ÜRETİCİ İLE TÜKETİCİ FİYATLARI ARASINDAKİ MAKASIN AÇILMASINI ÖNLEYECEK TEDBİRLER ŞART

Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, ülkemizin narenciye üretiminde dünyada önemli bir ülke olduğunu belirterek, yüksek maliyetler sebebiyle üreticiyle tüketici fiyatları arasındaki makasın oldukça açıldığını söyledi.

İncefikir, yaptığı açıklamada,  Türkiye’nin yıllık ortalama 5 milyon ton narenciye üretimiyle dünyada 7’inci, Avrupa’da ise 2. sırada yer aldığını anımsattı. İncefikir, devletin narenciye üreticisine çeşitli teşvikler vererek üretimle tüketim arasındaki fiyat farkını aşağı çekmesi gerektiğine dikkat çekti. Narenciye üretiminin yüzde 90’ının Türkiye’nin de aralarında olduğu Akdeniz Bölgesi’nde yetiştirildiğini ifade eden İncefikir, narenciyenin 1.5 milyon tonluk kısmının Adana’da üretildiğini vurguladı. İncefikir, şöyle devam etti: “Mandalina ve portakalın yüzde 25’i, limonun yüzde 20’si ve greyfurtun yüzde 75’i Adana’da üretiliyor. Ülkemizde yüksek kaliteli ürün yetiştiren üreticiler, girdi maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı devletten destek bekliyor. Bölgemizde limon ve bazı erkenci türlerde hasat başladı. Ancak yıllardır hep karşımıza çıkan ve özellikle sezon başında gerek limonda gerek erkenci mandalinada bahçe ve market arasındaki fiyat farkı 5 veya 6 katı buluyor. Bu fiyat farkına vergiler, yol giderleri, navlun primi, stopaj, KDV vb. vergiler sebep oluyor. Paketleme ve nakliye de ciddi masraf tutulor. Tüm bunları eklendiğinde tarla ile tüketim noktası arasında ciddi bir artış var. Biran önce yapılması gereken üreticiden tüketiciye direkt satışı hayata geçirmektir.” İhracatın da girdi maliyetlerinden dolayı sorun olabildiğini anlatan İncefikir, Türkiye’nin dış pazarlarda rekabet gücünün artırılması ve üreticilerin rekabet edebilmesi için işçilik, gübre, mazot, elektrik, sulama ve nakliye maliyetlerinin mutlak surette düşürülmesi gerektiğine işaret etti. İncefikir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son 5 yılda narenciye ihracatı miktar olarak yüzde 47 arttı. Ancak gelir aynı dönemde yüzde 11 geriledi. Bu da yüksek maliyetten kaynaklanıyor. İç piyasada ürünler, tarladan tüketiciye kadar geçtiği süreçte birçok vergi ve maliyet kalemi var. Adana’da 571 bin dekar narenciye arazisi ile 1 milyon 260 bin ton ürün alınıyor. Adana, Türkiye narenciye üretiminin yüzde 29'unu, Mersin 275 bin dekarda 850 bin ton ile yüzde 23’ünü, Hatay 200 bin dekarda 650 bin ton ile yüzde 17,5’ini, Antalya 160 bin dekarda 600 bin tonla yüzde 17’sini karşılıyor. İhracatta ülke olarak 3’üncü sırada yer alıyoruz.” Dünya narenciye ihracatının 17,3 milyon ton olduğunu ve mali değerinin de 15 milyar doları bulduğunu anlatan Cahit İncefikir, bu pastada Türkiye’nin yılda ortalama 2 milyon ton ihracatla 1 milyar doların üstünde bir döviz geliri sağladığını bildirdi.  Bugün market ile tarla arasında gerek limonda gerek erkenci mandalinada 5 veya 6 kat fark olabildiğini belirten İncefikir, üreticiden tüketiciye direkt satışların hayata geçirilmesi gerektiğine işaret etti. İncefikir, şunları kaydetti: “Otoban ve köprü geçişleri nakliyecilere ücretsiz veya indirimli olmalı. Çünkü konuştuğumuz nakliyeciler İstanbul’a ürün götürürken 1200 TL yol ücreti ödediklerini söylüyor. Ayrıca buna bir de yakıtı eklediğinizde korkunç maliyetler ortaya çıkıyor. Zaten ellerinde ödemelerine ait belgeleri de mevcut. Bu ücretler devlet tarafından teşvik verilse, nakliyeciler daha ucuza taşır ve hatta bugünkü rakamlara yansıttığımızda kilogramda 15 kuruş gibi bir indirim olabilir. Bunu da taşınan tonlara çarparsak büyük paralardan söz ettiğimiz ortaya çıkar. Tarımda yüzde 300 artan girdiler göz önünde bulundurularak düşürülmelidir. Ayrıca son iki yıldır süren pandemi, tüm dünyada beslenme ve gıdada kendine yeterlilik konusunu bir kez daha ortaya çıkarıyor.”