1 Mayıs coşkuyla kutlandı

  Adana'da, 1 Mayıs İşçi Bayramı coşkuyla kutlandı. Mustafa Kemal Paşa Bulvarı ile Kasım Gülek Köprüsü’nün kesiştiği noktada toplanan bazı sivil toplum örgütü ve siyasi parti üyeleri, Uğur Mumcu meydanına yürüdü. DİSK, KESK, TMMOB, Adana Barosu, ÇHD, Birleşik Kamu İş, Atatürkçü Düşünce Derneği,  Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, İnsan Hakları Derneği, LGBT Platformu, Sosyalist Feminist Kolektifi, Halkevleri, öğrenci örgütleri ve bazı siyasi partilerin katılımıyla coşku içinde kutlanan 1 Mayıs olaysız sona erdi.  Tertip Komitesi adına yapılan konuşmanın ardından işçiler, öğrenciler, kadınlar halaylar çekti. Tertip komitesi adına yapılan konuşmada ise şu görüşlere yer verildi: “Vahşi sermaye düzenine karşı işini, ekmeğini, ormanını, şekerini, deresini, suyunu, tarlasını, geleceğini savunanlar, OHAL’siz bir ortamda; eşit, özgür, adil, laik ve demokratik bir gelecek hedefleyenler… 1 Mayıs 1977, 1989 ve 1996’da yitirdiğimiz emekçileri anıyoruz. Maraş’tan Sivas’a, Diyarbakır’dan Ankara’ya, Adana’dan Kayseri’ye, Gaziantep’ten İstanbul’a ve buradan sayamadığımız onlarca şehidimizi, patlamalarda yitirdiğimiz canlarımızı, anıyoruz. Onları unutmadık, unutmayacağız. Tüm mağdurlarla, yoksullarla, dışlananlarla, işsizlerle, işçilerle, kamu emekçileriyle, mimar ve mühendislerle, aydınlarla, sanatçılarla, kadınlarla, gençlerle, emeklilerle, basın emekçileriyle omuz omuzayız. Bizler; insanca ve onurlu yaşamak istiyoruz. Bu yüzden taşeron çalıştırmayla, özel istihdam bürolarıyla, esnek çalıştırmayla, sözleşmeli personel uygulamalarıyla köle olmaya direniyoruz. Bu yüzden kıdem tazminatımıza, örgütlenme, grev ve gerçek toplu sözleşmeyle örgütlenme ile siyaset yapma hakkımızın engellenmesine karşı çıkıyoruz. Ölümüne çalıştırılmaya, simit hesabıyla yapılan artışlara, pazarda alınıp satılan bir meta muamelesi görmeye ‘hayır’ diyoruz. Belediye işçilerine ayrımsız, şartsız kadro hakkı istiyoruz. Emekçiler olarak sefalet ücretlerinden bıktık usandık. Yandaş konfederasyonla hükümetin kirli pazarlıkları, satış sözleşmeleri ile açlığa mahkûm olmak istemiyoruz. En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda ‘terörist’ damgası yemek, tutuklanmak istemiyoruz. 24 Haziran’da yapılacak seçim gelecek on yıllarımızı belirleyecek nitelikte ve önemdedir. Bu nedenle; 24 Haziran’a kadar artık her günümüz 1 Mayıs’tır! Her günü 1 Mayıs ruhuyla karşılayıp, büyük bir mücadele azmiyle, moralle kapı kapı dolaşıp faşizme niçin geçit verilmemesi gerektiğini anlatacağız. Bu ülkenin emekçileri; savaş, işgal ve ölüm, yoksulluk ve yolsuzluk, gerici, ırkçı ve şoven politikalar, kölelik yasaları, hak gaspları, sözleşmeli, iş güvencesiz, sosyal hakları olmayan çalışma yaşamı, esnek ve kuralsız çalışma, işyeri huzurunu bozan ayrıcalıklı-ayrımcı politikalar, cinsiyetler arasında eşitsizlikler, performansa dayalı ücretlendirme, emekçileri birbirine düşüren rekabet yasaları istemiyor! Kamu emekçilerinin toplu sözleşmeli ve grevli sendikal hak ve özgürlükleriyle siyaset yapma haklarının önündeki engeller kaldırılmalı, baskı ve sürgün politikalarından vazgeçilmelidir. Özelleştirmeler ve kamu hizmetlerinin küçültülmesi girişimleri derhal durdurulmalı, eğitim, sağlık ve sosyal güvenliğe ayrılan paylar artırılmalıdır. Kamu çalışanlarına yıpranma payı verilmelidir. Satış sözleşmelerine, iş güvencemize ve kıdem tazminatımıza dokunulmasına, performans sistemine, mezarda emekliliğe mahkûm edilmeye, ek ödemelerimizin maaşlarımıza yansıtılmamasına, emekliliğimizde sefalete itilmeye, bütçenin eğitime, sağlığa, emekçilere değil savaşa ve güvenlik politikalarına aktarılmasına, laiklik karşıtı faaliyetlere, işçi cinayetlerine, OHAL ve KHK rejimine nükleer santrallerin kurulmasına ‘artık yeter’ diyoruz.”