“Basın özgür olmadan demokrasi olmaz”

GÜNDEM 23.07.2025 - 15:22, Güncelleme: 23.07.2025 - 15:54 703 kez okundu.
 

“Basın özgür olmadan demokrasi olmaz”

CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, sansürün kaldırılmasının simgesi olan 24 Temmuz’a Türkiye’nin bugün basına vurulan zincirlerin en ağır biçimde hissedildiği baskı ve sansürün gölgesinde girdiğini kaydetti. 24 Temmuz nedeniyle açıklama yapan Bulut, bir zamanlar gazeteciliğin özgürlük ve gerçekler uğruna mücadele ettiği bu özel günün, bugün basın emekçilerinin yargılandığı, susturulmak istendiği, hedef gösterildiği bir tabloya dönüştüğünü dile getirdi.
GAZETECİ ÖZGÜR DEĞİLSE HALK DA ÖZGÜR DEĞİLDİR Bulut, “Halkın gerçekleri öğrenme hakkını savunan onurlu gazetecilik mesleği, iktidar eliyle bir propaganda aracına dönüştürülmek istenmektedir” dedi. Saray’ın hoşuna gitmeyen her haberin RTÜK ve İletişim Başkanlığı aracılığıyla “yalan” diye yaftalandığını, iktidarı eleştiren her sesin “düşman” ilan edildiğini öne süren CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Basın özgür olmadan demokrasi olmaz; gazeteci özgür olmadan halk da özgür değildir” diye konuştu. …………………….. CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, sansürün kaldırılmasının simgesi olan 24 Temmuz’a Türkiye’nin bugün basına vurulan zincirlerin en ağır biçimde hissedildiği baskı ve sansürün gölgesinde girdiğini kaydetti. 24 Temmuz nedeniyle açıklama yapan Bulut, bir zamanlar gazeteciliğin özgürlük ve gerçekler uğruna mücadele ettiği bu özel günün, bugün basın emekçilerinin yargılandığı, susturulmak istendiği, hedef gösterildiği bir tabloya dönüştüğünü dile getirdi. Bulut, 24 Temmuz mesajında daha sonra şunlara yer verdi: “Sansürün kaldırılmasının simgesi olan 24 Temmuz’a Türkiye, ne yazık ki bugün basına vurulan zincirlerin en ağır biçimde hissedildiği, baskı ve sansürün gölgesinde girmektedir. Bir zamanlar gazeteciliğin özgürlük ve gerçekler uğruna mücadele ettiği bu özel gün, bugün basın emekçilerinin yargılandığı, susturulmak istendiği, hedef gösterildiği bir tabloya dönüşmüştür. Halkın gerçekleri öğrenme hakkını savunan onurlu gazetecilik mesleği, iktidar eliyle bir propaganda aracına dönüştürülmek istenmektedir. Saray’ın hoşuna gitmeyen her haber RTÜK ve İletişim Başkanlığı aracılığıyla “yalan” diye yaftalanmakta; iktidarı eleştiren her ses “düşman” ilan edilmektedir. Zaman kavramı olmadan, güvencesiz koşullarda çalışan; emeğinin karşılığını alamayan, sendikal hakları engellendiği için toplu sözleşme yapamaz hale getirilen gazeteciler gözaltılarla, cezaevleriyle ve mahkeme salonlarıyla susturulmaya çalışılmaktadır. Bugün Türkiye’de gazetecilik, Basın İlan Kurumu’nun ilan vermediği; RTÜK’ün ağır para cezaları kestiği, ekran kararttığı; internet sitelerinin keyfi kararlarla erişime kapatıldığı bir baskı ortamında yapılmaya çalışılmaktadır.  Özgür kalan tek mecra olan sosyal medya bile sansürlenmekte, vatandaşın haber alma hakkı sistematik şekilde ortadan kaldırılmaktadır. Halkın vergileriyle ayakta duran kamu yayıncısı TRT dahi gerçekleri aktarmak yerine iktidarın sesi haline gelmiştir. Artık gazeteciler için 24 Temmuz, bir bayram değil; bir isyan ve direniş günüdür. Medyaya ve gazetecilere reva görülen bu zulme karşı sesimizi yükseltmeye, gerçeklerin üzerindeki örtüyü kaldırmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki; basını susturmak halkı susturmak, halkın haber alma hakkını yok etmek demektir. Bu da ülkeyi karanlığa mahkûm etmektir. Bugün, halkın haber alma hakkı için mücadele eden her gazeteci, aslında Türkiye’nin demokrasisi, özgürlüğü ve geleceği için mücadele etmektedir. Medyanın baskı altına alındığı, gazetecilerin gerçekleri yazdıkları için hedef gösterildiği, tutuklandığı bu dönem demokrasi tarihimizde utançla hatırlanacaktır. Gazeteciliğin ateşten gömlek giymek olduğu bu karanlık günlerde, gerçekleri yazan, konuşan ve halka doğruları ulaştıran her gazetecinin yanında olmaya devam edeceğiz. Basın özgür olmadan demokrasi olmaz; gazeteci özgür olmadan halk da özgür değildir. Her türlü baskıya ve tehdide rağmen gerçeğin peşinde koşan, korkmayan, sinmeyen, kaleminin onuruna sahip çıkan, ateşten gömleği giyen tüm gazetecilere selam olsun. Gazeteciliğin suç olmadığı, basın ve ifade özgürlüğünün tam anlamıyla sağlandığı bir Türkiye dileğiyle…”
CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, sansürün kaldırılmasının simgesi olan 24 Temmuz’a Türkiye’nin bugün basına vurulan zincirlerin en ağır biçimde hissedildiği baskı ve sansürün gölgesinde girdiğini kaydetti. 24 Temmuz nedeniyle açıklama yapan Bulut, bir zamanlar gazeteciliğin özgürlük ve gerçekler uğruna mücadele ettiği bu özel günün, bugün basın emekçilerinin yargılandığı, susturulmak istendiği, hedef gösterildiği bir tabloya dönüştüğünü dile getirdi.

GAZETECİ ÖZGÜR DEĞİLSE HALK DA ÖZGÜR DEĞİLDİR
Bulut, “Halkın gerçekleri öğrenme hakkını savunan onurlu gazetecilik mesleği, iktidar eliyle bir propaganda aracına dönüştürülmek istenmektedir” dedi. Saray’ın hoşuna gitmeyen her haberin RTÜK ve İletişim Başkanlığı aracılığıyla “yalan” diye yaftalandığını, iktidarı eleştiren her sesin “düşman” ilan edildiğini öne süren CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Basın özgür olmadan demokrasi olmaz; gazeteci özgür olmadan halk da özgür değildir” diye konuştu.
……………………..
CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, sansürün kaldırılmasının simgesi olan 24 Temmuz’a Türkiye’nin bugün basına vurulan zincirlerin en ağır biçimde hissedildiği baskı ve sansürün gölgesinde girdiğini kaydetti. 24 Temmuz nedeniyle açıklama yapan Bulut, bir zamanlar gazeteciliğin özgürlük ve gerçekler uğruna mücadele ettiği bu özel günün, bugün basın emekçilerinin yargılandığı, susturulmak istendiği, hedef gösterildiği bir tabloya dönüştüğünü dile getirdi.
Bulut, 24 Temmuz mesajında daha sonra şunlara yer verdi:
“Sansürün kaldırılmasının simgesi olan 24 Temmuz’a Türkiye, ne yazık ki bugün basına vurulan zincirlerin en ağır biçimde hissedildiği, baskı ve sansürün gölgesinde girmektedir. Bir zamanlar gazeteciliğin özgürlük ve gerçekler uğruna mücadele ettiği bu özel gün, bugün basın emekçilerinin yargılandığı, susturulmak istendiği, hedef gösterildiği bir tabloya dönüşmüştür. Halkın gerçekleri öğrenme hakkını savunan onurlu gazetecilik mesleği, iktidar eliyle bir propaganda aracına dönüştürülmek istenmektedir.
Saray’ın hoşuna gitmeyen her haber RTÜK ve İletişim Başkanlığı aracılığıyla “yalan” diye yaftalanmakta; iktidarı eleştiren her ses “düşman” ilan edilmektedir. Zaman kavramı olmadan, güvencesiz koşullarda çalışan; emeğinin karşılığını alamayan, sendikal hakları engellendiği için toplu sözleşme yapamaz hale getirilen gazeteciler gözaltılarla, cezaevleriyle ve mahkeme salonlarıyla susturulmaya çalışılmaktadır.
Bugün Türkiye’de gazetecilik, Basın İlan Kurumu’nun ilan vermediği; RTÜK’ün ağır para cezaları kestiği, ekran kararttığı; internet sitelerinin keyfi kararlarla erişime kapatıldığı bir baskı ortamında yapılmaya çalışılmaktadır. 
Özgür kalan tek mecra olan sosyal medya bile sansürlenmekte, vatandaşın haber alma hakkı sistematik şekilde ortadan kaldırılmaktadır. Halkın vergileriyle ayakta duran kamu yayıncısı TRT dahi gerçekleri aktarmak yerine iktidarın sesi haline gelmiştir.
Artık gazeteciler için 24 Temmuz, bir bayram değil; bir isyan ve direniş günüdür. Medyaya ve gazetecilere reva görülen bu zulme karşı sesimizi yükseltmeye, gerçeklerin üzerindeki örtüyü kaldırmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki; basını susturmak halkı susturmak, halkın haber alma hakkını yok etmek demektir. Bu da ülkeyi karanlığa mahkûm etmektir.
Bugün, halkın haber alma hakkı için mücadele eden her gazeteci, aslında Türkiye’nin demokrasisi, özgürlüğü ve geleceği için mücadele etmektedir. Medyanın baskı altına alındığı, gazetecilerin gerçekleri yazdıkları için hedef gösterildiği, tutuklandığı bu dönem demokrasi tarihimizde utançla hatırlanacaktır. Gazeteciliğin ateşten gömlek giymek olduğu bu karanlık günlerde, gerçekleri yazan, konuşan ve halka doğruları ulaştıran her gazetecinin yanında olmaya devam edeceğiz.
Basın özgür olmadan demokrasi olmaz; gazeteci özgür olmadan halk da özgür değildir. Her türlü baskıya ve tehdide rağmen gerçeğin peşinde koşan, korkmayan, sinmeyen, kaleminin onuruna sahip çıkan, ateşten gömleği giyen tüm gazetecilere selam olsun. Gazeteciliğin suç olmadığı, basın ve ifade özgürlüğünün tam anlamıyla sağlandığı bir Türkiye dileğiyle…”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.