Asgari ücret tespitinde ‘baskın’ taraf işveren!..

KOMİSYON YAPISINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMADIĞI SÜRECE…
TÜRK-İŞ’E bağlı sendikaların Adana şube başkanlarının katılımıyla yapılan Başkanlar Kurulu Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, asgari ücret görüşmelerine katılmayacaklarını yineledi. Gülnar, “TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, Komisyonun yapısında bir değişiklik olmadığı sürece 2026 yılı geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonuna Konfederasyon olarak katılım sağlamayacaktır” şeklinde konuştu.
ASGARİ ÜCRET GENEL ÜCRET STANDARDI HALİNE GELDİ
GELİR dağılımındaki adaletsizliğin her geçen gün daha da derinleştiğini kaydeden Gülnar, ekonomik büyümeden elde edilen kazancın toplumun tüm kesimlerine adil biçimde yansımadığını; zenginin daha da zenginleşirken, geniş halk kesimlerinin yoksullaştığını söyledi. Gülnar, “Çalışanların önemli bir bölümü, açlık sınırının dahi altında olan asgari ücretle geçimini sürdürmek zorunda kalmıştır. Asgari ücret, adeta bir taban ücret olmaktan çıkmış, ülkenin genel ücret standardı hâline gelmiştir” dedi.
………………….
Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, yaklaşan yeni yıl öncesi milyonlarca emekçinin, Ocak 2026’dan itibaren geçerli olacak asgari ücret tutarını beklediğini hatırlatarak “Ancak bu zamana kadar yaşadığımız süreçleri göz önüne aldığımızda, Komisyonun yapısında bir değişiklik olmadığı sürece 2026 yılı geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonuna Türk-İş Konfederasyonu olarak katılım sağlanmayacaktır” dedi.
Türk-İş’e bağlı sendikaların Adana Şube Başkanlarının katılımı ile her ay gerçekleştirilen, Başkanlar Kurulu, Bölge Başkanı Edip Gülnar Başkanlığında gerçekleştirildi. Genel konuların ele alındığı toplantıda Ankara’da gerçekleştirilen Başkanlar Kurulu toplantısında alınan ve kamuoyu ile paylaşılan kararları bir kez daha dile getiren Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, şunları söyledi: 
“24 YILDA ALINAN 29 KARARDAN 6’SI OY BLİRLİĞİYLE ALINDI” 
“Türk-İş Konfederasyonu olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonunda 1974 yılından bu yana “bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşu” olarak görev yapmaktadır. Komisyonda kararlar ağırlıklı olarak işveren ve hükümet kesimi temsilcileri tarafından alınmakta, işçi kesimi çoğu zaman alınan kararlara muhalefet şerhi koymak durumunda kalmaktadır. 2000 yılından bu yana geçen 24 yılda alınan 29 karardan yalnızca 6’sı oybirliği ile alınmıştır. İşçi kesimi hükümetle sadece 2 kez birlikte oy kullanmış, asgari ücreti ise 21 kez hükümet ve işveren tarafı birlikte belirlemiştir.
2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonunda, TÜRK-İŞ’in teklifine karşılık hükümetten ve işverenden herhangi bir karşı teklif gelmemiş; Komisyon, 24 Aralık 2024 günü akşamı “karar için” doğrudan toplantıya çağrılmıştır. Konfederasyonumuz, asgari ücret teklifi konusunda herhangi bir bilgilendirme yapılmadan düzenlenen bu toplantıya katılmama kararı almış ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu demokratik bir yapıya kavuşturulana kadar Komisyon çalışmalarına katılmayacağını beyan etmiştir.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, Komisyonun yapısında bir değişiklik olmadığı sürece 2026 yılı geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonuna Konfederasyon olarak katılım sağlanmayacaktır.
“ASGARİ ÜCRET İNSAN ONURUNA YARAŞIR OLMALI”
Gelir dağılımındaki adaletsizlik her geçen gün daha da derinleşmektedir. Ekonomik büyümeden elde edilen kazanç, toplumun tüm kesimlerine adil biçimde yansımamakta; zengin daha zenginleşirken, geniş halk kesimleri yoksullaşmaktadır. Çalışanların önemli bir bölümü, açlık sınırının dahi altında olan asgari ücretle geçimini sürdürmek zorunda kalmıştır. Asgari ücret, adeta bir taban ücret olmaktan çıkmış, ülkenin genel ücret standardı hâline gelmiştir. Bu durum, gelir adaletsizliğini yapısal bir soruna dönüştürmekte ve emek kesiminin refah payından giderek daha az pay almasına yol açmaktadır. Bu nedenle, asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir düzeyde belirlenmesi gerekmektedir.
“VERGİDE ADALETSİZLİK SON BULMALI”
Ücretli çalışanlar üzerinde, hem doğrudan gelirlerinden hem de dolaylı olarak harcamalarından kaynaklanan ağır bir vergi yükü bulunmaktadır. Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve oranlar çalışanları mağdur etmektedir. İşçiler yılın başında aldığı net ücret, ilerleyen aylarda vergi dilimlerindeki düzenlemeler nedeniyle kesilerek aldığı aylık 10 aylığa tekabül etmektedir. Bu durum, toplu iş sözleşmeleriyle elde edilen ücret artışlarının hiçbir anlamının kalmadığını göstermektedir. İşçilerin vergi nedeniyle uğradıkları 2 aylığına denk gelen gelir kaybının önlenmesi için acilen düzenleme yapılması gerekmektedir. Sosyal devlet olmanın gereği olarak vergide adalet sağlanmalı, gelir vergisi tarifesi ve oranı ücretliler lehine yeniden düzenlenmelidir.
“ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ ZAYIFLATILIYOR”
Sendikal hakların hayata geçirilmesinin önünde hâlâ ciddi engeller bulunmaktadır. Yasal güvencelere rağmen sendika üyesi oldukları için işçilerin işten çıkarılmalar önlenememekte; bu durum örgütlenme özgürlüğünü fiilen zayıflatmaktadır. Toplu iş sözleşmesi sürecinde karşılaşılan uzun yargı süreçleri, işverenlerin yetki itirazlarını bir oyalama aracı olarak kullanmaları ve yetki tespitlerinin bekletici unsur hâline gelmesi, çalışanların toplu sözleşme hakkından zamanında yararlanmalarını engellemektedir. Öte yandan, grev hakkının kullanımına yönelik yasal ve fiilî sınırlamalar, temel sendikal hakların özünü aşındırmaktadır. Bu nedenle, çalışma mevzuatının Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarıyla uyumlu hale getirilmesi ve sosyal tarafların ortak beklentilerini karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesi zorunludur. Demokrasi ve sosyal diyalog kültürünün güçlenmesi, ancak sendikal hakların tam anlamıyla güvence altına alınmasıyla mümkün olacaktır.
KADRO ALAN İŞÇİLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARIN EKSİKLİKLER VAR
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kadroya geçirilen işçilerin, ücret, ikramiye ve diğer özlük hakları ile çalışma koşulları bakımından hâlen önemli eksiklikler bulunmaktadır. Bu eksiklikler, hem çalışanların yaşam standartlarını olumsuz etkilemekte hem de işyerlerinde çalışma barışını ve verimliliği zedelemektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında kalıcı bir huzur ortamı ve adil bir çalışma düzeni tesis edilebilmesi için, söz konusu sorunların ivedilikle giderilmesi ve gerekli düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.”