Z kuşağına dair toplumda giderek yayılan bir kanaat var: “Çalışmıyorlar, çabalamıyorlar, kolay pes ediyorlar.” Kimi buna tembellik diyor, kimi ise şımarıklık. Ama belki de mesele bambaşka: Belki de biz “çalışmak” ve “çabalamak” kavramlarını yeniden tanımlamak zorundayız. Bu nesil, dünyanın en çalkantılı dönemlerinden birine doğdu: İklim krizi, Pandemi, Ekonomik Buhranların ortasında büyüyen gençlerin mücadele biçimi, önceki kuşaklara benzemiyor diye onlara “tembel” demek kolaycılık olabilir. Belki de bu gençler, "neden çalışayım, ne değişecek ki?" duygusuyla mücadele ediyorlar. Bu bir umutsuzluk…
Birçok genç, klasik ofis kültürünü reddediyor. Freelance işlerle uğraşıyor, YouTube’da video üretiyor, dijital içerik pazarlıyor ya da kendi markasını kuruyor. Ama bu çabalar çoğu zaman “iş” olarak bile görülmüyor. Belki de Z kuşağı ne tembel, ne de sorumsuz. Sadece hayatı farklı yaşıyor, farklı sorguluyor. Onları değiştirmeye çalışmak yerine, dinlemeyi ve anlamayı denesek ne kaybederiz?