Türk Eğitim Sen Genel Başkanı olarak sendika ve kendi adına iki dava açtığını ve kazandığını bunu da 2018 yılının Ekim ayında yargının ilan ettiğini (Danıştay 8’nci Dairesi) bildirdi. O tarihte bir dava daha açmığına dikkat çeken İsmail Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Atatürk silüetinin kabartmasının devlet nişanlarından kaldırılmasına yönelik bir dava daha açmıştım. O davayı da kazanmıştım. Şimdi o iki dava geçenlerde reddedildi. İdari Dava Daireleri Kurulu kararı ile aynı Danıştay’ın aynı İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararını aynı kurum iptal etti. Bu bir siyasi karardır. Bu üzüntü verici bir durum. Andımız gibi çocuklara hedef belirleyen bir metinden PKK’nın rahatsız olduğunu biliyoruz. PKK rahatsız diye AKP kaldırdı, bugün niye kaldırıyorsunuz kardeşim? Kazandığımız davaya niye siz itiraz yaptırıyorsunuz. Üzüntü verici bir durum. Bunları konuşmayalım mı, söylemeyelim mi? Çocuklarımızın milli kimliğini ifade etmelerinden niye rahatsızlık duyuyoruz. Çünkü bu coğrafya öyle zor bir coğrafya ki milli kimliğinizi kaybederseniz bu coğrafyada tutunamazsınız. Suriye’yi, Irak’ı, Afganistan’ı görüyoruz. Aynı kargaşayı bu kafayla gidersek, millet olma vasfımızı kaybedersek biz de yaşarız. Onun için andımı önemli. Atatürk’ü Devlet nişanlarından nasıl kaldırırsınız? O davayı Türkiye’de tek açan benmişim. Bu kadar Atatürkçü’nün olduğu, Atatürkçülük’ten geçinen insanın olduğu ülkemizde devlet nişanlarından Atatürk’ün kabartmasının kaldırılacak 83 milyonda bir kişi dava açılacak. Ayıptır ya. Bu bana mutluluk vermiyor, ben açarken buna binlerce dava açılır diye düşündüm. Dedim her ihtimale karşı açayım demiştim. İyi ki açmışım. Gerekçeli karar gelmedi. Geldiğinde itirazları yapıp karar düzeltmeye gideceğiz. Oradan da bir sonuç alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız.”  EĞİTİM TELAFİSİ VAR HAYATIN YOK  Yılların eğitimcisi olduğunu hatırlatan İsmail Koncuk, pandemi döneminde uzaktan eğitimin geçerli bir yol olduğunu söyledi. Koncuk, “Eğitimi telafi etmek mümkün ancak hayatın telafisinin mümkün değil” dedi.  Koncuk sözlerini şu sözlerle sürdürdü: “Eğitim son derece önemli. Çocuklarımızın bir yıldan fazla bir süredir eğitimden uzak kaldığı da bir gerçek. Yılların eğitimcisi olarak söylüyorum. Biz bunu telafi ederiz. Ama hayati telafi edemeyiz. Ben işin başından bu yana pandemi geçene kadar uzaktan eğitim uygulamasının devamından yana bir tavır koyuyorum. Hala da aynı kanaatteyim. Bugün virüs 5 binli rakamlara düşmüşken okulların açılmasının ardından bugün 43 binli rakamlarla karşılaşılıyor. Yarın nereye gideceğiz belli değil. Babam aşı olduğu halde Covid bulaştı. Şu an yoğun bakımda.  İkinci doz da yapılmasına rağmen… Öğretmenlere aşı da vurulmadı. Öncelikli guruplardan biri olması lazımdı. Madem siz okulları açmayı planlıyorsunuz; akşam yatarken aklınıza gelip sabah açmayacaksınız. Bunun planlamasını önceden yapacaksınız. Bütün öğretmenlerle yaklaşık bir milyon öğretmenimiz var. Öğretmenlerimizi aşılayacağız. Geçen velinin biri öğretmene kızıyor. Öğretmen ne yapsın kardeşim. Öğretmene kimden bulaştı? Öğretmen aşılanmamış işini yapıyor. Öğretmene kimden bulaştı? Kimden bulaşacak çocuklardan. Şu anda hem anne babalar risk altında. Benim babam okula giden torunlarından kaptı virüsü. Yoğun bakımda. Bir örnek bizim yaşadığımız. Nisan ayındayız, 1 Mart itibarı ile okullar açıldı. Haziranı sayarsak 4 ay yapıyor. 4 ayda neyi telafi edeceksiniz? Dört ay da uzaktan eğitim yapabilirdik. Uzaktan eğitime ulaşamayan çocuklara farklı tedbirler alabilirdik. Merkezi bilgisayar altyapısı oluştururduk, mahallelerde, köylerde… Bunlar yapılabilir ancak yapılmadı. Şu an 44 bin vaka sayısı ile karşı karşıyayız. Her gün vefat sayısı da artıyor. Vaka arttıkça vefat sayısı da buna paralel artacak. Eğitim elbette önemli can daha önemli… Uzaktan eğitimin devamından yanayım. En az bu yıl uzaktan eğitim sürebilirdi. Okulların açık tutulması vakaları artırdı.”