İNCEFİKİR: İKTİDAR KENDİ REKORUNU KIRMAYA ADAY

 

ADANA-Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, 18 Nisan 2020 tarihli ve 31103 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 649 sayılı Hububat ve Bakliyat İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması kararı kapsamında ithalatta gümrük vergisinin yanı sıra ek mali yükümlülüklerin kaldırılmasının ülke tarımına darbe vurduğunu belirtti.

İktidarın yanlış tarım politikaları sonucu 2019 yılında buğday ithalatında Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını kaydeden İncefikir, alınan bu kararla iktidarın kendi rekorunu kırmaya aday olduğunu söyledi. İncefikir şöyle konuştu:

“Türkiye’nin 2019 yılındaki buğday ithalatı 9 milyon 827 bin ton olup hububat ve hububat ürünü ithalatına 3,7 milyar dolar ödeme yapılmıştır. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile 2,5 milyon ton hububat ve 100 bin ton kuru baklagil ithalatı için gümrük vergisi sıfırlandı. Çiftçinin kara gün dostu olan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alınan bu kararlarla tarımsal ürün ithalatı yapan bir tüccardan farkı kalmamıştır. Oysa ofisin ana görevi piyasada oluşacak dengesiz arz talep karşısında çiftçiyi korumak ve dengeyi sağlamaktır.”

DIŞA BAĞIMLI OLMAYAN BİR ÜRETİM POLİTİKASINA GEÇİLMELİ

Türkiye’nin su, toprak ve iklim açısından değerlendirildiğinde tarımsal üretim potansiyeli zengin bir ülke olduğunu, ancak tarım sektöründeki mevcut sorunların bu potansiyelin etkin kullanımını engellediğini dile getiren İncefikir şöyle konuştu:

“Tarım sektörü bir değişim yaşıyor. Son on yılda ekilen tarım alanlarında ciddi bir düşüş var, tarımda istihdam edilenlerin sayısı azalıyor ve gayrisafi yurtiçi hasıladan tarımın alması gereken pay giderek küçülüyor. Hububatta kendi kendine yetiyor olması ve son on yılda üretimde bir artış görülmesine rağmen hububat ithalatı giderek artmıştır. Benzer durum yağlı tohumlar için de geçerlidir. Gıda güvenliği de düşünülerek Türkiye tarımı için iç tüketime yeterli, dışa bağımlı olmayan bir üretim politikasına geçilmelidir.

TARIMSAL DESTEKLER ARTIRILMALI

Çiftçilerin üretimden vazgeçmemeleri için tarımsal desteklerin artırılması gerektiğine vurgu yapan İncefikir konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tarımsal üretimin planlı bir şekilde yapılarak tarımın kendi kendine yeter seviyeye getirilmesi için kırsal alanları daha yaşanabilir bir hale getirmeliyiz.  Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki yükselişi frenlemek için girdilerde KDV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler alınmalı, ek destekler açıklanmalıdır. Tarımsal girdi kapsamında kullanılan mazottaki KDV yüzde 1’e düşürmeli, mazot çiftçilere 1,6 TL’den verilmelidir. Tarımsal su kullanım ve elektrik borçları ertelenerek, salgın sürecince sulama hizmetleri ücretsiz verilmelidir.   

Üreticiden tüketiciye kadar güven ortamına dayalı sağlıklı besin zinciri kurulmalı ve tüm tarımsal ürünler prim ödenmeksizin devlet tarafından sigortalanmalıdır.”