Öğretmenlere yönelik anketin çarpıcı sonuçları; EK İŞ ARIYORUM!

EĞİTİM 23.11.2021 - 18:30, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:20 1240+ kez okundu.
 

Öğretmenlere yönelik anketin çarpıcı sonuçları; EK İŞ ARIYORUM!

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitimİş) Adana Şube Başkanı Seher Emre, eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için yapılan bir anketin dikkat çeken sonuçlarını açıkladı.
GIDA İHTİYAÇLARINI KARŞILAMADA ZORLUK YAŞIYORUZ   Emre, sendikanın 3 bin 630 eğitim emekçisinin katılımıyla gerçekleştirdiği ankette, katılımcıların yüzde 57,8’inin ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarının ortaya çıktığını söyledi.   EKONOMİK ZORLUKLAR MOTİVASYONU DÜŞÜRÜYOR   Eğitimcilerin yüzde 61,1’inin ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü söylediğini anlatan Emre, yüzde 84,3’ünün ek iş aradığını belirttiğini kaydetti. Emre, “Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır” dedi.   “Öğretmenin toplumsal statüsü, ekonomik, sosyal ve özlük hakları bu dönemde geriledi”   Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitimİş) Sendikası Adana Şube Başkanı Seher Emre, “AKP iktidarı döneminde, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, ciddi şekilde gerilemiştir” dedi. Emre, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928’de Millet Mektepleri’nin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin yıldönümü olan 24 Kasım’ın yaklaşık 40 yıldan bu yana Öğretmenler Günü olarak kutlandığını anımsattı. Emre, “Bu vesileyle Başöğretmenimiz Atatürk’ü saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz” ifadelerini kullandı.   MADDİ OLANAKLARDAN YOKSUN BIRAKILDIK   Atatürk’ün ulusal bütünlüğün kurulmasında ve geliştirilmesinde, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi öğretmenlere verdiğine dikkat çeken Sehe Emre,  Atatürk’ün “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus adını alma yeteneğini kazanmamıştır” sözlerini anımsatarak şunları kaydetti: “Bugün ise Türkiye’de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. Muhalif ve örgütlü öğretmen devletin gözünde sakıncalı görülmekte; öğretmenin mesleki ve demokratik haklarını savunacağı örgütlenme hakkı engellenmekte; kendisini daha da yetiştirecek ve toplumda saygınlığını sürdürecek maddi olanaklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimi bilimsel ve laik özünden koparmaya çalışan siyasi kadrolar, eğitimi çökertirken öğretmeni de ezmektedir. Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir.”   MAAŞLAR ARTMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR ANCAK…   Türkiye’deki eğitim ve bilim emekçilerinin OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda olduğunu anımsatan Emre, geçtiğimiz yıllar içinde eğitim ve bilim emekçilerinin aldıkları maaşların, rakamsal olarak artmış gibi görünse de enflasyon nedeniyle insanca yaşam seviyesinden daha da uzaklaşıldığını ileri sürdü.   ÖĞRETMENLERİN YARIDAN FAZLASI EK İŞLERLE GEÇİNİYOR   Emre, şöyle devam etti: “Satın alma gücü düşen öğretmenlerimizin yarısından fazlası ancak ek işler yaparak geçinebilir hale gelmiştir. Seçim boyunca hükümetin dilinden düşmeyen 3600 ek gösterge konusunda da hiçbir adım atılmamıştır. öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, emek sömürüsünü artırmış, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında sömürülürken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na ve imzaladığımız uluslararası sözleşmelere göre öğretmenlik mesleği uzmanlık mesleğidir. Öğretmen açığının ücretli öğretmen uygulamasıyla kapatılmaya çalışılması, eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Meslek itibarı zayıflatılan ve statüleri düşürülen öğretmenler, çok kolay bir şekilde tehdit edilmiş ve şiddete maruz kalmıştır. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine yakışır şekilde nesiller yetiştirmek için okullardaki gerici faaliyetlerle mücadele etmek isteyen öğretmenler cezalandırılır, meslekten koparılır hale gelmiştir. Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için sendikamızın 3630 eğitim emekçisinin katılımı ile gerçekleştirdiği ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Yüzde 49,4’ü erkek, yüzde 50,6’sı kadın toplamda 3530 öğretmenin katıldığı araştırmamıza göre; -Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalış(a)madığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır. -Katılımcıların yüzde 57,8’i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65’i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir. -Katılımcıların yüzde 61,1’i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3’ü ek iş aradığı belirtmiştir. Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır.   Ekonomik olarak zor durumda olan eğitim çalışanlarının öncelik olarak ekonomiyi temel sorun olarak görmelerinin nedeni yukarıdaki görüşlerinden belli olmaktadır. Katılımcıların yüzde 64,2'si düşük maaşları nedeniyle toplumdaki saygınlıklarının yıprandığını aktarmıştır. “Öğrencilerimden ve meslektaşlarımdan uzak kalmak mesleki motivasyonumu her zaman düşürüyor” diyenlerin oranı yüzde 70,6’dır. Katılımcıların yüzde 77,6'sı pandemi sürecinde teknolojik ihtiyaçlarının MEB tarafından karşılanmadığını kaydetmiştir. Bu tablonun yaratıcıları bilmelidir ki Başöğretmen Atatürk'ün eğitim neferleri olarak bu karamsar, vahim tabloya rağmen yılmıyoruz! İŞTE TALEPLER: İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz! Söz verilmesine rağmen yaşama geçirilmeyen 3600 ek gösterge hakkımızı istiyoruz! Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz! Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz! Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz! Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz! Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz! Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz! Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz! Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitimİş) Adana Şube Başkanı Seher Emre, eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için yapılan bir anketin dikkat çeken sonuçlarını açıkladı.

GIDA İHTİYAÇLARINI KARŞILAMADA ZORLUK YAŞIYORUZ

 

Emre, sendikanın 3 bin 630 eğitim emekçisinin katılımıyla gerçekleştirdiği ankette, katılımcıların yüzde 57,8’inin ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarının ortaya çıktığını söyledi.

 

EKONOMİK ZORLUKLAR MOTİVASYONU DÜŞÜRÜYOR

 

Eğitimcilerin yüzde 61,1’inin ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü söylediğini anlatan Emre, yüzde 84,3’ünün ek iş aradığını belirttiğini kaydetti. Emre, “Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır” dedi.

 

“Öğretmenin toplumsal statüsü, ekonomik, sosyal ve özlük hakları bu dönemde geriledi”

 

Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitimİş) Sendikası Adana Şube Başkanı Seher Emre, “AKP iktidarı döneminde, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, ciddi şekilde gerilemiştir” dedi.

Emre, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928’de Millet Mektepleri’nin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin yıldönümü olan 24 Kasım’ın yaklaşık 40 yıldan bu yana Öğretmenler Günü olarak kutlandığını anımsattı. Emre, “Bu vesileyle Başöğretmenimiz Atatürk’ü saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz” ifadelerini kullandı.

 

MADDİ OLANAKLARDAN YOKSUN BIRAKILDIK

 

Atatürk’ün ulusal bütünlüğün kurulmasında ve geliştirilmesinde, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi öğretmenlere verdiğine dikkat çeken Sehe Emre,  Atatürk’ün “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus adını alma yeteneğini kazanmamıştır” sözlerini anımsatarak şunları kaydetti: “Bugün ise Türkiye’de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. Muhalif ve örgütlü öğretmen devletin gözünde sakıncalı görülmekte; öğretmenin mesleki ve demokratik haklarını savunacağı örgütlenme hakkı engellenmekte; kendisini daha da yetiştirecek ve toplumda saygınlığını sürdürecek maddi olanaklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimi bilimsel ve laik özünden koparmaya çalışan siyasi kadrolar, eğitimi çökertirken öğretmeni de ezmektedir. Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir.”

 

MAAŞLAR ARTMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR ANCAK…

 

Türkiye’deki eğitim ve bilim emekçilerinin OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda olduğunu anımsatan Emre, geçtiğimiz yıllar içinde eğitim ve bilim emekçilerinin aldıkları maaşların, rakamsal olarak artmış gibi görünse de enflasyon nedeniyle insanca yaşam seviyesinden daha da uzaklaşıldığını ileri sürdü.

 

ÖĞRETMENLERİN YARIDAN FAZLASI EK İŞLERLE GEÇİNİYOR

 

Emre, şöyle devam etti: “Satın alma gücü düşen öğretmenlerimizin yarısından fazlası ancak ek işler yaparak geçinebilir hale gelmiştir. Seçim boyunca hükümetin dilinden düşmeyen 3600 ek gösterge konusunda da hiçbir adım atılmamıştır. öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, emek sömürüsünü artırmış, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında sömürülürken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na ve imzaladığımız uluslararası sözleşmelere göre öğretmenlik mesleği uzmanlık mesleğidir. Öğretmen açığının ücretli öğretmen uygulamasıyla kapatılmaya çalışılması, eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Meslek itibarı zayıflatılan ve statüleri düşürülen öğretmenler, çok kolay bir şekilde tehdit edilmiş ve şiddete maruz kalmıştır. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine yakışır şekilde nesiller yetiştirmek için okullardaki gerici faaliyetlerle mücadele etmek isteyen öğretmenler cezalandırılır, meslekten koparılır hale gelmiştir. Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için sendikamızın 3630 eğitim emekçisinin katılımı ile gerçekleştirdiği ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Yüzde 49,4’ü erkek, yüzde 50,6’sı kadın toplamda 3530 öğretmenin katıldığı araştırmamıza göre;

-Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalış(a)madığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır.

-Katılımcıların yüzde 57,8’i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65’i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir.

-Katılımcıların yüzde 61,1’i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3’ü ek iş aradığı belirtmiştir. Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır.

 

Ekonomik olarak zor durumda olan eğitim çalışanlarının öncelik olarak ekonomiyi temel sorun olarak görmelerinin nedeni yukarıdaki görüşlerinden belli olmaktadır. Katılımcıların yüzde 64,2'si düşük maaşları nedeniyle toplumdaki saygınlıklarının yıprandığını aktarmıştır.

“Öğrencilerimden ve meslektaşlarımdan uzak kalmak mesleki motivasyonumu her zaman düşürüyor” diyenlerin oranı yüzde 70,6’dır. Katılımcıların yüzde 77,6'sı pandemi sürecinde teknolojik ihtiyaçlarının MEB tarafından karşılanmadığını kaydetmiştir.

Bu tablonun yaratıcıları bilmelidir ki Başöğretmen Atatürk'ün eğitim neferleri olarak bu karamsar, vahim tabloya rağmen yılmıyoruz!

İŞTE TALEPLER:

  • İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz!

  • Söz verilmesine rağmen yaşama geçirilmeyen 3600 ek gösterge hakkımızı istiyoruz!

  • Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz!

  • Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz!

  • Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz!

  • Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz!

  • Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz!

  • Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz!

  • Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz!

  • Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.