“Mağdurun kim olduğuna bakmadan haksızlıklara karşı sesimizi çıkaracağız”

GÜNDEM 24.06.2022 - 16:32, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:20 2523+ kez okundu.
 

“Mağdurun kim olduğuna bakmadan haksızlıklara karşı sesimizi çıkaracağız”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Şubeler Platformu Sözcüsü, Birleşik Taşımacılık Sendikası Adana Şube Eşbaşkanı Tonguç Özkan, 15 Temmuz darbe girişiminden buyana  4 bin 816 KESK’linin hukuksuzca ihraç edildiğini anımsatarak, “Her ne sebeple olursa olsun, mağdurun kim olduğuna bakmaksızın, haksızlığa hukuksuzluğa karşı sesimizi çıkarmaktan geri durmadık, durmayacağız” dedi.    Özkan, Heykelli Park’ta “KHK’lar gidecek biz kalacağız” pankartı açarak yaptıkları açıklamada, sendikalarının üyelerinin haklı direnişlerinin sesi olduğunu ve ihraçlara karşı onurlu bir mücadele sergilediklerini kaydetti. 15 Temmuz sonrasında yaşanan sürecin tarih kitaplarında acı bir süreç olarak yerini alacağını kaydeden Özkan, “Ne acıdır ki, tam sayısı bilinmemekle birlikte en az 15 kişi yaşamlarını yitirdikten sonra “gidemeyecekleri” işlerine iade edilmişlerdir.  100’den fazla insanımız ihraç sonrası yaşadıkları ağır sorunlar nedeniyle içine girdikleri çıkmazdan kurtulamayarak intihar etmişlerdir. Hepsini saygıyla anıyoruz.” İfadelerini kullandı.  “Bir insanın, suçu varsa, herkese eşit uygulanacak olan yasalarla, yasalar karşısında aldığı cezayla sınırlı kalmak kaydıyla cezalandırılmalıdır.” Diyen Özkan, şunları söyledi: “Sadece bazılarının/amirlerinin keyfiyetine kalmış, iltisak gibi, uygun görülmemek gibi ucu açık bahanelerle kimse cezalandırılıp işinden edilemez. Hakkında hiçbir yargı kararı olmayan insanları, ailesiyle birlikte açlığa mahkum etmek, toplumdan izole etmeye çalışmak, sadece o insanlara verilmiş bir ceza değildir, aynı zamanda halkın geri kalanına “seni de bu duruma düşürürüm” korkusu salmaya çalışmaktır. Bizler korkmuyoruz, buradayız.”   Yasaklamalar, zulüm, faşizan baskı ve uygulamaların iktidarın siyasal ömrünü kısaltmaktan başka bir işe yaramayacağını aktaran Özkan, konuşmasına şöyle devam etti: “İşçi sınıfının, emekçilerin yüzyıllardır bin bir türlü bedel ödeyerek elde ettiği hak ve özgürlüklerin hangi gerekçe ile olursa olsun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı fiili ve meşru mücadele hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Sivil darbe hukukuna karşı fiili, meşru ve demokratik direnişimizi ve hukuki mücadelemizi her ne pahasına olursa olsun, tüm zorlukları göğüsleyerek sürdüreceğiz. Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz; haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. Madde eliyle yapılan ihraç uygulaması derhal sona erdirilmelidir. İş güvencesi iktidarın sopası haline getirilmemeli, sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır. İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik baskı politikalarına son vermeli, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır. Toplumsal barış, toplumsal özgürlük mücadelemize; demokratik haklarımız için mücadelemize devam edeceğiz. Bir gider bin geliriz. Son arkadaşımız görevine iade edilinceye, bu zulüm bitinceye kadar mücadelemizden vaz geçmeyeceğiz. KHK’lar gidecek biz kalacağız.”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Şubeler Platformu Sözcüsü, Birleşik Taşımacılık Sendikası Adana Şube Eşbaşkanı Tonguç Özkan, 15 Temmuz darbe girişiminden buyana  4 bin 816 KESK’linin hukuksuzca ihraç edildiğini anımsatarak, “Her ne sebeple olursa olsun, mağdurun kim olduğuna bakmaksızın, haksızlığa hukuksuzluğa karşı sesimizi çıkarmaktan geri durmadık, durmayacağız” dedi. 

 

Özkan, Heykelli Park’ta “KHK’lar gidecek biz kalacağız” pankartı açarak yaptıkları açıklamada, sendikalarının üyelerinin haklı direnişlerinin sesi olduğunu ve ihraçlara karşı onurlu bir mücadele sergilediklerini kaydetti. 15 Temmuz sonrasında yaşanan sürecin tarih kitaplarında acı bir süreç olarak yerini alacağını kaydeden Özkan, “Ne acıdır ki, tam sayısı bilinmemekle birlikte en az 15 kişi yaşamlarını yitirdikten sonra “gidemeyecekleri” işlerine iade edilmişlerdir.  100’den fazla insanımız ihraç sonrası yaşadıkları ağır sorunlar nedeniyle içine girdikleri çıkmazdan kurtulamayarak intihar etmişlerdir. Hepsini saygıyla anıyoruz.” İfadelerini kullandı. 
“Bir insanın, suçu varsa, herkese eşit uygulanacak olan yasalarla, yasalar karşısında aldığı cezayla sınırlı kalmak kaydıyla cezalandırılmalıdır.” Diyen Özkan, şunları söyledi: “Sadece bazılarının/amirlerinin keyfiyetine kalmış, iltisak gibi, uygun görülmemek gibi ucu açık bahanelerle kimse cezalandırılıp işinden edilemez. Hakkında hiçbir yargı kararı olmayan insanları, ailesiyle birlikte açlığa mahkum etmek, toplumdan izole etmeye çalışmak, sadece o insanlara verilmiş bir ceza değildir, aynı zamanda halkın geri kalanına “seni de bu duruma düşürürüm” korkusu salmaya çalışmaktır. Bizler korkmuyoruz, buradayız.”  


Yasaklamalar, zulüm, faşizan baskı ve uygulamaların iktidarın siyasal ömrünü kısaltmaktan başka bir işe yaramayacağını aktaran Özkan, konuşmasına şöyle devam etti: “İşçi sınıfının, emekçilerin yüzyıllardır bin bir türlü bedel ödeyerek elde ettiği hak ve özgürlüklerin hangi gerekçe ile olursa olsun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı fiili ve meşru mücadele hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Sivil darbe hukukuna karşı fiili, meşru ve demokratik direnişimizi ve hukuki mücadelemizi her ne pahasına olursa olsun, tüm zorlukları göğüsleyerek sürdüreceğiz. Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz; haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. Madde eliyle yapılan ihraç uygulaması derhal sona erdirilmelidir. İş güvencesi iktidarın sopası haline getirilmemeli, sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır. İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik baskı politikalarına son vermeli, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır. Toplumsal barış, toplumsal özgürlük mücadelemize; demokratik haklarımız için mücadelemize devam edeceğiz. Bir gider bin geliriz. Son arkadaşımız görevine iade edilinceye, bu zulüm bitinceye kadar mücadelemizden vaz geçmeyeceğiz. KHK’lar gidecek biz kalacağız.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.