“Yakın gelecekte Endüstri 5.0 ile gelişen çok daha ileri teknolojileri konuşacağız”

GÜNDEM 21.01.2021 - 13:22, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1487+ kez okundu.
 

“Yakın gelecekte Endüstri 5.0 ile gelişen çok daha ileri teknolojileri konuşacağız”

Pandemi’nin üretim, tedarik zinciri ve en önemlisi insan faktörü üzerinde yarattığı kırılmalar iş yapış şekillerini derinden etkiledi. Üretimin durma noktasına geldiği bu olağandışı dönem, Endüstri 4.0 kapsamında robot teknolojilerini fabrika parkurlarına konumlandırarak kesintisiz üretim sağlayan robotlu otomasyon sektörüne yönelik yaratttığı farkındalıkla sektörü canlandırdı. Bir önceki yılın aynı dönemine göre satışlarda yüzde 37, siparişlerde yüzde 48 artış olduğunu ifade eden  FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, otomotiv başta olmak üzere otomotiv yan sanayi, genel endüstri, savunma sanayi ve medikal sektörlerinde ciddi bir hareketlenme yaşandığını söyledi. Koronavirüs pandemisi boyunca dijitalleşmeye verilen öenm daha da arttı ve bu alanda yapılan yatırımlar hız kazandı. Üretimin tüm dünyada belirli düzeylerde durma tehlikesiyle karşılaştığı 2020, dijital dönüşümün önemli bir ayağı olan robotlu otomasyon sektöründe de hareketlenmenin arttığı bir yıl oldu. CNC kontrol sistemleri, robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Plastik Enjeksiyon) ve Robonano (Hassas Torna) üretiminde dünya lideri Japonya menşeli FANUC’un Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, bir önceki yılın aynı dönemine göre satış ve siparişlerde azımsanmayacak artış yaşandığı bilgisini vererek sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Teknoloji firmalarının yıllardır anlatamadığını pandemi 1 yılda anlattı” Pandemi öncesi süreçte son üç sene baz alındığında global anlamda otomasyon sektöründe bir dinamikleşme olduğunu dile getiren Teoman Alper Yiğit,  otomotiv başta olmak üzere birçok ana ve yan sanayide kriz öncesinde de dijital fabrikalaşma yoluna gidildiğini ama pandeminin robotlaşmaya yönelik bakış açısını geliştirdiğini söyledi: “İşin sağlık boyutunu bir kenara bırakacak olursak, teknoloji üreten firmaların son kullanıcılara son 10 yıldır anlatmak istediğini, pandemi süreci 1 yıl gibi kısa sürede net olarak göstermiş oldu. Bu bağlamda şirketlerin dijitalleşme süreçlerinin ve bu konuya bakış açılarının en az 5 yıl ileri taşındığını söyleyebiliriz. Zira üretiminde otomasyona geçmemiş olan yapılar ekonomik anlamda büyük hasar gördü. Üretimini dijitale aktarmış, akıllı ve karanlık fabrikalar kurgulamış, parkurlarında robotik uygulamalar oluşturmuş kuruluşlar ise üretimine kesintisiz olarak devam etti. Gıda ve hızlı tüketim malzemeleri sektörleri hızlanmasına rağmen otomasyon sistemi gelişmemiş firmalar taleplerden yararlanamadı. Dolayısıyla bu duraksama bir farkındalık yarattı ve  otomotiv başta olmak üzere otomotiv yan sanayi, savunma sanayi ve medikal sektörlerinde ciddi bir hareket oluştu. FANUC olarak, bir önceki seneye göre satış bazında yüzde 37, sipariş bazında  yüzde 48’lik bir artış yakaladık. Taleplerdeki artış cirolarımıza da aynı yönde yansıdı. Pandemi ile gelişen otomasyon ihtiyacı sonrasında portföyümüze yeni müşteriler eklendi ve gelişen farkındalık nedeniyle yeni müşterilerimizin kalıcı olacağını öngörüyoruz.”  “Otomasyona yatırım yapmak bir vizyon meselesi” Otomasyon yatırımları için sadece sermaye değil vizyon gerektiğini belirten Teoman Alper Yiğit,  FANUC’un en büyük hedeflerinden birinin Türkiye’de bu vizyonun oluşumunu sağlamak olduğunun altını çizdi: “Bu bağlamda gerek sanayi kuruluşları, gerek üniversitelerle işbirliği kurarak sektörün ülkemizde gelişimine ön ayak oluyoruz” diyen Yiğit, şu açıklamalarda bulundu: “Çok yakın bir gelecekte hayatımıza girecek olan 5G bağlantısı ile gelişen çok daha ileri teknolojiler hayatımızın her alanında varlık gösterecek. Dolayısıyla insan-robot etkileşimini içeren akıllı teknolojileri üretim parkurlarına sokmak, şimdiye uyum sağlamanın ötesinde geleceğe zemin hazırlamak anlamına geliyor. Türkiye’yi analiz ettiğimizde, akıllı fabrikalaşma ve benzeri konularda konsepte ilişkin hiçbir soru işareti yok fakat son 3 yıllık döneme baktığımızda aksiyon noktasında yavaş kalıyoruz. Hızın artması gerekiyor.  Gelişmiş ülkelere baktığımızda otomasyona gayrisafi milli hasıladan ayrılan pay yüzde 0,5 ilâ yüzde 2 arasında değişirken Türkiye’de bu oran yüzde 0,1. Küresel düzeyde rekabet gücümüzü arttırmak, bu yüzdeleri yükseltmek için geç değil, aksine tam zamanı. Son dönemde gelişen farkındalıkla birlikte rakamların ilerleyen dönemlerde artacağından kuşkumuz yok. İyi bir dönüm noktasındayız. Devamı kaçınılmaz olarak gelecek.”

Pandemi’nin üretim, tedarik zinciri ve en önemlisi insan faktörü üzerinde yarattığı kırılmalar iş yapış şekillerini derinden etkiledi. Üretimin durma noktasına geldiği bu olağandışı dönem, Endüstri 4.0 kapsamında robot teknolojilerini fabrika parkurlarına konumlandırarak kesintisiz üretim sağlayan robotlu otomasyon sektörüne yönelik yaratttığı farkındalıkla sektörü canlandırdı. Bir önceki yılın aynı dönemine göre satışlarda yüzde 37, siparişlerde yüzde 48 artış olduğunu ifade eden  FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, otomotiv başta olmak üzere otomotiv yan sanayi, genel endüstri, savunma sanayi ve medikal sektörlerinde ciddi bir hareketlenme yaşandığını söyledi.

Koronavirüs pandemisi boyunca dijitalleşmeye verilen öenm daha da arttı ve bu alanda yapılan yatırımlar hız kazandı. Üretimin tüm dünyada belirli düzeylerde durma tehlikesiyle karşılaştığı 2020, dijital dönüşümün önemli bir ayağı olan robotlu otomasyon sektöründe de hareketlenmenin arttığı bir yıl oldu. CNC kontrol sistemleri, robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Plastik Enjeksiyon) ve Robonano (Hassas Torna) üretiminde dünya lideri Japonya menşeli FANUC’un Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, bir önceki yılın aynı dönemine göre satış ve siparişlerde azımsanmayacak artış yaşandığı bilgisini vererek sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Teknoloji firmalarının yıllardır anlatamadığını pandemi 1 yılda anlattı”

Pandemi öncesi süreçte son üç sene baz alındığında global anlamda otomasyon sektöründe bir dinamikleşme olduğunu dile getiren Teoman Alper Yiğit,  otomotiv başta olmak üzere birçok ana ve yan sanayide kriz öncesinde de dijital fabrikalaşma yoluna gidildiğini ama pandeminin robotlaşmaya yönelik bakış açısını geliştirdiğini söyledi: “İşin sağlık boyutunu bir kenara bırakacak olursak, teknoloji üreten firmaların son kullanıcılara son 10 yıldır anlatmak istediğini, pandemi süreci 1 yıl gibi kısa sürede net olarak göstermiş oldu. Bu bağlamda şirketlerin dijitalleşme süreçlerinin ve bu konuya bakış açılarının en az 5 yıl ileri taşındığını söyleyebiliriz. Zira üretiminde otomasyona geçmemiş olan yapılar ekonomik anlamda büyük hasar gördü. Üretimini dijitale aktarmış, akıllı ve karanlık fabrikalar kurgulamış, parkurlarında robotik uygulamalar oluşturmuş kuruluşlar ise üretimine kesintisiz olarak devam etti. Gıda ve hızlı tüketim malzemeleri sektörleri hızlanmasına rağmen otomasyon sistemi gelişmemiş firmalar taleplerden yararlanamadı. Dolayısıyla bu duraksama bir farkındalık yarattı ve  otomotiv başta olmak üzere otomotiv yan sanayi, savunma sanayi ve medikal sektörlerinde ciddi bir hareket oluştu. FANUC olarak, bir önceki seneye göre satış bazında yüzde 37, sipariş bazında  yüzde 48’lik bir artış yakaladık. Taleplerdeki artış cirolarımıza da aynı yönde yansıdı. Pandemi ile gelişen otomasyon ihtiyacı sonrasında portföyümüze yeni müşteriler eklendi ve gelişen farkındalık nedeniyle yeni müşterilerimizin kalıcı olacağını öngörüyoruz.”

 “Otomasyona yatırım yapmak bir vizyon meselesi”

Otomasyon yatırımları için sadece sermaye değil vizyon gerektiğini belirten Teoman Alper Yiğit,  FANUC’un en büyük hedeflerinden birinin Türkiye’de bu vizyonun oluşumunu sağlamak olduğunun altını çizdi: “Bu bağlamda gerek sanayi kuruluşları, gerek üniversitelerle işbirliği kurarak sektörün ülkemizde gelişimine ön ayak oluyoruz” diyen Yiğit, şu açıklamalarda bulundu: “Çok yakın bir gelecekte hayatımıza girecek olan 5G bağlantısı ile gelişen çok daha ileri teknolojiler hayatımızın her alanında varlık gösterecek. Dolayısıyla insan-robot etkileşimini içeren akıllı teknolojileri üretim parkurlarına sokmak, şimdiye uyum sağlamanın ötesinde geleceğe zemin hazırlamak anlamına geliyor. Türkiye’yi analiz ettiğimizde, akıllı fabrikalaşma ve benzeri konularda konsepte ilişkin hiçbir soru işareti yok fakat son 3 yıllık döneme baktığımızda aksiyon noktasında yavaş kalıyoruz. Hızın artması gerekiyor.  Gelişmiş ülkelere baktığımızda otomasyona gayrisafi milli hasıladan ayrılan pay yüzde 0,5 ilâ yüzde 2 arasında değişirken Türkiye’de bu oran yüzde 0,1. Küresel düzeyde rekabet gücümüzü arttırmak, bu yüzdeleri yükseltmek için geç değil, aksine tam zamanı. Son dönemde gelişen farkındalıkla birlikte rakamların ilerleyen dönemlerde artacağından kuşkumuz yok. İyi bir dönüm noktasındayız. Devamı kaçınılmaz olarak gelecek.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.