KİMSE NE YAPACAĞINI BİLMİYOR

SİYASET 08.01.2017 - 15:31, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1609+ kez okundu.
 

KİMSE NE YAPACAĞINI BİLMİYOR

CHP’li Zülfikar İnönü Tümer, Türkiye’de ekonomik problemler olduğunu belirterek, “Ancak onun da üzerinde siyasi yönetimden kaynaklanan bozulma ve daralma var” dedi.
    CHP Adana milletvekili ve Meclis KİT Komisyonu Üyesi Zülfikar İnönü Tümer, son zamanlarda artan terör olaylarından ekonomide gelinen noktaya önemli ve dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Tümer, “Herkes daha kendince, daha demokratik, daha laik, daha özgürce yaşayacağı bir ülke arıyor. Biz de mutsuzuz, çok mutsuzuz üstelik.” dedi. Ülkeyi 14 yıldır yöneten iktidarın ‘istikrar’ için her şeyi yaptığını anlatan Tümer, “Olağanüstü Hal’in 3 ay daha uzatılması Meclis’ten çıktı, çıktığı gün döviz kurunun nereye geldiğine bakın. Türkiye’de ekonomik problemler var da onların çok üzerinde bir siyasi yönetimden kaynaklanan ekonomide bozulma ve daralma var. Kimse ne yapacağını bilmiyor” diye konuştu. Tümer’in EGEMEN’e özel açıklamaları şöyle: ÇOK ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR Türkiye’de son zamanlarda artan terör olayları hakkında neler söylemek istersiniz? “Türkiye’de terör günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Çok daha zor günler bizi bekliyor. Özellikle Suriye’nin iç işlerine karışmamız, Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik kendimizce Ortadoğu Projesi’nin daha önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun doktora tezi “Stratejik Derinlik” ve Cumhurbaşkanının da orada bir camide namaz kılma düşüyle şu an Suriye’de bir çok Selefi grubun düşmanı haline geldi Türkiye. Birçok insanın yetiştirip, büyüttüğü, silahlandırdığı insanlar, sınırların içinden geçiş yaparak bazen orada bazen burada. Orada askerlerimizi burada sivil halkımızı katlediyor. Geçen gün bir mesaj aldık.  IŞİD militanlarının mühimmatları Makine Kimya yapısı imiş. Türkiye’nin terörün bu noktaya gelmesindeki olumsuz katkıları. Orada görevli bir askerin annesine attığı mesaj. Fırat Kalkanı operasyonunda görev yapan bir asker annesine gönderdiği mesajı bizimle paylaştı. Meclis’te daha önce paylaşmıştık teyit oldu. Makine Kimya KİT komisyonu üyesiyim. Makine Kimya’nın denetlemesini yapıyoruz. Daha önce sormuştum, bu mühimmat nereden oraya geçiyor. Çok ciddi cevaplar almamıştım açıkçası. Eğit donat kapsamında Özgür Suriye Ordusu’nun silahları IŞİD’e sattığı çok konuşuluyor. MİT Tırları konusunda Türkiye’nin tavrının ne olduğu belli. El Nusra’ya daha önce Putin’in isteği üzerine “Bizim çocuklara söyleyelim” şeklindeki ifadeler bizim örgütlere uzak olmadığımızın ispatları. Bu terörün bir kısmı. Bir tarafta 15 Temmuz, şehitlerimiz bizim için çok kutsal. Demokratik, laik cumhuriyet için canlarını vermiş kişiler. Orada da bir ayrışma söz konusu. Terör şehitlerimiz ya da Suriye’de, yabancı topraklarda verdiğimiz şehitler, 15 Temmuz şehitlerimizden daha değersizmiş gibi bir hava esiyor. Her an her yerde 15 Temmuz şehitleri. Her an her yerde onlarca şehit veriyoruz neredeyse. Bu ayrım bile insanı üzüyor. Bir tarafta PKK terörü. Her geçen gün insanın normal yaşam tarzına müdahaleyi de getiriyor. Adana’nın Kurtuluş kutlama etkinlikleri gününde İdil Biret konseri iptal ediliyor. Daha önce 29 Ekim’de yürüyemez hale geldik neredeyse güvenlik tedbirleri sebebiyle. Her gün canlarımızı kaybediyoruz ve her gün yaşama biçimimiz, yaşam tarzımız daha pasif hale getiriliyor. Bunların hepsi daha önce İran’da yaşanmış modeller. Bunlar Pakistan’da görülmüş modeller. Bütün bu işler, satrancı da kötülediler, bu sebeple mi kötülediler acaba. Satranç oynar gibi oynuyorlar. Tarih tekerrürden ibaret diyorlar. 1930’lardaki Almanya. Almanya’nın ne hale geldiğini Türkiye ile karşılaştırın. Pakistan’a bakın. Her şey birbirine benziyor.” MHP VE AKP’Yİ MECLİS’TE BİR GÖRSENİZ Terör konusunda yanlışlar nerede? “14 yıllık istikrarlı bir hükümet var. Başkanlık sistemini getirmelerinin tek sebebi var. Tek açıklamaları istikrar. Türkiye’de yönetimde bir istikrarsızlık var mı? Yasama, yürütme, yargı hepsi mevcut hükümet tarafından tek başına idare edilmiş durumda. Türkiye iyi ya da kötü bir konumdaysa bu istikrarlı hükümet sayesinde olmuştur. İstikrar dediğimiz şey ‘Ben her istediğimi yaparım, hiç kimseye danışmam, hiç kimseyi umursamam, hiçbir toplumu, hiçbir kesimi ciddiye almam. Bana oy veren insanlar yeter. Onlara ben hizmet ederim. O konuda istediğimi yaparım’ derseniz Türkiye’nin geleceği nokta bu. Demek ki istikrar bu yönetim anlayışında iyi bir şey değil. Avrupa’da bir çok ülke koalisyonlarla yönetiliyor. Koalisyon demek. Aslında şu an Anayasa Komisyonu’nda AKP ile MHP bir araya geldiler. Oradaki milletvekillerinin birbirlerine saygılarını, sevgilerini, nezaketlerini görmenizi isterdim. Bir koalisyon bir anayasa değişikliğinde bile ne kadar güzel bir araya gelindiğini gösteriyor. Daha önce birbirlerine ağır ithamlarda bulunan iki parti bir anayasa değişikliğinde bile nasıl birbirlerine saygı duyar hale geldiler. Keşke Türkiye de aslında geldiğimiz noktada koalisyonlar ülkesi olsa. Koalisyonlar demek o grupların, kesimlerin bir arada ortak bir aklı ortaya getirmesi demek. Üst akıldan bahsetmiyorum, ortak akıldan bahsediyorum. Türkiye’nin problemi de bu aslında. Yok saydığınız müddetçe o yok olmuyor. Bir kesimi yok saymak, bir inancı yok saymak, bir kurumu yok saymak onu yok etmiyor. Geldiğimiz nokta bu. Herkes daha kendince daha demokratik, daha laik, daha özgürce yaşayacağı bir ülke arıyor. Biz de mutsuzuz, çok mutsuzuz üstelik.” OHAL UZATILACAK DENDİĞİ GÜN DÖVİZ YÜKSELİYOR Terör olayları ilerisi için ekonomiye ne yönde zarar verebilir? Türkiye’deki döviz kuru, dünyadaki kur artış hızının çok çok üstünde, kat kat üstünde artıyor. Bunun artış sebebi ilk Olağanüstühal’in uzatılacağı Ekim ayı başında ‘3 ay daha uzatılacak’ denildiği an dolar bir anda patladı. OHAL çıktığı zaman yeniden yükbelmişti. Şimdi yine OHAL’in 3 ay daha uzatılması Meclis’ten çıktı, çıktığı gün döviz kurunun nereye geldiğine bakın. Türkiye’de ekonomik problemler var da onların çok üzerinde bir siyasi yönetimden kaynaklanan ekonomide bozulma ve daralma var. Kimse ne yapacağını bilmiyor. Hiç kimse yatırım yapma düşüncesinde değil yarınından endişeli. Akşam eve gideceğinden endişeli, çocuklarının sağ-salim eve döneceğinden emin değil. Bu ekonomik sıkıntıda sadece ve sadece bu yönetimden kaynaklanan bir zaaf. HER İSTEDİKLERİNİ YAPTILAR FAKAT! Yeni anayasayla istikrar gelir mi? “Ne eksik şu anda. 14 yıldır ne yapamadılar, ne çıkaramadılar. Hangi idareyi atayamadılar. Ne yapmadılar. Her dediklerini, her istediklerini yaptılar. Bakış açılarında problem var. Bu olaylara, onların baktığı seviyeden baktığınız zaman ülkenin geleceği nokta bu. Bir insan konuşmaya başlarken bile ‘Benim Alevi kardeşim, sünni kardeşim, Gürcü kardeşim’ sanki birleştirici bir laf söylüyor. Tamamen ayrıştırıcı, kimliklerini onlara ifade ederek ayıra ayıra, böle böle bu hale geliyoruz. Her konuşmada, her insanın kendi mezhebini, dinini, etnik yapısını anlata anlata insanlara mikro milliyetçiliğe savuruyorsunuz. Halbuki hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız.” Olağanüstü Hal ve KHK’lar ekonomiyi nasıl etkiledi?  İktidar, şu an bir savaşın içinde olduğunu ve Yedi Düvel’in Türkiye’nin üzerine geldiğini söylüyor, ne dersiniz? “OHAL uzatıldığı an döviz fırlıyor. Döviz’in artış trendine Türkiye ile aynı çaptaki Macaristan’a, Brezilya’ya bakıyorsunuz onlardaki döviz artışı yüzde 3 ise bizdeki döviz artışı yüzde 15-20-30. Kıyaslanmayacak durumda. Evi camdan olan başkasının penceresine taş atmayacak. Siz oturup sağa-sola taş atarsanız başınıza böyle şeyler gelir. Yedi düvel niye üstüne geliyor.” HERKESE SORUMLULUK DÜŞÜYOR Gelecek günlerde Türkiye’yi ne bekliyor? “Anayasa değişikliği Meclis gündemine geliyor. Artık onu konuşmaya başlayacağız. 3 haftaya yakın oylamalar var. Anayasa değişikliği kesinleşecek. Bu süreçte muhalefet partisi olarak görevimiz, aynı zamanda aydınlık bir Türkiye, kendi çocuklarımız için, torunlarımız, demokratik, laik bir cumhuriyet teslim etmemiz için önümüzdeki engel burası. Burayı aşmak zorundayız. Çok önemli bir sürece giriyoruz. Burada görev milletvekillerinde. Daha sonra eğer referanduma giderse ki ummuyorum, bundan kaygı duyan her Türk vatandaşının bizim gibi görevi var. Bu işi CHP’nin sırtına yükleyerek aydınlık bir Türkiye beklemesin kimse. Herkese sorumluluk düşüyor. Yasama, yürütme, yargının bir kişinin eline geçtiği, her kim olursa o kişi. Bunun örnekleri Orta Afrika ülkelerinde var. Dönüp baksınlar bu insanlara ne hale geliyorlar diye. Bu güç hiç kimseye dönmez. OHAL’de görüyoruz, mülkiyet hakkı diye bir şey yok. Adı Cumhuriyet oluyor. Libya Halk Cumhuriyeti, Suriye’de cumhuriyetti. Cumhuriyet demek sadece baskı altında, bir noktaya, bir yere oy vermek değil ki. Kişinin hak ve özgürlükleri var.” “MAĞDUR MEMURLARIN YANINDAYIZ” KHK’larla atılan memurların size bu yönde şikayetleri ulaşıyor mu neler yapıyorsunuz? “Sandıkla gelmiş bir iktidarı darbeyle devirenlerden bahsetmiyoruz. Ama buna karışmamış hiçbir şekilde, devletin onay verdiği bankadan kredi almış, para yatırmış, çekmiş. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı’nın hesap numaralarını bakanlık eliyle dağıttığı bir sendikaya üye olmuş. Doğrudur, yanlıştır, severim sevmem o ayrıdır. Bir hakkımız da yok. Bir suç örgütü idiyse daha önce kapatılmalıydı. Açık, legal, denetlenen bir sendikaya üye olduğu gerekçesiyle işlerinden edilmiş, görevlerinden atılmış, ihraç edilmiş, uzaklaştırılmış ya da tutuklanmış o insanların da her mağdurun olduğu gibi yanında olmak zorundayız. Bize hiçbir zaman oy vermemiş olsalar bile. Bize sıcak bakmasalar bile. Yazılı olmayan bir suçtan dolayı ceza almasını kabul edemeyiz.” HALK EN FAZLA İŞSİZLİKTEN DERT YANIYOR Alanda çok geziyorsunuz. Gezdiğiniz yerlerde en çok hangi taleplerle karşılaşıyorsunuz? “İnsanların ekonomik çok problemleri var. Kırsalda, tarım neredeyse bitmiş. Ne hayvancılık, ne tarımsal üretim. Çok büyük sıkıntıları var. Ürettiğinin karşılığını alamıyor. Girdi maliyetleri yüksek. Milletin ocağında aş kaynamıyor. Eğitimden istedikleri gibi faydalanamıyorlar. Özellikle kırsal kesimlerde okullar kapatılmış. Ufacık çocuklar, taşımalı eğitimle taşınıyor. Aladağ’da kaç tane canımızı yaktık. Öncelikle iş maalesef. Keşke olmasa ancak en büyük karşımıza çıkan şey istihdam. Para kazanan kişi, ekonomik açıdan özgür olduktan sonra daha özgür de düşünmeye başlar. Ekonomik olarak birilerine bağlı olunca, vatandaşların çoğu bağlı oldukları yerin düşüncesine göre yaşam biçimini belirliyor ona göre de oyunu kullanıyor.” SATACAK BİR ŞEY KALMADI İktidar büyük özelleştirmelere imza attı, sizce bu, daha önce ‘arpalık’ gibi kullanıldığı iddia edilen yerlerin rantabl bir şekilde değiştirilmesini sağladı mı? “Yönetim zaafı var idiyse düzeltilebilirdi. Kurumun efektif çalışması için ne gerekiyorsa yapılabilirdi. Tamamen ülkenin bütün kazanımları  Cumhuriyet’ten sonra yapılan ne varsa. Bu ülke kuruluş aşamasında şeker fabrikaları, Sümerbank, Etibank daha sonraki sanayi işletmeleri, Türk Telekom’u satmışız. Acaba onun geliri ne idi. Buna para veren adam, bunu cebinden Türkiye’ye hayır olsun diye vermedi. Kat be kat bu ülkenin vatandaşlarından alıyor. Özelleştirme dediğimiz şey peşin alınan vergidir. Başka bir şey değil. Geleceğin refahınızı sağlayacak parayı peşin alarak yönetmeye çalışıyorsunuz. Adana’da Çukobirlik’te insanı bırakın, yüzlerce servis vardı. Bu servisler insan taşıyor, üretim yapıyordu. Nerede bunlar şimdi. Nereye gittiler. Tekeli özelliştirdiler. 3-4 katı fiyata sattı alan kişi. 300 milyon dolara özelleştirme yaptılar, 1 milyar dolara ABD’li bir şirkete satıldı. Şimdi 1,5-2 milyar dolar Tekel. Bütün bu ülkenin varlıklarını gerçekten heba edildi. Satacak bir şey kalmadı.   ÜNİVERSİTELER İKTİDARIN EMRİNDE KURUMLAR OLDU Tarım alanında ülkenin durumu nedir, bununla ilgili nasıl bir yol haritası çizmek gerekir? “Sanayi mamüllerini üretemiyoruz, böyle bir teknolojimiz yok. Üniversitelerde yaratıcı düşünen, inovasyon yapan. Üniversiteler de üniversitelikten çıktı. İktidarın emrinde kurumlar haline geldiler. Aksine iktidar sorgulayacak, dünyayı sorgulayacak, yaşam tarzını sorgulayacak, doğru bildiklerimizi yanlışlayacak kurumlar olması gerekirken. Böyle bir araştırma, sorgulama ortamı olmadığı için, sorgulayan nesiller yetiştiremediğimiz için bu süre içerisinde sanayi ürünlerini dışarıdan almak zorundayız. Ama tarım… Türkiye’de her yıl Trakya bölgesi kadar büyüklükteki tarım arazi ekilmiyor. Bu ekilmeyen alanlarda, pamuğu dışarıdan alıyoruz, buğday, mercimeği dışarıdan alıyoruz. Bu ülkenin döviz girdisi gerekiyor. Topraktan alabileceğimiz ürünü parayla dışarıdan alıyoruz. Üretilmeyen yerlerde dağ köylerimiz, tarım alanlarımız bomboş, insanlar üretimde para kazanamadıkları için kentlere  geliyor. Kırsalda yaşayacak halkımız kentlerde çok kötü hayat şartlarında zor şartlarda yaşıyorlar, mutlu olamıyorlar. Kentin kalabalığına, trafiğine, ısınmasına, hava kirliliğine artı bir sebep veriyor. Tarıma devlet destek verip halkı toprağa bağlamalı.” “ACILARI HANÇER GİBİ YÜREĞİME SAPLANIYOR” Son 1,5 yılda Türkiye büyük acılar yaşadı, onlarca şehit cenazesine katıldınız, sizi duygulandıran bir anınız var mı? “Her biri ayrı dram. Ölenler çocuk zaten. 20 yaşında, 24 yaşında, kimi yeni evlenmiş, hanımı hamile. Kiminin 3-5 yaşında çocuğu  var. Onların her biri ayrı bir dram, insanın yüreğine hançer gibi saplanıyor acıları. Bunun dahası dahası yok. Korkunç, anaları babaları söylemiyorum bile. Göz görmeden bilinmez. Allah sabır versin.”
CHP’li Zülfikar İnönü Tümer, Türkiye’de ekonomik problemler olduğunu belirterek, “Ancak onun da üzerinde siyasi yönetimden kaynaklanan bozulma ve daralma var” dedi.

 

 

CHP Adana milletvekili ve Meclis KİT Komisyonu Üyesi Zülfikar İnönü Tümer, son zamanlarda artan terör olaylarından ekonomide gelinen noktaya önemli ve dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Tümer, “Herkes daha kendince, daha demokratik, daha laik, daha özgürce yaşayacağı bir ülke arıyor. Biz de mutsuzuz, çok mutsuzuz üstelik.” dedi. Ülkeyi 14 yıldır yöneten iktidarın ‘istikrar’ için her şeyi yaptığını anlatan Tümer, “Olağanüstü Hal’in 3 ay daha uzatılması Meclis’ten çıktı, çıktığı gün döviz kurunun nereye geldiğine bakın. Türkiye’de ekonomik problemler var da onların çok üzerinde bir siyasi yönetimden kaynaklanan ekonomide bozulma ve daralma var. Kimse ne yapacağını bilmiyor” diye konuştu. Tümer’in EGEMEN’e özel açıklamaları şöyle:

ÇOK ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR

Türkiye’de son zamanlarda artan terör olayları hakkında neler söylemek istersiniz?

“Türkiye’de terör günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Çok daha zor günler bizi bekliyor. Özellikle Suriye’nin iç işlerine karışmamız, Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik kendimizce Ortadoğu Projesi’nin daha önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun doktora tezi “Stratejik Derinlik” ve Cumhurbaşkanının da orada bir camide namaz kılma düşüyle şu an Suriye’de bir çok Selefi grubun düşmanı haline geldi Türkiye. Birçok insanın yetiştirip, büyüttüğü, silahlandırdığı insanlar, sınırların içinden geçiş yaparak bazen orada bazen burada. Orada askerlerimizi burada sivil halkımızı katlediyor. Geçen gün bir mesaj aldık.  IŞİD militanlarının mühimmatları Makine Kimya yapısı imiş. Türkiye’nin terörün bu noktaya gelmesindeki olumsuz katkıları. Orada görevli bir askerin annesine attığı mesaj. Fırat Kalkanı operasyonunda görev yapan bir asker annesine gönderdiği mesajı bizimle paylaştı. Meclis’te daha önce paylaşmıştık teyit oldu. Makine Kimya KİT komisyonu üyesiyim. Makine Kimya’nın denetlemesini yapıyoruz. Daha önce sormuştum, bu mühimmat nereden oraya geçiyor. Çok ciddi cevaplar almamıştım açıkçası. Eğit donat kapsamında Özgür Suriye Ordusu’nun silahları IŞİD’e sattığı çok konuşuluyor. MİT Tırları konusunda Türkiye’nin tavrının ne olduğu belli. El Nusra’ya daha önce Putin’in isteği üzerine “Bizim çocuklara söyleyelim” şeklindeki ifadeler bizim örgütlere uzak olmadığımızın ispatları. Bu terörün bir kısmı. Bir tarafta 15 Temmuz, şehitlerimiz bizim için çok kutsal. Demokratik, laik cumhuriyet için canlarını vermiş kişiler. Orada da bir ayrışma söz konusu. Terör şehitlerimiz ya da Suriye’de, yabancı topraklarda verdiğimiz şehitler, 15 Temmuz şehitlerimizden daha değersizmiş gibi bir hava esiyor. Her an her yerde 15 Temmuz şehitleri. Her an her yerde onlarca şehit veriyoruz neredeyse. Bu ayrım bile insanı üzüyor. Bir tarafta PKK terörü. Her geçen gün insanın normal yaşam tarzına müdahaleyi de getiriyor. Adana’nın Kurtuluş kutlama etkinlikleri gününde İdil Biret konseri iptal ediliyor. Daha önce 29 Ekim’de yürüyemez hale geldik neredeyse güvenlik tedbirleri sebebiyle. Her gün canlarımızı kaybediyoruz ve her gün yaşama biçimimiz, yaşam tarzımız daha pasif hale getiriliyor. Bunların hepsi daha önce İran’da yaşanmış modeller. Bunlar Pakistan’da görülmüş modeller. Bütün bu işler, satrancı da kötülediler, bu sebeple mi kötülediler acaba. Satranç oynar gibi oynuyorlar. Tarih tekerrürden ibaret diyorlar. 1930’lardaki Almanya. Almanya’nın ne hale geldiğini Türkiye ile karşılaştırın. Pakistan’a bakın. Her şey birbirine benziyor.”

MHP VE AKP’Yİ MECLİS’TE BİR GÖRSENİZ

Terör konusunda yanlışlar nerede?

“14 yıllık istikrarlı bir hükümet var. Başkanlık sistemini getirmelerinin tek sebebi var. Tek açıklamaları istikrar. Türkiye’de yönetimde bir istikrarsızlık var mı? Yasama, yürütme, yargı hepsi mevcut hükümet tarafından tek başına idare edilmiş durumda. Türkiye iyi ya da kötü bir konumdaysa bu istikrarlı hükümet sayesinde olmuştur. İstikrar dediğimiz şey ‘Ben her istediğimi yaparım, hiç kimseye danışmam, hiç kimseyi umursamam, hiçbir toplumu, hiçbir kesimi ciddiye almam. Bana oy veren insanlar yeter. Onlara ben hizmet ederim. O konuda istediğimi yaparım’ derseniz Türkiye’nin geleceği nokta bu. Demek ki istikrar bu yönetim anlayışında iyi bir şey değil. Avrupa’da bir çok ülke koalisyonlarla yönetiliyor. Koalisyon demek. Aslında şu an Anayasa Komisyonu’nda AKP ile MHP bir araya geldiler. Oradaki milletvekillerinin birbirlerine saygılarını, sevgilerini, nezaketlerini görmenizi isterdim. Bir koalisyon bir anayasa değişikliğinde bile ne kadar güzel bir araya gelindiğini gösteriyor. Daha önce birbirlerine ağır ithamlarda bulunan iki parti bir anayasa değişikliğinde bile nasıl birbirlerine saygı duyar hale geldiler. Keşke Türkiye de aslında geldiğimiz noktada koalisyonlar ülkesi olsa. Koalisyonlar demek o grupların, kesimlerin bir arada ortak bir aklı ortaya getirmesi demek. Üst akıldan bahsetmiyorum, ortak akıldan bahsediyorum. Türkiye’nin problemi de bu aslında. Yok saydığınız müddetçe o yok olmuyor. Bir kesimi yok saymak, bir inancı yok saymak, bir kurumu yok saymak onu yok etmiyor. Geldiğimiz nokta bu. Herkes daha kendince daha demokratik, daha laik, daha özgürce yaşayacağı bir ülke arıyor. Biz de mutsuzuz, çok mutsuzuz üstelik.”

OHAL UZATILACAK DENDİĞİ GÜN DÖVİZ YÜKSELİYOR

Terör olayları ilerisi için ekonomiye ne yönde zarar verebilir?

Türkiye’deki döviz kuru, dünyadaki kur artış hızının çok çok üstünde, kat kat üstünde artıyor. Bunun artış sebebi ilk Olağanüstühal’in uzatılacağı Ekim ayı başında ‘3 ay daha uzatılacak’ denildiği an dolar bir anda patladı. OHAL çıktığı zaman yeniden yükbelmişti. Şimdi yine OHAL’in 3 ay daha uzatılması Meclis’ten çıktı, çıktığı gün döviz kurunun nereye geldiğine bakın. Türkiye’de ekonomik problemler var da onların çok üzerinde bir siyasi yönetimden kaynaklanan ekonomide bozulma ve daralma var. Kimse ne yapacağını bilmiyor. Hiç kimse yatırım yapma düşüncesinde değil yarınından endişeli. Akşam eve gideceğinden endişeli, çocuklarının sağ-salim eve döneceğinden emin değil. Bu ekonomik sıkıntıda sadece ve sadece bu yönetimden kaynaklanan bir zaaf.

HER İSTEDİKLERİNİ YAPTILAR FAKAT!

Yeni anayasayla istikrar gelir mi?

“Ne eksik şu anda. 14 yıldır ne yapamadılar, ne çıkaramadılar. Hangi idareyi atayamadılar. Ne yapmadılar. Her dediklerini, her istediklerini yaptılar. Bakış açılarında problem var. Bu olaylara, onların baktığı seviyeden baktığınız zaman ülkenin geleceği nokta bu. Bir insan konuşmaya başlarken bile ‘Benim Alevi kardeşim, sünni kardeşim, Gürcü kardeşim’ sanki birleştirici bir laf söylüyor. Tamamen ayrıştırıcı, kimliklerini onlara ifade ederek ayıra ayıra, böle böle bu hale geliyoruz. Her konuşmada, her insanın kendi mezhebini, dinini, etnik yapısını anlata anlata insanlara mikro milliyetçiliğe savuruyorsunuz. Halbuki hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız.”

Olağanüstü Hal ve KHK’lar ekonomiyi nasıl etkiledi?  İktidar, şu an bir savaşın içinde olduğunu ve Yedi Düvel’in Türkiye’nin üzerine geldiğini söylüyor, ne dersiniz?

“OHAL uzatıldığı an döviz fırlıyor. Döviz’in artış trendine Türkiye ile aynı çaptaki Macaristan’a, Brezilya’ya bakıyorsunuz onlardaki döviz artışı yüzde 3 ise bizdeki döviz artışı yüzde 15-20-30. Kıyaslanmayacak durumda. Evi camdan olan başkasının penceresine taş atmayacak. Siz oturup sağa-sola taş atarsanız başınıza böyle şeyler gelir. Yedi düvel niye üstüne geliyor.”

HERKESE SORUMLULUK DÜŞÜYOR

Gelecek günlerde Türkiye’yi ne bekliyor?

“Anayasa değişikliği Meclis gündemine geliyor. Artık onu konuşmaya başlayacağız. 3 haftaya yakın oylamalar var. Anayasa değişikliği kesinleşecek. Bu süreçte muhalefet partisi olarak görevimiz, aynı zamanda aydınlık bir Türkiye, kendi çocuklarımız için, torunlarımız, demokratik, laik bir cumhuriyet teslim etmemiz için önümüzdeki engel burası. Burayı aşmak zorundayız. Çok önemli bir sürece giriyoruz. Burada görev milletvekillerinde. Daha sonra eğer referanduma giderse ki ummuyorum, bundan kaygı duyan her Türk vatandaşının bizim gibi görevi var. Bu işi CHP’nin sırtına yükleyerek aydınlık bir Türkiye beklemesin kimse. Herkese sorumluluk düşüyor. Yasama, yürütme, yargının bir kişinin eline geçtiği, her kim olursa o kişi. Bunun örnekleri Orta Afrika ülkelerinde var. Dönüp baksınlar bu insanlara ne hale geliyorlar diye. Bu güç hiç kimseye dönmez. OHAL’de görüyoruz, mülkiyet hakkı diye bir şey yok. Adı Cumhuriyet oluyor. Libya Halk Cumhuriyeti, Suriye’de cumhuriyetti. Cumhuriyet demek sadece baskı altında, bir noktaya, bir yere oy vermek değil ki. Kişinin hak ve özgürlükleri var.”

“MAĞDUR MEMURLARIN YANINDAYIZ”

KHK’larla atılan memurların size bu yönde şikayetleri ulaşıyor mu neler yapıyorsunuz?

“Sandıkla gelmiş bir iktidarı darbeyle devirenlerden bahsetmiyoruz. Ama buna karışmamış hiçbir şekilde, devletin onay verdiği bankadan kredi almış, para yatırmış, çekmiş. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı’nın hesap numaralarını bakanlık eliyle dağıttığı bir sendikaya üye olmuş. Doğrudur, yanlıştır, severim sevmem o ayrıdır. Bir hakkımız da yok. Bir suç örgütü idiyse daha önce kapatılmalıydı. Açık, legal, denetlenen bir sendikaya üye olduğu gerekçesiyle işlerinden edilmiş, görevlerinden atılmış, ihraç edilmiş, uzaklaştırılmış ya da tutuklanmış o insanların da her mağdurun olduğu gibi yanında olmak zorundayız. Bize hiçbir zaman oy vermemiş olsalar bile. Bize sıcak bakmasalar bile. Yazılı olmayan bir suçtan dolayı ceza almasını kabul edemeyiz.”

HALK EN FAZLA İŞSİZLİKTEN DERT YANIYOR

Alanda çok geziyorsunuz. Gezdiğiniz yerlerde en çok hangi taleplerle karşılaşıyorsunuz?

“İnsanların ekonomik çok problemleri var. Kırsalda, tarım neredeyse bitmiş. Ne hayvancılık, ne tarımsal üretim. Çok büyük sıkıntıları var. Ürettiğinin karşılığını alamıyor. Girdi maliyetleri yüksek. Milletin ocağında aş kaynamıyor. Eğitimden istedikleri gibi faydalanamıyorlar. Özellikle kırsal kesimlerde okullar kapatılmış. Ufacık çocuklar, taşımalı eğitimle taşınıyor. Aladağ’da kaç tane canımızı yaktık. Öncelikle iş maalesef. Keşke olmasa ancak en büyük karşımıza çıkan şey istihdam. Para kazanan kişi, ekonomik açıdan özgür olduktan sonra daha özgür de düşünmeye başlar. Ekonomik olarak birilerine bağlı olunca, vatandaşların çoğu bağlı oldukları yerin düşüncesine göre yaşam biçimini belirliyor ona göre de oyunu kullanıyor.”

SATACAK BİR ŞEY KALMADI

İktidar büyük özelleştirmelere imza attı, sizce bu, daha önce ‘arpalık’ gibi kullanıldığı iddia edilen yerlerin rantabl bir şekilde değiştirilmesini sağladı mı?

“Yönetim zaafı var idiyse düzeltilebilirdi. Kurumun efektif çalışması için ne gerekiyorsa yapılabilirdi. Tamamen ülkenin bütün kazanımları  Cumhuriyet’ten sonra yapılan ne varsa. Bu ülke kuruluş aşamasında şeker fabrikaları, Sümerbank, Etibank daha sonraki sanayi işletmeleri, Türk Telekom’u satmışız. Acaba onun geliri ne idi. Buna para veren adam, bunu cebinden Türkiye’ye hayır olsun diye vermedi. Kat be kat bu ülkenin vatandaşlarından alıyor. Özelleştirme dediğimiz şey peşin alınan vergidir. Başka bir şey değil. Geleceğin refahınızı sağlayacak parayı peşin alarak yönetmeye çalışıyorsunuz. Adana’da Çukobirlik’te insanı bırakın, yüzlerce servis vardı. Bu servisler insan taşıyor, üretim yapıyordu. Nerede bunlar şimdi. Nereye gittiler. Tekeli özelliştirdiler. 3-4 katı fiyata sattı alan kişi. 300 milyon dolara özelleştirme yaptılar, 1 milyar dolara ABD’li bir şirkete satıldı. Şimdi 1,5-2 milyar dolar Tekel. Bütün bu ülkenin varlıklarını gerçekten heba edildi. Satacak bir şey kalmadı.

 

ÜNİVERSİTELER İKTİDARIN EMRİNDE KURUMLAR OLDU

Tarım alanında ülkenin durumu nedir, bununla ilgili nasıl bir yol haritası çizmek gerekir?

“Sanayi mamüllerini üretemiyoruz, böyle bir teknolojimiz yok. Üniversitelerde yaratıcı düşünen, inovasyon yapan. Üniversiteler de üniversitelikten çıktı. İktidarın emrinde kurumlar haline geldiler. Aksine iktidar sorgulayacak, dünyayı sorgulayacak, yaşam tarzını sorgulayacak, doğru bildiklerimizi yanlışlayacak kurumlar olması gerekirken. Böyle bir araştırma, sorgulama ortamı olmadığı için, sorgulayan nesiller yetiştiremediğimiz için bu süre içerisinde sanayi ürünlerini dışarıdan almak zorundayız. Ama tarım… Türkiye’de her yıl Trakya bölgesi kadar büyüklükteki tarım arazi ekilmiyor. Bu ekilmeyen alanlarda, pamuğu dışarıdan alıyoruz, buğday, mercimeği dışarıdan alıyoruz. Bu ülkenin döviz girdisi gerekiyor. Topraktan alabileceğimiz ürünü parayla dışarıdan alıyoruz. Üretilmeyen yerlerde dağ köylerimiz, tarım alanlarımız bomboş, insanlar üretimde para kazanamadıkları için kentlere  geliyor. Kırsalda yaşayacak halkımız kentlerde çok kötü hayat şartlarında zor şartlarda yaşıyorlar, mutlu olamıyorlar. Kentin kalabalığına, trafiğine, ısınmasına, hava kirliliğine artı bir sebep veriyor. Tarıma devlet destek verip halkı toprağa bağlamalı.”

“ACILARI HANÇER GİBİ YÜREĞİME SAPLANIYOR”

Son 1,5 yılda Türkiye büyük acılar yaşadı, onlarca şehit cenazesine katıldınız, sizi duygulandıran bir anınız var mı?

“Her biri ayrı dram. Ölenler çocuk zaten. 20 yaşında, 24 yaşında, kimi yeni evlenmiş, hanımı hamile. Kiminin 3-5 yaşında çocuğu  var. Onların her biri ayrı bir dram, insanın yüreğine hançer gibi saplanıyor acıları. Bunun dahası dahası yok. Korkunç, anaları babaları söylemiyorum bile. Göz görmeden bilinmez. Allah sabır versin.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.