Toplum 5.0 sosyal problemleri çözmeye odaklanıyor

 

Toplum 5.0 ya da ‘süper akıllı toplum’ terimi, endüstriyel ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde dünyanın gelmiş olduğu son noktayı açıklamak için kullanılıyor. Bilim ve teknolojik alandaki gelişmeleri gözeterek, insanı merkeze koyan bu yaklaşım ile ekolojik dengenin bozulması, çevre kirliliği, doğal afetler ve pandemi gibi tüm toplumu etkileyen küresel hastalıklara çözümler hedefleniyor.

 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, endüstriyel ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde dünyanın gelmiş olduğu son noktayı açıklamak için kullanılan toplum 5.0 hakkında bilgi verdi.

 

Toplum 5.0 ortaya çıktı

 

Toplum 5.0 ya da “süper akıllı toplum” terimi endüstriyel ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde dünyanın gelmiş olduğu son noktayı açıklamak için kullanıldığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, “Dijitalleşme, yapay zekâ ve robot bilimi gibi kavramların gelecekte insanlığa nasıl bir katkı sağlayacağını, hatta insan ve dijital hayat arasında nasıl daha verimli ve uyumlu bir toplum inşa edilebileceğini ortaya koyan bir modeldir.” dedi.

 

Toplum 5.0 ‘insan merkezli toplum’ kurma idealidir

 

İlk insanların tarih sahnesinde avcı ve toplayıcı olarak rol aldıklarını hatırlatan Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk sözlerine şöyle devam etti:

 

“Ardından takip eden binlerce yıl içinde toplumsal yaşama geçiş, yerleşik hayat, tarım, ilk kentlerin kurulması ve daha yakın bir geçmişte ise sanayi toplumuna evrildik. Küresel ekonomiler, internetin yaygınlaşması ve bilişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte bugün içinde bulunduğumuz enformasyon yani bilgi toplumuna geçiş yaptık. Elbette, dünyadaki her ülkenin ekonomik, sosyolojik, politik ya da teknolojik olarak aynı gelişmişlik seviyesinde olabilmesi mümkün değil. Çünkü teknoloji dünyasındaki yenilikler hız, altyapı, donanım, büyük veri gibi ekonomik gelişmişliğe oldukça bağımlı kavramlardır. Öte yandan günümüzde toplumların tarihte hiç olmadığı kadar fazla sayıda risk, güvenlik ihlali ve eşitsizlik ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Toplum 5.0 ise bireyi, bireyin ve toplumun beklenti ve ihtiyaçlarını gözeten bir felsefe ve ‘insan merkezli bir toplum’ kurma ideali olarak karşımıza çıkıyor.”

 

İlk olarak Japonlar tarafından ortaya atıldı

 

Toplum 5. 0 kavramının ilk olarak 2017’de Japonlar tarafından ortaya atıldığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, “Keidanren yani Japonya İş Federasyonu Raporu olarak isimlendirilen bu rapor, geleceği yeniden yaratma fikrinden doğdu. Teknolojinin toplumlar tarafından bir tehlike değil, işbirlikçi bir model olması gerektiğini savunuyor. İnsanı merkeze koyan bu yeni toplum anlayışı, bireysel reformları geliştirmek, şirketlerin dönüştürülmesi ve daha da önemlisi sosyal sorunlar konusunda daha iyi bir gelecek tasarlamakla ilgilidir.” dedi.

 

Toplum 5.0 sosyal problemleri çözmeye odaklı

 

Endüstri 4.0 ile başlayan bilgi ve teknoloji döneminin Toplum 5.0’da bu gelişmeleri toplumun refahı ve uyumu için dönüştürmeyi amaçladığını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, “Bilim ve teknolojik alandaki gelişmeler sosyal problemlere odaklanacak ve çözüm sunmaya çalışacaktır. Toplum 5.0 kavramı dünyadaki nüfus hareketleri, hızlı bir biçimde yaşlanan nüfus, küresel afet ve hastalıklar, enerji kullanımı, sağlık sistemlerinin iyileştirilmesi, ulaşım, ekonomi, siyaset ve jeopolitik avantaj / dezavantajlar ve sosyal hizmetlerin geleceği konuları ile ilgileniyor.” diye konuştu.

 

Sosyolojinin önemi ortaya çıkıyor

 

Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, sosyal bilimlerin ve sosyal bilim uzmanlarının öneminin ortaya çıktığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Örneğin nüfusun yaşlanması demografik bir konudur ancak yaşlıların daha rahat yaşam koşullarına sahip olması için tasarlanan akıllı şehirler ya da özellikle yalnız yaşayan yaşlılar için ev içinde harekete bağlı sensörlerin geliştirilmesi Toplum 5.0 kavramıyla birlikte, sosyal bilimcilerin yeniden ele alacağı konulara dönüşür. Yakın gelecekte Sosyoloji de dahil olmak üzere insan ve toplum bilimleri mutlak bir yükselişe geçecektir. İnsanı, insanın gereksinimlerini, insan, hayvan ya da doğaya ait hakları, ekonomik eşitsizlikleri, herkesin eşit şartlarda sağlık, eğitim ve güvenliğe ulaşabilmesinin mecburiyetini, dünyadaki göç hareketlerini ve daha çok sayıda sosyolojik olguyu yeniden masaya yatırmamız gerekiyor.”