Adana Çocuk ve Kadın Hakları Dernek Başkanı Çiğdem Akça dün gece TBMM ne getirilen “ Cinsel istismara uğrayan mağdur tecavüzcüsüyle evlendirilsin” önergesine tepki gösterdi.

Çiğdem Akça “Mağdurun tecavüzcüsü ile evlendirilmesi fikri, hem evlilik kurumunun hem tecavüzün hem de tecavüz sonrası mağdurun psikolojisinin bilinmemesinden ve hafife indirgenmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu öneriler ancak ve ancak suçları özendirir. Çünkü bu bakış açısı tecavüzü cinsellik olarak görmekte ve tecavüzleri normalleştirmektedir. Oysaki tecavüz bir cinsellik değildir, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır. Cinsel tacize veya tecavüze uğrayan kişilerde; utanma, aşağılanma, korku, inkar etme, reddetme, içe kapanma, güvensizlik, inançsızlık, umutsuzluk, çaresiz hissetme, bunalma, daralma, sıkılma ve kontrolü kaybetme korkusunun yanında, eve kapanma, küskünlük, bıkkınlık, iğrenme ve tiksinme şeklinde travma belirtilerine de rastlanmaktadır. Ayrıca tecavüze uğrayan mağdurda sadece tecavüzcüsüne yönelik değil tüm erkelere yönelik olumsuz duygular gelişir ve bu duygu durumu tüm hayatını altüst edecek düzeydedir. Bu nedenle tecavüze uğrayanların yaşları ne olursa olsun erkeklerden kaçınma, erkekler karşısında her zaman tetikte olma, korku içinde yaşama, tüm erkeklere güvensizlik duyma, tecavüz edene ve tecavüz edilen mekana yönelik kaçınma davranışı görülür. Bu nedenle kadının tecavüzcüsü ile evlendirilmesi fikri bu kadınların bir hayat boyu tetikte durmalarına ve ruhsal anlamda çöküntü içine girmelerine yol açar.

Evlilik gerçeğine gelince, sağlıklı evlilikler sevgi, saygı ve güven üzerine kurulabilir. Tecavüz travması ve psikolojisi içerisinde olan kadınların evleneceği tecavüzcü erkeğe sevgi, saygı ve güven duyması imkansızdır. Ayrıca bu şekilde kurulan evliliklerde doğacak çocuklar sağlıklı da yetişmeyecektir. Bir devletin amaçlarından biri ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler ve sağlıklı aileler oluşturmaktır. Devletin bakış açısı bedensel zarara değil ruhsal zarara da yönelik olmalıdır.” Dedi.