YARAMAZ ÇOCUK YOKTUR,SINIRLARINI ÖĞRENMEMİŞ ÇOCUK VARDIR!

SAĞLIK-YAŞAM 02.02.2021 - 15:25, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2478+ kez okundu.
 

YARAMAZ ÇOCUK YOKTUR,SINIRLARINI ÖĞRENMEMİŞ ÇOCUK VARDIR!

  Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi konu hakkında önemli bilgiler verdi. Yaramaz çocuk yetişkinlerin tanımı ile hareketli, söz dinlemeyen ve uslu durmayan çocukları ifade etmektedir. Uslu olmayan çocuk aslında o sırada ilgisini çeken başka bir şeyle uğraşmaktadır. Çocuk, merakını giderebilecek biçimde davranışlar sergiliyorsa bu güvende olduğunun işaretidir ve ebeveyn olarak bu güveni sağlayabilmek çocuk için önem taşır. Eğer çocuk kendini rahat hmezse ebeveynin yanından ayrılmaz ve her daim yaptıklarından öte bir davranış sergilemez. Buda çocuk için çevrenin güvenli halde olması ebeveynin dikkat etmesi gereken önemli bir durumdur. Yaramazlık yapan çocuğun içinde bulunduğu durum onun sınırları belirleyemiyor oluşundan kaynaklıdır. Yani aslında yaramaz çocuk yoktur, sınırları öğretilmemiş çocuk vardır.   Peki çocuklar neden böyle davranırlar ?   Çocuğun kendini güvende hmesi ve nerede duracağını bilmesi, sınırlarını öğrenmesiyle ilgilidir.   Sınırlarını bilmeyen çocuk; öfke krizleri yaşar, söz dinlemez, hakaret eder, yalan söyler, başını sürekli derde sokar, uyum problemleri gösterir, usul âdâb bilmez, başına buyruk davranır, sürekli inatlaşır yani davranış problemleri gösterir.   Sınır, herşey demektir çünkü sınır, bir ihtiyaçtır. Duygusal ihtiyaçlarımızın dengesidir. Çok müsamaha göstermek ve çok baskı göstermek arasındaki belirgin çizgidir. Bu çizgide olan çocuk kendini, çevresini keşfeder ve olumlu benlik algısı oluşturur.    Çocuklar sınırları bilmeden dünyaya gelir, sınırları öğretecek olan ebeveynlerdir.    Peki sınırları nasıl öğretebiliriz, bunun dengesi ne olmalıdır? Çocuklar duygularını, davranış tepkileri ile yansıtır ve bu yolla iletişim kurarlar. Mesela kendi oyuncağını vermeyen ağabey karşısında kardeş öfkelenebilir, ağlayabilir ve öfkesini çevresindeki oyuncaklara zarar vererek gösterebilir. Bu durumda ağlayan çocuğa şöyle söyleyebiliriz: “Ağabeyin sana kendi oyuncağını vermediği için çok öfkelisin ve şuanda etrafındaki oyuncaklara zarar veriyorsun. Oyuncaklar yerlere fırlatmak için değil, onlarla oyun oynamak için var. Dilersen senin odana geçip hacıyatmazı yumruklayarak öfkemizi atabiliriz.” diyerek öncelikle duygu ve davranış yansıtması yapmalıyız sonra sınır cümleleri kullanmalıyız ve hemen akabinde alternatif sunmalıyız. Çocuğumuzun öfkesi hala yatışmıyorsa ve oyuncaklara zarar vermeye devam ediyorsa bu durumda: “Oyuncaklara zarar vermeye devam ettiğinde uzun bir süre oyuncak almamamı da seçmiş olursun” diyerek yanlış davranışın bedelini ödemesini öğreterek seçim hakkını çocuğa vermeliyiz.  

 

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi konu hakkında önemli bilgiler verdi. Yaramaz çocuk yetişkinlerin tanımı ile hareketli, söz dinlemeyen ve uslu durmayan çocukları ifade etmektedir. Uslu olmayan çocuk aslında o sırada ilgisini çeken başka bir şeyle uğraşmaktadır. Çocuk, merakını giderebilecek biçimde davranışlar sergiliyorsa bu güvende olduğunun işaretidir ve ebeveyn olarak bu güveni sağlayabilmek çocuk için önem taşır. Eğer çocuk kendini rahat hmezse ebeveynin yanından ayrılmaz ve her daim yaptıklarından öte bir davranış sergilemez. Buda çocuk için çevrenin güvenli halde olması ebeveynin dikkat etmesi gereken önemli bir durumdur. Yaramazlık yapan çocuğun içinde bulunduğu durum onun sınırları belirleyemiyor oluşundan kaynaklıdır. Yani aslında yaramaz çocuk yoktur, sınırları öğretilmemiş çocuk vardır.

 

Peki çocuklar neden böyle davranırlar ?

 

Çocuğun kendini güvende hmesi ve nerede duracağını bilmesi, sınırlarını öğrenmesiyle ilgilidir.

 

Sınırlarını bilmeyen çocuk; öfke krizleri yaşar, söz dinlemez, hakaret eder, yalan söyler, başını sürekli derde sokar, uyum problemleri gösterir, usul âdâb bilmez, başına buyruk davranır, sürekli inatlaşır yani davranış problemleri gösterir.

 

Sınır, herşey demektir çünkü sınır, bir ihtiyaçtır. Duygusal ihtiyaçlarımızın dengesidir. Çok müsamaha göstermek ve çok baskı göstermek arasındaki belirgin çizgidir. Bu çizgide olan çocuk kendini, çevresini keşfeder ve olumlu benlik algısı oluşturur. 

 

Çocuklar sınırları bilmeden dünyaya gelir, sınırları öğretecek olan ebeveynlerdir. 

 

Peki sınırları nasıl öğretebiliriz, bunun dengesi ne olmalıdır?

Çocuklar duygularını, davranış tepkileri ile yansıtır ve bu yolla iletişim kurarlar. Mesela kendi oyuncağını vermeyen ağabey karşısında kardeş öfkelenebilir, ağlayabilir ve öfkesini çevresindeki oyuncaklara zarar vererek gösterebilir. Bu durumda ağlayan çocuğa şöyle söyleyebiliriz: “Ağabeyin sana kendi oyuncağını vermediği için çok öfkelisin ve şuanda etrafındaki oyuncaklara zarar veriyorsun. Oyuncaklar yerlere fırlatmak için değil, onlarla oyun oynamak için var. Dilersen senin odana geçip hacıyatmazı yumruklayarak öfkemizi atabiliriz.” diyerek öncelikle duygu ve davranış yansıtması yapmalıyız sonra sınır cümleleri kullanmalıyız ve hemen akabinde alternatif sunmalıyız. Çocuğumuzun öfkesi hala yatışmıyorsa ve oyuncaklara zarar vermeye devam ediyorsa bu durumda: “Oyuncaklara zarar vermeye devam ettiğinde uzun bir süre oyuncak almamamı da seçmiş olursun” diyerek yanlış davranışın bedelini ödemesini öğreterek seçim hakkını çocuğa vermeliyiz.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.