İKTİDAR, CUMHURİYETİN FABRİKA AYARLARINA DÖNMELİ

SİYASET 06.01.2017 - 17:19, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1317+ kez okundu.
 

İKTİDAR, CUMHURİYETİN FABRİKA AYARLARINA DÖNMELİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Seyhan İlçe Başkanı Abeydullah Kolcu, terörün üzerine cesaretle gidilmesi gerektiğine dikkat çekerek bunun için demokratik ve laik düzenin taşlarıyla oynanmaması gerektiğini söyledi. Kolcu, sürekli kaos, çatışmalar ve terör olaylarının, yatırımı, üretimi durdurduğunu, işsizliği artırdığını söyledi. Kolcu, iktidarınCumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini anlatarak, “Daha çağdaş eğitime geçmemiz, hukukun üstünlüğünü sağlamamız, yasamayı, parlamento yapısını, demokrasiyi güçlendirmemiz lazım. Bu sağlanmazsa Türkiye’de kaoslar artarak devam eder” uyarısında bulundu. Kolcu, başkanlık sistemi, cezaevlerindeki gazeteciler, atılan devlet memurlarının partisine başvuruları, iktidarın memur alımlarındaki tutarsızlığına ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
NE HUKUK NE DEVLET DÜZENİ KALDI 2017’ye İstanbul Ortaköy’de yaşanan hain bir saldırıyla acı bir şekilde girdik. Terör olayları hakkında neler söylersiniz, çözüm ve önerileriniz nedir? “Terör nereden, nasıl gelirse gelsin her türlüsünü lanetliyoruz. Ülkemiz uzun yıllardan beri PKK terörü ile yaşadı. Terör örgütünün yaptıkları yetmiyormuş gibi yanlış dış politikalarsonucu şu an IŞİD, DEAŞ, YPG gibi 8-10 terör örgütü daha türedi. Birçok toplu katliamlara da sebebiyet verdiler. Her biçimde bir milli mutabakatla yılmadan, cesaretle terörün üzerine gidilmeli. Çok dik ve cesur durmak gerekiyor. Bunları yaparken Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yoldan sapmadan, onun izlediği dış politikaya sadık ve bağlı kalınmalı. Türkiye’yi raydan çıkarmak isteyen anlayış, iktidar, Türkiye’nin uzun süre sürdürdüğü Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda iç ve dış politikasını sürdürmeli. Onun da temeli “Yurtta barış dünyada barıştır.”Bu ülkenin laik, demokratik cumhuriyetin kendine münhasır yerleştirmiş olduğu taşlar vardır. Bu taşlar oynatılırsa, düzeni sağlamak çok kolay olmayacaktır. Anadolu çocuklarının kayıtsız şartsız bu ülke yönetiminde etkin ve egemen olduğu bir sistemi bırakacağız. Bütün ülkenin kaderini geçmişini bir kişinin egemenliğine bırakacağız. Bir kişi de kararname yapma yetkisi olacak. Bu ülkeyi uçuruma ve felakete götürür. Bir an önce bundan vazgeçilmeli. Daha güçlü bir parlamento oluşturulmalı. Güçler ayrılığı daha güçlü oluşturulmalı. Geldiğimiz noktada ne hukuk, ne adalet ne devlet düzeni diye bir şey kaldı.  Sürekli kaos, çatışmalar, terör olayları. Bunlar doğal olarak ülkedeki üretimi de durdurdu, kimse iş yapamaz oldu, yatırım yapamaz oldu. Yatırım yapılmayınca işsizlik arttı, katma değer yaratılmayınca ülkenin gelirleri azaldı. Dış borç arttı, ihracat yapılmadığından ödeme zorluğu var. Onun için sürekli döviz fırlamakta, insanların borcu ve devletin borcu reel olarak artmaktadır. Bu politikalardan  bir an önce vazgeçmesi gerekir iktidarın. İktidar Cumhuriyetin fabrikaayarlarına dönmesini istiyorum. Büyük önder öyle bir sistem kurmuş ki ülkenin yönetimini kaderini bir kişinin inisiyatifine bırakmamış. Bunlar Atatürk’ten daha mı akıllı, daha mı tecrübeli, daha mı zeki? Atatürk’ün gösterdiği yollardan sapmamak lazım. Daha çağdaş eğitime geçmemiz lazım, hukukun üstünlüğünü güçlendirmemiz lazım. Yasamayı, parlamentoyapısını, demokrasiyi güçlendirmemiz lazım. Ancak böyle çağdaş bir toplum olabiliriz. Bu çağda çağdaş bir toplum yapılanmasını bırakıyoruz çağdışı bir yapılanmaya gidiyoruz. Türkiye bunu kaldıramaz. Bunda ısrar ederlerse Türkiye’de bu kaoslar artarak devam eder.”   “650 MİLYAR HARCAYACAKSIN HESABINI SORAN OLMAYACAK” Cezaevlerinde halen 100’ün üzerinde tutuklu gazeteci var, iktidarın bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? “Neden ısrarla demokratik parlamenter sistem diyoruz. Çünkü demokraside her şey şeffaf. Katılımcı, çoğulcu, kim ne yapıyorsa her şey ortada.Ayıbı olan, toplumdan bir takım şeyleri gizlemek isteyenler totaliter rejimisterler. İsterler ki toplumun kabul etmediği işleri insanlar duymasın. Konuşan, yazı yazan, köşe yazısı yazan, görsel basında etkin olanlar toplumu etkilemesin. Yanlış yaptığı işleri topluma aktarmasın diyerek ya gazetecileri susturuyor, ya öğretim görevlilerini susturuyor. Bazı toplumun ileri gelenlerini susturarak totaliterbir rejime geçişin yollarını aramaya çalışıyorlar. Türkiye bunu hak etmiyor, yazık ediyorlar. Atatürk’ün getirdiği sistem kendilerini var etmiştir. Onların imrendiği, getirmek istediği padişahlıkta, asla Başbakan Binali Yıldırım’a yer olmaz. Eğer bir çiftçi, işçi, köylü çocuğu bu ülkede başbakan, cumhurbaşkanı, bakan oluyorsa Atatürk’ün oluşturduğu, laik, demokratik cumhuriyet sayesindedir. Böyle bir sistem kurmaya çalışarak seni var edene ihanet ediyorsun. Başkanlığa kesinlikle karşıyız. Türkiye böyle bir sistemi hak etmiyor. Türkiye’nin 650 milyarlık bütçesini harcayacaksın, bunu araştıran olmayacak, bunu sorgulayan olmayacak, bakanların yargılanmayacak, kimse sana hesap soramayacak. İstediğin gibi kanun hükmünde kararnameler yayınlayacaksın. Ve bu gelecekte göreceksiniz, ülkenin bölünmesine de sebep olacak. Parlamenter sistemde ülkeyi bölemezsin. Başkanlık sistemiyle bölersin. Yıllarca ‘Kardeşim Esad’ dedi, sonra yok etmeye çalıştı. Şimdi Esad’ın rejimini getirip buraya monte etmeye çalışıyor. Böyle güç ve başkanlık sistemi dünyada yok. Sen bunu yapıyorsan bile parlamento ayağını güçlendirirsin, hukuk ayağını güçlendirirsin, diğer devletin yapısal sistemlerini güçlendirirsin. Bir otokontrol mekanizması kurarsın, sen de temsili olarak olarak orada kalabilirsin. Ama bunların yaptığı böyle bir sistem de değil, dünyada örneği yok.”   AÇIK SİSTEMDE ALAVERE DALAVERE OLMAZ CHP başkanlığa karşı nasıl çalışıyor? “Parlamento ve kamuoyunda toplumu başkanlıkla ilgili aydınlatmaya, bilinçlendirmeye  çalışıyoruz. Bunun ülkeyi karanlığa götüreceğini, ülkeyi böleceğini, daha saklı gizli alavere dalavare işlerin bu sistemlerde olabileceğini söylüyoruz. Açık ve demokratik sistemde hırsızlık olmaz. Yanlış bir anlayışı dayatamazsın, yok edemezsin. Bu sistemde kimse hakkını arayamaz, kimse özgürlüğünü arayamaz, istediği gibi iktidar olamaz. Yok olmakla karşı karşıyayız. Öyle bir güvence yok. Tasarının içinde demokratik hak ve özgürlükler yok. Şu an kanun hükmünde kararname ile istediğini memurİyetten atıyor, istediğini görevden alıyor. İstediğin kararı çıkarıyor, uyguluyorsun. Bu mu demokrasi. Aynı mantık devam edecek. Bu kez bir kişi ile yapacaklar bu işi. Sen bir ülkenin kaderini bir kişiye nasıl emanet edersin. Farzı muhal; şu anki cumhurbaşkanı aklı başında, doğru işler yapıyor diyelim. Öyle bir şey yok da. Geleceğin garantisini kim veriyor.” DEVLETİN İÇİNİ KENDİ MİLİTANLARIYLA DOLDURUYORLAR Kanun hükmünde kararnamelerle memuriyetten atılanlar size başvuruyor mu, yardımcı olmanızı istiyorlar mı geri dönüşümü nasıl oluyor? İl Teşkilatı’nda bir hukuk bürosu oluştu. Mağdur olan aileler başvurularını yapıyor. Milletvekilleri parlamentoda takiplerini yapıyor. Birçoğu görevine döndü. Fetö dedikleri şeyin siyasi ayağının üzerine niye gitmiyorlar. Kendi milletvekillerinin içinde bylock’çu olanlar var. Eskiden belediye başkanlığı yapmış, şimdi bakan olmuş adamlar var. Boydaklar Kayseri’de iş adamı ‘Fetö’yüyü bilmezdim, tanımazdım, bizi oraya Mehmet Özhaseki götürdü’ diyor. Haseki, Şehircilik bakanı. Bu işte samimi değiller. Bu işte soru işaretleri de var. Devlet içerisinde etkin hale getiren kendileri değil mi? Ne zaman ki iktidar paylaşım kavgasına düştüler, birbirlerine düştüler. 17-25 Aralık olmasaydı, zaten ülkeyi ikisi ele geçirmişlerdi. O çatışma artık bu ayrışmayı getirdi. Bunlar samimi ise Atatürk’e karşı yok etme çalışması yapmamaları gerekir. Devletin içini boşalttılar. Devletin içini kendi militanlarıyla doldurmaya çalışıyorlar. Eskiden devlet içinde bu kadar kadrolar yoktu.” “SORGULAYABİLEN BİR NESLİN ÖNÜNÜ AÇIN” “Türkiye’de gerçek alanda çağdaş, demokratik bir ülke oluşacaksa mutlaka liyakat üzerine kadrolaşma, işe girme yapılmalı. İnsanlar, bilgisine, becerisine, üretkenliğine göre terfi edebilmeli, yükselebilmeli, ona göre görevler alabilmeli. Geçen gün bir köye gittim, bir vatandaş geldi. KPSS’de 93 puan almış, mülakatta 49 puan almış. KPSS’de 60 alana, mülakatta 90 vermişler. Onun atamasını yapmışlar. Yer yer vatandaşlardan şikayetler gelmekte. Bir an önce bunlardan vazgeçsinler. Zaten 14 yıldan beri ülkeyi idare ediyorsunuz. Ülkenin borcu mu azalmış, ülkenin işsizliği mi azalmış, suç işleme oranı mı azalmış, ekonomik refahı mı yükselmiş, yeni üretim alanları mı açılmış. Bunların kafasında eyalet sistemleri var. İllerin birleştirilmesi falan var. Atatürk istese,kendi halifeliğini, padişahlığı, diktatörlüğünü rahatlıkla ilan edebilirdi. Ancak o bunu yapmadı. Demokrasiyi seçti, insan hakları ve özgürlüğünü seçti. Bu millete olan saygısından bu ülkeye olan sevdasından bunu yaptı. Toplumu dönüştürmeye çalışıyorlar. Bizde yüzde 20 sanat okulu, yüzde 80 düz lise. Dünyada tam tersi. Eğer sen bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsan her sene 4-5 bin din görevlisi alacağına, 4-5 bin fizik, kimya, matematik öğretmeni al. Bu ülkede sorgulayabilen, düşünebilen, araştırabilen bir nesil yarat. Kör, beyni örümcek ağıyla örülmüş, yukarıdan teba gibi kabul eden bir nesil yaratmak yerine özgür, düşünebilen, sorgulayabilen, araştırabilen bir neslin önünü aç. Yapıyorlar mı bunu, yok”.   SÖZLÜ BAŞARILI OLSAYDI 3 KASIMDA PARTİSİ OY KAYBETMEZDİ Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz, sizce başarılılar mı? “3 yıla yaklaştık. Kamuoyunda görülen şu. CHP’li belediyelerin ne kadar çalışkan ve başarılı olduğu görülüyor. Zaten Büyükşehir Belediyesi’nin haricinde MHP’nin 9 da ilçe belediyesi var. Bunlar başarılı olsaydı, başarılı işler yapıp halkın sempatisini kazanmış olsalardı1 Kasım seçimlerinde yüzde 5 oy kaybetmezlerdi. Onların yüzde 5 oy kaybetmesi, olduğu gibi AK Parti’ye yaradı. Biz 5. milletvekilini o yüzden çıkaramadık. 22 bine yakın iki belediyemizin başarılı çalışması sonucu örgütümüzle birlikte 20 bin oy artışı yaptık, Çukurova ile Seyhan’da. MHP’den aşırı oy kaybı olup AKP’ye gidince biz 5. milletvekili çıkaramamış olduk. Bir işin başarısı burada olur. Halkın desteğini almış işler yapmış olsaydın mutlaka bu senin partine de yansır. Büyükşehirde böyle bir çalışma olmadığı için oy artışı partisine yansımadı. Aksine korkunç bir oy düşüşü yaşadılar.” DURAKTAN BUGÜNE İŞÇİ SAYISI 4 KAT ARTMIŞ “Büyükşehir Belediyesi’nin bu kadar olanaklarının altında, borcu alabildiğine artmış. ASKİ tarihinde hiç bu kadar borçlanmadı. Aşırı işçi alımı var. Aytaç Durak döneminde 3 bin 500 işçi vardı. Söylentilere göre bugün 12 binin üzerinde işçi var deniliyor. Bu kadar yükü belediye kaldıramaz, mümkün değil. Zaten borçlu bir belediye aldı. Bu kadar işçi yükü bindi. İnşallah toparlarlar. Sonuçta ben Adanalıyım. Her zaman şunu söylüyorum. Siyaset ikinci planda kalmalı. Mutlaka bakanlarıyla, milletvekilleriyle, belediyeleriyle mutlaka bir araya gelmeli. Adana güzel bir kent.  Yatırımlar, doğru projeler, yaşama geçirilirse marka şehir olmaması için hiçbir sebep yok. Dünyanın en verimli toprakları, tertemiz suyu ve iç gölü olan başka bir şehre dünyada çok az rastlanır. Verimli topraklar kötü kullanılmakta. Kesinlikle verimli topraklar imara açılmamalı. Adana Kuzeye dağlık bölgeye kaymalı. Buna engel olunması lazım. Seçim zamanı herkes kendi partisinin mücadelesini versin. Adana’nın bu kadar sorunları varken, ciddi sanayisi de kalmadı. Eskiden bir pamuk düşünün milli bir ürün. A’dan Z’ye katma değer yaratan bir ürün. Biz milli ürünümüzü de yok ettik. Çukobirlik, Güney sanayiler, Bossalar, Paktaşlar. Bir çıkış yolu bulmak lazım ancak partizanlık herşeyin önüne geçtiği için bu konuda toplu bir ses de oluşturamıyoruz. Düne kadar herkes  Adana’ya imrenirken şimdi çevre illeri imrenir hale geldik. Söylentiler yalan değilse, bu kadar işsizi, aşsızı varken 350 bin Suriyeli geldi Adana’ya. Tam bir yaşanılamayacak kent haline geldi. Adanalı’nın yüzde 80’i halinden memnun değil.” “ESKİSİNDEN ÇOK DAHA YAKINIZ” Yerel seçimlere uzun bir süre var ancak Büyükşehir Belediyesi’ne partiniz dünden bu güne ne kadar yakın? CHP’yi Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmaya eskisinden çok daha yakın görüyorum. Eğer olağanüstü bir durum yaşanmazsa Adana’yı CHP alacağı inancındayım. Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Belediye başkanlarımızın, örnek çalışmaları var, bütün önemli projeleri iktidar onay vermediği halde belediye başkanlarımız bu işleri yapma gayreti içinde. Belediye başkanlarının yerinde dönüşüşüm, kentsel dönüşüm çok güzel projeleri var. Çukurova Belediyesi’ne Belediye Evleri’nde kentsel dönüşüm projesi için 3,5 yıldan beri onay verilmiyor. Seyhan Belediyesi, neredeyse suç işleme merkezi gibi olan, uyuşturucunun satıldığı Barbaros, Şehitduran, Yenibey, Hürriyet gibi mahallerde dönüşüm için çalışmalar yaptı, onay verilmiyor. AKP ve Ömer Çelik bunun hesabını vermeyecek mi? Sen bu ülkede bakansın kardeşim. Topla belediye başkanlarını, önerileri var. Cazibe merkezi için ne bekliyorsunuz. Narenciden sektörler oluştur. Tarımda 20 milyar dolarlık ithalat yapılıyor, bu para ülkemizde kalabilir. Ülkemizde yetişmeyen ürün yok, hayvancılığı geliştir, tarımı geliştir. Yarattığın katma değer senin ülkende kalsın. Ondan sonra para bulamıyorsun, borçlanmaya gidiyorsun. Dolar 3,5 lirayı geçti. Borç olmuş 500 milyar dolar. Borçlu olmayan bir Allah’ın kulu yok. Öyle bir toplum yarattılar ki tamamıyla borçla yaşayan bir toplum. Üretmeden, kazanmadan yaşayan bir toplum. Böyle bir ülke önce haysiyetini, sonra istikbalini kaybeder. Yazıktır günahtır. Particiliği ikinci plana alıp, ülkeyi, şehri ayağa kaldıracak üretim modelini yaşama geçirmek gerektiğine inanıyorum.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Seyhan İlçe Başkanı Abeydullah Kolcu, terörün üzerine cesaretle gidilmesi gerektiğine dikkat çekerek bunun için demokratik ve laik düzenin taşlarıyla oynanmaması gerektiğini söyledi. Kolcu, sürekli kaos, çatışmalar ve terör olaylarının, yatırımı, üretimi durdurduğunu, işsizliği artırdığını söyledi. Kolcu, iktidarınCumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini anlatarak, “Daha çağdaş eğitime geçmemiz, hukukun üstünlüğünü sağlamamız, yasamayı, parlamento yapısını, demokrasiyi güçlendirmemiz lazım. Bu sağlanmazsa Türkiye’de kaoslar artarak devam eder” uyarısında bulundu. Kolcu, başkanlık sistemi, cezaevlerindeki gazeteciler, atılan devlet memurlarının partisine başvuruları, iktidarın memur alımlarındaki tutarsızlığına ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

NE HUKUK NE DEVLET DÜZENİ KALDI

2017’ye İstanbul Ortaköy’de yaşanan hain bir saldırıyla acı bir şekilde girdik. Terör olayları hakkında neler söylersiniz, çözüm ve önerileriniz nedir?

“Terör nereden, nasıl gelirse gelsin her türlüsünü lanetliyoruz. Ülkemiz uzun yıllardan beri PKK terörü ile yaşadı. Terör örgütünün yaptıkları yetmiyormuş gibi yanlış dış politikalarsonucu şu an IŞİD, DEAŞ, YPG gibi 8-10 terör örgütü daha türedi. Birçok toplu katliamlara da sebebiyet verdiler. Her biçimde bir milli mutabakatla yılmadan, cesaretle terörün üzerine gidilmeli. Çok dik ve cesur durmak gerekiyor. Bunları yaparken Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yoldan sapmadan, onun izlediği dış politikaya sadık ve bağlı kalınmalı. Türkiye’yi raydan çıkarmak isteyen anlayış, iktidar, Türkiye’nin uzun süre sürdürdüğü Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda iç ve dış politikasını sürdürmeli. Onun da temeli “Yurtta barış dünyada barıştır.”Bu ülkenin laik, demokratik cumhuriyetin kendine münhasır yerleştirmiş olduğu taşlar vardır. Bu taşlar oynatılırsa, düzeni sağlamak çok kolay olmayacaktır. Anadolu çocuklarının kayıtsız şartsız bu ülke yönetiminde etkin ve egemen olduğu bir sistemi bırakacağız. Bütün ülkenin kaderini geçmişini bir kişinin egemenliğine bırakacağız. Bir kişi de kararname yapma yetkisi olacak. Bu ülkeyi uçuruma ve felakete götürür. Bir an önce bundan vazgeçilmeli. Daha güçlü bir parlamento oluşturulmalı. Güçler ayrılığı daha güçlü oluşturulmalı. Geldiğimiz noktada ne hukuk, ne adalet ne devlet düzeni diye bir şey kaldı.  Sürekli kaos, çatışmalar, terör olayları. Bunlar doğal olarak ülkedeki üretimi de durdurdu, kimse iş yapamaz oldu, yatırım yapamaz oldu. Yatırım yapılmayınca işsizlik arttı, katma değer yaratılmayınca ülkenin gelirleri azaldı. Dış borç arttı, ihracat yapılmadığından ödeme zorluğu var. Onun için sürekli döviz fırlamakta, insanların borcu ve devletin borcu reel olarak artmaktadır. Bu politikalardan  bir an önce vazgeçmesi gerekir iktidarın. İktidar Cumhuriyetin fabrikaayarlarına dönmesini istiyorum. Büyük önder öyle bir sistem kurmuş ki ülkenin yönetimini kaderini bir kişinin inisiyatifine bırakmamış. Bunlar Atatürk’ten daha mı akıllı, daha mı tecrübeli, daha mı zeki? Atatürk’ün gösterdiği yollardan sapmamak lazım. Daha çağdaş eğitime geçmemiz lazım, hukukun üstünlüğünü güçlendirmemiz lazım. Yasamayı, parlamentoyapısını, demokrasiyi güçlendirmemiz lazım. Ancak böyle çağdaş bir toplum olabiliriz. Bu çağda çağdaş bir toplum yapılanmasını bırakıyoruz çağdışı bir yapılanmaya gidiyoruz. Türkiye bunu kaldıramaz. Bunda ısrar ederlerse Türkiye’de bu kaoslar artarak devam eder.”

 

“650 MİLYAR HARCAYACAKSIN HESABINI SORAN OLMAYACAK”

Cezaevlerinde halen 100’ün üzerinde tutuklu gazeteci var, iktidarın bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Neden ısrarla demokratik parlamenter sistem diyoruz. Çünkü demokraside her şey şeffaf. Katılımcı, çoğulcu, kim ne yapıyorsa her şey ortada.Ayıbı olan, toplumdan bir takım şeyleri gizlemek isteyenler totaliter rejimisterler. İsterler ki toplumun kabul etmediği işleri insanlar duymasın. Konuşan, yazı yazan, köşe yazısı yazan, görsel basında etkin olanlar toplumu etkilemesin. Yanlış yaptığı işleri topluma aktarmasın diyerek ya gazetecileri susturuyor, ya öğretim görevlilerini susturuyor. Bazı toplumun ileri gelenlerini susturarak totaliterbir rejime geçişin yollarını aramaya çalışıyorlar. Türkiye bunu hak etmiyor, yazık ediyorlar. Atatürk’ün getirdiği sistem kendilerini var etmiştir. Onların imrendiği, getirmek istediği padişahlıkta, asla Başbakan Binali Yıldırım’a yer olmaz. Eğer bir çiftçi, işçi, köylü çocuğu bu ülkede başbakan, cumhurbaşkanı, bakan oluyorsa Atatürk’ün oluşturduğu, laik, demokratik cumhuriyet sayesindedir. Böyle bir sistem kurmaya çalışarak seni var edene ihanet ediyorsun. Başkanlığa kesinlikle karşıyız. Türkiye böyle bir sistemi hak etmiyor. Türkiye’nin 650 milyarlık bütçesini harcayacaksın, bunu araştıran olmayacak, bunu sorgulayan olmayacak, bakanların yargılanmayacak, kimse sana hesap soramayacak. İstediğin gibi kanun hükmünde kararnameler yayınlayacaksın. Ve bu gelecekte göreceksiniz, ülkenin bölünmesine de sebep olacak. Parlamenter sistemde ülkeyi bölemezsin. Başkanlık sistemiyle bölersin. Yıllarca ‘Kardeşim Esad’ dedi, sonra yok etmeye çalıştı. Şimdi Esad’ın rejimini getirip buraya monte etmeye çalışıyor. Böyle güç ve başkanlık sistemi dünyada yok. Sen bunu yapıyorsan bile parlamento ayağını güçlendirirsin, hukuk ayağını güçlendirirsin, diğer devletin yapısal sistemlerini güçlendirirsin. Bir otokontrol mekanizması kurarsın, sen de temsili olarak olarak orada kalabilirsin. Ama bunların yaptığı böyle bir sistem de değil, dünyada örneği yok.”

 

AÇIK SİSTEMDE ALAVERE DALAVERE OLMAZ

CHP başkanlığa karşı nasıl çalışıyor?

“Parlamento ve kamuoyunda toplumu başkanlıkla ilgili aydınlatmaya, bilinçlendirmeye  çalışıyoruz. Bunun ülkeyi karanlığa götüreceğini, ülkeyi böleceğini, daha saklı gizli alavere dalavare işlerin bu sistemlerde olabileceğini söylüyoruz. Açık ve demokratik sistemde hırsızlık olmaz. Yanlış bir anlayışı dayatamazsın, yok edemezsin. Bu sistemde kimse hakkını arayamaz, kimse özgürlüğünü arayamaz, istediği gibi iktidar olamaz. Yok olmakla karşı karşıyayız. Öyle bir güvence yok. Tasarının içinde demokratik hak ve özgürlükler yok. Şu an kanun hükmünde kararname ile istediğini memurİyetten atıyor, istediğini görevden alıyor. İstediğin kararı çıkarıyor, uyguluyorsun. Bu mu demokrasi. Aynı mantık devam edecek. Bu kez bir kişi ile yapacaklar bu işi. Sen bir ülkenin kaderini bir kişiye nasıl emanet edersin. Farzı muhal; şu anki cumhurbaşkanı aklı başında, doğru işler yapıyor diyelim. Öyle bir şey yok da. Geleceğin garantisini kim veriyor.”

DEVLETİN İÇİNİ KENDİ MİLİTANLARIYLA DOLDURUYORLAR

Kanun hükmünde kararnamelerle memuriyetten atılanlar size başvuruyor mu, yardımcı olmanızı istiyorlar mı geri dönüşümü nasıl oluyor?

İl Teşkilatı’nda bir hukuk bürosu oluştu. Mağdur olan aileler başvurularını yapıyor. Milletvekilleri parlamentoda takiplerini yapıyor. Birçoğu görevine döndü. Fetö dedikleri şeyin siyasi ayağının üzerine niye gitmiyorlar. Kendi milletvekillerinin içinde bylock’çu olanlar var. Eskiden belediye başkanlığı yapmış, şimdi bakan olmuş adamlar var. Boydaklar Kayseri’de iş adamı ‘Fetö’yüyü bilmezdim, tanımazdım, bizi oraya Mehmet Özhaseki götürdü’ diyor. Haseki, Şehircilik bakanı. Bu işte samimi değiller. Bu işte soru işaretleri de var. Devlet içerisinde etkin hale getiren kendileri değil mi? Ne zaman ki iktidar paylaşım kavgasına düştüler, birbirlerine düştüler. 17-25 Aralık olmasaydı, zaten ülkeyi ikisi ele geçirmişlerdi. O çatışma artık bu ayrışmayı getirdi. Bunlar samimi ise Atatürk’e karşı yok etme çalışması yapmamaları gerekir. Devletin içini boşalttılar. Devletin içini kendi militanlarıyla doldurmaya çalışıyorlar. Eskiden devlet içinde bu kadar kadrolar yoktu.”

“SORGULAYABİLEN BİR NESLİN ÖNÜNÜ AÇIN”

“Türkiye’de gerçek alanda çağdaş, demokratik bir ülke oluşacaksa mutlaka liyakat üzerine kadrolaşma, işe girme yapılmalı. İnsanlar, bilgisine, becerisine, üretkenliğine göre terfi edebilmeli, yükselebilmeli, ona göre görevler alabilmeli. Geçen gün bir köye gittim, bir vatandaş geldi. KPSS’de 93 puan almış, mülakatta 49 puan almış. KPSS’de 60 alana, mülakatta 90 vermişler. Onun atamasını yapmışlar. Yer yer vatandaşlardan şikayetler gelmekte. Bir an önce bunlardan vazgeçsinler. Zaten 14 yıldan beri ülkeyi idare ediyorsunuz. Ülkenin borcu mu azalmış, ülkenin işsizliği mi azalmış, suç işleme oranı mı azalmış, ekonomik refahı mı yükselmiş, yeni üretim alanları mı açılmış. Bunların kafasında eyalet sistemleri var. İllerin birleştirilmesi falan var. Atatürk istese,kendi halifeliğini, padişahlığı, diktatörlüğünü rahatlıkla ilan edebilirdi. Ancak o bunu yapmadı. Demokrasiyi seçti, insan hakları ve özgürlüğünü seçti. Bu millete olan saygısından bu ülkeye olan sevdasından bunu yaptı. Toplumu dönüştürmeye çalışıyorlar. Bizde yüzde 20 sanat okulu, yüzde 80 düz lise. Dünyada tam tersi. Eğer sen bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsan her sene 4-5 bin din görevlisi alacağına, 4-5 bin fizik, kimya, matematik öğretmeni al. Bu ülkede sorgulayabilen, düşünebilen, araştırabilen bir nesil yarat. Kör, beyni örümcek ağıyla örülmüş, yukarıdan teba gibi kabul eden bir nesil yaratmak yerine özgür, düşünebilen, sorgulayabilen, araştırabilen bir neslin önünü aç. Yapıyorlar mı bunu, yok”.

 

SÖZLÜ BAŞARILI OLSAYDI 3 KASIMDA PARTİSİ OY KAYBETMEZDİ

Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz, sizce başarılılar mı?

“3 yıla yaklaştık. Kamuoyunda görülen şu. CHP’li belediyelerin ne kadar çalışkan ve başarılı olduğu görülüyor. Zaten Büyükşehir Belediyesi’nin haricinde MHP’nin 9 da ilçe belediyesi var. Bunlar başarılı olsaydı, başarılı işler yapıp halkın sempatisini kazanmış olsalardı1 Kasım seçimlerinde yüzde 5 oy kaybetmezlerdi. Onların yüzde 5 oy kaybetmesi, olduğu gibi AK Parti’ye yaradı. Biz 5. milletvekilini o yüzden çıkaramadık. 22 bine yakın iki belediyemizin başarılı çalışması sonucu örgütümüzle birlikte 20 bin oy artışı yaptık, Çukurova ile Seyhan’da. MHP’den aşırı oy kaybı olup AKP’ye gidince biz 5. milletvekili çıkaramamış olduk. Bir işin başarısı burada olur. Halkın desteğini almış işler yapmış olsaydın mutlaka bu senin partine de yansır. Büyükşehirde böyle bir çalışma olmadığı için oy artışı partisine yansımadı. Aksine korkunç bir oy düşüşü yaşadılar.”

DURAKTAN BUGÜNE İŞÇİ SAYISI 4 KAT ARTMIŞ

“Büyükşehir Belediyesi’nin bu kadar olanaklarının altında, borcu alabildiğine artmış. ASKİ tarihinde hiç bu kadar borçlanmadı. Aşırı işçi alımı var. Aytaç Durak döneminde 3 bin 500 işçi vardı. Söylentilere göre bugün 12 binin üzerinde işçi var deniliyor. Bu kadar yükü belediye kaldıramaz, mümkün değil. Zaten borçlu bir belediye aldı. Bu kadar işçi yükü bindi. İnşallah toparlarlar. Sonuçta ben Adanalıyım. Her zaman şunu söylüyorum. Siyaset ikinci planda kalmalı. Mutlaka bakanlarıyla, milletvekilleriyle, belediyeleriyle mutlaka bir araya gelmeli. Adana güzel bir kent.  Yatırımlar, doğru projeler, yaşama geçirilirse marka şehir olmaması için hiçbir sebep yok. Dünyanın en verimli toprakları, tertemiz suyu ve iç gölü olan başka bir şehre dünyada çok az rastlanır. Verimli topraklar kötü kullanılmakta. Kesinlikle verimli topraklar imara açılmamalı. Adana Kuzeye dağlık bölgeye kaymalı. Buna engel olunması lazım. Seçim zamanı herkes kendi partisinin mücadelesini versin. Adana’nın bu kadar sorunları varken, ciddi sanayisi de kalmadı. Eskiden bir pamuk düşünün milli bir ürün. A’dan Z’ye katma değer yaratan bir ürün. Biz milli ürünümüzü de yok ettik. Çukobirlik, Güney sanayiler, Bossalar, Paktaşlar. Bir çıkış yolu bulmak lazım ancak partizanlık herşeyin önüne geçtiği için bu konuda toplu bir ses de oluşturamıyoruz. Düne kadar herkes  Adana’ya imrenirken şimdi çevre illeri imrenir hale geldik. Söylentiler yalan değilse, bu kadar işsizi, aşsızı varken 350 bin Suriyeli geldi Adana’ya. Tam bir yaşanılamayacak kent haline geldi. Adanalı’nın yüzde 80’i halinden memnun değil.”

“ESKİSİNDEN ÇOK DAHA YAKINIZ”

Yerel seçimlere uzun bir süre var ancak Büyükşehir Belediyesi’ne partiniz dünden bu güne ne kadar yakın?

CHP’yi Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmaya eskisinden çok daha yakın görüyorum. Eğer olağanüstü bir durum yaşanmazsa Adana’yı CHP alacağı inancındayım. Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Belediye başkanlarımızın, örnek çalışmaları var, bütün önemli projeleri iktidar onay vermediği halde belediye başkanlarımız bu işleri yapma gayreti içinde. Belediye başkanlarının yerinde dönüşüşüm, kentsel dönüşüm çok güzel projeleri var. Çukurova Belediyesi’ne Belediye Evleri’nde kentsel dönüşüm projesi için 3,5 yıldan beri onay verilmiyor. Seyhan Belediyesi, neredeyse suç işleme merkezi gibi olan, uyuşturucunun satıldığı Barbaros, Şehitduran, Yenibey, Hürriyet gibi mahallerde dönüşüm için çalışmalar yaptı, onay verilmiyor. AKP ve Ömer Çelik bunun hesabını vermeyecek mi? Sen bu ülkede bakansın kardeşim. Topla belediye başkanlarını, önerileri var. Cazibe merkezi için ne bekliyorsunuz. Narenciden sektörler oluştur. Tarımda 20 milyar dolarlık ithalat yapılıyor, bu para ülkemizde kalabilir. Ülkemizde yetişmeyen ürün yok, hayvancılığı geliştir, tarımı geliştir. Yarattığın katma değer senin ülkende kalsın. Ondan sonra para bulamıyorsun, borçlanmaya gidiyorsun. Dolar 3,5 lirayı geçti. Borç olmuş 500 milyar dolar. Borçlu olmayan bir Allah’ın kulu yok. Öyle bir toplum yarattılar ki tamamıyla borçla yaşayan bir toplum. Üretmeden, kazanmadan yaşayan bir toplum. Böyle bir ülke önce haysiyetini, sonra istikbalini kaybeder. Yazıktır günahtır. Particiliği ikinci plana alıp, ülkeyi, şehri ayağa kaldıracak üretim modelini yaşama geçirmek gerektiğine inanıyorum.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.