Namık Kemal BİÇER
Köşe Yazarı
Namık Kemal BİÇER
 

Duygunun İstismarı: Adana Seyhan Devlet Hastanesi’nde Bir Sessiz Sömürü

Seyhan Devlet Hastanesi’nde sıradan bir gündü. Bir yakınımı ziyaret için oradaydım. Koridorlarda 60-70 kişi… Herkes yorgun, endişeli, duygusal. Kimisi serum bekliyor, kimisi tahlil sonucu. Yani insanların en savunmasız hâlleri… Ve işte tam o sırada ortaya çıktı: Dik duran genç bir adam. Tok bir sesle, “Ben Çukurova Üniversitesi öğrencisiyim, KYK borcumu ödeyemezsem yurttan atılacağım. Lütfen yardım edin,” dedi. İnsanlar hemen tepki verdi. Cebinden bozukluk çıkaran da oldu, 200 TL uzatan da. Üç dakika içinde neredeyse bin liraya yakın para topladı. Sonra diğer koridora doğru yol aldı. Peşinden küçük yaşta bir çocuk geldi. “Babam kanser… İlaç alamıyoruz.” Yine aynı sahne: göz göze gelmeler, iç geçirmeler, yardım eden eller… Ama bir şey dikkat çekiciydi. Bu insanların üslupları hazırdı. Dilleri ezberdi. Duygular programlanmış gibiydi. Ve en ilginç olanı: Güvenlik görevlileri, bu anlarda ortada yoktu. İş bittiğinde aniden ortaya çıkıyorlardı. Hastanede görünmeyen bir “organize iş” var gibi düşüyor insan. Bu Bir Yardım Değil, Bir Senaryo Burada artık bir yardım çağrısından değil, organize bir istismardan söz ediyoruz. Bu çocuklar dilenci değil, psikolojik manipülasyon uzmanı gibi hareket ediyorlar. Üniversite öğrencisi olduğunu söyleyen kişi gerçekten kayıtlı mı? İlaç alamayan babadan söz eden çocuk gerçekten hasta mı? Bu insanlar duygusal zafiyetin kol gezdiği alanlara giderek, insanların merhametini kâr aracına çeviriyor. Peki Ya Güvenlik? Başhekimlik? Sağlık Bakanlığı? Bu sistem nasıl işliyor? Kim bu insanlara göz yumuyor? Bu kişilerin her gün koridor koridor dolaşıp para toplamasına kim neden engel olmuyor? Ve asıl soru: Bir devlet hastanesi, nasıl olur da dolandırıcılık sahnesine dönüşür? Bu, sadece Adana’nın değil, Türkiye’nin çöküş aynasıdır. Sahte yardımlar, gerçek güvenlik açıkları, kaybolmuş denetim… Ve ortada kalan: vicdanı sömürülen halk. İyiliğin Bedeli Olmaz, Ama İstismarın Olmalı Bu insanlara para veren vatandaş suçlu değil. Çünkü yoksulluk, hastalık, çocuk figürüyle oynanan tiyatrolara inanmamak zor. Ama artık bilinmelidir ki; bu, bir trajedi değil, bir sektör. Başhekimler susmasın. Güvenlik görevlileri sadece gölge gibi dolaşmasın. Devlet, halkın iyi niyetini korumakla yükümlüdür. Yoksa çok yakında, hastanelerimizin koridorları iyileştirme değil, istismar merkezlerine dönüşür.
Ekleme Tarihi: 25 May 2025 - Sunday

Duygunun İstismarı: Adana Seyhan Devlet Hastanesi’nde Bir Sessiz Sömürü

Seyhan Devlet Hastanesi’nde sıradan bir gündü. Bir yakınımı ziyaret için oradaydım. Koridorlarda 60-70 kişi… Herkes yorgun, endişeli, duygusal. Kimisi serum bekliyor, kimisi tahlil sonucu. Yani insanların en savunmasız hâlleri…

Ve işte tam o sırada ortaya çıktı:
Dik duran genç bir adam. Tok bir sesle, “Ben Çukurova Üniversitesi öğrencisiyim, KYK borcumu ödeyemezsem yurttan atılacağım. Lütfen yardım edin,” dedi.
İnsanlar hemen tepki verdi. Cebinden bozukluk çıkaran da oldu, 200 TL uzatan da.
Üç dakika içinde neredeyse bin liraya yakın para topladı. Sonra diğer koridora doğru yol aldı.

Peşinden küçük yaşta bir çocuk geldi.
“Babam kanser… İlaç alamıyoruz.”
Yine aynı sahne: göz göze gelmeler, iç geçirmeler, yardım eden eller…

Ama bir şey dikkat çekiciydi.
Bu insanların üslupları hazırdı. Dilleri ezberdi. Duygular programlanmış gibiydi.
Ve en ilginç olanı: Güvenlik görevlileri, bu anlarda ortada yoktu.
İş bittiğinde aniden ortaya çıkıyorlardı.
Hastanede görünmeyen bir “organize iş” var gibi düşüyor insan.

Bu Bir Yardım Değil, Bir Senaryo

Burada artık bir yardım çağrısından değil, organize bir istismardan söz ediyoruz.
Bu çocuklar dilenci değil, psikolojik manipülasyon uzmanı gibi hareket ediyorlar.
Üniversite öğrencisi olduğunu söyleyen kişi gerçekten kayıtlı mı?
İlaç alamayan babadan söz eden çocuk gerçekten hasta mı?
Bu insanlar duygusal zafiyetin kol gezdiği alanlara giderek, insanların merhametini kâr aracına çeviriyor.

Peki Ya Güvenlik? Başhekimlik? Sağlık Bakanlığı?

Bu sistem nasıl işliyor?
Kim bu insanlara göz yumuyor?
Bu kişilerin her gün koridor koridor dolaşıp para toplamasına kim neden engel olmuyor?
Ve asıl soru:
Bir devlet hastanesi, nasıl olur da dolandırıcılık sahnesine dönüşür?

Bu, sadece Adana’nın değil, Türkiye’nin çöküş aynasıdır.
Sahte yardımlar, gerçek güvenlik açıkları, kaybolmuş denetim…
Ve ortada kalan: vicdanı sömürülen halk.

İyiliğin Bedeli Olmaz, Ama İstismarın Olmalı

Bu insanlara para veren vatandaş suçlu değil.
Çünkü yoksulluk, hastalık, çocuk figürüyle oynanan tiyatrolara inanmamak zor.
Ama artık bilinmelidir ki; bu, bir trajedi değil, bir sektör.

Başhekimler susmasın. Güvenlik görevlileri sadece gölge gibi dolaşmasın. Devlet, halkın iyi niyetini korumakla yükümlüdür.
Yoksa çok yakında, hastanelerimizin koridorları iyileştirme değil, istismar merkezlerine dönüşür.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.