'CEHENNEMİN KAPISINI KADINLAR KAPATACAK!'

SİYASET 27.05.2023 - 17:17, Güncelleme: 27.05.2023 - 18:22 3085+ kez okundu.
 

'CEHENNEMİN KAPISINI KADINLAR KAPATACAK!'

Dünyada diğer türlerin çoğunda olduğu gibi insanlarda da cinsiyet oranı yaklaşık bire birdir. Ülkemizde de nüfusun yüzde 50.7’si kadındır.
Gökyüzünün yarısı kadınlarınsa yeryüzünün de yarısı onlarındır. Ancak kadınlar barışçıl, şefkatli ve birleştirici tabiatları gereğince yüzyıllarca bu tür talepler peşinde koşmamıştır. Buna rağmen insanlık barıştan ve adaletten her uzaklaştığında kadınların öngörü ve sağduyusuna ihtiyaç duymuş, her defasında onların desteği ve katkılarıyla barışa ulaşabilmiştir. Bu yüzden, adaletin sembolü kadındır. …. Acı olan o ki, günümüzde kadınların miras hakkından, nafaka hakkına, şiddetten uzak bir yaşam hakkına kadar hemen hemen tüm hakları, oy uğruna pazarlık masalarına konu edilebilmektedir. Özellikle bazı partilerin kadın karşıtı açıklamaları kadınlarda gelecekle ilgili ciddi anlamda endişe yaratmaktadır. …. 8 Mart 2019 tarihli köşe yazımda, ‘Cumhuriyet ile birlikte, bağımsız mahkemelerde yargılanma hakkı, yasa karşısında eşitlik, eğitim hakkı, sağlık hakkı,  kadınlara seçme ve seçilme hakkı,  dilekçe hakkı, düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı gibi birçok temel hakka kavuştuğumuzu, bu kazanımların hepsinin çok önemli olduğunu ancak Cumhuriyet'in en önemli kazanımının kadınlara tanınan seçme (ve seçilme) hakkı olduğunu’ yazmıştım. İşte bugün tam da bu noktada olduğumuzu görüyorum. Zira günümüzde sadece kadınlar açısından değil, çıkartılan dezenformasyon yasası gibi yasalarla erkekler açısından da bir çok cumhuriyet kazanımının risk altında olduğu bir süreç yaşıyoruz. …. Cehennemin kapısını kapatacağını söyleyerek oy alanlarınsa, bir anda cehenneme odun taşımaya kalkıştığını görüyoruz. Sağduyu ve öngörü sahibi kadınların seçme hakkı olmasaydı, adalete, hukuka, eşitliğe, demokrasiye susamış gönüllerin vay haline diyeceğimiz noktadayız… …. Fakat kadınlar 89 yıl geçmiş olmasına rağmen halen seçilme hakkını kullanamadıkları ve karar mekanizmalarında yeterince yer alamadıkları için siyasilere kızgın ve kırgınlar… Daha iki hafta önce hemen hemen tüm siyasi partiler kadınların temsilde eşitlik talebini görmezden geldi. Şimdi ise hepsi kadınları sandığa davet ediyor. …. Oysa siyasilerin temsilde eşitlik söylemleri kadınları umutlandırmış, bu yıl milletvekili aday adayı olarak başvuran kadın sayısında büyük bir artış olmuştu. Ancak aday belirlenme sürecinde kadınlar yine kapı bekçilerini geçemedi, liderlere ulaşamadı, hiç olmayacak siyasi kulislere muhatap kaldılar… Neticede kadınlar yine aday listelerinde yer alamadı, yer alabilenlerin de çoğu seçilebilir sıralara konulmadı, bir çoğu yine dolgu malzemesi olarak kullanıldı… Hatta parti tüzüklerinde üçte bir olarak belirtilen kadın kotaları bile tutturulamadı, Mecliste 27. Dönemde yüzde 17 civarında olan kadın vekil oranı, 28. Dönemde de yüzde 20’yi geçemedi… … Peki şimdi ne olacak? … Demokrasi mücadelesi öyle kolay bir mücadele değildir. Lafla sözle olacak bir iş de değildir, Her şeyden önce samimiyet ve içtenlik gerektirir ve toplumun tüm kesinlerinin desteğini gerektirir. Dolayısıyla nüfusun yarısını teşkil eden kadınların küstürülmesi, incitilmesi her şeyden öte demokrasiye zarar vermektedir. Ancak, ünlü Fransız düşünürü Derrida’nın belirttiği gibi, demokrasinin en önemli iki öğesinden biri eşitlikse, diğeri de özgürlüktür. Eşitlik, insanın haksız güce, rastgele eşitsizliğe ve kurumsallaşmış ayrıcalığa başkaldırısıdır. Özgürlük ise, insanın her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi isteğine ve kendi düşüncesine göre karar verebilmesidir. Özgürlük olmadan eşitliğe; eşitlik olmadan özgürlüğe ulaşılabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Sevgili Kadınlar sizlere sesleniyorum! Özgürlükleri ve demokrasiyi korumak adına olsun, tüm kadınların sandıklara gitmesi gerekiyor. Bugün ülkemizin bizlere ihtiyacı var. Şu karanlık günlere ışık olmalıyız, karanlığı aydınlatmalıyız. Gün kırgınlık ve küskünlük günü değildir… Gün sandığa gitme günüdür! Gün ‘seçme hakkımızı’ en doğru şekilde kullanma günüdür! Gün demokrasimize, özgürlüklerimize, fiilen kullanamadığımız haklarımız dahil tüm haklarımıza sahip çıkma günüdür! Gün adalete, ülkemize ve çocuklarımızın geleceğine katkı sunma günüdür! …… Gönülden inanıyorum ki, cehennemin kapılarını kadınlar kapatacaktır! ….. Cehenneme odun taşıyanların ayıbı da, temsilde eşitliği engelleyenlerin ayıbı da kamu vicdanında yargılanacak, herkes hak ettiği değeri bulacaktır. Bir daha ki seçimlerde kadınlar temsilde eşitlik hesabını mutlaka yapacaktır ve yapmalıdır... Ancak şimdi vakit, sandığa sahip çıkma vaktidir! Oy verme vaktidir! Haydi Kadınlar Sandığa….
Dünyada diğer türlerin çoğunda olduğu gibi insanlarda da cinsiyet oranı yaklaşık bire birdir. Ülkemizde de nüfusun yüzde 50.7’si kadındır.

Gökyüzünün yarısı kadınlarınsa yeryüzünün de yarısı onlarındır. Ancak kadınlar barışçıl, şefkatli ve birleştirici tabiatları gereğince yüzyıllarca bu tür talepler peşinde koşmamıştır. Buna rağmen insanlık barıştan ve adaletten her uzaklaştığında kadınların öngörü ve sağduyusuna ihtiyaç duymuş, her defasında onların desteği ve katkılarıyla barışa ulaşabilmiştir. Bu yüzden, adaletin sembolü kadındır. ….

Acı olan o ki, günümüzde kadınların miras hakkından, nafaka hakkına, şiddetten uzak bir yaşam hakkına kadar hemen hemen tüm hakları, oy uğruna pazarlık masalarına konu edilebilmektedir. Özellikle bazı partilerin kadın karşıtı açıklamaları kadınlarda gelecekle ilgili ciddi anlamda endişe yaratmaktadır. ….

8 Mart 2019 tarihli köşe yazımda, ‘Cumhuriyet ile birlikte, bağımsız mahkemelerde yargılanma hakkı, yasa karşısında eşitlik, eğitim hakkı, sağlık hakkı,  kadınlara seçme ve seçilme hakkı,  dilekçe hakkı, düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı gibi birçok temel hakka kavuştuğumuzu, bu kazanımların hepsinin çok önemli olduğunu ancak Cumhuriyet'in en önemli kazanımının kadınlara tanınan seçme (ve seçilme) hakkı olduğunu’ yazmıştım. İşte bugün tam da bu noktada olduğumuzu görüyorum. Zira günümüzde sadece kadınlar açısından değil, çıkartılan dezenformasyon yasası gibi yasalarla erkekler açısından da bir çok cumhuriyet kazanımının risk altında olduğu bir süreç yaşıyoruz. ….

Cehennemin kapısını kapatacağını söyleyerek oy alanlarınsa, bir anda cehenneme odun taşımaya kalkıştığını görüyoruz. Sağduyu ve öngörü sahibi kadınların seçme hakkı olmasaydı, adalete, hukuka, eşitliğe, demokrasiye susamış gönüllerin vay haline diyeceğimiz noktadayız… ….

Fakat kadınlar 89 yıl geçmiş olmasına rağmen halen seçilme hakkını kullanamadıkları ve karar mekanizmalarında yeterince yer alamadıkları için siyasilere kızgın ve kırgınlar…

Daha iki hafta önce hemen hemen tüm siyasi partiler kadınların temsilde eşitlik talebini görmezden geldi. Şimdi ise hepsi kadınları sandığa davet ediyor. ….

Oysa siyasilerin temsilde eşitlik söylemleri kadınları umutlandırmış, bu yıl milletvekili aday adayı olarak başvuran kadın sayısında büyük bir artış olmuştu. Ancak aday belirlenme sürecinde kadınlar yine kapı bekçilerini geçemedi, liderlere ulaşamadı, hiç olmayacak siyasi kulislere muhatap kaldılar…

Neticede kadınlar yine aday listelerinde yer alamadı, yer alabilenlerin de çoğu seçilebilir sıralara konulmadı, bir çoğu yine dolgu malzemesi olarak kullanıldı…

Hatta parti tüzüklerinde üçte bir olarak belirtilen kadın kotaları bile tutturulamadı, Mecliste 27. Dönemde yüzde 17 civarında olan kadın vekil oranı, 28. Dönemde de yüzde 20’yi geçemedi… … Peki şimdi ne olacak? …

Demokrasi mücadelesi öyle kolay bir mücadele değildir. Lafla sözle olacak bir iş de değildir, Her şeyden önce samimiyet ve içtenlik gerektirir ve toplumun tüm kesinlerinin desteğini gerektirir. Dolayısıyla nüfusun yarısını teşkil eden kadınların küstürülmesi, incitilmesi her şeyden öte demokrasiye zarar vermektedir. Ancak, ünlü Fransız düşünürü Derrida’nın belirttiği gibi, demokrasinin en önemli iki öğesinden biri eşitlikse, diğeri de özgürlüktür. Eşitlik, insanın haksız güce, rastgele eşitsizliğe ve kurumsallaşmış ayrıcalığa başkaldırısıdır. Özgürlük ise, insanın her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi isteğine ve kendi düşüncesine göre karar verebilmesidir. Özgürlük olmadan eşitliğe; eşitlik olmadan özgürlüğe ulaşılabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Sevgili Kadınlar sizlere sesleniyorum! Özgürlükleri ve demokrasiyi korumak adına olsun, tüm kadınların sandıklara gitmesi gerekiyor. Bugün ülkemizin bizlere ihtiyacı var. Şu karanlık günlere ışık olmalıyız, karanlığı aydınlatmalıyız. Gün kırgınlık ve küskünlük günü değildir…

Gün sandığa gitme günüdür! Gün ‘seçme hakkımızı’ en doğru şekilde kullanma günüdür! Gün demokrasimize, özgürlüklerimize, fiilen kullanamadığımız haklarımız dahil tüm haklarımıza sahip çıkma günüdür! Gün adalete, ülkemize ve çocuklarımızın geleceğine katkı sunma günüdür! …… Gönülden inanıyorum ki, cehennemin kapılarını kadınlar kapatacaktır! …..

Cehenneme odun taşıyanların ayıbı da, temsilde eşitliği engelleyenlerin ayıbı da kamu vicdanında yargılanacak, herkes hak ettiği değeri bulacaktır. Bir daha ki seçimlerde kadınlar temsilde eşitlik hesabını mutlaka yapacaktır ve yapmalıdır...

Ancak şimdi vakit, sandığa sahip çıkma vaktidir! Oy verme vaktidir!

Haydi Kadınlar Sandığa….

Adana HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.