Sağlıklı yaşlanmanın altın kuralları!

12.02.2020 - 17:01, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1592+ kez okundu.
 

Sağlıklı yaşlanmanın altın kuralları!

Japonya’nın Okinawa adası, dünyada en uzun yaşayanların bulunduğu yerlerden. 100 yaşını aşkın insanlar, hala aktif şekilde kendilerine yetebiliyor. İç Hastalıkları ve Geriatri (Yaşlı Sağlığı ve Hastalıkları) Uzmanı Prof. Dr. Teslime Atlı, sağlıklı yaşamanın ve sağlıklı yaşlanmanın yolunun herkesin, her yaşta “kendine özgü” beslenme ve egzersiz yapmasından geçtiğini söyledi. Atlı, “Sağlıklı yaşam doğumla başlar, beslenme ve egzersiz ile devam eder. Aşılar bile ömrünüzü uzatmaya etki edebiliyor” dedi.  Prof. Atlı, 1992 yılında Ankara Üniversitesi İç Hastalıkları’nda iç hastalıklar ihtisası, hemen ardından ise Geriatri üst ihtisasını yaptı. 2005 yılında Geriatri doçenti olan Atlı, profesör olarak Ankara Üniversitesi’nde devam etti. 2014 yılında üniversiteden ayrılan Atlı, 4 yıl Ankara’da özel bir hastanede çalıştı. Burada Geriatri Merkezi kuran Atlı, palyatif bakım, evde bakım, yaşlı sağlığı, koruyucu hizmetler, sağlıklı yaşlanma konuları ile ilgili olarak çalıştı ve emekli oldu. Prof. Atlı, şu an kendine ait merkez Seyhan ilçesi Çınarlı mahallesindeki Çomu İş Merkezi’nde ocak ayından bu yana hasta kabul ediyor. Prof. Atlı ile sağlıklı yaşlanma için neler yapılması gerektiğini konuştuk.  DÜZENLİ TAKİP ÇOK ÖNEMLİ  “Geriatri uzmanıyım ancak aynı zamanda bir iç hastalıkları uzmanıyım. İnsanın sağlıklı yaşlanabilmesi için çocukluğundan, gençliğinden, orta yaşlılığından itibaren iyi sağlık hizmeti alması, kontrollerini yaptırması, düzenli takiplerini yaptırması gerekiyor. Biz bir şey önerince; şu yaşta şuna, bu yaşta buna başlayın diyoruz. Sağlığın korunması için benim işim orada başlıyor. Sağlıklı yaşam doğumla başlar, yaptırdığınız aşılar bile ileriki yaşlardaki ömrünüzü çok etkiler.” HAYATLARI BOYUNCA AKTİFLER “Sağlığı uzatan şeyler arasında doktora kontrollere gitmek, aşılarınızı yaptırmak, sağlıklı beslenmek, iyi uyumak, yürümek ve yaşa uygun egzersizler yapmak geliyor. Yürümek en iyisi diyoruz ama yürüyemeyen de var, koşan da. Kişinin kendisine, özelliklerine, cinsiyetine, fonksiyonel durumuna göre egzersiz yapması gerekiyor. Mesela, dünyada çok uzun yaşayanların olduğu yerler var. 100 yaşındaki insanların en çok olduğu yerlere bakıyorsunuz. Japonya’nın Okinawa adası bunlardan biri. Buradaki insanlara bakıldığında nasıl yapmışlar, ne yapmışlar? Hayatları boyunca aktif olmuş, hep çalışmış ve sosyal ilişkileri güçlü olmuş.”  SAĞLIKLI UZUN YAŞAMAK İYİ BİRŞEY “Bana hep soruyorlar. Uzun yaşamak iyi bir şey mi, diye. Uzun yaşamak iyi bir şey ama sağlıklı uzun yaşamak iyi bir şey. Bizim hedefimiz her zaman bu; sağlıklı ve uzun yaşamak. Ben burada böyle bir misyon edinmek istiyorum. İnsanlara tıpkı Okinawa adasındaki insanların yaşantısını anlatmak gibi bu insanlar nasıl besleniyor, nasıl yiyor, ne yapıyor. Ben onlara ne verebilirim, ne anlatabilirim. Çünkü her zaman ilaç vermek bir çözüm değil. Oradakiler gibi biz de 100 yaşına geldiğimizde hala aktif olabiliyorsak, arkadaşlarımız oluyorsa, walkerle, bastonla hala bir takım etkinliklere katılabiliyorsak bizim istediğimiz yaşlılık bu.”  ÇOK YÖNÜ DEĞERLENDİRMEK ZORUNDAYIM “Ben yatağımda evimde, yatağımdan çıkmadan yaşayan yaşlı olmak istemiyorum. Bu da insanın çocukluğundan itibaren yediği, içtiği, yaptığı, yaşadığıyla, aldığı sağlık hizmetiyle, parasıyla, sosyal ilişkileriyle çok alakalı bir şey. Bunun için ben ne yapabilirim? Bir sağlık hizmeti olarak insanlara ne verebilirim. Benim en çok yaptığım şeylerden biri yaş grubuna göre, 50-60-70 yaşında ne yapılması gerekiyorsa ona göre sağlık değerlendirmeleri yapıyorum. Mesela gelen hastamı ortalama bir saat değerlendiriyorum. Özellikle ileri yaştakileri. Ailesini tanımak istiyorum, kaç çocuğu var, ne yapıyor, ne ediyor, bir sosyal değerlendirme yapıyorum. Tıbbi hayatını soruyorum. Bugüne kadar neler yapmış, neler yaşamış, hangi ilacı var hangi hastalığı var, ne yapar, nasıl yaşar? Beslenmesini soruyorum. Sen ne yersin ne içersin, bugün hep televizyona bakıp izliyoruz. Medyada takip ediyoruz. İnsanlar sürekli onu ye, bunu yeme. Şunu kat, bunu katma. Hayat sanki sadece yeme içmeden oluşuyormuş, sağlıkta tek önemli şey yemekmiş gibi. O sadece bir parçası. Psikolojik ve mental değerlendirme yapıyorum. Beyni nasıl çalışıyor, psikolojisi nasıl? Depresyonu, bunaması, unutkanlığı var mı, bir de o açıdan değerlendiriyorum. Fonksiyonel açıdan değerlendiriyorum. Çünkü bizim için bütün bunların toplamı fonksiyonellikte bitiyor. Nereye gidebiliyorsun, evinden ne kadar çıkıyorsun, evin içinde ne kadar hareket edebiliyorsun. Benim yapacağım, uygulayacağım, önereceğim şeyler sana ne kaybettirir. Böyle bir çok yönlü bir değerlendirme yapıyorum. Biz buna çok yönlü değerlendirme diyoruz. Psikolojik durumundan fonksiyonel durumuna, beslenmesine, ilacına kadar. Geriatrik değerlendirmenin içinde bu çok yönlü değerlendirme bizim en büyük silahımız.”  HASTALIK YOK HASTA VAR “70 yaşında olup hala aktif işine giden var. 50 yaşında emekli olup hiçbir şey yapmıyorum diyen var. Biz bu planlamamaları, kişilerin özelliklerine, hastalıklarına göre yapıyoruz. Mesela, 80 yaşındaki diyabet hastasına verdiğim ilaç ve kan şekeri hedefimle, 50 yaşındaki insana verdiğim hedefim farklı. Yürüyemeyen, yataktan kalkmayan birine yaptığım şeylerle, aynı yaşta aktif, sosyal hayatın içindeki 80 yaşındaki kişiye uygulayacağım metot farklıdır. Kişinin kendisi çok önemli. Biz her zaman şunu söyleriz; hastalık yok, hasta var.” HERKESİN TEDAVİSİ FARKLIDIR  “Kişiyi iyice tanıdıktan sonra ona uygun ilaç, egzersiz, diyet, sosyal hayatla önerilerinde bulunuyoruz. Birine emekli lokaline git, tavla oyna, okey oyna, arkadaşlarınla konuş derken diğerine evinde otur, tablette geliştirici bir takım programlar var onları izle, kitap okuyup özet çıkar, anılarını yaz, bir gününüzü nasıl geçiriyorsun, kağıda yazıp getir diyebiliyorum. Kişiler birbirinden çok farklı. İnsan yaşlandıkça kas kaybediyor, beslenme tarzı değişiyor, kahvaltı yapmak, tost yemek istiyor. Ekmek arası bir şey yemek, çorba içmek istiyor. Evde mayalanmış yoğurt, kefir, peynir, yulaflı bağırsaklara iyi gelecek lifli yiyeceklerle bazı özel meyve sebzeleri tüketmek gerekiyor. Onu üzen kişileri anlatıyorsa bana, onlarla çok muhatap olmayın derim. Sağlıklı yaş almak ve sağlıklı yaşlanmak için herkesin tedavi şekli farklı, çünkü insanlar farklı.”

Japonya’nın Okinawa adası, dünyada en uzun yaşayanların bulunduğu yerlerden. 100 yaşını aşkın insanlar, hala aktif şekilde kendilerine yetebiliyor. İç Hastalıkları ve Geriatri (Yaşlı Sağlığı ve Hastalıkları) Uzmanı Prof. Dr. Teslime Atlı, sağlıklı yaşamanın ve sağlıklı yaşlanmanın yolunun herkesin, her yaşta “kendine özgü” beslenme ve egzersiz yapmasından geçtiğini söyledi. Atlı, “Sağlıklı yaşam doğumla başlar, beslenme ve egzersiz ile devam eder. Aşılar bile ömrünüzü uzatmaya etki edebiliyor” dedi. 

Prof. Atlı, 1992 yılında Ankara Üniversitesi İç Hastalıkları’nda iç hastalıklar ihtisası, hemen ardından ise Geriatri üst ihtisasını yaptı. 2005 yılında Geriatri doçenti olan Atlı, profesör olarak Ankara Üniversitesi’nde devam etti. 2014 yılında üniversiteden ayrılan Atlı, 4 yıl Ankara’da özel bir hastanede çalıştı. Burada Geriatri Merkezi kuran Atlı, palyatif bakım, evde bakım, yaşlı sağlığı, koruyucu hizmetler, sağlıklı yaşlanma konuları ile ilgili olarak çalıştı ve emekli oldu. Prof. Atlı, şu an kendine ait merkez Seyhan ilçesi Çınarlı mahallesindeki Çomu İş Merkezi’nde ocak ayından bu yana hasta kabul ediyor. Prof. Atlı ile sağlıklı yaşlanma için neler yapılması gerektiğini konuştuk. 
DÜZENLİ TAKİP ÇOK ÖNEMLİ 
“Geriatri uzmanıyım ancak aynı zamanda bir iç hastalıkları uzmanıyım. İnsanın sağlıklı yaşlanabilmesi için çocukluğundan, gençliğinden, orta yaşlılığından itibaren iyi sağlık hizmeti alması, kontrollerini yaptırması, düzenli takiplerini yaptırması gerekiyor. Biz bir şey önerince; şu yaşta şuna, bu yaşta buna başlayın diyoruz. Sağlığın korunması için benim işim orada başlıyor. Sağlıklı yaşam doğumla başlar, yaptırdığınız aşılar bile ileriki yaşlardaki ömrünüzü çok etkiler.”
HAYATLARI BOYUNCA AKTİFLER
“Sağlığı uzatan şeyler arasında doktora kontrollere gitmek, aşılarınızı yaptırmak, sağlıklı beslenmek, iyi uyumak, yürümek ve yaşa uygun egzersizler yapmak geliyor. Yürümek en iyisi diyoruz ama yürüyemeyen de var, koşan da. Kişinin kendisine, özelliklerine, cinsiyetine, fonksiyonel durumuna göre egzersiz yapması gerekiyor. Mesela, dünyada çok uzun yaşayanların olduğu yerler var. 100 yaşındaki insanların en çok olduğu yerlere bakıyorsunuz. Japonya’nın Okinawa adası bunlardan biri. Buradaki insanlara bakıldığında nasıl yapmışlar, ne yapmışlar? Hayatları boyunca aktif olmuş, hep çalışmış ve sosyal ilişkileri güçlü olmuş.” 
SAĞLIKLI UZUN YAŞAMAK İYİ BİRŞEY
“Bana hep soruyorlar. Uzun yaşamak iyi bir şey mi, diye. Uzun yaşamak iyi bir şey ama sağlıklı uzun yaşamak iyi bir şey. Bizim hedefimiz her zaman bu; sağlıklı ve uzun yaşamak. Ben burada böyle bir misyon edinmek istiyorum. İnsanlara tıpkı Okinawa adasındaki insanların yaşantısını anlatmak gibi bu insanlar nasıl besleniyor, nasıl yiyor, ne yapıyor. Ben onlara ne verebilirim, ne anlatabilirim. Çünkü her zaman ilaç vermek bir çözüm değil. Oradakiler gibi biz de 100 yaşına geldiğimizde hala aktif olabiliyorsak, arkadaşlarımız oluyorsa, walkerle, bastonla hala bir takım etkinliklere katılabiliyorsak bizim istediğimiz yaşlılık bu.” 
ÇOK YÖNÜ DEĞERLENDİRMEK ZORUNDAYIM
“Ben yatağımda evimde, yatağımdan çıkmadan yaşayan yaşlı olmak istemiyorum. Bu da insanın çocukluğundan itibaren yediği, içtiği, yaptığı, yaşadığıyla, aldığı sağlık hizmetiyle, parasıyla, sosyal ilişkileriyle çok alakalı bir şey. Bunun için ben ne yapabilirim? Bir sağlık hizmeti olarak insanlara ne verebilirim. Benim en çok yaptığım şeylerden biri yaş grubuna göre, 50-60-70 yaşında ne yapılması gerekiyorsa ona göre sağlık değerlendirmeleri yapıyorum. Mesela gelen hastamı ortalama bir saat değerlendiriyorum. Özellikle ileri yaştakileri. Ailesini tanımak istiyorum, kaç çocuğu var, ne yapıyor, ne ediyor, bir sosyal değerlendirme yapıyorum. Tıbbi hayatını soruyorum. Bugüne kadar neler yapmış, neler yaşamış, hangi ilacı var hangi hastalığı var, ne yapar, nasıl yaşar? Beslenmesini soruyorum. Sen ne yersin ne içersin, bugün hep televizyona bakıp izliyoruz. Medyada takip ediyoruz. İnsanlar sürekli onu ye, bunu yeme. Şunu kat, bunu katma. Hayat sanki sadece yeme içmeden oluşuyormuş, sağlıkta tek önemli şey yemekmiş gibi. O sadece bir parçası. Psikolojik ve mental değerlendirme yapıyorum. Beyni nasıl çalışıyor, psikolojisi nasıl? Depresyonu, bunaması, unutkanlığı var mı, bir de o açıdan değerlendiriyorum. Fonksiyonel açıdan değerlendiriyorum. Çünkü bizim için bütün bunların toplamı fonksiyonellikte bitiyor. Nereye gidebiliyorsun, evinden ne kadar çıkıyorsun, evin içinde ne kadar hareket edebiliyorsun. Benim yapacağım, uygulayacağım, önereceğim şeyler sana ne kaybettirir. Böyle bir çok yönlü bir değerlendirme yapıyorum. Biz buna çok yönlü değerlendirme diyoruz. Psikolojik durumundan fonksiyonel durumuna, beslenmesine, ilacına kadar. Geriatrik değerlendirmenin içinde bu çok yönlü değerlendirme bizim en büyük silahımız.” 
HASTALIK YOK HASTA VAR
“70 yaşında olup hala aktif işine giden var. 50 yaşında emekli olup hiçbir şey yapmıyorum diyen var. Biz bu planlamamaları, kişilerin özelliklerine, hastalıklarına göre yapıyoruz. Mesela, 80 yaşındaki diyabet hastasına verdiğim ilaç ve kan şekeri hedefimle, 50 yaşındaki insana verdiğim hedefim farklı. Yürüyemeyen, yataktan kalkmayan birine yaptığım şeylerle, aynı yaşta aktif, sosyal hayatın içindeki 80 yaşındaki kişiye uygulayacağım metot farklıdır. Kişinin kendisi çok önemli. Biz her zaman şunu söyleriz; hastalık yok, hasta var.”
HERKESİN TEDAVİSİ FARKLIDIR 
“Kişiyi iyice tanıdıktan sonra ona uygun ilaç, egzersiz, diyet, sosyal hayatla önerilerinde bulunuyoruz. Birine emekli lokaline git, tavla oyna, okey oyna, arkadaşlarınla konuş derken diğerine evinde otur, tablette geliştirici bir takım programlar var onları izle, kitap okuyup özet çıkar, anılarını yaz, bir gününüzü nasıl geçiriyorsun, kağıda yazıp getir diyebiliyorum. Kişiler birbirinden çok farklı. İnsan yaşlandıkça kas kaybediyor, beslenme tarzı değişiyor, kahvaltı yapmak, tost yemek istiyor. Ekmek arası bir şey yemek, çorba içmek istiyor. Evde mayalanmış yoğurt, kefir, peynir, yulaflı bağırsaklara iyi gelecek lifli yiyeceklerle bazı özel meyve sebzeleri tüketmek gerekiyor. Onu üzen kişileri anlatıyorsa bana, onlarla çok muhatap olmayın derim. Sağlıklı yaş almak ve sağlıklı yaşlanmak için herkesin tedavi şekli farklı, çünkü insanlar farklı.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.