“2019’da negatif büyüme olmayacak”

GÜNDEM 09.04.2019 - 12:40, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1186+ kez okundu.
 

“2019’da negatif büyüme olmayacak”

  Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, 2019’un küresel ölçekte zorlu bir yıl olacağı beklentilerine karşılık, Türkiye’nin negatif büyümeyeceğini söyledi.   Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin (Çukurova GİAD) gençlere yönelik projelerinden biri olan Çukurova GİAD Akademi öğrencileriyle bir araya gelen Prof. Dr. Emre Alkin, “Fırtınada Ayakta Kalma Sanatı” ve “Türkiye’nin Geleceği Parlak” konularında Türkiye ve Dünya ekonomisini üzerine genel değerlendirme yaptı. Türkiye’de üretimin düşük olmasından yakınıldığını vurgulayan Alkin, “Ülke olarak üretime kafayı takmış durumdayız. Türkiye’nin üretmekle ilgili sorunu yok. Türkiye’nin üretmekten bıkmış insanları var. Biz sanayicilerin önemli bir kısmını Türkiye’de bıktırdık. Sanayi yapmak çok zor, maliyetler zaten çok yüksek. En güzeli arazileri AVM’lere çevirelim, daha fazla para kazanalım düşüncesiyle ve inşaat furyasıyla insanları sanayiden soğuttuk. Sanayiden soğutmadan dolayı bizim cari işlemler açığımızda da yapısal bir sorun oluştu. İthalatımızın yüzde 85’inden fazlası hammadde, yatırımlara, üretime yönelik. Türkiye ithalat yapamazsa üretim yapamayacak halde” dedi. Geleceğin iş adamı, yöneticisi, genel müdürü olabilecek gençlere ‘çözüm odaklı üretim’ tavsiyesinde bulunan Alkin, Türkiye’de sürekli büyümeden söz edildiğini, ancak, asıl konuşulması gereken konunun yapısal reformlarla kalkınmayı sağlamak olduğuna dikkat çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:   KALKINMA VE YAPISAL REFORMLAR “Herkesin yaptığını yaparsan, mal ve hizmet üreterek rekabet edersen çok sert bir rekabetle karşı karşıya kalırsın. Çözüm anlamında bir şey ürettiğin zaman farklı olursun. Dünyada milli geliri yüksek ulusların geçmişine bakın. Hiç vergi reformu yok, yüksek ithalat vergisi yok. Ne var, adalet, eğitim, hak ve özgürlükler. Yani yapısal reformlar. Ancak, özgür beyinler çarpıcı, sıra dışı şeyler üretir. Üstü-astı herkesin adalet karşısında eşit olduğu, eğitim seviyesinin yüksek olduğu, herkesin eşit şartlarla yarıştığı ülkede müthiş işler çıkıyor. Çözüm yaratan ülkeler de genellikle adalet, hak ve özgürlükler, eğitimin yüksek seviyelerde olduğu ülkeler.”    ‘RESESYONDA DEĞİLİZ’ ABD’nin dünyanın toplam gelirinin yüzde 25’ini, Çin’in yüzde 15’ini aldığını, Türkiye’nin ise yüzde 1,07’sini aldığına dikkat çeken Alkin, “Türkiye’nin durumu çok kötü değil. Siyasal rejimlerin istikrarlı olmadığı yerlerde kalkınma gerçekleşemiyor. Ülkemize baktığımızda davranışlarımız kalkınmayla ilgili değil büyümeyle alakalı. Dünyanın toplam borcunun yüzde 31’i ABD’nin. Türkiye’nin borcu ise dünyanın toplam borcunun yüzde 0,4’ü. Türkiye’nin borcu düşük, ödenemeyecek bir borç değil, ama, vade kısa ve faizi yüksek. 2019’da çok vahim bir şey olmazsa Türkiye’nin bu sene yüzde 0-1 arasında pozitif büyüme ihtimali var. Resesyonda sayılmayacağız. Eksi büyümeme ihtimali var. Milli geliri büyütmenin de bence bir önemi yok. Bizim nicelik açısından değil, nitelik açısından büyümemiz, kalkınmamız lazım” diye konuştu.   ACİL ÖNLEMLERLE EKONOMİ YÖNETİMİ Sıkıntılı geçecek 2019 yılı için “Müşterileri elde tutma ve tahsilatı gerçekleştirebilme senesi” yorumu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, şunları söyledi: “Eldeki müşterilerinin memnuniyetini her sene yüzde 10 artırırsan, cironu yüzde 10 artırırsın. Küresel ticarette 2019’un riskleri ABD Başkanı Trump, ticari korumacılık, brexit, jeopolitik riskler ve Suriye. Ticari korumacılık ticari diplomasiyi öldürür, ticari diplomasi ölürse diplomasi ölür, diplomasi ölürse savaş olur. Diplomasinin olması için de ülkeler arasında bir olumlu münasebetin olması lazım, bu münasebeti de ticaretle kuracağız. İngiltere’ye otomotiv ve tekstil sektörü olarak çok ciddi mal satıyoruz, brexit olursa hangi anlaşmayla, nasıl mal satacağız bilmiyoruz. Otomotiv ve tekstil sanayi korku içerisinde. İngiltere ‘ben çıkacağım’ diyor ama oybirliğiyle alınan kararların içinde de var. Görünen olumsuzluklara rağmen gelecek parlak. Gelişmekte olan 7 ülkenin (E7) büyüme performansı IMF, OECD, Dünya Bankası verilerine göre G7 ülkelerinin kat kat üzerine çıkacak. Türkiye’de satışların düşmesi geçicidir. Her karanlığın sonu aydınlıktır. Şirketlerin büyümesi açısından, cirolar açısından, bilançoların gelişmesi açısından sıkıntı yok. Türkiye için en uyumlu büyüme hızı yüzde 5’tir. Türkiye’de bazı işler ters gidiyor ve ters giden işlerin başında tarım geliyor. Tarımın hassasiyetle ele alınması lazım, inşaata benzemez. Devletimiz uzun zamandır tarıma gereken önemi vermiyor. İnşaat değer yaratmıyor. Tarımın her türlüsü ise katma değer yaratıyor. Dünyadaki gıda fiyatlarında, tarımsal ürünlerdeki fiyat artışlarına baktığımızda Türkiye’de yangın çıktığını gördük. Fiyatlar düşsün demiyorum ama bu kadar çıkması da anormal. Tanzim satış mağazalarına da kızmayın. Fiyatlar fırladı. Yangın çıktı, mecburen müdahale edildi. Kontrolden çıkmasın diye piyasaya tahakküm var. Bunlar yapılabilir şeyler, yanlış da değil. Acil müdahale için yaparsınız. Ama bütün ekonomiyi acil önlemlerle yönetemezsiniz. Kalıcı önlemler lazım. Ne tüketen memnun, ne üreten. Ortada bir yanlışlık olduğu belli. ‘Kriz var, boş ver’ diyeni dinlemeyin. Zor zamanda üretilen çözümler önemli. İnsanların parası var, iş arıyor. Start-up projeler kriz dönemlerinde ortaya çıkar. Ekonomide istikrar ile dinamik özel sektör ve sürdürülebilir kamu yatırımları önümüzdeki dönem büyümeyi destekleyecektir.” Dernek Başkanı Ömer Faruk Sakarya, yönetim kurulu üyeleri ve dernek üyelerinin de izlediği ders sonunda Prof. Dr. Emre Alkin’e Çukurova GİAD Akademi’ye katkısı nedeniyle teşekkür plaketi verildi.

 

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, 2019’un küresel ölçekte zorlu bir yıl olacağı beklentilerine karşılık, Türkiye’nin negatif büyümeyeceğini söyledi.

 

Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin (Çukurova GİAD) gençlere yönelik projelerinden biri olan Çukurova GİAD Akademi öğrencileriyle bir araya gelen Prof. Dr. Emre Alkin, “Fırtınada Ayakta Kalma Sanatı” ve “Türkiye’nin Geleceği Parlak” konularında Türkiye ve Dünya ekonomisini üzerine genel değerlendirme yaptı. Türkiye’de üretimin düşük olmasından yakınıldığını vurgulayan Alkin, “Ülke olarak üretime kafayı takmış durumdayız. Türkiye’nin üretmekle ilgili sorunu yok. Türkiye’nin üretmekten bıkmış insanları var. Biz sanayicilerin önemli bir kısmını Türkiye’de bıktırdık. Sanayi yapmak çok zor, maliyetler zaten çok yüksek. En güzeli arazileri AVM’lere çevirelim, daha fazla para kazanalım düşüncesiyle ve inşaat furyasıyla insanları sanayiden soğuttuk. Sanayiden soğutmadan dolayı bizim cari işlemler açığımızda da yapısal bir sorun oluştu. İthalatımızın yüzde 85’inden fazlası hammadde, yatırımlara, üretime yönelik. Türkiye ithalat yapamazsa üretim yapamayacak halde” dedi. Geleceğin iş adamı, yöneticisi, genel müdürü olabilecek gençlere ‘çözüm odaklı üretim’ tavsiyesinde bulunan Alkin, Türkiye’de sürekli büyümeden söz edildiğini, ancak, asıl konuşulması gereken konunun yapısal reformlarla kalkınmayı sağlamak olduğuna dikkat çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

KALKINMA VE YAPISAL REFORMLAR

“Herkesin yaptığını yaparsan, mal ve hizmet üreterek rekabet edersen çok sert bir rekabetle karşı karşıya kalırsın. Çözüm anlamında bir şey ürettiğin zaman farklı olursun. Dünyada milli geliri yüksek ulusların geçmişine bakın. Hiç vergi reformu yok, yüksek ithalat vergisi yok. Ne var, adalet, eğitim, hak ve özgürlükler. Yani yapısal reformlar. Ancak, özgür beyinler çarpıcı, sıra dışı şeyler üretir. Üstü-astı herkesin adalet karşısında eşit olduğu, eğitim seviyesinin yüksek olduğu, herkesin eşit şartlarla yarıştığı ülkede müthiş işler çıkıyor. Çözüm yaratan ülkeler de genellikle adalet, hak ve özgürlükler, eğitimin yüksek seviyelerde olduğu ülkeler.” 

 

‘RESESYONDA DEĞİLİZ’

ABD’nin dünyanın toplam gelirinin yüzde 25’ini, Çin’in yüzde 15’ini aldığını, Türkiye’nin ise yüzde 1,07’sini aldığına dikkat çeken Alkin, “Türkiye’nin durumu çok kötü değil. Siyasal rejimlerin istikrarlı olmadığı yerlerde kalkınma gerçekleşemiyor. Ülkemize baktığımızda davranışlarımız kalkınmayla ilgili değil büyümeyle alakalı. Dünyanın toplam borcunun yüzde 31’i ABD’nin. Türkiye’nin borcu ise dünyanın toplam borcunun yüzde 0,4’ü. Türkiye’nin borcu düşük, ödenemeyecek bir borç değil, ama, vade kısa ve faizi yüksek. 2019’da çok vahim bir şey olmazsa Türkiye’nin bu sene yüzde 0-1 arasında pozitif büyüme ihtimali var. Resesyonda sayılmayacağız. Eksi büyümeme ihtimali var. Milli geliri büyütmenin de bence bir önemi yok. Bizim nicelik açısından değil, nitelik açısından büyümemiz, kalkınmamız lazım” diye konuştu.

 

ACİL ÖNLEMLERLE EKONOMİ YÖNETİMİ

Sıkıntılı geçecek 2019 yılı için “Müşterileri elde tutma ve tahsilatı gerçekleştirebilme senesi” yorumu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, şunları söyledi:

“Eldeki müşterilerinin memnuniyetini her sene yüzde 10 artırırsan, cironu yüzde 10 artırırsın. Küresel ticarette 2019’un riskleri ABD Başkanı Trump, ticari korumacılık, brexit, jeopolitik riskler ve Suriye. Ticari korumacılık ticari diplomasiyi öldürür, ticari diplomasi ölürse diplomasi ölür, diplomasi ölürse savaş olur. Diplomasinin olması için de ülkeler arasında bir olumlu münasebetin olması lazım, bu münasebeti de ticaretle kuracağız. İngiltere’ye otomotiv ve tekstil sektörü olarak çok ciddi mal satıyoruz, brexit olursa hangi anlaşmayla, nasıl mal satacağız bilmiyoruz. Otomotiv ve tekstil sanayi korku içerisinde. İngiltere ‘ben çıkacağım’ diyor ama oybirliğiyle alınan kararların içinde de var. Görünen olumsuzluklara rağmen gelecek parlak. Gelişmekte olan 7 ülkenin (E7) büyüme performansı IMF, OECD, Dünya Bankası verilerine göre G7 ülkelerinin kat kat üzerine çıkacak. Türkiye’de satışların düşmesi geçicidir. Her karanlığın sonu aydınlıktır. Şirketlerin büyümesi açısından, cirolar açısından, bilançoların gelişmesi açısından sıkıntı yok. Türkiye için en uyumlu büyüme hızı yüzde 5’tir. Türkiye’de bazı işler ters gidiyor ve ters giden işlerin başında tarım geliyor. Tarımın hassasiyetle ele alınması lazım, inşaata benzemez. Devletimiz uzun zamandır tarıma gereken önemi vermiyor. İnşaat değer yaratmıyor. Tarımın her türlüsü ise katma değer yaratıyor. Dünyadaki gıda fiyatlarında, tarımsal ürünlerdeki fiyat artışlarına baktığımızda Türkiye’de yangın çıktığını gördük. Fiyatlar düşsün demiyorum ama bu kadar çıkması da anormal. Tanzim satış mağazalarına da kızmayın. Fiyatlar fırladı. Yangın çıktı, mecburen müdahale edildi. Kontrolden çıkmasın diye piyasaya tahakküm var. Bunlar yapılabilir şeyler, yanlış da değil. Acil müdahale için yaparsınız. Ama bütün ekonomiyi acil önlemlerle yönetemezsiniz. Kalıcı önlemler lazım. Ne tüketen memnun, ne üreten. Ortada bir yanlışlık olduğu belli. ‘Kriz var, boş ver’ diyeni dinlemeyin. Zor zamanda üretilen çözümler önemli. İnsanların parası var, iş arıyor. Start-up projeler kriz dönemlerinde ortaya çıkar. Ekonomide istikrar ile dinamik özel sektör ve sürdürülebilir kamu yatırımları önümüzdeki dönem büyümeyi destekleyecektir.”

Dernek Başkanı Ömer Faruk Sakarya, yönetim kurulu üyeleri ve dernek üyelerinin de izlediği ders sonunda Prof. Dr. Emre Alkin’e Çukurova GİAD Akademi’ye katkısı nedeniyle teşekkür plaketi verildi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.