Küresel ısınma, atmosferdeki sera gazlarının birikimi sonucu dünya yüzeyindeki ortalama sıcaklıkların artması olarak tanımlanabilir. Bu artışın temel nedeni ise insan faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan sera gazı emisyonlarıdır. Fosil yakıtların kullanımı, sanayi üretimi, ormansızlaşma ve tarım faaliyetleri gibi faktörler, atmosfere sera gazları salınımını artırmaktadır.
Yaşanan kötü gidişatın önüne geçebilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji) kullanımı teşvik edilmeli ve enerji verimliliği ön planda tutulmalıdır. Bu sayede, temiz enerji üretimi ve tüketimi artırılarak sera gazı salınımı azaltılabilir ve iklim değişikliğine dur deme imkanı yakalayabiliriz. Ne yazık ki; yeryüzünde insan müdahalesinin izini göremediğimiz neredeyse hiçbir yer kalmadı diyebiliriz.
Sanayileşmiş ülkelerin, dünyanın kaynaklarını tüketmesi oldukça etkili boyuta ulaşmıştır. Yağmur ormanlarının tahrip edilmesi ve yangınlar, okyanuslardaki aşırı avlanma, su sıkıntısı, küresel ısınma ve iklim değişikliği, sıcaklıkların kademeli olarak artması, sel ve kasırgaların artması, kutuplardaki buzulların erimesi göz önünde olduğu bu yaşamda, artık bir dur deme zamanının gelip de geçmiş olmasını da ne kötü ki; bizlere gösteriyor. Doğanın tamamının canlı bir organizma olarak görülmesi ve organik kozmolojiye yönelik farklı yaklaşımların gelişmesi, 1960’lı ve 1970’li yıllardaki kadın hareketleri sayesinde olmuş. 1960’ların sonunda, emekçi isyanları, sanatın yükselişi, ticari galerilere yönelik protestolar, kadın hareketi ve eşit haklar mücadelesi, doğanın korunması ve ekoloji hareketi gündeme gelmiş.
Günümüzde de çevre ve doğanın korunması için çabalar olanca hızıyla devam ediyor. Gelişmiş ülkelerin kirlettiği doğamızı, dünyamızı kurtarmak da bizlere kalıyor.
Bugün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Gezegenimiz alarm veriyor. Artan sıcak hava dalgaları, yıkıcı sel felaketleri, kontrol edilemeyen orman yangınları... Bunlar sıradan değil; gezegenimizin acil yardım çağrıları. Başka seçeneğimiz yok, hızla harekete geçmek zorundayız.