“TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ VAR BAKLİYAT ÜRETİMİ ARTIRMALIYIZ”

GÜNDEM 29.08.2018 - 17:36, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1468+ kez okundu.
 

“TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ VAR BAKLİYAT ÜRETİMİ ARTIRMALIYIZ”

Türkiye’de bakliyat üretiminin artırılmasını isteyen ve bunun için gerekli düzenlemeler
  30 YIL ÖNCE 20 MİLYON DEKARDI ŞİMDİ! Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, Türkiye‘de üretim maliyetlerinin yüksekliğinin büyük sorun olduğunu belirterek, üretimde kullanılan girdilerdeki fiyat yüksekliğinin çiftçide bezginliği artırdığını söyledi. İncefikir, Türkiye’de 30 yıl önce 20 milyon dekar alanda baklagil ekimi yapılırken 2016 verilerine göre ekim alanının yaklaşık 6 milyon dekara gerilediğinin görüldüğünü söyledi. GÜBRE, İLAÇ, TOHUM EL YAKIYOR İncefikir, yaptığı açıklamada, “Bu sadece baklagiller için değil tüm tarım ürünleri için geçerli. Akaryakıt, gübre, ilaç, tohum gibi temel üretim araçlarında dışa bağımlı olan ülkemizde girdi fiyatları sürekli artarken çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı aynı oranda artmıyor. Üretici para kazanamadığı için de üretimden kaçıyor. Türkiye‘de tarım dışı kalan 4 milyon hektar alan bunun kanıtı niteliğindedir” dedi. TÜRKİYE BÜYÜK POTANSİYELE SAHİP Dünyada bakliyat ürünlerinin insan beslenmesinde bitkisel kaynaklı protein gereksiniminin karşılanması bakımından büyük önemi bulunduğuna dikkat çeken İncefikir, “Türkiye büyük bir baklagil yetiştirme potansiyeline sahiptir. Nohut ve mercimek, fasulye, bakla, bezelye ve börülcenin ekim nöbeti içerisinde bugünkünden daha fazla yetiştirilmesi mümkündür” diye konuştu. İŞTE RAKAMLAR Ülkemizde 1988’de 20 milyon dekar alanda baklagil ekimi yapılırken, 2016’da bu rakam yaklaşık 6 milyon dekara geriledi. Üretim ise 1988’de 2 milyon 136 bin ton iken, 2016’da yüzde 50  düşüşle 1 milyon tona indi. 1988’de 2 bin ton olan bakliyat ithalatı 2016‘da 400 bin tonu geçti. Bakliyat ithalatının büyük kısmını kırmızı mercimek, fasulye, yeşil mercimek ve nohut izliyor. ÇİFTÇİ ÜRETİMDEN NEDEN ÇEKİLDİ? Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, bakliyat üreticilerinin üretimden neden çekildiklerine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Üretici para kazanamadığı için üretimden kaçıyor. Türkiye‘de tarım dışı kalan 4 milyon hektar alan bunun kanıtı niteliğinde. Türkiye‘de 1980’li yılların ikinci yarısında uygulanan destekleyici politikalar, baklagillerin üretimine önemli bir ivme kazandırdı. 1990‘lı yıllarda uygulanan tam tersi politikalar ise baklagillerin üretimini olumsuz etkiledi. Ürettiği ürün elinde kalanlar ekim alanlarını, fiyat garantisi olan ve üretimi daha kolay olan diğer ürünlere kaydırarak baklagillerin üretiminden kaçtı. Baklagillerin üretiminde işçilik maliyeti diğer alternatif ürünlere göre daha yüksek. Bu da üreticiyi zorluyor. Hasat, çoğunlukla işçiler tarafından elle toplanarak yapılıyor. Alternatif ürünlerde bu maliyet kısmen daha düşük. Üretim maliyetinin artması, verim düşüklüğü nedeniyle Türkiye‘deki üreticiler dünya fiyatları ile yarışamıyor. Üretici tercihini makinalı hasat yapılan ürünlerden yana kullanıyor. Tarımda uygulanan yanlış politika ve yüksek maliyetler nedeniyle daha az zahmetli, maliyeti düşük, insan işgücüne daha az gereksinim duyulan ürünlere yöneliş var. Kaliteli ve verimli tohum kullanımı yok denecek kadar düşük. Devlet ve tohumculuk firmaları baklagillerin üretimine ilgisiz. Bu yüzden kaliteli ve verimli tohum bulmak zor. Son yıllarda çok tekrarlanan kuraklık en çok baklagillerin üretimini olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye‘de iklimsel verilere ilişkin öngörüler kısa süreleri kapsadığından, üreticilere gelecekte yapılacak yönlendirmeler söz konusu olmuyor. BAKLİYAT ÜRETİMİNİN ARTIRMANIN YOLLARI VAR Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, bakliyat üretimi artırmanın yollarından birinin de öncelikle mazot, gübre, ilaç, tohum gibi girdilerin fiyatlarının kontrol altında bulundurulması olduğuna dikkat çekti. İncefikir, hastalık ve zararlılara dayanıklı, makineli hasada uygun, kaliteli, yüksek verimli, yerli tüketicilerin ve dış pazarın isteğine uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmasını isteyerek şöyle devam etti: “Bakliyat ekim alanlarının genişletilmesi için ‘Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi’ yeniden başlatılmalı. Hasat döneminde bakliyat ithalatına izin verilmemeli. Hasattan sonra çiftçinin ürününü satın alıp pazarlayacak müdahale kuruluşları oluşturulmalı. Bakanlık çiftçiyi bakliyat üretimine teşvik için 2015 yılında prim desteklerini yüzde 100, 2016 yılında ise yüzde 50 oranında arttırarak kilogram başına desteği 30 kuruşa çıkardı. Bu durum bakliyat üretimini kısmen artırabilir. Ancak uzun vadede, sorunların çözümlenmesine katkısı yetersiz kalacaktır.”
Türkiye’de bakliyat üretiminin artırılmasını isteyen ve bunun için gerekli düzenlemeler

 

30 YIL ÖNCE 20 MİLYON DEKARDI ŞİMDİ!

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, Türkiye‘de üretim maliyetlerinin yüksekliğinin büyük sorun olduğunu belirterek, üretimde kullanılan girdilerdeki fiyat yüksekliğinin çiftçide bezginliği artırdığını söyledi. İncefikir, Türkiye’de 30 yıl önce 20 milyon dekar alanda baklagil ekimi yapılırken 2016 verilerine göre ekim alanının yaklaşık 6 milyon dekara gerilediğinin görüldüğünü söyledi.

GÜBRE, İLAÇ, TOHUM EL YAKIYOR

İncefikir, yaptığı açıklamada, “Bu sadece baklagiller için değil tüm tarım ürünleri için geçerli. Akaryakıt, gübre, ilaç, tohum gibi temel üretim araçlarında dışa bağımlı olan ülkemizde girdi fiyatları sürekli artarken çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı aynı oranda artmıyor. Üretici para kazanamadığı için de üretimden kaçıyor. Türkiye‘de tarım dışı kalan 4 milyon hektar alan bunun kanıtı niteliğindedir” dedi.

TÜRKİYE BÜYÜK POTANSİYELE SAHİP

Dünyada bakliyat ürünlerinin insan beslenmesinde bitkisel kaynaklı protein gereksiniminin karşılanması bakımından büyük önemi bulunduğuna dikkat çeken İncefikir, “Türkiye büyük bir baklagil yetiştirme potansiyeline sahiptir. Nohut ve mercimek, fasulye, bakla, bezelye ve börülcenin ekim nöbeti içerisinde bugünkünden daha fazla yetiştirilmesi mümkündür” diye konuştu.

İŞTE RAKAMLAR

Ülkemizde 1988’de 20 milyon dekar alanda baklagil ekimi yapılırken, 2016’da bu rakam yaklaşık 6 milyon dekara geriledi. Üretim ise 1988’de 2 milyon 136 bin ton iken, 2016’da yüzde 50  düşüşle 1 milyon tona indi. 1988’de 2 bin ton olan bakliyat ithalatı 2016‘da 400 bin tonu geçti. Bakliyat ithalatının büyük kısmını kırmızı mercimek, fasulye, yeşil mercimek ve nohut izliyor.

ÇİFTÇİ ÜRETİMDEN NEDEN ÇEKİLDİ?

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, bakliyat üreticilerinin üretimden neden çekildiklerine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Üretici para kazanamadığı için üretimden kaçıyor. Türkiye‘de tarım dışı kalan 4 milyon hektar alan bunun kanıtı niteliğinde. Türkiye‘de 1980’li yılların ikinci yarısında uygulanan destekleyici politikalar, baklagillerin üretimine önemli bir ivme kazandırdı. 1990‘lı yıllarda uygulanan tam tersi politikalar ise baklagillerin üretimini olumsuz etkiledi. Ürettiği ürün elinde kalanlar ekim alanlarını, fiyat garantisi olan ve üretimi daha kolay olan diğer ürünlere kaydırarak baklagillerin üretiminden kaçtı. Baklagillerin üretiminde işçilik maliyeti diğer alternatif ürünlere göre daha yüksek. Bu da üreticiyi zorluyor. Hasat, çoğunlukla işçiler tarafından elle toplanarak yapılıyor. Alternatif ürünlerde bu maliyet kısmen daha düşük. Üretim maliyetinin artması, verim düşüklüğü nedeniyle Türkiye‘deki üreticiler dünya fiyatları ile yarışamıyor. Üretici tercihini makinalı hasat yapılan ürünlerden yana kullanıyor. Tarımda uygulanan yanlış politika ve yüksek maliyetler nedeniyle daha az zahmetli, maliyeti düşük, insan işgücüne daha az gereksinim duyulan ürünlere yöneliş var. Kaliteli ve verimli tohum kullanımı yok denecek kadar düşük. Devlet ve tohumculuk firmaları baklagillerin üretimine ilgisiz. Bu yüzden kaliteli ve verimli tohum bulmak zor. Son yıllarda çok tekrarlanan kuraklık en çok baklagillerin üretimini olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye‘de iklimsel verilere ilişkin öngörüler kısa süreleri kapsadığından, üreticilere gelecekte yapılacak yönlendirmeler söz konusu olmuyor.

BAKLİYAT ÜRETİMİNİN ARTIRMANIN YOLLARI VAR

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, bakliyat üretimi artırmanın yollarından birinin de öncelikle mazot, gübre, ilaç, tohum gibi girdilerin fiyatlarının kontrol altında bulundurulması olduğuna dikkat çekti. İncefikir, hastalık ve zararlılara dayanıklı, makineli hasada uygun, kaliteli, yüksek verimli, yerli tüketicilerin ve dış pazarın isteğine uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmasını isteyerek şöyle devam etti: “Bakliyat ekim alanlarının genişletilmesi için ‘Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi’ yeniden başlatılmalı. Hasat döneminde bakliyat ithalatına izin verilmemeli. Hasattan sonra çiftçinin ürününü satın alıp pazarlayacak müdahale kuruluşları oluşturulmalı. Bakanlık çiftçiyi bakliyat üretimine teşvik için 2015 yılında prim desteklerini yüzde 100, 2016 yılında ise yüzde 50 oranında arttırarak kilogram başına desteği 30 kuruşa çıkardı. Bu durum bakliyat üretimini kısmen artırabilir. Ancak uzun vadede, sorunların çözümlenmesine katkısı yetersiz kalacaktır.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.