Ruhani ilkyardım sunumu

  Dr. Reha Çetin Yurdaer’den sıradışı “İlkyardım” eğitimi   Bedenimiz kadar ruhumuzun da ilkyardıma ihtiyacı var   Beynimizin ne kadarını kullandığımız kadar, kalbimizin ne kadarını kullandığımız da önemli   Dr. Reha Çetin Yurdaer, Adana Koza Lions Kulübü üyelerine “İlkyardım’ konulu sunum yaptı. Adana Hilton Oteli’nde gerçekleştirilen etkinliğin ilk 10 dakikasında temel ilkyardımla ilgili standart bilgi aktaran Dr. Yurdaer, daha sonra insanların hayata pozitif bakmalarını sağlayacak “ruhani ilkyardımı” anlattı.    Dr. Reha Çetin Yurdaer, “İlkyardım; insanlar öldükten sonra, kalbi durduktan sonra, ya da bir kazanın ardından verilen sağlık desteği olarak algılanır. Elbette bu önemlidir fakat bir de insanlar hastalanmadan, yaşamları zora girmeden, fiziksel ve ruhsal dengeleri bozulmadan, onların hayata pozitif bakmalarını sağlayacak bir ilkyardım şekli vardır ve bu da en azından ilki kadar önemlidir” dedi. KALBİMİZİN YÜZDE KAÇINI KULLANIYORUZ Dr. Reha Çetin Yurdaer, “İnsan beyninin yüzde kaçının kullanıldığıyla ilgili araştırmalar yapılır sürekli. En az bunun kadar önemli olan bir şey daha vardır ki, o da; insanların kalplerinin yüzde kaçını kullandığıdır. İnsanın etrafına değer katması önemlidir. Başkalarının düşüncelerine, haklarına ne denli değer verdiğimiz çok önemlidir. İnsan mutlu olursa aile mutlu olur, aile mutlu olursa toplum mutlu olur” diye konuştu. KUSURLARDAN KAZANIM ELDE EDERİZ Egodan, bencillikten uzak durulması, doğru ve basit yaşanması halinde, insanlığın sürekli aradığı, fakat aslında çok yakınında olan mutluluğun daha kolay yakalanılacağını belirten Dr. Yurdaer, şöyle devam etti: “Doğum ve ölüm arasında elde ettiğimiz ne varsa bırakıp gidiyoruz. İnsanları arkamızdan tebüssüm ettirebiliyorsak ne mutlu bize. Güzellikler yaratıp tamamlamışsak ömrümüzü, insanlar bizi iyi hatırlar. Hayatın da en büyük karı budur. Gülün, tebüssüm edin, kusurlardan kazanım sağlayın. Her kusurun bize getirisi, kazancı vardır aslında. Böyle görmeyi başardığımızda mutluluk kendiliğinden serilmez mi ömrümüzün önüne?”