UYARILAR DİKKATE ALINMADI

Erzincan'da Anagold Altın Şirketine ait İliç Altın Madeni'ndeki toprak kayması faciasında 9 işçi tonlarca kaya ve toprağın altında kaldı. Bölgeden alınan son bilgilere göre ise yoğun yağış yüzünden arama kurtarma çalışmalarının yapılmadığı bildirildi. Uzmanlar yaşanan facianın adete göz göre göre geldiğini dile getirerek, madenin daha önce yaşanan siyanür sızıntısı ve çeşitli uyarılara rağmen faaliyetini sürdürdüğü iddia ediliyor. Tüm uyarılara rağmen madendeki kapasitenin sürekli artırıldığı ve fay hattı üzerinde bulunan madenin sürekli genişletildiği de gelen bilgiler arasında. 

66 MİLYON TONLUK ZEHİRLİ ATIK HAVUZU
Yıllardır madene karşı mücadele veren Avukat İsmail Hakkı Atal: "Bugün olmazsa yarın olacak birşeydi. Şu anda bu durum sadece görünen yüzü"dedi. Atal, 66 milyon tonluk zehirli atık havuzu bulunan maden sahasının 200 milyon tona çıkartılmak istendiğini dile getirerek, bu durumun Türkiye'yi zaten zehirlediğini savundu. Munzur Özel Çevre Koruma Bölgesi'nin de bu alanların içerisinde olduğuna dikkat çeken Atal, madenin genişletilmesi planının ciddi çevresel riskler oluşturduğunu vurguladı. Atal AKP'nin madenler ve termik santrallerle Türkiye'yi zehirlediği için Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre kanser vakalarında büyük artışlar olduğunu belirtti. 
PLANLI PROGRAMLI BİR CİNAYET
Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük, atık havuzunun altından geçen Bingöl Yedisu Fay zonuna dikkat çekti. Küçük, önümüzdeki 14 yıl içinde 7'nin üzerinde bir deprem olacağını belirterek, depremin meydana gelmeden önce atık havuzunun kapatılması gerektiğini ifade etti. Küçük konuşmasında: "Biz buranın kayacağını söyledik. İki yıl önce daha küçük çaplı bir kayma olmuştu" dedi. Benzer durumların başka madenlerde de yaşanacağını anlatan Küçük, “Burada ihmalle sınırlı bir durumdan öte, ihmali aşan bir durum var. Planlı programlı bir cinayet bu” dedi.

VATANDAŞLAR ÇOK FAZLA DIŞARI ÇIKMASIN
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Feyzi Bingöl, madenin çevresel etkileri ve toprak kayması riskini önemle vurgulayarak, bölgedeki vatandaşların mutlaka uyarılması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Bingöl; “Madenden çıkan malzeme, alttan yukarıya doğru kademli olarak birikmesi gerekirken öyle bir birikme yok. Ağırlığa bağlı olarak yaşadığımız felakete neden oldu. Bunun içerisinde elbette ki kimyasal tozlar var. Bunun önüne kısa sürede geçilemez. Oradaki vatandaşların mutlaka uyarılması gerekir. Yakın olan yerlerin çok fazla dışarı çıkmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

PROSEDÜRLER UYGULANMADI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, facianın yaşanmasında izin verilen kapasite artışının etkili olduğunu vurguladı. Erzincan'da yaşanan facia ile ilgili olarak bölgeye giden CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, çeşitli riskler barındıran yoğun yağış altında arama kurtarma çalışmalarının gerçekleştirilemediğini ifade etti. Yavuzyılmaz, milyonlarca ton kimyasal atığın içinde bulunduğu kütlenin çevreye yayılmasıyla büyük bir tehlikenin ortaya çıktığını belirtti. Yavuzyılmaz, facianın gerçekleşmesinde etkili olan faktörlerden birinin bilimsel prosedürlerin doğru bir şekilde uygulanmaması olduğunu vurguladı. İstiflenen kütlenin nasıl istifleneceği ve hangi eğimle stresleneceği konusunda bilimsel olarak belirlenmiş prosedürlerin ihmal edildiğini söyledi.

SORUMLULAR HESAP VERECEK
Fırat Nehri'ne dökülen Karasu Nehri'ne yakın olan maden sahasında bulunan siyanür atık havuzunun çevresinde büyük bir tehlike oluşturduğunu ifade eden Yavuzyılmaz, bu durumun sadece Türkiye'nin değil, uluslararası alanda da bir felaket potansiyeli taşıdığını belirtti. Bölgenin sadece yeraltı sularına değil, aynı zamanda yüzey sularına da karışabilecek kimyasal atıklarla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Maden sahasının iki kez kapasitesinin artırıldığını ve bu durumun faciaya yol açtığını belirten Yavuzyılmaz, bu artışlarla ilgili kararları imzalayan dönemin çevre ve şehircilik bakanının da sorumlu olduğunu ifade etti. Bu kapasite artışlarıyla felaketlere kapı aralandığını dile getirdi.