Kaybolan yıllara bir yenisi daha eklendi”

ADANA YERİNİ İŞŞSİZLİK

VE VAROŞLARA BARIKTI”

Adana’nın, kamu yatırımlarından da en az pay alan illerden biri olduğunu belirten Aslan” Sanayide, ticarette, tarımda iyi bir noktada değiliz. Adana kültür, sanat ve sporda da geriye gitti. Bereketli toprakları üzerinde aydın sanatçı yetiştiren Adana, artık yok. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Yılmaz Güney, Demirtaş Ceyhun ve nicelerini bağrından çıkaran Adana, artık çete, mafya üreten bir şehir haline geldi. O dönemin Adana’sı yerini işsizliğin ve yoksulluğun kentine, varoşlara, gettolara bıraktı” dedi.

“2016 KARANLIK BİR YILDI”

Türkiye’nin kara bir yılı geride bıraktığını kaydeden Aslan, “Bayrak bayrak gelen tabutlar, kıyıya vuran çocuklar, denizlere dökülen mülteciler, kamyon kasalarından yollara saçılan tarım işçileri, kadına, çocuğa, şiddet, taciz, iş cinayetleri peşi sıra yaşandı. 2016 çok karanlık bir yıldı. Terör saldırıları, toplu katliamlar ardı ardına geldi ve maalesef 2017’ye  İstanbul Ortaköy’deki Reina katliamıyla girdik. Toplumu bölmeyi, parçalamayı hedefleyen bir porovaksyon girişimiydi bu” diye konuştu.

 

-Türkiye yeni yıla nasıl girdi?

 

Halk olarak hep iyi dileklerimiz olur yeni bir yıla girerken. Özel günlerde de bu böyledir. Halkımız hep barış, kardeşlik, toplumsal dayanışma, sevgi, hoşgörü, sağlık, mutluluk gibi güzel dileklerde bulunuyor. Oysa bunlar hep söylemde kalıyor yıllardır. Barış yok! Kardeşlik, birlik yok, ayrıştırma var. Sevgi, hoşgörü yok! Kin ve nefret tohumları atılıyor. Sağlık derseniz, insanların ruh salığı bozuluyor. Olmadık gerekçelerle insanları cezaevlerine atıyorlar. İçirdekiler ayrı, dışardakiler ayrı travma yaşar hale geldi. Durum berbat. Bu toplum ayrıca mutlu değil. Bayrak bayrak gelen tabutlar, kıyıya vuran çocuklar, denizlere dökülen mülteciler, kamyon kasalarından yollara saçılan tarım işçileri, kadına, çocuğa, şiddet, taciz, iş cinayetleri peşi sıra yaşandı. 2016 çok karanlık bir yıldı, uğursuz bir yıldı. Canlı bombalar, terör saldırıları, toplu katliamlar ardı ardına geldi ve maalesef 2017’ye de İstanbul Ortaköy’deki Reina katliamıyla girdik. Toplumu bölmeyi, parçalamayı hedefleyen bir porovaksyon girişimidir bu. 2017’ye yine kan ve gözyaşıyla girdik.

 

-Adana, size göre kayıp bir yıl yaşadı mı?

 

Adana aslında yıllardır hep kayıp yaşıyor. Adana’nın kaybolan yılları var. Bu kaybolan yıllara her geçen yıl bir yenisi daha ekleniyor. Borç batağında bir belediye, yol ve trafik sorunu çözümlenmemiş, otopark sorunu olan, toplu taşıma sistemi çağın gerisinde olan bir kent Adana. Adana, kamu yatırımlarından da en az pay alan illerden biri. Kentte yatırım yok. Yeni istihdam alanları açılmıyor. Sanayide, ticarette, tarımda iyi bir noktada değiliz. Bir dönemin beyaz altın diyarı olan, gelişmiş tarımı ve sanayisiyle önde olan bir şehirdi. Adana kültür, sanat ve sporda da geriye gitti. Bereketli toprakları üzerinde aydın sanatçı yetiştiren Adana, artık yok. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Yılmaz Güney, Demirtaş Ceyhun ve nicelerini bağrından çıkaran Adana, artık çete, mafya üreten bir şehir haline geldi. O dönemin Adana’sı yerini işsizliğin ve yoksulluğun kentine, varoşlara, gettolara bıraktı.

 

-Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemine karşı CHP’nin tavrı ortada. Sizin kişisel düşünceniz nedir?

 

Bizim tavrımız net. Biz, demokratik parlamenter sistemin devamından yanayız. CHP demokratik parlamenter sistemin sonsuza kadar sürmesi açısından elinden gelen her türlü gayreti gösterecektir ve parlamentomuz buna izin vermeyecektir. 

Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ifade ettiği gibi deniyor ki bir anayasa değişikliği yapalım. Arkasından cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra 'Sistemi değiştirelim, parlamenter demokratik sistemden vazgeçelim, yerine başkanlık sistemi getirelim'. Bir ülkenin rejimini bir kişi belirleyemez. Bir kişinin arzusu üzerine rejim değişmez. Bir ülkenin rejimini, o ülkenin tarihsel koşulları belirler.Gücü elinde toplayan bir kişi ülkeyi felakete sürüklerse ne olacak?

Türkiye, 'Başkanlık olmazsa bu ülke bölünür' diye halkı korkutarak, başkanlığı dayatan bir zihniyet tarafından yönetilmeyi hak etmiyor. Başkanlık sistemi Türkiye'yi bölünmekten kurtarma değil, tam aksine ülkeyi bölme projesidir. 

 

-Suriye’de gerçek anlamda kalıcı bir barış sağlanır mı?

 

Elbette kalıcı bir barış sağlanır. Yüzbinlerce insan yerinden yurdundan oldu.  Yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi. Türkiye ve Rusya’nın desteğiyle barış sağlanır ama IŞİD oradan tamamıyla sökülüp atılmadan kalıcı bir barış mümkün değildir.

Zaten başından beri, ateşkesin hemen uygulanabilir olması, El Nusra ve IŞİD’in ateşkes dışında bırakılması nedeniyle mümkün değildi. İkisi de El Kaide çıkışlı olan bu iki örgüte karşı ateşkes geçerli değil.

 

-Adana’da, CHP’nin Büyükşehir başta olmak üzere daha çok ilçe belediyesi kazanabilmesi için yol haritası ne olmalıdır?

 

Yerel yönetim hizmetleri, halkın memnuniyeti ve parti tercihi açısından büyük önem taşıyor. Seyhan, Çukurova ve Karataş ilçelerindeki çalışmalar, daha da artarsa halkın güveni de artar.  Belediyelerimizin üreteceği hizmetler ve örnek çalışmaları ile ilk seçimde Büyükşehir Belediyesi'ni kazanırız.

 Adana  Büyükşehir Belediyesi'ni alacağımızdan hiç tereddüdümüz yok. AKP'nin ya da MHP’nin adayı kim olursa olsun Büyükşehir CHP’nin olacak.

İl ve ilçe örgütlerimiz, kadın ve gençlik örgütlerimiz, milletvekillerimiz çalışıyor. Kolay olmayacak ama Büyükşehri alacağız. Bunun için daha çok çalışmamız gerekiyor. Hala Adana’da 20 yıldır siyasetçi görmemiş köyler var. Gitmediğiniz yer sizin değildir. En uzak ilçelerden, mahallellere kadar ev ev, sokak sokak, kapı kapı dolaşacağız. Seyhan, Çukurova, Karataş dışında biz şu an da Ceyhan, Yumurtalık, Yüreğir gibi ilçelerde de iddialıyız.  Diğer ilçelerde de iddialıyız.

 

 

-Doların yükselişi ve ülke ekonomisi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

 

Öncelikle dövizin kurundaki ya da daha doğru bir ifade ile dolar kurundaki yükseliş 2.Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en hızlı yükselişlerden biri.

Doların yükselişi Türkiye ekonomisinin üretim ve genişletilmiş yeniden üretim açısından ne denli emperyalist kapitalist sisteme bağımlı ve bir o kadar da çarpık bir yapıda olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Zira Türkiye’de yeniden üretim hem sermaye malı, hem enerji, hem de hammadde ve teknoloji açısından ağır bir biçimde dışa bağımlı. Bu nedenle de kur yükseldiğinde ithalatlar ağırlıklı olarak dolar ile yapıldığından, ithalat daha maliyetli bir hale geliyor. Bu kâr oranlarını düşürerek, üretimin kısılmasına neden oluyor. Sonuç, yeni yatırımlarda düşüş, büyümenin yavaşlaması ve işsizlik olarak kendini gösterecektir. .

Bu durum borçların ve enflasyonun artmasına, yatırımların ise durmasına yol açabilir.

 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

 

Dün, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 95. Yıldönümüydü.

 Tarihi açıdan bakılacak olursa, Kurtuluş Savaşı'nın ilk emri Adana’da verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa bu durumu toplum ve tarih önünde “ Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana'da vücut bulmuştur.” sözleriyle kanıtlamıştır.  Zincire vurulmak istenen bir milletin bu zincirleri kırarak elde ettiği bağımsızlığın temelleri  Adana'da atılmıştır. 5 Ocak, Adana’nın, üç yıl süren Fransız işgalinden kurtarılışının adıdır. Zamanın emperyalist güçleri ülkemizi kendi arasında paylaşırken, Adana ve bölgesi de Fransızlara düşmüş. Bu amaçlar doğrultusunda Adanamızı işgal eden Fransızlar, üç yıl süre ile kendilerine özgürlüğünü teslim etmeyen bir milli direnişle karşılaşmışlar. Bu onurlu mücadele, birlik ve beraberlik ruhu içinde kazanılmış ve Fransız güçleri geldikleri gibi gitmişlerdir.  95 yıl önce Adanalılar; en zor şartlarda, yokluk ve darlık içindeki hallerde bile bu halkın neleri başarabileceğini göstermiştir.  Kurtuluş Savaşı, dünya tarihinde yaşanan savaşların içinde en haklı olanıdır. Adanalılar, ulusumuzun bu onur savaşında, bugün anmaktan gurur duyduğumuz örnek bir mücadele vererek adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Kazanılan bu zaferi, Adanalıların bağımsızlığa verdiği önemin bir kanıtı olarak da kabul ediyor, bu toprakları ve bu güzel günleri bize armağan eden başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve Kurtuluş Savaşımızın Baş Komutanı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum.