TÜRKİYE’DE YOKSULLUK CİDDİ ORANDA ARTTI

GÜNDEM 31.05.2020 - 16:38, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1357+ kez okundu.
 

TÜRKİYE’DE YOKSULLUK CİDDİ ORANDA ARTTI

CHP Adana milletvekili Burhanettin Bulut, pandemi sonrasında Türkiye’nin kendi gerçekliğiyle karşı karşıya kalacağını belirterek, “Türkiye’yi belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik felaketinin yaşandığı bir dönem bekliyor” dedi. Bulut, CHP Adana milletvekili Burhanettin Bulut, gazetemizi ziyaret ederek, Egemen Gazetesi Kurucusu Hakan Denizli ile bir süre görüştü. Bulut, erken seçimden İş Bankası meselesine, pandemi sürecindeki sosyal yardımlardan belediyelerin yetkisinin tırpanlanması ve son zamanlarda yaşanan güvenlik konularına ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. ÜLKENİN GERÇEKLERİNE GÖRE MÜMKÜN DEĞİL!  “Şu anda iktidarın kullandığı dil ve davranışlar itibarı ile bakıldığında erken seçim havası var. Ulusa Sesleniş Programı’nda Cumhurbaşkanı bir genel başkanın ötesinde trollere seslenir gibi bir konuşma tarzına girmiş durumda. Bunu biz en son 31 Mart seçimlerinden önce gördük. Yine hatırlayın bir beka meselesi önce, sonra kendisine muhalif tüm grupları ‘terörist’ ilan etti. Ve arkasına da şayet dedi bu başkanlar seçilse bile ‘topal ördek’tir dedi. Yani her anlamda bir tehdit dile ile seçimler yapıldı. Bugüne baktığınızda da benzer özellikler var. Cumhurbaşkanı, Adana’da bir gençlik kolları başkanını muhatap alarak bir terör örgütü ile özdeşleştirerek yorumda bulunuyor. Ya da çok önemli bir konuda konuşma yaparken konuşmanın satırlarının arasında mutlaka Cumhuriyet Halk Partisi’ni söylüyor. Ülkenin gerçeklerine göre ise bir erken seçim görmüyorum. Çünkü Türkiye’de pandemi sürecinden önce bir ekonomik kriz vardı. Bu kriz toparlanmadan iktidarın bir seçime gideceği kanaatinde değilim. Yoklama çekiyor. Tam ifade ile bu yoklama insanlar açken acaba milliyetçilik duyguları ile oylarını tutabilir miyim? Ya da insanlar açken bir düşman oluşturarak oylarını tutabilir miyim? diye bir anket çalışması yapıyor diye düşünüyorum.”  MİRAS HUKUKUNU DEĞİŞTİRİRSENİZ HERŞEY BOZULUR “Kendisine muhalif hiç kimseye yaşam şansı vermiyor. Bir; düşmanlaştırarak onları toplum nazarında bir tartışma noktasına sokuyor. İkincisi de nerede bir yapı varsa onu bozmaya çalışıyor. Tipik olarak güç zehirlenmesine uğrayan ama tabanda desteğini yitiren iktidarların genel özelliklerini sergiliyor. Örneğin; baroların yapısını değiştirmek gibi, seçim yasasını değiştirmek gibi. Tabipler Birliği ve mühendis odalarının aynı şekilde. Cumhurbaşkanlığı’ndaki oy oranını düşürmeye çalışması gibi. Aklınıza gelecek her alanda hukuki düzenleme yapmaya çalışıyor. İş Bankası meselesi de Türkiye Cumhuriyeti’nde birkaç defa gündem olmuş. Gündem olduğu dönemler darbe sonrası dönemler. Yani demokrasi kurallarının en az olduğu dönemlerde. Yani bir darbe sonrası demokrasi kanallarının tıkandığı dönemlerde gündeme gelmiş bir konu. O nedenle böyle bir dönemde gelmesi manidar. Türkiye’de hangi dönemde geldiğine bakıldığında bu dönemin özelliğini de göstermiş oluyor. Birkaç tane önemli nokta var bu meselede. Bir tanesi miras hukukudur. Miras hukukuna dokunduğunuz andan itibaren Türkiye’de birçok konu güvenini yitirir. Birçok alanda güven yitirildiği gibi. İkincisi de hep söylenmiştir. Atatürk’ün mirası semboliktir. Orada herhangi bir gelir, herhangibir yönetime müdahale de söz konusu değildir. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin İş Bankası’ndaki yöneticilerine bakın hepsi konunun ehli insanlardır.”  YARDIM YAP-MIŞ GİBİ YAPTILAR! “Tüm dünyada bu pandemi sürecinde insanlara evinde otur denildiğinde onun temel ihtiyaçları karşılanır ve buna uygun çalışmalar yapılır. Türkiye’de pandemi döneminde genel karakterlerinden çok farklı davranmadılar. Mış gibi yaptılar. Örneğin yardım yapıyormuş gibi yaptılar. 240 milyar TL yardım yapıldığı söylendi. Baktığınızda bu 240 milyarın 160 milyara yakını kredi. Kredi yardım sayılmaz, çünkü faizle geri ödemesi yapılacak. Onlara baktığınızda geriye kuş gibi bir rakam kalıyor. Yardım diye bakıldığında vatandaşa verilen 1000 lira yardım sayılabilir. Ama diğerleri bir yardım özelliği taşımıyor. Ama Türkiye açısından özellikle pandemi sonrası korkunç bir tehlike var. Bugün Türkiye nüfusunun 4’te 1’i temel ihtiyaçlarını karşılayamaz halde. Yoksulluk çok ciddi oranda artmıştır. Pandemi sonrası Türkiye kendi gerçekliğiyle karşı karşıya kalacak. Bu kendi gerçekliği Türkiye açısından belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik felaketinin yaşandığı bir dönem bekliyor, diyebiliriz.”  BELEDİYELERE MÜDAHALE DEMOKRATİK DEĞİL  “Sürekli farklı yöntemlerle bugünkü belediyelerin yetkilerini kırpmaya çalışıyor. Bu bir demokrasi hazımsızlığı, bu ülke gelenekleri ve ülke yönetimi açısından da ciddi tehlike arz ediyor. Herkes kendi alanında yöneticilik yapması gerekiyor. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilirken Tayyip Erdoğan sürekli kaliteli yasama dedi, güçlü iktidar, bağımsız yargı dedi. Ama baktığımızda bu kurumların hepsinin tüm gücünü iktidara taşıyor. Bu gün de seçim sonrası meclisin yetkisini aldı, yargının yetkisini aldı. Türlü türlü örneklerle bu ortada. Şimdi de belediyelerin yetkisini alarak merkezileştiriyor. Bu partili Cumhurbaşkanlığı sistemi zaten tıkanmış. Yürümesi mümkün olmayan sistemi daha da tehlikeli hale getirir. Başkanlık sisteminin en önemli özelliği yerel yönetimlerin güçlenmesidir. Şimdi aksi bir davranış içerisine giriyor. Saraya daha çok güç, daha kontrolsüz güç ve daha orantısız yetki veriliyor. Ve tüm bunların sorgulanması da mümkün değil.  O yüzden de mevcutta istikrarlı olmayan sistemin daha da istikrarsız hale getirecek. Tek sebebi ne? Seçimde kaybettiği belediyelerde başkanların yetkisini kırpmak adına bunu yapıyor. Maalesef bu da gelecekte daha büyük sorunlara yol açar. Belediyeye veya CHP’ye ceza vereyim derken ülkeyi tıkıyor. Biz yazıyoruz. Mesela Adana’da metronun yüklü bir borcu var, bu borçların merkezi hükümet tarafından alınması konusunda ne diyorsunuz, metro güzergahının uzatılması konusunda ne düşünüyorsunuz, diye soruyoruz. Cumhurbaşkanlığı bilir deniliyor. Ülkede her şey Cumhurbakanlığı’na kilitlenmiş durumda. Yetkiyi dağıtmanız gerekiyor. Başkanlık sisteminde dikkat edin, eğitim, ulusal güvenlik, dış işleri konularında yoğundur. Ama belediyenin alanına, projelerine girecek kadar müdahale hem demokratik değil, hem de sistemi tıkar.”  HUKUKSUZLUK ARTARSA VAKALAR DA ARTAR “ Yetkiler kişiye göre yada adalet kişiye göre işlemeye başlarsa her türlü çarpıklık ortaya çıkmaya başlar. Adaleti herkese yaymak lazım. Kuralları herkese uygulamak lazım. Ama Türkiye’de bir adaletsizlik baş göstermeye başlayınca adamı olan yargıda işini halleder, adamı olan iktidarda halleder denmeye başladığında zayıflar daha güçsüz hale gelir, baskı artar. Baskı artınca da elinde olanakları olanlar da ne hukuktan ne iktidarın veya muhalefetin denetlemesinden korkar. Bu hukuksuzluk başladığı andan itibaren de bu vakaların sayısı artar. Münferit olay diye değerlendirmek mümkün değil açıkçası son olayları. Burada ne kolluk kuvvetlerini suçlamak ne de orada yaşanan olayları normalleştirmek gibi bir amacım yok ama hukuksuzluk artmaya başlayınca bu vakalar da artar, dünyada bunun çeşitli örnekleri var.”


CHP Adana milletvekili Burhanettin Bulut, pandemi sonrasında Türkiye’nin kendi gerçekliğiyle karşı karşıya kalacağını belirterek, “Türkiye’yi belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik felaketinin yaşandığı bir dönem bekliyor” dedi. Bulut, CHP Adana milletvekili Burhanettin Bulut, gazetemizi ziyaret ederek, Egemen Gazetesi Kurucusu Hakan Denizli ile bir süre görüştü. Bulut, erken seçimden İş Bankası meselesine, pandemi sürecindeki sosyal yardımlardan belediyelerin yetkisinin tırpanlanması ve son zamanlarda yaşanan güvenlik konularına ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
ÜLKENİN GERÇEKLERİNE GÖRE MÜMKÜN DEĞİL!
 “Şu anda iktidarın kullandığı dil ve davranışlar itibarı ile bakıldığında erken seçim havası var. Ulusa Sesleniş Programı’nda Cumhurbaşkanı bir genel başkanın ötesinde trollere seslenir gibi bir konuşma tarzına girmiş durumda. Bunu biz en son 31 Mart seçimlerinden önce gördük. Yine hatırlayın bir beka meselesi önce, sonra kendisine muhalif tüm grupları ‘terörist’ ilan etti. Ve arkasına da şayet dedi bu başkanlar seçilse bile ‘topal ördek’tir dedi. Yani her anlamda bir tehdit dile ile seçimler yapıldı. Bugüne baktığınızda da benzer özellikler var. Cumhurbaşkanı, Adana’da bir gençlik kolları başkanını muhatap alarak bir terör örgütü ile özdeşleştirerek yorumda bulunuyor. Ya da çok önemli bir konuda konuşma yaparken konuşmanın satırlarının arasında mutlaka Cumhuriyet Halk Partisi’ni söylüyor. Ülkenin gerçeklerine göre ise bir erken seçim görmüyorum. Çünkü Türkiye’de pandemi sürecinden önce bir ekonomik kriz vardı. Bu kriz toparlanmadan iktidarın bir seçime gideceği kanaatinde değilim. Yoklama çekiyor. Tam ifade ile bu yoklama insanlar açken acaba milliyetçilik duyguları ile oylarını tutabilir miyim? Ya da insanlar açken bir düşman oluşturarak oylarını tutabilir miyim? diye bir anket çalışması yapıyor diye düşünüyorum.” 
MİRAS HUKUKUNU DEĞİŞTİRİRSENİZ HERŞEY BOZULUR
“Kendisine muhalif hiç kimseye yaşam şansı vermiyor. Bir; düşmanlaştırarak onları toplum nazarında bir tartışma noktasına sokuyor. İkincisi de nerede bir yapı varsa onu bozmaya çalışıyor. Tipik olarak güç zehirlenmesine uğrayan ama tabanda desteğini yitiren iktidarların genel özelliklerini sergiliyor. Örneğin; baroların yapısını değiştirmek gibi, seçim yasasını değiştirmek gibi. Tabipler Birliği ve mühendis odalarının aynı şekilde. Cumhurbaşkanlığı’ndaki oy oranını düşürmeye çalışması gibi. Aklınıza gelecek her alanda hukuki düzenleme yapmaya çalışıyor. İş Bankası meselesi de Türkiye Cumhuriyeti’nde birkaç defa gündem olmuş. Gündem olduğu dönemler darbe sonrası dönemler. Yani demokrasi kurallarının en az olduğu dönemlerde. Yani bir darbe sonrası demokrasi kanallarının tıkandığı dönemlerde gündeme gelmiş bir konu. O nedenle böyle bir dönemde gelmesi manidar. Türkiye’de hangi dönemde geldiğine bakıldığında bu dönemin özelliğini de göstermiş oluyor. Birkaç tane önemli nokta var bu meselede. Bir tanesi miras hukukudur. Miras hukukuna dokunduğunuz andan itibaren Türkiye’de birçok konu güvenini yitirir. Birçok alanda güven yitirildiği gibi. İkincisi de hep söylenmiştir. Atatürk’ün mirası semboliktir. Orada herhangi bir gelir, herhangibir yönetime müdahale de söz konusu değildir. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin İş Bankası’ndaki yöneticilerine bakın hepsi konunun ehli insanlardır.” 
YARDIM YAP-MIŞ GİBİ YAPTILAR!
“Tüm dünyada bu pandemi sürecinde insanlara evinde otur denildiğinde onun temel ihtiyaçları karşılanır ve buna uygun çalışmalar yapılır. Türkiye’de pandemi döneminde genel karakterlerinden çok farklı davranmadılar. Mış gibi yaptılar. Örneğin yardım yapıyormuş gibi yaptılar. 240 milyar TL yardım yapıldığı söylendi. Baktığınızda bu 240 milyarın 160 milyara yakını kredi. Kredi yardım sayılmaz, çünkü faizle geri ödemesi yapılacak. Onlara baktığınızda geriye kuş gibi bir rakam kalıyor. Yardım diye bakıldığında vatandaşa verilen 1000 lira yardım sayılabilir. Ama diğerleri bir yardım özelliği taşımıyor. Ama Türkiye açısından özellikle pandemi sonrası korkunç bir tehlike var. Bugün Türkiye nüfusunun 4’te 1’i temel ihtiyaçlarını karşılayamaz halde. Yoksulluk çok ciddi oranda artmıştır. Pandemi sonrası Türkiye kendi gerçekliğiyle karşı karşıya kalacak. Bu kendi gerçekliği Türkiye açısından belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik felaketinin yaşandığı bir dönem bekliyor, diyebiliriz.” 
BELEDİYELERE MÜDAHALE DEMOKRATİK DEĞİL 
“Sürekli farklı yöntemlerle bugünkü belediyelerin yetkilerini kırpmaya çalışıyor. Bu bir demokrasi hazımsızlığı, bu ülke gelenekleri ve ülke yönetimi açısından da ciddi tehlike arz ediyor. Herkes kendi alanında yöneticilik yapması gerekiyor. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilirken Tayyip Erdoğan sürekli kaliteli yasama dedi, güçlü iktidar, bağımsız yargı dedi. Ama baktığımızda bu kurumların hepsinin tüm gücünü iktidara taşıyor. Bu gün de seçim sonrası meclisin yetkisini aldı, yargının yetkisini aldı. Türlü türlü örneklerle bu ortada. Şimdi de belediyelerin yetkisini alarak merkezileştiriyor. Bu partili Cumhurbaşkanlığı sistemi zaten tıkanmış. Yürümesi mümkün olmayan sistemi daha da tehlikeli hale getirir. Başkanlık sisteminin en önemli özelliği yerel yönetimlerin güçlenmesidir. Şimdi aksi bir davranış içerisine giriyor. Saraya daha çok güç, daha kontrolsüz güç ve daha orantısız yetki veriliyor. Ve tüm bunların sorgulanması da mümkün değil.  O yüzden de mevcutta istikrarlı olmayan sistemin daha da istikrarsız hale getirecek. Tek sebebi ne? Seçimde kaybettiği belediyelerde başkanların yetkisini kırpmak adına bunu yapıyor. Maalesef bu da gelecekte daha büyük sorunlara yol açar. Belediyeye veya CHP’ye ceza vereyim derken ülkeyi tıkıyor. Biz yazıyoruz. Mesela Adana’da metronun yüklü bir borcu var, bu borçların merkezi hükümet tarafından alınması konusunda ne diyorsunuz, metro güzergahının uzatılması konusunda ne düşünüyorsunuz, diye soruyoruz. Cumhurbaşkanlığı bilir deniliyor. Ülkede her şey Cumhurbakanlığı’na kilitlenmiş durumda. Yetkiyi dağıtmanız gerekiyor. Başkanlık sisteminde dikkat edin, eğitim, ulusal güvenlik, dış işleri konularında yoğundur. Ama belediyenin alanına, projelerine girecek kadar müdahale hem demokratik değil, hem de sistemi tıkar.” 
HUKUKSUZLUK ARTARSA VAKALAR DA ARTAR
“ Yetkiler kişiye göre yada adalet kişiye göre işlemeye başlarsa her türlü çarpıklık ortaya çıkmaya başlar. Adaleti herkese yaymak lazım. Kuralları herkese uygulamak lazım. Ama Türkiye’de bir adaletsizlik baş göstermeye başlayınca adamı olan yargıda işini halleder, adamı olan iktidarda halleder denmeye başladığında zayıflar daha güçsüz hale gelir, baskı artar. Baskı artınca da elinde olanakları olanlar da ne hukuktan ne iktidarın veya muhalefetin denetlemesinden korkar. Bu hukuksuzluk başladığı andan itibaren de bu vakaların sayısı artar. Münferit olay diye değerlendirmek mümkün değil açıkçası son olayları. Burada ne kolluk kuvvetlerini suçlamak ne de orada yaşanan olayları normalleştirmek gibi bir amacım yok ama hukuksuzluk artmaya başlayınca bu vakalar da artar, dünyada bunun çeşitli örnekleri var.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.