SEN NE YAPACAKSIN VATAN ŞAŞMAZ’I FİLİZ AKER’İ

MAGAZİN 04.09.2017 - 14:25, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 3649+ kez okundu.
 

SEN NE YAPACAKSIN VATAN ŞAŞMAZ’I FİLİZ AKER’İ

    Vatan Şaşmaz'ın Filiz Aker tarafından öldürülmesi sevenlerini üzüntüye boğarken, işlenilen cinayet konusunda, ilişkinin perde arkası  farklı yorumlarla basında gündemini koruyor.  Bir gazetenin köşe yazarı Gülfer Akkaya’nın, "Cinayeti Vatan Şaşmaz işledi" başlıklı yazısını okudum. Yazıyı, feminist yaklaşımlarla yazdığı aşikâr… REYTİNG NELERE KADİRSİN! Ülkemizin en ücra köşelerinde şiddete maruz kalmış kadınlar ve çocukların haklarını savunacak veya hesap sorup, kitleleri uyandıracak bir yazı yazın desek, bu kadar ballandırarak yazmazlar.  İlk önce bir cinayeti veya suç unsuru taşıyan bir eylemi kaleme alıyorsak, haberin içeriği aydınlığa kavuşmalı, cinayetin altında yatan nedenler sorgulanmalı, hukukun kararını da göz önünde bulundurarak, haberle ilgili gerçekleri tarafsız bir şekilde kaleme almalıyız. Vatan şaşmaz cinayetinde, katil budur yaftası yakıştıran gazeteci arkadaşın, kadının mağduriyetini böyle bir haberle dile getirmesini oldukça ironik buldum. Cinayet zanlısı sırf kadın diye kadının mağduriyetini feminist dürtülerle kaleme almış ama birçok şeyi gözardı ederek almış. Özellikle cinayeti işleyen ve öldürülen kişilerin, ailelerinin psikolojik travma geçirdikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Varsayıma dayalı çirkin iddialar, bir bakıma geride kalanlara uygulanan psikolojik şiddet ve travmadan başka bir şey değildir.  Reyting uğruna, katil erkektir, katil kadındır söylemleriyle insanları hezimete uğratmak veya feminist egoları tatmin etmek adına laf ola beri gele anlamsız Avukatlığa soyunmak oldukça mide bulandırıcıdır.  Vatan Şaşmaz ve Filiz Aker'in ilişkisi, kazan kazan ilişkisidir. Tencere kapağın göz yaşartan ilişkisidir! Yani tencerenin sunduğu buhara, bir süreliğine kapaklanmak… Buharın zamanla uçup gideceğini bile bile al gülüm ver gülüm ilişkisine girmektir. Bir bakıma buna simbiyotik birliktelikte diyebiliriz. Kadın, birlikte olduğu zengin adamdan kapitali alıyor, diğer sevgilisine veriyor. Sevgilisi, kadının duygularını sömürüp, maddi anlamda ondan besleniyor ve namus olarak sıfatlandırdığı diğer kadına, annelik unvanı vererek geleceğini garantiliyor. Nereden bakarsanız bakın iki tarafın da ele alınır yanı yok! Aşk, karasevda vs... denilse de, bu tür ilişkilerde, cinsel ihtirasla beraber, hastalıklı aşk ve koşullu ilişki varsa, yani işin içine para girmişse, aşk sandıkları takıntılı ilişkinin sonu entrika ve felaketle bitebiliyor. Bu tür hastalıklı aşk cinayetleri, sadece bir kaç insan tarafından efsaneleştirilmeye çalışılsada zamanla unutulmaya mahkûmdur. Bu cinayette, gazeteci arkadaşımız kadının erkeğe, erkeğin kadına şiddeti diye ikilem yaratmadan, insanın insana şiddeti olarak ele alsaydı daha iyi olurdu.  Filiz Aker, Vatan Şaşmaz’ı öldürdüğünde sadece Vatan Şaşmaz’a değil, Şaşmaz’ın geride bıraktığı hamile kadına da şiddet uygulamış olmuyor mu? Şaşmaz, al gülüm ver gülüm ilişkisine çanak tutarak, hastalıklı aşkın kurbanı olurken,  karısında ve doğmamış çocuğunda bırakacağı travma için alt yapı hazırlamış olmadı mı?  Cinayeti işleyen kadın, başka bir erkekten nemalanıp, sevgilisine para taşırken, para aldığı zengin sevgilisini aldatıp psikolojik şiddet uygulamış olmuyor mu? Bu çirkin ilişki zinciri, uzayıp gidiyor. Kadınlık onurunu alaşağı eden bir kadını savunmak yerine, ekonomik özgürlüğü olmayan, kocaları tarafından zulüm gören kadını kaleme almak, daha güzel olur. Geleceğe dair umutlar besleyen ve çakallar tarafından kirli emelleri için katledilen dünya güzeli kızlarımızı, hemen hemen her gün duyduğumuz çocuk tecavüzlerini kaleme almak ve topluma bu konuda sağduyu empoze etmek, bir gazetecinin, hatta eli kalem tutan, dili iyi laf yapan herkesin misyonu olmalıdır. Kokuşmuş sistemin kokuşmuş insanlarını kaleme almakla kadın hakkı savunulmaz. Bu şekilde feminist de olunmaz. Başarabiliyorsanız Cumartesi annelerini yazın. Kocaları tarafından şiddet görüp öldürülme korkusuyla sığınma evlerinde endişe ve çaresizlikle bekleyen kadınları yazın. Çocuk gelinleri, erkek çocuk, kız çocuk demeden tecavüze uğrayan çocukları yazın. Beş yaşında bir kız çocuğuna dedesi tarafından taciz edildiği iddiası var ve hala mahkeme sonuçlanmadığı gibi, torununa taciz ettiği iddia edilen adam elini kolunu sallayarak geziyor. Bu olayın peşine düşün ve bir yıldır çocuğun annesinin çaresiz feryadına kimsenin aldırış etmediğini topluma duyurun. Siz ne yapacaksınız, Filiz Aker’i, Vatan Şaşmaz’ı, yıl 2015’de Afganistan’da taşlanarak ve yakılarak hunharca katledilen güzeller güzeli öğretmen Farkhunda’nın hikâyesini yazın. Birçok çaresiz kadın hikâyesi var. Onları gündeme getirin. Bu misyonu bir kadın olarak dile getirdiğiniz takdirde bırakın feminist olmayı, idealist bir gazeteci olursunuz. AYÇA ÖZTORUN s  

 

 


Vatan Şaşmaz'ın Filiz Aker tarafından öldürülmesi sevenlerini üzüntüye boğarken, işlenilen cinayet konusunda, ilişkinin perde arkası  farklı yorumlarla basında gündemini koruyor. 

Bir gazetenin köşe yazarı Gülfer Akkaya’nın, "Cinayeti Vatan Şaşmaz işledi" başlıklı yazısını okudum. Yazıyı, feminist yaklaşımlarla yazdığı aşikâr…

REYTİNG NELERE KADİRSİN!

Ülkemizin en ücra köşelerinde şiddete maruz kalmış kadınlar ve çocukların haklarını savunacak veya hesap sorup, kitleleri uyandıracak bir yazı yazın desek, bu kadar ballandırarak yazmazlar. 

İlk önce bir cinayeti veya suç unsuru taşıyan bir eylemi kaleme alıyorsak, haberin içeriği aydınlığa kavuşmalı, cinayetin altında yatan nedenler sorgulanmalı, hukukun kararını da göz önünde bulundurarak, haberle ilgili gerçekleri tarafsız bir şekilde kaleme almalıyız. Vatan şaşmaz cinayetinde, katil budur yaftası yakıştıran gazeteci arkadaşın, kadının mağduriyetini böyle bir haberle dile getirmesini oldukça ironik buldum.

Cinayet zanlısı sırf kadın diye kadının mağduriyetini feminist dürtülerle kaleme almış ama birçok şeyi gözardı ederek almış.

Özellikle cinayeti işleyen ve öldürülen kişilerin, ailelerinin psikolojik travma geçirdikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Varsayıma dayalı çirkin iddialar, bir bakıma geride kalanlara uygulanan psikolojik şiddet ve travmadan başka bir şey değildir.

 Reyting uğruna, katil erkektir, katil kadındır söylemleriyle insanları hezimete uğratmak veya feminist egoları tatmin etmek adına laf ola beri gele anlamsız Avukatlığa soyunmak oldukça mide bulandırıcıdır. 

Vatan Şaşmaz ve Filiz Aker'in ilişkisi, kazan kazan ilişkisidir.

Tencere kapağın göz yaşartan ilişkisidir! Yani tencerenin sunduğu buhara, bir süreliğine kapaklanmak… Buharın zamanla uçup gideceğini bile bile al gülüm ver gülüm ilişkisine girmektir.

Bir bakıma buna simbiyotik birliktelikte diyebiliriz.

Kadın, birlikte olduğu zengin adamdan kapitali alıyor, diğer sevgilisine veriyor. Sevgilisi, kadının duygularını sömürüp, maddi anlamda ondan besleniyor ve namus olarak sıfatlandırdığı diğer kadına, annelik unvanı vererek geleceğini garantiliyor.

Nereden bakarsanız bakın iki tarafın da ele alınır yanı yok!

Aşk, karasevda vs... denilse de, bu tür ilişkilerde, cinsel ihtirasla beraber, hastalıklı aşk ve koşullu ilişki varsa, yani işin içine para girmişse, aşk sandıkları takıntılı ilişkinin sonu entrika ve felaketle bitebiliyor.

Bu tür hastalıklı aşk cinayetleri, sadece bir kaç insan tarafından efsaneleştirilmeye çalışılsada zamanla unutulmaya mahkûmdur.

Bu cinayette, gazeteci arkadaşımız kadının erkeğe, erkeğin kadına şiddeti diye ikilem yaratmadan, insanın insana şiddeti olarak ele alsaydı daha iyi olurdu. 

Filiz Aker, Vatan Şaşmaz’ı öldürdüğünde sadece Vatan Şaşmaz’a değil, Şaşmaz’ın geride bıraktığı hamile kadına da şiddet uygulamış olmuyor mu? Şaşmaz, al gülüm ver gülüm ilişkisine çanak tutarak, hastalıklı aşkın kurbanı olurken,  karısında ve doğmamış çocuğunda bırakacağı travma için alt yapı hazırlamış olmadı mı? 

Cinayeti işleyen kadın, başka bir erkekten nemalanıp, sevgilisine para taşırken, para aldığı zengin sevgilisini aldatıp psikolojik şiddet uygulamış olmuyor mu?

Bu çirkin ilişki zinciri, uzayıp gidiyor.

Kadınlık onurunu alaşağı eden bir kadını savunmak yerine, ekonomik özgürlüğü olmayan, kocaları tarafından zulüm gören kadını kaleme almak, daha güzel olur. Geleceğe dair umutlar besleyen ve çakallar tarafından kirli emelleri için katledilen dünya güzeli kızlarımızı, hemen hemen her gün duyduğumuz çocuk tecavüzlerini kaleme almak ve topluma bu konuda sağduyu empoze etmek, bir gazetecinin, hatta eli kalem tutan, dili iyi laf yapan herkesin misyonu olmalıdır.

Kokuşmuş sistemin kokuşmuş insanlarını kaleme almakla kadın hakkı savunulmaz. Bu şekilde feminist de olunmaz.

Başarabiliyorsanız Cumartesi annelerini yazın. Kocaları tarafından şiddet görüp öldürülme korkusuyla sığınma evlerinde endişe ve çaresizlikle bekleyen kadınları yazın.

Çocuk gelinleri, erkek çocuk, kız çocuk demeden tecavüze uğrayan çocukları yazın.

Beş yaşında bir kız çocuğuna dedesi tarafından taciz edildiği iddiası var ve hala mahkeme sonuçlanmadığı gibi, torununa taciz ettiği iddia edilen adam elini kolunu sallayarak geziyor. Bu olayın peşine düşün ve bir yıldır çocuğun annesinin çaresiz feryadına kimsenin aldırış etmediğini topluma duyurun.

Siz ne yapacaksınız, Filiz Aker’i, Vatan Şaşmaz’ı, yıl 2015’de Afganistan’da taşlanarak ve yakılarak hunharca katledilen güzeller güzeli öğretmen Farkhunda’nın hikâyesini yazın.

Birçok çaresiz kadın hikâyesi var. Onları gündeme getirin. Bu misyonu bir kadın olarak dile getirdiğiniz takdirde bırakın feminist olmayı, idealist bir gazeteci olursunuz.

AYÇA ÖZTORUN

s  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.