MAAŞIMIZ DA BÜYÜSÜN!

EKONOMİ 15.01.2018 - 13:24, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1764+ kez okundu.
 

MAAŞIMIZ DA BÜYÜSÜN!

Büro Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Sinan Tunç, “Büyümede yakalanan yüzde 11’lik oran üzerinden dünya birincisi olduk güzellemesi yapan iktidar bu büyümeden emekçilerin payını vermelidir. Kamuda en düşük maaş yoksulluk rakamı olan 5 bin 238 TL. seviyesine getirilmelidir” dedi.   “AÇLIK SINIRINA YAKLAŞIYORUZ” Tunç, Adana KESK Şubeler Platformu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında, büyümeden kaynaklı olarak kamu emekçilerine pay verilerek ek zam yapılmasını talep etti.  Tunç, Memur-Sen ve hükümet arasında imzalanan toplu sözleşmedeki yüzde 4’lük zamları bordrolarında gördüklerini kaydetti. “Kamu emekçilerinin iş yerine gitmek için katlandığı yol parasını ya da iş yerinde yediği öğlen yemeği maliyetini bile karşılamaktan uzak maaş artışları kamu emekçilerine kazanım diye yutturulmaya çalışılmaktadır” diyen Tunç, “Mevcut tablo kamu emekçilerinin yüzde 99’unun yoksulluk sınırı altında maaş aldığını göstermekle birlikte; en düşük memur maaşının 2 bin 800 TL olması maaşların açlık sınırı rakamlarına doğru yaklaştığını göstermektedir” şeklinde konuştu.  “ENFLASYON HESAPLAMALARI EMEKÇİYİ YOKSULLAŞTIRIYOR” Kamu emekçilerinin maaş artışlarında ve kayıplarının karşılanmasında veri olarak alınan enflasyon hesaplamalarının emekçileri yoksullaştırmanın aracı haline geldiğini ifade eden Tunç, şöyle devam etti: “Enflasyon hesaplamasında oluşturulan sepette, emekçilerin başta gıda ve barınma olmak üzere zorunlu harcamalarının payı bilinçli olarak düşük tutulmaktadır. Bunca müdahaleye rağmen enflasyon rakamlarında yüzde 12 gibi yeni rekorlarla karşı karşıyayız. 15 yıllık AKP tarihinde ortaya konulan vergi uygulamaları her geçen gün vergi adaletsizliğini daha da derinleştiriyor. Özellikle kamu emekçilerinin yılın ikinci yarısında aldıkları maaş zamları vergi dilimi marifeti ile geri alınmaktadır. Kısacası vergi dilimi adı altında bir soygunla karşı karşıyayız.”  “DOLAYLI VERGİ ÇARPIKLIĞI VAR” Tunç, gelir durumuna bakılmaksızın, herkesten aynı oranda alınan dolaylı vergilerin; vergi gelirleri içerisinde oranının yüzde 70 olmasının çarpık ve adaletsiz vergi sistemini resmettiğini, bu işleyişin gelir dağılımı eşitsizliğini de körüklediğine vurgu yaptı.  Tunç, şunları dile getirdi: “Açlık sınırı rakamının vergiden ve her türlü kesintiden muaf tutulmasını, yoksulluk sınırı rakamının, birinci vergi diliminden vergilendirilmesini, tüketilmesi zorunlu mal ve hizmetlerden dolaylı vergilerin kaldırılmasını istiyoruz.  Hükümet emekçileri yolunacak kaz görme anlayışına 2017 yılında da devam etmiştir. Gerek yasalarda, gerekse de bütçe kanununda yapılan düzenlemelerde taleplerimiz yok sayılarak dolaylı vergilerde artışa gidilmiş ve kapsamı genişletilmiştir.  2018 yılı itibariyle vergisini düzenli ödeyen mükelleflere yüzde 5 vergi indirimi yürürlüğe girerken, milyonlarca bordro emekçisinin maaşları eline bile geçmeden her ay peşin olarak ödedikleri vergiler bu kapsam dışında tutulmuştur. Bir yıl önce elde ettiği geliri bir yıl sonra iki taksit halinde ödeyenlere yüzde 5 vergi indirimi yapılırken her ay vergisini peşin olarak ödeyen emekçiler 2018 yılında da gelir vergisi tarifesi marifetiyle soyulmaya devam edecektir. Yıllık milyonlarca dolar kazanan profesyonel futbolcuların gelir vergisi oranının 2019 yılı sonuna kadar yüzde 15’lik vergi diliminde sabitlenmesiyle de milyonlarca emekçiyle adeta alay edilmiştir.” “OHAL’LE MECLİS BY PAS EDİLMİŞTİR” Tunç,  15 Temmuz sonrasında ilan edilen OHAL’le, halkın iradesinin yok sayılarak Meclis’in by-pas edildiğini,  Türkiye’nin KHK’lerle yönetilen bir diktatörlüğe dönüştüğünü ileri sürdü. “Kamuda yaşanan haksız ve hukuksuz işten atmaların, emekçiler arasında korku yaratmayı amaçladığı ortadadır” diyen Tunç, şunları kaydetti: “Yapılan işlemlerin hukuksuz olduğunu siyasi iktidar da bildiğinden yargı süreçlerini tıkayarak KHK ile oluşturduğu komisyon aracılığı ile süreci uzatmaya çalışmaktadır. Kamu emekçilerinin iş güvencesinin tartışma konusu bile yapılmayacağı, emekçilerin söz ve karar sahibi olacağı bir anlayışın hayata geçirilmesi, kamusal alanın demokratikleşmesinin ilk adımı olacaktır.”

Büro Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Sinan Tunç, “Büyümede yakalanan yüzde 11’lik oran üzerinden dünya birincisi olduk güzellemesi yapan iktidar bu büyümeden emekçilerin payını vermelidir. Kamuda en düşük maaş yoksulluk rakamı olan 5 bin 238 TL. seviyesine getirilmelidir” dedi.  

“AÇLIK SINIRINA YAKLAŞIYORUZ”
Tunç, Adana KESK Şubeler Platformu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında, büyümeden kaynaklı olarak kamu emekçilerine pay verilerek ek zam yapılmasını talep etti.  Tunç, Memur-Sen ve hükümet arasında imzalanan toplu sözleşmedeki yüzde 4’lük zamları bordrolarında gördüklerini kaydetti. “Kamu emekçilerinin iş yerine gitmek için katlandığı yol parasını ya da iş yerinde yediği öğlen yemeği maliyetini bile karşılamaktan uzak maaş artışları kamu emekçilerine kazanım diye yutturulmaya çalışılmaktadır” diyen Tunç, “Mevcut tablo kamu emekçilerinin yüzde 99’unun yoksulluk sınırı altında maaş aldığını göstermekle birlikte; en düşük memur maaşının 2 bin 800 TL olması maaşların açlık sınırı rakamlarına doğru yaklaştığını göstermektedir” şeklinde konuştu. 

“ENFLASYON HESAPLAMALARI EMEKÇİYİ YOKSULLAŞTIRIYOR”
Kamu emekçilerinin maaş artışlarında ve kayıplarının karşılanmasında veri olarak alınan enflasyon hesaplamalarının emekçileri yoksullaştırmanın aracı haline geldiğini ifade eden Tunç, şöyle devam etti: “Enflasyon hesaplamasında oluşturulan sepette, emekçilerin başta gıda ve barınma olmak üzere zorunlu harcamalarının payı bilinçli olarak düşük tutulmaktadır. Bunca müdahaleye rağmen enflasyon rakamlarında yüzde 12 gibi yeni rekorlarla karşı karşıyayız. 15 yıllık AKP tarihinde ortaya konulan vergi uygulamaları her geçen gün vergi adaletsizliğini daha da derinleştiriyor. Özellikle kamu emekçilerinin yılın ikinci yarısında aldıkları maaş zamları vergi dilimi marifeti ile geri alınmaktadır. Kısacası vergi dilimi adı altında bir soygunla karşı karşıyayız.”
 “DOLAYLI VERGİ ÇARPIKLIĞI VAR”
Tunç, gelir durumuna bakılmaksızın, herkesten aynı oranda alınan dolaylı vergilerin; vergi gelirleri içerisinde oranının yüzde 70 olmasının çarpık ve adaletsiz vergi sistemini resmettiğini, bu işleyişin gelir dağılımı eşitsizliğini de körüklediğine vurgu yaptı. 
Tunç, şunları dile getirdi: “Açlık sınırı rakamının vergiden ve her türlü kesintiden muaf tutulmasını, yoksulluk sınırı rakamının, birinci vergi diliminden vergilendirilmesini, tüketilmesi zorunlu mal ve hizmetlerden dolaylı vergilerin kaldırılmasını istiyoruz.  Hükümet emekçileri yolunacak kaz görme anlayışına 2017 yılında da devam etmiştir. Gerek yasalarda, gerekse de bütçe kanununda yapılan düzenlemelerde taleplerimiz yok sayılarak dolaylı vergilerde artışa gidilmiş ve kapsamı genişletilmiştir.  2018 yılı itibariyle vergisini düzenli ödeyen mükelleflere yüzde 5 vergi indirimi yürürlüğe girerken, milyonlarca bordro emekçisinin maaşları eline bile geçmeden her ay peşin olarak ödedikleri vergiler bu kapsam dışında tutulmuştur. Bir yıl önce elde ettiği geliri bir yıl sonra iki taksit halinde ödeyenlere yüzde 5 vergi indirimi yapılırken her ay vergisini peşin olarak ödeyen emekçiler 2018 yılında da gelir vergisi tarifesi marifetiyle soyulmaya devam edecektir. Yıllık milyonlarca dolar kazanan profesyonel futbolcuların gelir vergisi oranının 2019 yılı sonuna kadar yüzde 15’lik vergi diliminde sabitlenmesiyle de milyonlarca emekçiyle adeta alay edilmiştir.”

“OHAL’LE MECLİS BY PAS EDİLMİŞTİR”
Tunç,  15 Temmuz sonrasında ilan edilen OHAL’le, halkın iradesinin yok sayılarak Meclis’in by-pas edildiğini,  Türkiye’nin KHK’lerle yönetilen bir diktatörlüğe dönüştüğünü ileri sürdü. “Kamuda yaşanan haksız ve hukuksuz işten atmaların, emekçiler arasında korku yaratmayı amaçladığı ortadadır” diyen Tunç, şunları kaydetti: “Yapılan işlemlerin hukuksuz olduğunu siyasi iktidar da bildiğinden yargı süreçlerini tıkayarak KHK ile oluşturduğu komisyon aracılığı ile süreci uzatmaya çalışmaktadır. Kamu emekçilerinin iş güvencesinin tartışma konusu bile yapılmayacağı, emekçilerin söz ve karar sahibi olacağı bir anlayışın hayata geçirilmesi, kamusal alanın demokratikleşmesinin ilk adımı olacaktır.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.