NEREDE BİR ZULÜM VARSA ORADA OLDU

Bir şair, aydın, sanatçı ve vicdandır Ruhan Mavruk, sadece şiirleriyle tanınan biri değil o. Yaşam biçimi, muhalif duruşu, her zaman ezilenlerin yanında olmasıyla bilenin bir sanatçı.

Nerede bir zulüm varsa orada oldu her zaman. Sadece aydın duyarlılığı değil, vicdandı bu. İşte şair Ruhan Mavruk, bu ülkenin gerçek anlamda vicdan sahibi sanatçılarından biridir.  AYDINLAR, ŞİİR VE  MUHALİF SANATÇILAR Ruhan Mavruk ile Adana’da, Reşatbey mahallesindeki Sanat Durağı’nda bir araya geldik. Şiirden, aydın’ın ne olduğuna, muhalif sanatçılar üzerindeki baskı ve tehditlere kadar birçok konuyu konuştuk Ruhan Mavruk ile… “Aydın, adalet, bilgelik ve cesaret toplamı!”diyen Şair Ruhan Mavruk,  Türkiye’deki aydın gerçeğini ise şöyle özetledi: “Ülkesi ve dünyadaki haksızlıklara karşı çıkabiliyor, korkmuyor, ezilenin sesini dile getiriyor ama baskı görüyor, kitaplarının basımı, tanıtımı, dağıtımı engelleniyor ve yolu işsizlikten tutukevlerine kadar gidiyor.” Yukarıda ki aydın tanımı dışında var olan edebiyat kuruluşlarında aydınların genellikle bir ya da iki kişinin değer yargılarıyla sanat serüvenini sürdürmek zorunda kaldığını söyleyen Mavruk,  şunları kaydetti: “Bu döngü içinde kadın için daha farklı engeller söz konusu.  Sonuç olarak burada bir kadın, erkek kutuplaştırması söz konusu değil. Çünkü düşman olan taraf sadece erkek cinsi değil. Düşman egemenlerdir. Özellikle ekonomik bağımlılık her şeyimizi etkiliyor. Yoğun bir insan kirliliği var. İşte bunları bir araya getirince de kadının mücadelesi daha zor oluyor.” Baskının var olduğu her alanda; susmanın insana yakışmadığını, aydın ve sanatçı sorumluluğunun da susmamayı gerektirdiğine dikkat çeken Mavruk, şöyle devam etti: “İNSANOĞLU KİRLİ IRMAK İSE DENİZ OLMAK GEREK” “İnsanları tehdit eden, kısıtlayan bir baskı unsuru var. Kültürel bir geri bıraktırılmışlığımız var. İnsan egosunu zalimleştirmeye çalışan bir yanı var çok şeyin. İnsanoğlu kirli bir ırmak. Bunu hazmedebilmek için deniz olması lazım kişinin. Bu konularda özellikle F Tipi cezaevleri, işkence, tecrit, cinayetlere karşı her zaman halkın yanında olmaya çalıştım. Onların da sanat yaşamımda bana büyük desteği oldu. Eşsiz dostluklar gelişti. Hatta cezaevlerinden gelen mektupları hala saklıyorum. BASKILAR VE ZORLUKLARA RAĞMEN… Yurt dışı ve yurt içinde bunları ifade etme şansım oldu. Kısacı zor bir yaşam biçimi olsa da mutluyum.” Aydınlanma çağının önemli isimlerinen Fɾansız yazaɾ ve filozof  Diderot’un, “Korku güçlünün zayıfı fırlatmak için gerdiği yaydır. Bu yayı kıran korkudan kurtulur” sözünü anımsatan Mavruk, Aydın Sanatçı İnsiyatifi’nde de yer alan önemli isimlerden biriyken, bunun bedelini işinden olmakla ödedi. Mavruk, üniversitede tıbbı çeviri yapıyordu ve bu işine son verildi.  Sayısız kere gözaltına alındı. Sabahın 05.00’inde evinden alınıp üç gün boyunca hücrede tutuldu. Akıl almaz hakaretlere uğradı.  Onun yaşamındaki en affedemediği çirkin olay ise uğradığı bir iftara oldu. Bu olayı şöyle anlattı Ruhan Mavruk: “Yoğun baskı, gözaltı, tehditler arasında bir gün benim fuhuş yaptığım gibi bir iftira yaymışlar. Yolumu kesip para teklif edenler oldu. Açılmış bir dava varken, henüz günü gelmeden o dava için keyfi olarak adliyeye çağrıldım, hakimle görüştürülmedim ve hakaretlere uğradım. Hiç gerekçe yokken hakkımda arama, yakalama kararlarından söz edip sonra bıraktılar. Bunu yapanlar İstanbul’da Terörle mücadelede görevli polislerdi.   Gaziantep’te adliye önünde F tipi cezaevleriyle ilgili bir basın açıklamasında bir şiir okudum diye hakkımda dava açıldı. İstanbul’da saldırıya uğradım. Zor günler sürüyor ama yaşam devam ediyor. Bir Latin atasözü var; Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.” Mavruk, İda Dağı Çöz Beni, Derinliğin Serinliği, Felsefe Yayınları ve Özdeyişler, Leyla’dan Beri, Fiyortlar, Toplu Eserler, Issız Ada ve Savaş Zırhlısı gibi eserleri ülkeye kazandıran bir isim.