TARIM SEKTÖRÜ GECİKMEKSİZİN DESTEKLENMELİ

EKONOMİ 15.12.2020 - 17:11, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2011+ kez okundu.
 

TARIM SEKTÖRÜ GECİKMEKSİZİN DESTEKLENMELİ

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkan Baki Remzi Suiçmez:
  Gelecek yılın tarım sektörü için hüsran yılı olacağını ileri süren Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkan Baki Remzi Suiçmez, çiftçilere yapılacak desteklerin de “hayret, gayret ve sabret” devrini bitirdiğini söyledi. Suiçmez, koronavirüs salgınından kaynaklı dünyada tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacılık önlemlerinin arttığını, ancak Türkiye’de ek tarımsal ekonomik önlemler paketi yürürlüğe girmesi gerekirken, mevcut ve gelecek desteklerin azaltıldığını kaydetti. Suiçmez, “Bu en hafif deyimle aymazlıktır” ifadelerini kullandı.  ABD VE AB DESTEĞİ ARTIRDI  Türkiye’de tarım sektörünün geleceğini anlayabilmek için söylemlerin dışında sektöre yönelik resmi belgelere de bakılmasının şart olduğunu aktaran Suiçmez, bugün dünya ekonomisinin en gelişmiş ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği’nin (AB) pandemi sürecinde tarımsal üretimi artırmak ve gıda gereksinimlerini karşılamak için ek ekonomik destekler aldığını bildirdi. ABD’nin ilk aşamada tarımda 19 milyar dolar ek destekleme yapacağını açıkladığını, AB’nin de 6 yıllık; 1 trilyon Euro ek bütçe, 750 milyar Euro da toparlanma fonu oluşturarak üreticilerin önünü görmesini sağladığını kaydetti. Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, ülkemizde açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde tarım sektörüne yer verilmediğini hatırlatarak, “Gündemdeki üç düzenleme ise, ülkemizde artan enflasyon ve döviz kuruna karşın tarımsal desteklerde artış içermemekte, aksine azalışlar öngörmektedir” dedi.  Pandemi sürecinde tüm dünyada tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacılık önlemleri artarken, ülkemizde ek tarımsal ekonomik önlemler paketi yürürlüğe girmesi gerekirken, mevcut ve gelecek desteklerin azaltılması en hafif deyimle aymazlıktır. Suiçmez, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesini, tarım sektörünün sorunlarını çözmekten öte, sorunları daha da artıracak kesintiler bütçesi olarak niteledi. Suiçmez, gelecek yılki Cumhurbaşkanlığı Programı’nda Tarımsal Destekleme’nin 22 milyar TL olarak öngörüldüğünü anımsattı.  Yaklaşık 14 yıl önce çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin yüzde 1’inden az olamayacağı hükmüne rağmen, verilen desteğin milli gelire oranının yıllara göre yüzde 0,4-0.6 aralığında kaldığına dikkat çeken Suiçmez, şöyle devam etti: “2018’de 14,5 milyar TL destekleme ödemesi yapılırken 2019’da 16,1 milyar TL’lik bir destekleme bütçesi ayrılmış. Bu yıl ise miktar 22 milyar TL’ye çıkmıştır. Oysa çiftçilerimize verilmesi gereken en az destek miktarı 2019 yılı için 42.8 milyar, bu yıl için ise daha fazla olması gerekirdi.”  Suiçmez, bu yıl için verilen 2 milyar 901 milyon lira tutarındaki mazot desteğinin gelecek yıl için 2 milyar 724 milyon TL’ye düşürüldüğünü aktararak, “Yurtdışına bağımlı olduğumuz mazotta dövizdeki ciddi artışa karşın desteğin yüzde 6.1 oranında azaltılması kabul edilemez” dedi.  Gübre desteğinin bu yıl için 840 milyar lira olduğunu gelecek yıl için ise 788 milyar liraya düşürüldüğüne dikkat çeken Suiçmez, “Kesinti oranı yüzde 6.2’dir. Oysa amonyum sülfat gübresi bu yılın mart ayında 1080 lira iken, Ekim’de 1245 lira DAP gübresi bu yıl mart ayında 2 bin 50 lira iken, Ekim’de 2 bin 285 TL’ye yükselmiştir” diye konuştu.  Bu yılki hayvancılık desteğinin 6 milyar 862 milyon lira olduğunu anımsatan Suizmez,  bu desteğin gelecek yıl için 6 milyar 324 milyon lira düşürüldüğünü, kesinti oranının ise yüzde 9,6 düzeyine ulaştığını kaydetti.  Suiçmez, Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı için 2020 yılında 150 milyon liralık destekleme varken, gelecek yıl için bunun 100 milyon lira olarak öngörüldüğünü bildirdi.  DESTEKLERİN YÜZDE 16’SI ÖDENMEDİ! Suiçmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Resmi olarak açıklanan yüzde 14 enflasyon oranı, yüzde 30’ları aşan döviz kur artışı, dövize bağlı girdi maliyetlerindeki ortalama en az yüzde 30 artış karşısında, ödemelerin gelecek yıllara kalacak olması sebebiyle ödendiği dönem, çiftçiye bu desteklerin neredeyse yarısı yansıyacaktır. Bu yanlış tercih üreticimizin ve üretimimizin göz ardı edilmesi, çiftçimizin kendi haline terk edilmesi anlamına gelmektedir. Tarımsal desteklerin yeterli olmaması dışında, bu konudaki en önemli sorunların başında; desteklerin zamanında ödenmemesi geliyor. Bu yılın Kasım ayı verilerine göre, 2019 yılına ait 18.4 milyar TL ödeme ile desteklerin henüz yüzde 84’ü ödendi. Devletten fazlasıyla alacaklı iken uygulanan gecikmeli bu ödeme şekli çiftçiyi sürekli borçlu konumuna düşürüyor.”  HACİZLER BAŞLAYACAK Türkiye’de tarım sektörünün Gayri Safi Milli Hasıla’dan aldığı payın 2012 yılında 67 milyar dolar iken, geçen yıl 48 milyar dolara düştüğünü hatırlatan Suiçmez, aynı dönemde tarım sektörüne kullandırılan kredi miktarının ise 34 milyar liradan 128 milyar liraya yükseldiğine dikkat çekti. Suiçmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bankalar dışında kooperatifler ve özel sektöre olan borcun toplamı 180 milyon lirayı buldu. Bu yıl bankalarca kullandırılan toplam 128 milyar lira tarımsal kredinin 118 milyarı nakdi kredi, 5.4 milyarı takipteki kredi ve 4.7 milyarı gayri nakdi kredidir. Çiftçilerimizin 128 milyar lira krediye karşılık 200-225 milyar TL civarında teminat göstermesi sonucu traktörü, hayvanı, evi ve arsasına ipotek konulmuştur. Tarım Kredi Kooperatifleri, maalesef bankaların üzerinde faizle kredi vermekte, mazot dahil temel girdileri daha pahalıya satmaktadır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin 2020 yılı Nisan ve Mayıs ayında dolacak kredilerin anapara ve faiz tutarlarının ertelendiği altı aylık sürenin dolması üzerine bugünlerde çiftçilerin traktörlerine, evlerine, arsalarına, hayvanlarına haciz işlemi yapılmaya başlanmıştır.” ÇİFTÇİYE NEDEN YAPILANDIRMA YOK Suiçmez, 17 Kasım 2020 tarih ve 31307 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kapsamında toplam 500 milyar lira tutarındaki kamu alacağının yeniden yapılandırıldığını, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir düzenlemeye ise yer verilmediğini bildirdi. Suiçmez, “Tarımsal desteklerin zamanında ödenmemesi, en az 1 yıl sonradan ödenmesi, geliri banka ve piyasa borcuna giden üreticimizin üretimden uzaklaşması sonucunu doğuruyor. Oysa üretim artışını ve tarımsal üretim planlamasını yönlendirmesi gereken desteklerin amacına ulaşması için desteklerin ürün ekiminden önce, yeterli, zamanında ve kesintisiz ödenmesi gerekiyor” dedi.  Suiçmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de tarım sektörü gecikmeksizin desteklenmelidir. Ülkemizde önceki yıllarda olduğu gibi pandemi sürecinde de yapısal sorunları çözmek yerine “yerli ve milli” söylemi dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut ekonomik desteklere dayalı üretim seferberliğine yönelik kamucu tarım politikaları uygulamaya konulmamaktadır. Tarımsal altyapı sorunlarının çözülmediği, dışa bağımlı girdi fiyatlarının sürekli arttığı, uygun kredi olanaklarının yaratılmadığı, desteklerin yeterli ve zamanında ödenmediği önümüzdeki üretim döneminde iklim koşullarındaki olumsuzluklar da çiftçilerimizi daha zor bir dönemin beklediğini göstermektedir. Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece Pandemi sürecinin belirsizliği ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2021 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir. Ülkemizde maalesef üretim ekonomisi yerine yine girdilerde ve ürünlerde dışa bağımlı bir süreç yaşamaktayız. Mısır, buğday ve arpada gümrük vergilerini sıfırlamak çözüm değildir. Yemde yüzde 45 oranında dışa bağımlı olmamız artan döviz nedeniyle hayvancılığımızı olumsuz etkilemektedir. Çiğ süt üreticisinden esirgenen desteğin yansıması bir sonraki aşamada kesimler sonucu et sorunu ve yüksek fiyatlar olarak karşımıza çıkacaktır. Kendi çiftçimize vermediğimiz desteği dışalım yoluyla başka ülkelerin çiftçisine verme yanlışına devam etmemeliyiz. Dünyada artan ürün fiyatları ve yükselen stok alımları, ekonomik krizdeki ülkemizin istese de dışalım yapmasını daha da güçleştirecektir. Çözüm; stratejik bir sektör olan tarım sektörünü gecikmeksizin korumak ve somut önlemlerle üretim ekonomisine geçmektir. 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve sonraki yıllar için gayrisafi millî hâsılanın en az %1’i düzeyine yükseltilmelidir. 2019 yılı destekleme ödemeleri tüm illerimiz için derhal ödenmeli, 2020 destekleme ödemeleri ise 2021 yılı bitmeden ödenmelidir. Tarımsal desteklerin yönlendiriciliğinde ivedilikle ülkesel ve bölgesel tarımsal üretim planlamasına geçilmelidir. Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek ve üretime kesintisiz devam etmek için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli, KDV / ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalıdır. Üreticilerimizin kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları krediler yapılandırılmalı, faiz silinmesi yanında ana para için kredinin alındığı dönemin faiz koşullarıyla yapılandırma gündeme gelmelidir. Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları ertelenmelidir. Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalıdır. Tarımsal sulama yatırımları artırılmalı, elektrik ve su için çiftçi borçları yapılandırılmalıdır. Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye ulaştırılması konusunda ülkemiz için farklı seçenekler aranmalı, öncelikle tarımsal ilaç ve gübre olmak üzere yerli girdi üretimine yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir.”
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkan Baki Remzi Suiçmez:

 

Gelecek yılın tarım sektörü için hüsran yılı olacağını ileri süren Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkan Baki Remzi Suiçmez, çiftçilere yapılacak desteklerin de “hayret, gayret ve sabret” devrini bitirdiğini söyledi. Suiçmez, koronavirüs salgınından kaynaklı dünyada tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacılık önlemlerinin arttığını, ancak Türkiye’de ek tarımsal ekonomik önlemler paketi yürürlüğe girmesi gerekirken, mevcut ve gelecek desteklerin azaltıldığını kaydetti. Suiçmez, “Bu en hafif deyimle aymazlıktır” ifadelerini kullandı. 

ABD VE AB DESTEĞİ ARTIRDI 
Türkiye’de tarım sektörünün geleceğini anlayabilmek için söylemlerin dışında sektöre yönelik resmi belgelere de bakılmasının şart olduğunu aktaran Suiçmez, bugün dünya ekonomisinin en gelişmiş ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği’nin (AB) pandemi sürecinde tarımsal üretimi artırmak ve gıda gereksinimlerini karşılamak için ek ekonomik destekler aldığını bildirdi. ABD’nin ilk aşamada tarımda 19 milyar dolar ek destekleme yapacağını açıkladığını, AB’nin de 6 yıllık; 1 trilyon Euro ek bütçe, 750 milyar Euro da toparlanma fonu oluşturarak üreticilerin önünü görmesini sağladığını kaydetti.
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, ülkemizde açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde tarım sektörüne yer verilmediğini hatırlatarak, “Gündemdeki üç düzenleme ise, ülkemizde artan enflasyon ve döviz kuruna karşın tarımsal desteklerde artış içermemekte, aksine azalışlar öngörmektedir” dedi. 
Pandemi sürecinde tüm dünyada tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacılık önlemleri artarken, ülkemizde ek tarımsal ekonomik önlemler paketi yürürlüğe girmesi gerekirken, mevcut ve gelecek desteklerin azaltılması en hafif deyimle aymazlıktır.
Suiçmez, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesini, tarım sektörünün sorunlarını çözmekten öte, sorunları daha da artıracak kesintiler bütçesi olarak niteledi. Suiçmez, gelecek yılki Cumhurbaşkanlığı Programı’nda Tarımsal Destekleme’nin 22 milyar TL olarak öngörüldüğünü anımsattı. 

Yaklaşık 14 yıl önce çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin yüzde 1’inden az olamayacağı hükmüne rağmen, verilen desteğin milli gelire oranının yıllara göre yüzde 0,4-0.6 aralığında kaldığına dikkat çeken Suiçmez, şöyle devam etti: “2018’de 14,5 milyar TL destekleme ödemesi yapılırken 2019’da 16,1 milyar TL’lik bir destekleme bütçesi ayrılmış. Bu yıl ise miktar 22 milyar TL’ye çıkmıştır. Oysa çiftçilerimize verilmesi gereken en az destek miktarı 2019 yılı için 42.8 milyar, bu yıl için ise daha fazla olması gerekirdi.” 

Suiçmez, bu yıl için verilen 2 milyar 901 milyon lira tutarındaki mazot desteğinin gelecek yıl için 2 milyar 724 milyon TL’ye düşürüldüğünü aktararak, “Yurtdışına bağımlı olduğumuz mazotta dövizdeki ciddi artışa karşın desteğin yüzde 6.1 oranında azaltılması kabul edilemez” dedi. 

Gübre desteğinin bu yıl için 840 milyar lira olduğunu gelecek yıl için ise 788 milyar liraya düşürüldüğüne dikkat çeken Suiçmez, “Kesinti oranı yüzde 6.2’dir. Oysa amonyum sülfat gübresi bu yılın mart ayında 1080 lira iken, Ekim’de 1245 lira DAP gübresi bu yıl mart ayında 2 bin 50 lira iken, Ekim’de 2 bin 285 TL’ye yükselmiştir” diye konuştu. 
Bu yılki hayvancılık desteğinin 6 milyar 862 milyon lira olduğunu anımsatan Suizmez,  bu desteğin gelecek yıl için 6 milyar 324 milyon lira düşürüldüğünü, kesinti oranının ise yüzde 9,6 düzeyine ulaştığını kaydetti. 
Suiçmez, Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı için 2020 yılında 150 milyon liralık destekleme varken, gelecek yıl için bunun 100 milyon lira olarak öngörüldüğünü bildirdi. 
DESTEKLERİN YÜZDE 16’SI ÖDENMEDİ!
Suiçmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Resmi olarak açıklanan yüzde 14 enflasyon oranı, yüzde 30’ları aşan döviz kur artışı, dövize bağlı girdi maliyetlerindeki ortalama en az yüzde 30 artış karşısında, ödemelerin gelecek yıllara kalacak olması sebebiyle ödendiği dönem, çiftçiye bu desteklerin neredeyse yarısı yansıyacaktır. Bu yanlış tercih üreticimizin ve üretimimizin göz ardı edilmesi, çiftçimizin kendi haline terk edilmesi anlamına gelmektedir. Tarımsal desteklerin yeterli olmaması dışında, bu konudaki en önemli sorunların başında; desteklerin zamanında ödenmemesi geliyor. Bu yılın Kasım ayı verilerine göre, 2019 yılına ait 18.4 milyar TL ödeme ile desteklerin henüz yüzde 84’ü ödendi. Devletten fazlasıyla alacaklı iken uygulanan gecikmeli bu ödeme şekli çiftçiyi sürekli borçlu konumuna düşürüyor.” 
HACİZLER BAŞLAYACAK
Türkiye’de tarım sektörünün Gayri Safi Milli Hasıla’dan aldığı payın 2012 yılında 67 milyar dolar iken, geçen yıl 48 milyar dolara düştüğünü hatırlatan Suiçmez, aynı dönemde tarım sektörüne kullandırılan kredi miktarının ise 34 milyar liradan 128 milyar liraya yükseldiğine dikkat çekti. Suiçmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bankalar dışında kooperatifler ve özel sektöre olan borcun toplamı 180 milyon lirayı buldu. Bu yıl bankalarca kullandırılan toplam 128 milyar lira tarımsal kredinin 118 milyarı nakdi kredi, 5.4 milyarı takipteki kredi ve 4.7 milyarı gayri nakdi kredidir. Çiftçilerimizin 128 milyar lira krediye karşılık 200-225 milyar TL civarında teminat göstermesi sonucu traktörü, hayvanı, evi ve arsasına ipotek konulmuştur. Tarım Kredi Kooperatifleri, maalesef bankaların üzerinde faizle kredi vermekte, mazot dahil temel girdileri daha pahalıya satmaktadır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin 2020 yılı Nisan ve Mayıs ayında dolacak kredilerin anapara ve faiz tutarlarının ertelendiği altı aylık sürenin dolması üzerine bugünlerde çiftçilerin traktörlerine, evlerine, arsalarına, hayvanlarına haciz işlemi yapılmaya başlanmıştır.”
ÇİFTÇİYE NEDEN YAPILANDIRMA YOK
Suiçmez, 17 Kasım 2020 tarih ve 31307 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kapsamında toplam 500 milyar lira tutarındaki kamu alacağının yeniden yapılandırıldığını, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir düzenlemeye ise yer verilmediğini bildirdi. Suiçmez, “Tarımsal desteklerin zamanında ödenmemesi, en az 1 yıl sonradan ödenmesi, geliri banka ve piyasa borcuna giden üreticimizin üretimden uzaklaşması sonucunu doğuruyor. Oysa üretim artışını ve tarımsal üretim planlamasını yönlendirmesi gereken desteklerin amacına ulaşması için desteklerin ürün ekiminden önce, yeterli, zamanında ve kesintisiz ödenmesi gerekiyor” dedi. 
Suiçmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de tarım sektörü gecikmeksizin desteklenmelidir. Ülkemizde önceki yıllarda olduğu gibi pandemi sürecinde de yapısal sorunları çözmek yerine “yerli ve milli” söylemi dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut ekonomik desteklere dayalı üretim seferberliğine yönelik kamucu tarım politikaları uygulamaya konulmamaktadır. Tarımsal altyapı sorunlarının çözülmediği, dışa bağımlı girdi fiyatlarının sürekli arttığı, uygun kredi olanaklarının yaratılmadığı, desteklerin yeterli ve zamanında ödenmediği önümüzdeki üretim döneminde iklim koşullarındaki olumsuzluklar da çiftçilerimizi daha zor bir dönemin beklediğini göstermektedir. Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece Pandemi sürecinin belirsizliği ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2021 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir. Ülkemizde maalesef üretim ekonomisi yerine yine girdilerde ve ürünlerde dışa bağımlı bir süreç yaşamaktayız. Mısır, buğday ve arpada gümrük vergilerini sıfırlamak çözüm değildir. Yemde yüzde 45 oranında dışa bağımlı olmamız artan döviz nedeniyle hayvancılığımızı olumsuz etkilemektedir. Çiğ süt üreticisinden esirgenen desteğin yansıması bir sonraki aşamada kesimler sonucu et sorunu ve yüksek fiyatlar olarak karşımıza çıkacaktır. Kendi çiftçimize vermediğimiz desteği dışalım yoluyla başka ülkelerin çiftçisine verme yanlışına devam etmemeliyiz. Dünyada artan ürün fiyatları ve yükselen stok alımları, ekonomik krizdeki ülkemizin istese de dışalım yapmasını daha da güçleştirecektir. Çözüm; stratejik bir sektör olan tarım sektörünü gecikmeksizin korumak ve somut önlemlerle üretim ekonomisine geçmektir. 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve sonraki yıllar için gayrisafi millî hâsılanın en az %1’i düzeyine yükseltilmelidir. 2019 yılı destekleme ödemeleri tüm illerimiz için derhal ödenmeli, 2020 destekleme ödemeleri ise 2021 yılı bitmeden ödenmelidir. Tarımsal desteklerin yönlendiriciliğinde ivedilikle ülkesel ve bölgesel tarımsal üretim planlamasına geçilmelidir. Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek ve üretime kesintisiz devam etmek için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli, KDV / ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalıdır. Üreticilerimizin kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları krediler yapılandırılmalı, faiz silinmesi yanında ana para için kredinin alındığı dönemin faiz koşullarıyla yapılandırma gündeme gelmelidir. Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları ertelenmelidir. Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalıdır. Tarımsal sulama yatırımları artırılmalı, elektrik ve su için çiftçi borçları yapılandırılmalıdır. Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye ulaştırılması konusunda ülkemiz için farklı seçenekler aranmalı, öncelikle tarımsal ilaç ve gübre olmak üzere yerli girdi üretimine yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.