Psikolog Hatice Zengel, öğrencilerin tatili nasıl değerlendirmesi gerektiğini anlattı
Psikolog Hatice Zengel, öğrencilerin tatili nasıl değerlendirmesi gerektiğini anlattı
İlk ve orta dereceli okulların açılmasına bir ay kaldı. Çoğu üniversite de aşağı yukarı aynı zamanlarda açılıyor. Yani tatilin çoğu gitti azı kaldı. Psikolog Hatice Zengel, tatilin nasıl geçirilmesi konusunda önemli ipuçları verdi. Zengel, “Ne tamamen hayat da tatile girmiş gibi davranmak ne de sanki hiç tatile ihtiyaç yokmuş gibi davranmak… Her şeyde olduğu gibi bir orta yol bulmaya çalışmak önemli” dedi.
Zengel, daha çok öğrenci velilerinin “Tatili nasıl geçirmeliyiz?” diye sorduklarını anımsatarak, “En başta şunu belirteyim, tüm yıl boyunca çoğunluğu, sabah çok erken kalkmış, soğuk-sıcak demeden yola çıkmış, okuldaki derslerinden sonra ya etütte ya da evde ders çalışmış çocuklarımızın, dinlenmek en doğal hakları. Umarım aranızda çocuğunun tatilde de sürekli ders çalışmasını isteyeniniz yoktur. Beynin yeni bilgiler için dinlenmesi de gerekiyor çünkü.” diye konuştu.
Zengel, özellikle okumayı yeni öğrenmiş öğrencilere onların sevebileceği kitapları almanın ve ailece okuma saati yapmanın eğlenceli bir etkinlik olabileceğini bildirdi. Zengel, şunları kaydetti: “Bu sayede çocuğunuz, sizi örnek alıp okumayı da sevecektir. Siz elinizde cep telefonu ya da karşınızda bilgisayar ekranı varken, kitap okumasını ya da ekranlardan uzaklaşmasını isteseniz de işe yaramayacaktır. Ekranlar (Telefon, tablet, bilgisayar, televizyon) Z kuşağı ve sonrasında gelen, şu an ilk-orta okulda olan Alfa kuşağının doğar doğmaz tanıştığı ve hayatlarında oldukça önemli yer kaplayan teknolojik aletlerdir. Lütfen çocuğunuzun ekranlardan tamamen ayrılmasını istemeyin. Tabii ki bağımlılık derecesinde, sabahtan akşama kadar ya da sabaha kadar ekran başında, akşama kadar uykuda bir tatil geçirmelerini istemeyiz. Günlük bir-iki saatle sınırlandırabilirseniz hepiniz için daha iyi olacaktır. Ama bunun için de, onun yerine koyacak ve çocuğunuzun dikkatini çekecek bir şeyleriniz olmalı: Küçük yaştakiler için boyama, oyun hamuru, lego, birlikte oyun oynamak, bütün çocuklar için ailece güzel vakit geçirmek, birlikte bir şeyler paylaşmak, yeni şeyler ve yerler keşfetmek, gezmek olabilir.”
Özellikle küçük yaşlardaki çocuklarda aileyle birlikte geçirilen vaktin ne kadar önemli olduğunun zaman zaman unutabildiğini anlatan Zengel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anne-babanın da çalıştığı, eve yorgun argın gelip ev işine ya da ekranlara daldığı, çocukla vakit geçir(e)meyip vicdan azabı çektiği çok aile biliyorum. Hazır tatilken yıllık izinlerinizi de denk getirip bir ortam değişikliği (Bildiğimiz anlamda tatile gitmek, köye veya günübirlik de olsa yakın bir yere gitmek) hepinize bir nefes olacaktır. Ya çalışma konusu? Kendi işiniz, çok yakından tanıdığınız ve güvendiğiniz birinin işine yardımcı olmak, iş ortamını görmekse, olabilir. Onun dışında, ben çocuğun çocukluğunu yaşamasından yanayım. Gücünü aşan işlerde, fiziksel ve/veya sözel şiddete, hatta yazmaya elim varmıyor ama cinsel şiddete, istismara maruz kalabileceği ortamlardan çocuğunuzu korumak durumundasınız. “Sanayiye vereyim de, kir-pas içinde çalışsın, okulun kıymetini anlasın!” bana göre hiç doğru bir yöntem değil. Çocuğunuzun okulla ve ders çalışmayla ilgili sorunları varsa, lütfen biz ruh sağlığı profesyonellerinden, rehber öğretmenleri ve diğer öğretmenlerinden destek istemeye çekinmeyin. Bu tıpkı, geçenlerde bir velinin “Biz dayak da yedik, küfür de işittik ama, çok düzgün insanlar olduk!” demesi gibi bir şey… Evet, biraz içine kapanık, biraz depresif, zaman zaman hakkını arayamayan, susa susa geçirdiği ömrü olan bir nesil olduk yazık ki! Ev işlerini öğrenme ve yardım etmek konusunda fikrim, öğrendiği, yapabileceği yaştan itibaren, kız-erkek ayırmadan çocukların nasıl ki evin bir bireyiyse, ev işine de katılmaları gerektiği yönünde. Siz yokken ya da hastayken en basitinden bir çorba, makarna gibi basit yemekleri yapabilme, sofra kurup kaldırabilme, makinaya çamaşır-bulaşık atıp yerleştirme-asma, ortalığı toplama ve düzgün tutma günlük hayatta hepinizin işlerini kolaylaştıracaktır. Tabii ki siz varken de yardım etmeli ve öğrenmeliler. Hiçbir çocuk 7/24 ders çalışamaz, okul zamanı da gayet size destek olabilirler. Tatilde, aslında sonrasında da devam edebilecekleri bir spor; müzik, resim gibi sanatsal bir faaliyet; ilgi duyuyorlarsa dil eğitimi; halk eğitim ya da belediyelerin düzenlediği hobiyle ilgili kurslar da gayet iyi vakit geçirme ve değerlendirme seçenekleri olabilir. Hayat ders çalışmaktan ya da ekranlardan ibaret olmamalı. Birçok ülkede, üniversiteye kabul alınırken, ders dışı etkinliklerin de önemli kriterler olduğunu biliyoruz. Ne kadar önemli olursa olsun, hayat sadece dersler ve sonrasında iş hayatıyla geçmemeli. Hayatın birçok rengi var ve ilgi duyduğumuz, sevdiğimiz şeylerle uğraşmak, gün içerisinde bir mola vermek de o günkü dinlenme ihtiyacımızı karşılayacak, bizi tükenmekten koruyacaktır.
Özetle; ne tamamen hayat da tatile girmiş gibi davranmak ne de sanki hiç tatile ihtiyaç yokmuş gibi davranmak… Her şeyde olduğu gibi bir orta yol bulmaya çalışmak önemli.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.