Anasayfa
Yazarlar
Namık Kemal BİÇER
Yazı Detayı
Bu yazı 194 kez okundu.
CHP’nin Kendi Ülkesi
2001–2010 yılları arasında kesintisiz dokuz yıl boyunca Cumhuriyet Halk Partisi’nin organizasyonlarını üstlendim. Salonlardan meydanlara, kurultay salonlarından otel lobilerine kadar pek çok yerde, CHP’nin nabzını en yakından tutanlardan biri oldum.
O yılları hatırladığımda gözümde hâlâ canlı sahneler canlanır:
Kongre salonunun dışındaki kalabalık, içeride ise kulislerde fısıltılar… Kimi zaman gergin bakışlar, kimi zaman bir anda değişen dostluklar… Delegelerin ellerinde salladıkları renkli kartlar, kürsüde yankılanan sert konuşmalar, salonun gerisinde ise sürekli hareket halinde olan parti emekçileri…
Önder Sav ve ekibinin kazandığı, Baykal’ın ise bir anda yalnızlaştığı o kurultayı dün gibi hatırlıyorum. O anlarda, partide bir dönemin kapandığını, ama aslında hiçbir şeyin değişmediğini anlamıştım. Çünkü CHP’nin içinde iktidar savaşı hiç bitmiyordu. Seçime gitmeden önce bile asıl kavga hep içerideydi.
Babamın sözü kulaklarımda çınlar:
“Malın varsa kaybetme korkusu yaşarsın; siyasetçiler de makamlarını kaybetme korkusuyla savaşır.”
Ne kadar doğruymuş… Koca koca siyasetçilerin birbirlerine karşı verdikleri mücadele, çoğu zaman halkın gerçek sorunlarının önüne geçiyordu.
2018’de İnkılâp Kitabevi’nden yayımlanan 30. Harfi Arayan Adam isimli biyografi kitabımda bu anılardan bir kesite yer verdim. Bugün geriye dönüp baktığımda, hafızamda sadece siyasetin sert dili değil, kulislerde edilen samimi sohbetler, bir çay molasında paylaşılan sırlar, kimi zaman da gözlerden kaçırılan küçük insanî anlar kalıyor.
Ve unutulmamalıdır ki; CHP’deki “görünmez el” bükülmeden bu amok koşusu bitmez. Çünkü o el, yalnızca bir partinin değil, Türkiye siyasetinin de yönünü belirleyen en karanlık gölgesidir. Ama artık umut doğmuştur: Özgür Özel ve ekibi, bu eli işaret etmiş, bu karanlığı dağıtmak için cesurca yola çıkmıştır.
21 Eylül’de yapılacak 22. Olağanüstü Kurultay, sadece bir koltuk yarışı değil; CHP’nin kendi içinde özgürleştiği, halkıyla yeniden buluştuğu bir milat olacaktır. Özgür Özel’in öncülüğünde başlayan bu değişim, partiyi de, siyaseti de yeni bir döneme taşıyacaktır.
Ekleme
Tarihi: 15 Eylül 2025 -Pazartesi
CHP’nin Kendi Ülkesi
2001–2010 yılları arasında kesintisiz dokuz yıl boyunca Cumhuriyet Halk Partisi’nin organizasyonlarını üstlendim. Salonlardan meydanlara, kurultay salonlarından otel lobilerine kadar pek çok yerde, CHP’nin nabzını en yakından tutanlardan biri oldum.
O yılları hatırladığımda gözümde hâlâ canlı sahneler canlanır:
Kongre salonunun dışındaki kalabalık, içeride ise kulislerde fısıltılar… Kimi zaman gergin bakışlar, kimi zaman bir anda değişen dostluklar… Delegelerin ellerinde salladıkları renkli kartlar, kürsüde yankılanan sert konuşmalar, salonun gerisinde ise sürekli hareket halinde olan parti emekçileri…
Önder Sav ve ekibinin kazandığı, Baykal’ın ise bir anda yalnızlaştığı o kurultayı dün gibi hatırlıyorum. O anlarda, partide bir dönemin kapandığını, ama aslında hiçbir şeyin değişmediğini anlamıştım. Çünkü CHP’nin içinde iktidar savaşı hiç bitmiyordu. Seçime gitmeden önce bile asıl kavga hep içerideydi.
Babamın sözü kulaklarımda çınlar:
“Malın varsa kaybetme korkusu yaşarsın; siyasetçiler de makamlarını kaybetme korkusuyla savaşır.”
Ne kadar doğruymuş… Koca koca siyasetçilerin birbirlerine karşı verdikleri mücadele, çoğu zaman halkın gerçek sorunlarının önüne geçiyordu.
2018’de İnkılâp Kitabevi’nden yayımlanan 30. Harfi Arayan Adam isimli biyografi kitabımda bu anılardan bir kesite yer verdim. Bugün geriye dönüp baktığımda, hafızamda sadece siyasetin sert dili değil, kulislerde edilen samimi sohbetler, bir çay molasında paylaşılan sırlar, kimi zaman da gözlerden kaçırılan küçük insanî anlar kalıyor.
Ve unutulmamalıdır ki; CHP’deki “görünmez el” bükülmeden bu amok koşusu bitmez. Çünkü o el, yalnızca bir partinin değil, Türkiye siyasetinin de yönünü belirleyen en karanlık gölgesidir. Ama artık umut doğmuştur: Özgür Özel ve ekibi, bu eli işaret etmiş, bu karanlığı dağıtmak için cesurca yola çıkmıştır.
21 Eylül’de yapılacak 22. Olağanüstü Kurultay, sadece bir koltuk yarışı değil; CHP’nin kendi içinde özgürleştiği, halkıyla yeniden buluştuğu bir milat olacaktır. Özgür Özel’in öncülüğünde başlayan bu değişim, partiyi de, siyaseti de yeni bir döneme taşıyacaktır.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.