Eğitimde kapanması zor yaralar açıldı

EĞİTİM 18.06.2021 - 16:59, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:20 1577+ kez okundu.
 

Eğitimde kapanması zor yaralar açıldı

Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitim-İş) Sendikası Adana Şube Başkanı Seher Emre:
  Eğitim –İş Adana Şube Başkanı Seher Emre, “İnsanı öncelemeyen, eğitimin sadece öğrencilerin bilgiye ulaşması değil aynı zamanda ülkenin geleceğiyle ilgili olduğunu kavra(ya)mayan anlayış, Covid-19 salgınının yarattığı olumsuz koşullara uygun adım atmayarak, bizlere unutulmayacak bir eğitim dönemi yaşatmıştır.” dedi.  Emre yaptığı açıklamada, 2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi’nin unutulmayacak rezaletlere ve acılara sahne olduğunu ileri sürdü. Dönemin başında pandemi nedeniyle okulları kapatan ve uzaktan eğitime geçen Milli Eğitim Bakanlığı’nın "dünya yıldızı" olarak tarif ettiği EBA sistemini eline yüzüne bulaştırdığını kaydeden Emre, “ Uzaktan eğitim garabeti birçok öğrencinin eğitimden kopmasına neden olmuştur. Bizzat MEB'in yayımladığı 2020 Küresel Salgın Döneminde Uzaktan Eğitim İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu göre bu eğitim-öğretim döneminin online sürdürülen kısmında; öğrencilerin yüzde 1,5’i televizyonu ve interneti olmadığı için ders anlatımlarını takip edememiş, öğrencilerin yüzde 7,1’i de internete erişimi olmadığı için canlı derslere katılamamıştır. Öğrencilerin yüzde 4,4’ü ise canlı ders yapılmadığını açıklamıştır. Derslere katılamayan öğrencilerin toplamı yüzde 13 olarak ifade edilmiştir. Söz konusu araştırma, öğrencilerin yüzde 24'ünün (yani 3.5 milyonu aşkın öğrencinin) derslere ya katılamadığı ya da imkansızlıklar nedeniyle düzenli katılım sağlayamadığının itirafı niteliğindedir.  Sendikamızın üyelerine sorarak yaptığı araştırmaya göre ise hemen her kademe sınıfta, eğitimde öğrenci açısından en az 5'te 1 oranında kayıp yaşanmıştır” ifadelerini kullandı.  Öğrencinin uzaktan eğitime ulaşmak için sadece tablet/bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyacağı gerçeğinin bile MEB'i harekete geçirmediğini hatırlatan Emre, Türkiye'nin internet altyapısı açısından sorunlu birçok ilinde dere tepe çıkarak barakalarda uzaktan eğitime ulaşmaya çalışan öğrencilere rağmen, vakıf maskesi takmış her tarikatla protokol çalışmasına giren Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda Teknoloji Bakanlığı ile bir çalışma yürütmemiştir” dedi.  Emre şöyle devam etti: “Eğitimin öğretmenler aşılanmadan yüz yüze yapılmasının cinayet olduğunu defaten bas bas bağırmamıza rağmen, aksi uygulamalar neticesinde 50'yi aşkın meslektaşımız bu düşüncesiz tutum nedeniyle hayatını kaybetmiştir.  Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un kameralar önünde aşı olup, öğretmenlerin derhal aşılanacağını söylemesinden sonra geçen bunca zamana rağmen, öğretmenlerin henüz yaklaşık yarısı aşılanmıştır. Milli Eğitim Bakanı Selçuk'un eğitimin yüz yüze sürdürüleceğinin açıklandığı dönemlerin hemen öncesinde "Tamamen hazırız" dediğinde dahi devlet okullarının hijyen malzemesinin bile sağlanamadığı, birçok okula uyarılarımıza rağmen kadrolu temizlik personeli atanmadığı, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak MEB'in gidermesi gereken bu ihtiyaçların yine eğitim emekçileri ve velilerin özverisiyle giderildiği görülmüştür. Eğitimde yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Söz konusu fırsat eşitsizliği enflasyonu en çok LGS'de görünür olmuştur. MEB, sınavda çıkacak konuları uyarılarımıza rağmen daraltmamış ve örgün, adil bir eğitim dönemi olmuşçasına soru yelpazesini geniş tutmuştur. Yani Anayasal bir hak olmasına rağmen yaşıtlarıyla aynı eğitimi almayan yavrular, düzgün bir liseye yerleşebilmek için kendilerinden çok daha iyi eğitim alan yaşıtlarıyla aynı sınava girmiştir. LGS'de soruların bilimsellikten uzak biçimde zor olması, bazı özel okulların test kitapçığıyla bire bir uyuşması gibi şaibeler ise hala tartışıla gelmekte ve sendikamızın kurduğu komisyon tarafından araştırılmaktadır.” KÖY OKULLARINI KAPATMANIN FATURASI BU DÖNEMDE ÇIKMIŞTIR “Eğitim döneminde yüz yüze eğitime kademeli olarak geçildiği söylenen dönemde kırsal kesimde yaşananlar ise AKP zihniyetinin eğitimdeki tahribatını daha görünür kılmıştır. Sendikamızın yıllardan beri dile getirdiği gerçekler artık toplumun büyük bir kesimi tarafından görünür hale gelmiştir. Şehirlerde eğitim online sürerken köy okullarında eğitimin başlatılması, ibretlik bir manzara ortaya koymuştur. AKP'nin köy okullarını kapatarak ya da işlevsiz hale getirerek taşımalı eğitime ya da tarikat okullarına muhtaç bıraktığı yoksul öğrenciler, "Köy okullarında eğitim başladı" müjdesi eşliğinde ölümcül virüse rağmen tıklım tıkış vaziyette okullara taşınmıştır. Mevsimlik işçilerin çocukları bu dönemde hesap edilmemiş, çoğu taşımalı eğitim denen garabete bile dahil olamamıştır. Bu rezalete "dur" demesi beklenen Milli Eğitim Bakanı'nın bir mevsimlik çocuk işçiye elma karşılığında kitap verip kameralara gülümsemesi ise tüm umutları karartmıştır.” EĞİTİME ARA VERİLMİŞ, GERİCİLİĞE ARA VERİLMEMİŞTİR “Eğitimin bir uzaktan bir yüz yüze yapıldığı bu dönemde dahi gericilik hız kesmemiştir. Okulların pandemi gerekçesiyle kapalı olduğu dönemde Kuran kursları, varlığı Cumhuriyet'e yakışmayan medreseler çocuklarla dolup taşmıştır. Yarım yamalak yayın yapan EBA TV de bu süreçte gerici yayınlarla defalarca ilerici kamuoyundan tepki çekmiştir. AKP'nin ülke haritasını kıpkırmızı yapana kadar sürdürdüğü lebaleb kongrelerde, yüzlerce partizanın buluşturulduğu sokak şovlarında bulaşmayan virüs, bu yıl yine ulusal bayramlarımızda tehlike arz etmiştir! Krizi fırsata çevirerek Cumhuriyet alerjisine pandemi kılıfıyla paketleyip sunan zihniyete özellikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda ülkenin hemen her ilinde camları süsleyen Türk bayrakları gereken cevabı vermiş, bizlere de umut olmuştur.” UZAKTAN EĞİTİM BİR MOBBİNG AĞINA DÖNÜŞTÜ “ Öğretmenler bu eğitim döneminde de kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye kademelendirilerek sömürülürken seçim öncesi AKP'nin defalarca vadettiği 3.600 ek gösterge rafa kalkmıştır. Mülakat adı altında yandaş kadrolaşma sistemi sürmüş, MEB'in kendi verilerine göre bile 100 binden fazla öğretmen açığı varken bu dönemde sadece 20 bin öğretmen atanmış ve onlarda "sözleşmeli" olarak işe başlayabilmiştir. Kamuda bile güvencesiz çalışmanın normalleştirildiği bu süreçte, hükümet mevcut öğretmen açığının 5'te 1'inden bile az atama yapıyor olmayı müjde olarak sunma pişkinliğini sergilemiştir. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı bu eğitim döneminde daha da artmış ve ne yazık ki 700 bini aşmıştır. Hak ettiği halde mesleğine kavuşamayan gençlerimiz, inşaatlarda çalışarak, kuryelik yaparak, pazarda tezgah açarak geçinmeye çalışmakta ve öğrencilerine kavuşacakları günleri beklemektedir.”
Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitim-İş) Sendikası Adana Şube Başkanı Seher Emre:

 

Eğitim –İş Adana Şube Başkanı Seher Emre, “İnsanı öncelemeyen, eğitimin sadece öğrencilerin bilgiye ulaşması değil aynı zamanda ülkenin geleceğiyle ilgili olduğunu kavra(ya)mayan anlayış, Covid-19 salgınının yarattığı olumsuz koşullara uygun adım atmayarak, bizlere unutulmayacak bir eğitim dönemi yaşatmıştır.” dedi. 
Emre yaptığı açıklamada, 2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi’nin unutulmayacak rezaletlere ve acılara sahne olduğunu ileri sürdü. Dönemin başında pandemi nedeniyle okulları kapatan ve uzaktan eğitime geçen Milli Eğitim Bakanlığı’nın "dünya yıldızı" olarak tarif ettiği EBA sistemini eline yüzüne bulaştırdığını kaydeden Emre, “ Uzaktan eğitim garabeti birçok öğrencinin eğitimden kopmasına neden olmuştur. Bizzat MEB'in yayımladığı 2020 Küresel Salgın Döneminde Uzaktan Eğitim İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu göre bu eğitim-öğretim döneminin online sürdürülen kısmında; öğrencilerin yüzde 1,5’i televizyonu ve interneti olmadığı için ders anlatımlarını takip edememiş, öğrencilerin yüzde 7,1’i de internete erişimi olmadığı için canlı derslere katılamamıştır. Öğrencilerin yüzde 4,4’ü ise canlı ders yapılmadığını açıklamıştır. Derslere katılamayan öğrencilerin toplamı yüzde 13 olarak ifade edilmiştir. Söz konusu araştırma, öğrencilerin yüzde 24'ünün (yani 3.5 milyonu aşkın öğrencinin) derslere ya katılamadığı ya da imkansızlıklar nedeniyle düzenli katılım sağlayamadığının itirafı niteliğindedir.  Sendikamızın üyelerine sorarak yaptığı araştırmaya göre ise hemen her kademe sınıfta, eğitimde öğrenci açısından en az 5'te 1 oranında kayıp yaşanmıştır” ifadelerini kullandı. 
Öğrencinin uzaktan eğitime ulaşmak için sadece tablet/bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyacağı gerçeğinin bile MEB'i harekete geçirmediğini hatırlatan Emre, Türkiye'nin internet altyapısı açısından sorunlu birçok ilinde dere tepe çıkarak barakalarda uzaktan eğitime ulaşmaya çalışan öğrencilere rağmen, vakıf maskesi takmış her tarikatla protokol çalışmasına giren Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda Teknoloji Bakanlığı ile bir çalışma yürütmemiştir” dedi. 
Emre şöyle devam etti: “Eğitimin öğretmenler aşılanmadan yüz yüze yapılmasının cinayet olduğunu defaten bas bas bağırmamıza rağmen, aksi uygulamalar neticesinde 50'yi aşkın meslektaşımız bu düşüncesiz tutum nedeniyle hayatını kaybetmiştir.  Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un kameralar önünde aşı olup, öğretmenlerin derhal aşılanacağını söylemesinden sonra geçen bunca zamana rağmen, öğretmenlerin henüz yaklaşık yarısı aşılanmıştır. Milli Eğitim Bakanı Selçuk'un eğitimin yüz yüze sürdürüleceğinin açıklandığı dönemlerin hemen öncesinde "Tamamen hazırız" dediğinde dahi devlet okullarının hijyen malzemesinin bile sağlanamadığı, birçok okula uyarılarımıza rağmen kadrolu temizlik personeli atanmadığı, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak MEB'in gidermesi gereken bu ihtiyaçların yine eğitim emekçileri ve velilerin özverisiyle giderildiği görülmüştür. Eğitimde yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Söz konusu fırsat eşitsizliği enflasyonu en çok LGS'de görünür olmuştur. MEB, sınavda çıkacak konuları uyarılarımıza rağmen daraltmamış ve örgün, adil bir eğitim dönemi olmuşçasına soru yelpazesini geniş tutmuştur. Yani Anayasal bir hak olmasına rağmen yaşıtlarıyla aynı eğitimi almayan yavrular, düzgün bir liseye yerleşebilmek için kendilerinden çok daha iyi eğitim alan yaşıtlarıyla aynı sınava girmiştir. LGS'de soruların bilimsellikten uzak biçimde zor olması, bazı özel okulların test kitapçığıyla bire bir uyuşması gibi şaibeler ise hala tartışıla gelmekte ve sendikamızın kurduğu komisyon tarafından araştırılmaktadır.”

KÖY OKULLARINI KAPATMANIN FATURASI BU DÖNEMDE ÇIKMIŞTIR

“Eğitim döneminde yüz yüze eğitime kademeli olarak geçildiği söylenen dönemde kırsal kesimde yaşananlar ise AKP zihniyetinin eğitimdeki tahribatını daha görünür kılmıştır. Sendikamızın yıllardan beri dile getirdiği gerçekler artık toplumun büyük bir kesimi tarafından görünür hale gelmiştir. Şehirlerde eğitim online sürerken köy okullarında eğitimin başlatılması, ibretlik bir manzara ortaya koymuştur. AKP'nin köy okullarını kapatarak ya da işlevsiz hale getirerek taşımalı eğitime ya da tarikat okullarına muhtaç bıraktığı yoksul öğrenciler, "Köy okullarında eğitim başladı" müjdesi eşliğinde ölümcül virüse rağmen tıklım tıkış vaziyette okullara taşınmıştır. Mevsimlik işçilerin çocukları bu dönemde hesap edilmemiş, çoğu taşımalı eğitim denen garabete bile dahil olamamıştır. Bu rezalete "dur" demesi beklenen Milli Eğitim Bakanı'nın bir mevsimlik çocuk işçiye elma karşılığında kitap verip kameralara gülümsemesi ise tüm umutları karartmıştır.”

EĞİTİME ARA VERİLMİŞ, GERİCİLİĞE ARA VERİLMEMİŞTİR

“Eğitimin bir uzaktan bir yüz yüze yapıldığı bu dönemde dahi gericilik hız kesmemiştir. Okulların pandemi gerekçesiyle kapalı olduğu dönemde Kuran kursları, varlığı Cumhuriyet'e yakışmayan medreseler çocuklarla dolup taşmıştır. Yarım yamalak yayın yapan EBA TV de bu süreçte gerici yayınlarla defalarca ilerici kamuoyundan tepki çekmiştir. AKP'nin ülke haritasını kıpkırmızı yapana kadar sürdürdüğü lebaleb kongrelerde, yüzlerce partizanın buluşturulduğu sokak şovlarında bulaşmayan virüs, bu yıl yine ulusal bayramlarımızda tehlike arz etmiştir! Krizi fırsata çevirerek Cumhuriyet alerjisine pandemi kılıfıyla paketleyip sunan zihniyete özellikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda ülkenin hemen her ilinde camları süsleyen Türk bayrakları gereken cevabı vermiş, bizlere de umut olmuştur.”

UZAKTAN EĞİTİM BİR MOBBİNG AĞINA DÖNÜŞTÜ

“ Öğretmenler bu eğitim döneminde de kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye kademelendirilerek sömürülürken seçim öncesi AKP'nin defalarca vadettiği 3.600 ek gösterge rafa kalkmıştır. Mülakat adı altında yandaş kadrolaşma sistemi sürmüş, MEB'in kendi verilerine göre bile 100 binden fazla öğretmen açığı varken bu dönemde sadece 20 bin öğretmen atanmış ve onlarda "sözleşmeli" olarak işe başlayabilmiştir. Kamuda bile güvencesiz çalışmanın normalleştirildiği bu süreçte, hükümet mevcut öğretmen açığının 5'te 1'inden bile az atama yapıyor olmayı müjde olarak sunma pişkinliğini sergilemiştir. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı bu eğitim döneminde daha da artmış ve ne yazık ki 700 bini aşmıştır. Hak ettiği halde mesleğine kavuşamayan gençlerimiz, inşaatlarda çalışarak, kuryelik yaparak, pazarda tezgah açarak geçinmeye çalışmakta ve öğrencilerine kavuşacakları günleri beklemektedir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.