Üretimde yaşanan krizler ihracatı olumsuz etkiliyor. Dünyada ve ülkemizde hammadde
fiyatlarında anormal derecede yaşanan artış ve konteynerlerle ilgili sorunlar bazı
firmaların üretimini olumsuz yönde etkiledi. Hatta bazı firmaların müşterileri siparişlerini
iptal ettirdiler. Lojistik sektöründeki sorunların devam etmesi ve hammaddede fiyatların
sürekli artış göstermesi ihracatta da yeni dönemde büyümeyi olumsuz yönde etkiliyor.
Hammaddede yaşanan artışlar üreticileri zor durumda bırakıyor. Dış ticarette dünyada
ve ülkemizde özellikle geçen yıllarda meydana gelen lojistik ile ilgili sorunların
yaşanmasının ardından şimdi de hammadde fiyatlarında yaşanan anormal derecede
fiyat artışı üreticileri ve sanayicilerin işlerini zora sokmuş durumda. En büyük
problemlerin başında ise üreticilerin boş konteyner tedarik edememesi ve sonucunda
hatlardaki yoğunluğun maliyetlerinin 5-6 kat artmış olması gelmektedir. Bunun üzerine
hammadde fiyatlarındaki artışların 2 katına varması bazı üreticilerin üretimlerini
durdurmasına yol açıyor. Ayrıca son günlerdeki doların artmamısı firmalar arasındaki
fiyat rekabetini de olumsuz etkilediği biliniyor. Devlet bu tür hammadde sorunlarını
çözmek adına üreticiye ucuz kredi vererek destek olabilir. Sanayicilerin bir diğer sorunu
ise boş konteyner bulamamak. Konteyner bulunamadığında ihracatta bir buhran
yaşanmakta ve siparişleri alıcıya ulaştırmakta sıkıntı yaşanmaktadır. Bazı alıcı
firmaların hammaddedeki anormal derecedeki artıştan dolayı siparişlerini iptal ettiğini
görmekteyiz. Bu böyle devam ettiği sürece ihracat beklentilerin çok altında olacaktır.
Üretim sektörü benzersizdir. Küçük bileşenler üretmekten büyük makineler veya araçları
birleştirmeye kadar çok çeşitli faaliyetleri kapsar. Bu sektör, yalnızca ürün yaratmakla
kalmayıp aynı zamanda istihdam yarattığı, ticarete katkıda bulunduğu ve teknolojik
ilerleme ve inovasyonu yönlendirdiğinden ekonomi için hayati öneme sahiptir. Ancak
enflasyon, ekonomik istikrarsızlık ve jeopolitik çalkantılar gibi faktörler bugün iş yapmayı
zorlaştırdı. Üretim sektöründeki yükseliş, endüstrinin büyümesinin cesaret verici bir
işaretidir. Ancak, üretim endüstrisindeki birkaç iç sorun, büyümesini engellemektedir.
Son yıllarda, üretim sektörü tedarik zinciri kesintilerinden teknolojik değişimin hızlı
temposuna kadar bir zorluklar denizinde yol alıyor.
Üretim sektöründeki kritik bir zorluk, özellikle kalifiye pozisyonlarda işgücü
açığıdır. Yaşlanan bir iş gücü ve genç işçiler arasındaki teknik beceri açığı bu sorunu
yoğunlaştırarak işgücü geliştirme ve eğitimine yönelik yenilikçi yaklaşımlar gerektiriyor.
Üretim endüstrisi doğru işe doğru insanları bulma zorluğuyla karşı karşıyadır. Çalışan
eğitimine ve beceri geliştirmeye yatırım yapmak, işgücü eksikliğinin giderilmesine ve iş
gücünün teknolojik gelişmelere hazırlanmasına yardımcı olur. Üretim sektörü, çeviklik,
yenilikçilik ve stratejik öngörü gerektiren çok sayıda zorlukla karşı karşıya bir
kavşaktadır. Üreticiler, esnek stratejiler benimseyerek, teknoloji ve beceri geliştirmeye
yatırım yaparak ve küresel üretimin değişen manzarasına karşı uyanık kalarak bu
çalkantılı sularda yol almalıdır.
Üreticiler, hammadde ve bileşen tedarikinde gecikmeler, artan maliyetler ve
öngörülemezlikle karşı karşıya kalarak operasyonlarında çeviklik ve dayanıklılık talep
ediyor. Hammadde maliyetleri, bu tedarik zinciri sorunları ve belirli sektörlerdeki artan
talep nedeniyle yükseliyor. Bu eğilim, kar marjlarını sıkıştırıyor ve üreticileri kaynak
stratejilerini yeniden değerlendirmeye itiyor. Tedarikçilerin çeşitlendirilmesi, stratejik stok
seviyelerinin korunması ve tedarik zinciri görünürlüğünün artırılması için dijital araçların
kullanılması yoluyla tedarik zinciri dayanıklılığının güçlendirilmesi, kesintilerin etkisini
azaltabilir.
Fabrikalarda otomasyon, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi hızlı teknolojik
gelişmelerle aynı hızda ilerlemek, şarttır ancak zordur. Üreticiler, rekabetçi kalmak için
yeni teknolojilere yatırım yapma ihtiyacını kaynak ve uzmanlık kısıtlamalarıyla
dengelemelidir. Yüksek kalite standartlarının sürdürülmesi ile sürekli inovasyon ve pazar
eğilimlerine uyum ihtiyacının dengelenmesi, sürekli dikkat ve yatırım gerektiren kalıcı bir
zorluktur. Üreticiler, daha geniş pazarlara ulaşmak için operasyonlarını küreselleştirme
veya tedarik zinciri risklerini azaltmak ve belirli bölgesel talepleri karşılamak için
yerelleştirme arasında stratejik bir ikilemle karşı karşıyadır. Düzenli kalite kontrolleri,
ürün ve süreçlerin sürekli iyileştirilmesine odaklanılması müşteri memnuniyetini ve
rekabet gücünü artırabilir.
İmalat sanayinde yalın üretim prensiplerini uygulamak, atığı azaltmaya, verimliliği
artırmaya ve üretim süreçlerini optimize etmeye yardımcı olabilir. Bu yaklaşım, minimum
atıkla müşteri için değer yaratmaya odaklanır. Otomasyonu, robotiği ve yapay zeka ve
nesnelerin interneti gibi gelişmiş teknolojileri benimsemek üretkenliği artırabilir, işçilik
maliyetlerini azaltabilir ve ürün kalitesini iyileştirebilir. Ayrıca öngörücü bakım ve üretim
süreçlerinin gerçek zamanlı izlenmesine yardımcı olur.
Üreticilerle ilgili önemli bir sorun, önümüzdeki aylarda veya yıllarda satışları tahmin
etmek için yeterli raporlama sistemlerine sahip olmamalarıdır. Sonuç olarak, müşteri
memnuniyetsizliğine ve sonuçta daha düşük gelire neden olan taahhütleri yerine
getiremezler. Talep tahmininin eksikliği ayrıca bütçeleme ve finans, üretim kapasitesi
oluşturma, envanter yönetimi ve kaynak ve tedariki etkiler.
Üretici ve ihracatçıların sorunlarına çözüm önerileri:
Hammaddede yerli üretimlere öncelik verilerek desteklenmeli.
İhracat firmalarına ve üreticilere navlun desteğinin yanı sıra enerjide indirim
kolaylığı sağlanmalı.
Üreticilerin hammadde alımında destek verilmeli ve artıştan kaynaklanan
zararlarının karşılanması için ucuz kredi verilmeli.
İç piyasadaki üretimin ve tedarik sürecinin artırılması için hammadde üreticilerine
gerekli teşvikler verilmelidir.
Armatörlerin boş konteyner tedarikinin sağlanması için yakın ülkelerle temasa
geçerek bu sorunun çözümüne yönelik çözüm aramalılar.
Rekabet için dolar kuru yükseltilmeli ;
İhracat için doların çok yüksek yada düşük seviyelerinde olması bir fayda
sağlamayacaktır. Dolar kurunun 47 TL seviyelerinde euro kurunun da 49 TL civarında
olması gerekir. İhracatta rekabetin artması için döviz kurunun bu seviyelerde olması
gerekir. Bu dönemde dolar kurunun düşük olması rekabeti olumsuz etkilemektedir.
Dolar kurunun 47 TL seviyelerine gelerek ihracatta önemli bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca
ihracattaki büyümenin artması için Merkez Bankası’nın gereken tüm önlemleri alması ve
bu sorunların çözülmesini sağlaması gerekir.