Zanlılar, çocuğun bulunduğu çevreye yabancı değil

GÜNDEM 01.05.2019 - 12:20, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2214+ kez okundu.
 

Zanlılar, çocuğun bulunduğu çevreye yabancı değil

Türkiye, Küçükçekmece’de meydana gelen çocuğa yönelik cinsel istismar olayı ile bir kez daha sarsıldı. Dünyanın her yerinde kayıp ve kaçırma durumlarının yaşandığını belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, ailelere önemli uyarılarda bulundu. Cinsel istismar amacıyla kaçırılan çocukların 4’te 3’ünün ilk 3 saat içerisinde öldürüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Sevil Atasoy, çocuk ortadan kaybolduğunda ilk olarak polisin aranması gerektiğinin altını çizerek, “Çocuk evin içinde, dolabın içinde, bodrumda, çatı katında vb. yerlerde olabilir. Ama buralarda aramaya, polise haber verdikten sonra başlanması gerekiyor” dedi. Atasoy, zanlıların çocuğun bulunduğu çevreye yabancı olmadığını ve vakaların çok dar bir alanda gerçekleştiğini belirterek, “’Çocuğum evin önünde, bahçede oynuyor’ diyerek, katiyen rahat olunmamalı” şeklinde konuştu.     Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, ailelere önemli uyarılarda bulundu. “Kayıp çocuklar konusunda Türkiye’nin bir istisna olmadığını söylemek gerekiyor. Dünyanın her yerinde, her ülkesinde çocuklar kaybolur, çocuklar kaçırılır, çocuklar evi terk eder, çocukları evden kovarlar… Bunların sayısı hiç de az değildir” diyen Prof. Dr. Atasoy, “Verilerde belirtilen kayıp ve evden kaçan çocukların sayısı, buz dağının sadece görünen kısmı. Sayılar, belirtilen verilerin çok daha üstündedir” şeklinde konuştu. En kötü senaryo düşünülerek hareket edilmesi lazım “En kötüyü düşünerek hareket edilmesi lazım” diyen Prof. Dr. Sevil Atasoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kadar ölümle sonuçlanan bir durum değil; ama şurası muhakkak ki, her vakanın bir yabancı ya da bilinen biri tarafından kaçırılmış, bir cinsel istismara uğrayacak ve daha sonra da mutlaka öldürülecekmiş gibi soruşturmanın yürütülmesi lazım. Çünkü burada zamana karşı bir yarış var. Her ne olursa olsun, önce polise haber verin! Her ne olursa olsun önce polise haber vermek gerekir. Niye? En kötü senaryoyu göz önünde tutarsak eğer, bilinen şu var ki, cinsel istismar amacıyla kaçırılan çocukların dörtte üçü, kaçırılmayı izleyen üç saat içinde öldürülür. Yani eğer sonu cinayetle sonlanacak bir kaçırmaysa; çocukların sağ kalanlarının yarısı kaçırmayı izleyen 48 saat içinde ve maalesef tamamı 7 gün sonra öldürülmüş olur. Kısacası, çocuğun sağ bulunması çok hızlı hareket etmeyi gerektirir. Saldırgan ile çocuk, çocuğun gittiği yerlere yakın bir yerde karşılaşıyor Ortalama olarak bir ailenin polise haber vermesi hemen her zaman 2 saatten önce maalesef olmuyor. 2 saat geçtikten sonra haber verildiğinde de polise bir plan yapabilmek ve bir görgü tanığı bulmak üzere kapı kapı dolaşmaya başlayabilmek için önünde sadece bir saat gibi kısa bir zamanı var. Hedef, ilk temas noktasını bulmaktır. Yani çocukla saldırganın birbiri ile karşılaştığı nokta neresi? Bu çok önemli. Çünkü her ne kadar yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte, ilk temas noktası eve, okula ya da çocuğun gittiği bir yere çok yakın, neredeyse çapı 500 metrelik bir dairenin içerisinde karşılaşıyorlar. Vakalar çok dar bir alanda gerçekleşiyor! O nedenle de evin önünde oynuyor, bahçede oynuyor, okulda ya da otobüs durağında ya da bir arkadaşına gitti diyerek, kesinlikle rahat etmemek gerekir. Kişinin bir cinsel saldırı eylemini gerçekleştirmesi ise, genellikle kaçırma noktasına 1 km’lik bir mesafede; ama öldürüp bir yere atması ya da çalı, çırpı, toprak ile üzerine örtmesi ise saldırının gerçekleştiği yere 250 ila 500 metre kadar yakın. Dikkat edilecek olursa, olaylar genellikle dar bir alanda gerçekleşiyor; fakat geç kalınıyor. İlk temas noktası gibi, saldırının gerçekleştiği yer ve bedenin bulunduğu yer birer olay yeridir. Çocuğunuzu aramaya başlamadan önce polise haber verin! Her polisin çocuk kaçırmalarına özgü bir eğitim alması gerektiğini kaydeden Atasoy, “Çocuk bir kere ortadan kaybolduğu zaman, çeşitli şeyler olabilir. Bunlardan bir tanesi, gerçekten evin içinde bir yerdedir, bir dolabın içerisinde, bodrumda, çatı katında, hatta çok miktarda çamaşır varsa eğer, çamaşır yığınlarının bile altında… Yani yaşına, boyuna göre değişik şeyler olabilir. Bu bir ahır olabilir, garaj olabilir, araç olabilir, arabanın, hatta bagajına saklanabilir. Ama polise haber verdikten sonra çocuğu buralarda aramak gerekir. Çocuk kanepenin altında bile olabilir. İnsanlar tabii ki bundan çekiniyor, üzülüyor, polis geldiği zaman ‘Bakamadınız mı bulamadınız mı çocuğu’ diyecek diye; ama o polisin mutlaka özel olarak eğitilmiş olması ve böyle bir olayın insanın başına geldiği zaman, ne kadar büyük bir travma yaşadığını bilmesi gerekiyor” dedi. Ayrıca güvenlik birimlerinin her ihbarı çok ciddiye alması, ilk görüşmede risk seviyesini belirlemesi ve 24 saat geçmemişse, “Kaçmıştır, geri gelir” klişe yanıtından vazgeçmesi gerekir. Polisi aramaktan çekinmeyin! “İnsan çocuğu kaybolduğu zaman, en kötüyü düşünür. Birden kanepenin altından çıktığında ne yapacağını şaşırır ama polisten korkmaması ve çekinmemesi lazım” diyen Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Tabii polis gelinceye kadar mutlaka, ailenin birilerini aramaya başlaması gerekir, çocuğun eşkâli, üzerindeki giysiler eşyaları çok önemli. Gözlük takar mı, bir hastalığı, engeli var mı, diş teli var mı, bir bileziği ya da küpesi ve elbette öğrenebilmişse son görüldüğü yer son derece önemli. Tekrar etmek gerekirse, çocuk kaçırmalarında başarı, büyük ölçüde son görüldüğü yerin bilinmesine bağlıdır.  Polisin, çok sayıda ekip oluşturarak o bölgede oturan, çalışan, evine ya da iş yerine gitmek üzere geçen kişiler arasında bir görgü tanığı bulabilmesi, bir otomobil rengi ya da plakasının tek bir harfini bile öğrenmesi hayati önem taşır.

Türkiye, Küçükçekmece’de meydana gelen çocuğa yönelik cinsel istismar olayı ile bir kez daha sarsıldı. Dünyanın her yerinde kayıp ve kaçırma durumlarının yaşandığını belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, ailelere önemli uyarılarda bulundu. Cinsel istismar amacıyla kaçırılan çocukların 4’te 3’ünün ilk 3 saat içerisinde öldürüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Sevil Atasoy, çocuk ortadan kaybolduğunda ilk olarak polisin aranması gerektiğinin altını çizerek, “Çocuk evin içinde, dolabın içinde, bodrumda, çatı katında vb. yerlerde olabilir. Ama buralarda aramaya, polise haber verdikten sonra başlanması gerekiyor” dedi. Atasoy, zanlıların çocuğun bulunduğu çevreye yabancı olmadığını ve vakaların çok dar bir alanda gerçekleştiğini belirterek, “’Çocuğum evin önünde, bahçede oynuyor’ diyerek, katiyen rahat olunmamalı” şeklinde konuştu.  

 

Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, ailelere önemli uyarılarda bulundu.

“Kayıp çocuklar konusunda Türkiye’nin bir istisna olmadığını söylemek gerekiyor. Dünyanın her yerinde, her ülkesinde çocuklar kaybolur, çocuklar kaçırılır, çocuklar evi terk eder, çocukları evden kovarlar… Bunların sayısı hiç de az değildir” diyen Prof. Dr. Atasoy,

“Verilerde belirtilen kayıp ve evden kaçan çocukların sayısı, buz dağının sadece görünen kısmı. Sayılar, belirtilen verilerin çok daha üstündedir” şeklinde konuştu.

En kötü senaryo düşünülerek hareket edilmesi lazım

“En kötüyü düşünerek hareket edilmesi lazım” diyen Prof. Dr. Sevil Atasoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu kadar ölümle sonuçlanan bir durum değil; ama şurası muhakkak ki, her vakanın bir yabancı ya da bilinen biri tarafından kaçırılmış, bir cinsel istismara uğrayacak ve daha sonra da mutlaka öldürülecekmiş gibi soruşturmanın yürütülmesi lazım. Çünkü burada zamana karşı bir yarış var.

Her ne olursa olsun, önce polise haber verin!

Her ne olursa olsun önce polise haber vermek gerekir. Niye? En kötü senaryoyu göz önünde tutarsak eğer, bilinen şu var ki, cinsel istismar amacıyla kaçırılan çocukların dörtte üçü, kaçırılmayı izleyen üç saat içinde öldürülür. Yani eğer sonu cinayetle sonlanacak bir kaçırmaysa; çocukların sağ kalanlarının yarısı kaçırmayı izleyen 48 saat içinde ve maalesef tamamı 7 gün sonra öldürülmüş olur. Kısacası, çocuğun sağ bulunması çok hızlı hareket etmeyi gerektirir.

Saldırgan ile çocuk, çocuğun gittiği yerlere yakın bir yerde karşılaşıyor

Ortalama olarak bir ailenin polise haber vermesi hemen her zaman 2 saatten önce maalesef olmuyor. 2 saat geçtikten sonra haber verildiğinde de polise bir plan yapabilmek ve bir görgü tanığı bulmak üzere kapı kapı dolaşmaya başlayabilmek için önünde sadece bir saat gibi kısa bir zamanı var. Hedef, ilk temas noktasını bulmaktır. Yani çocukla saldırganın birbiri ile karşılaştığı nokta neresi? Bu çok önemli. Çünkü her ne kadar yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte, ilk temas noktası eve, okula ya da çocuğun gittiği bir yere çok yakın, neredeyse çapı 500 metrelik bir dairenin içerisinde karşılaşıyorlar.

Vakalar çok dar bir alanda gerçekleşiyor!

O nedenle de evin önünde oynuyor, bahçede oynuyor, okulda ya da otobüs durağında ya da bir arkadaşına gitti diyerek, kesinlikle rahat etmemek gerekir. Kişinin bir cinsel saldırı eylemini gerçekleştirmesi ise, genellikle kaçırma noktasına 1 km’lik bir mesafede; ama öldürüp bir yere atması ya da çalı, çırpı, toprak ile üzerine örtmesi ise saldırının gerçekleştiği yere 250 ila 500 metre kadar yakın. Dikkat edilecek olursa, olaylar genellikle dar bir alanda gerçekleşiyor; fakat geç kalınıyor. İlk temas noktası gibi, saldırının gerçekleştiği yer ve bedenin bulunduğu yer birer olay yeridir.

Çocuğunuzu aramaya başlamadan önce polise haber verin!

Her polisin çocuk kaçırmalarına özgü bir eğitim alması gerektiğini kaydeden Atasoy,

“Çocuk bir kere ortadan kaybolduğu zaman, çeşitli şeyler olabilir. Bunlardan bir tanesi, gerçekten evin içinde bir yerdedir, bir dolabın içerisinde, bodrumda, çatı katında, hatta çok miktarda çamaşır varsa eğer, çamaşır yığınlarının bile altında… Yani yaşına, boyuna göre değişik şeyler olabilir. Bu bir ahır olabilir, garaj olabilir, araç olabilir, arabanın, hatta bagajına saklanabilir. Ama polise haber verdikten sonra çocuğu buralarda aramak gerekir. Çocuk kanepenin altında bile olabilir. İnsanlar tabii ki bundan çekiniyor, üzülüyor, polis geldiği zaman ‘Bakamadınız mı bulamadınız mı çocuğu’ diyecek diye; ama o polisin mutlaka özel olarak eğitilmiş olması ve böyle bir olayın insanın başına geldiği zaman, ne kadar büyük bir travma yaşadığını bilmesi gerekiyor” dedi. Ayrıca güvenlik birimlerinin her ihbarı çok ciddiye alması, ilk görüşmede risk seviyesini belirlemesi ve 24 saat geçmemişse, “Kaçmıştır, geri gelir” klişe yanıtından vazgeçmesi gerekir.

Polisi aramaktan çekinmeyin!

“İnsan çocuğu kaybolduğu zaman, en kötüyü düşünür. Birden kanepenin altından çıktığında ne yapacağını şaşırır ama polisten korkmaması ve çekinmemesi lazım” diyen Prof. Dr. Sevil Atasoy,

“Tabii polis gelinceye kadar mutlaka, ailenin birilerini aramaya başlaması gerekir, çocuğun eşkâli, üzerindeki giysiler eşyaları çok önemli. Gözlük takar mı, bir hastalığı, engeli var mı, diş teli var mı, bir bileziği ya da küpesi ve elbette öğrenebilmişse son görüldüğü yer son derece önemli. Tekrar etmek gerekirse, çocuk kaçırmalarında başarı, büyük ölçüde son görüldüğü yerin bilinmesine bağlıdır.  Polisin, çok sayıda ekip oluşturarak o bölgede oturan, çalışan, evine ya da iş yerine gitmek üzere geçen kişiler arasında bir görgü tanığı bulabilmesi, bir otomobil rengi ya da plakasının tek bir harfini bile öğrenmesi hayati önem taşır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.