O büyük gün geldiğinde...

15.01.2017 - 15:06, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1940+ kez okundu.
 

O büyük gün geldiğinde...

  Muhittin Çoban Adanalı bir yazar.  “O büyük Gün Geldiğinde Mustafa Özenç“ ve bir çok eseri var kendisinin.  Özenç, 1981’de Adana’da idam edilen bir devrimci. Yazar Muhittin Çoban ise kitabına bu ismi Özenç’e ait olan ’’O Büyük Gün Geldiğinde“ şiirinden esinlerek koymuş. Yazar Muhittin Çoban ile bir röpartaj yaptık. Eserlerini, sanatı, sanat ödüllerini, ülke gündemini  konuştuk. Muhittin Çoban, uzun zamandır İsviçre’de yaşıyor.   Sizi tanımayan okurlarınıza kendinizi biraz olsun tanıtır mısınız? -Bir yazarın kendini anlatması kadar zor bir şey yok. Aslında her yazar yazdıklarında kısmen de olsa kendini anlatır, yani yazdığı her öyküye, her romana, her denemelerine kendini katar. Bir yazarı tanımanın en kolay yolu sanırım budur, eserlerini okumaktır. Bize eserlerinizden söz eder misiniz? -Şu ana kadar yayımlanmış 6 kitabım bulunmakta. Bunlardan ilki, “O Büyük Gün Geldiğinde Mustafa Özenç” adlı biyografik kitap; İkincisi, “Sevgiliye Mektuplar”; Üçüncüsü, “Düşüncede Yürümek; Dördüncüsü, “Her Şey Aşk İçin. Bu Üç kitap denemeler. Beşincisi,  “Bir Aşk Hikayesi” ve altıncısı, “Bir Gün” adlı roman. “Bir Aşk Hikayesi” İsviçre’de geçen, köklerinden sökülüp gelen mültecilerin karşılaştıkları güçlükleri anlatan, kederlerini, sıkıntılarını, ezikliklerini, dirençlerini ve aşklarını anlatan bir roman. “Bir Gün” adlı roman da iç savaş kuşağının liseli gençlerinin öyküsü konu ediliyor. 17’li yaşlarındaki gençlerin duydukları sorumluluk, hayata karşı duyarlılıkları, mücadeleleri ve aşkları işleniyor.  “O Büyük Gün Geldiğinde” adlı biyografik kitabınızdan söz eder misiniz? -“O Büyük Gün Geldiğinde” Mustafa Özenç’in güzel bir şiirinin adı. 81 yılının 21 Ağustosunda Adana Kapalı Cezaevinde Cunta tarafından idam edilen, yakinen tanıma şansına sahip olduğum bir arkadaşımdı Özenç. Güzel bir insandı. Güzel insanlar anlatılmalı diye düşündüm. Dilimin döndüğünce Özenç’i geleceğe taşımaya çabaladım. Söz idamdan açılmışken kaldırılmış olan idam yeniden gündeme geldi. Ne diyeceksiniz bu konuda? -Cezalar cezalarla, kan kanla yıkanmıyor maalesef. Ceza özel mülkiyetin tarihiyle eşittir. Mülkü korumanın yolu cezayla sağlanmış. Hiçbir zaman cezalar caydırıcı olamamış. Sen bir iti aç bırakırsan, o it gelecek fırınını yıkacak. Sen bir insanı aç bırakırsan gelecek sofrandaki bir dilim ekmeğini alacak. Ve yine sen bir insanın konuşmasını, düşüncesini ifade etmesini yasaklarsan, şiddetle susturursan, o ne yapacak edecek düşüncesini dillendirecektir. Hiçbir ceza buna bugüne kadar engel olamadı. İnsanlığın tarihi boyunca nice cezalar verildi, nice yargısız infazlar yapıldı, nice idamlara tanıklık ettik, ama “suç” yine (tırnak içinde diyorum suç) ortadan kalkmadı, caydırıcı olmadı, olsaydı şu an mahpushaneler boş olurdu, o mahpushaneler eğitim hane olurdu. Aksine yeni yeni cezaevleri yapılıyor. Yazmak sizin için, yani bir yazar için ne ifade ediyor? -Yazmak benim için insancıl bir eylem. İnsanın insanlaşma yolunda atılan güzel ve yürekli bir adım.  Çok kişi tarafından yazmak basit, pasif ve etkisiz bir eylem gibi görülür ve gösterilir. Yazmak değişmektir, değiştirmektir. İşte bu yüzden Özel Mülkiyeti elinde bulunduranlar yazandan korkarlar, bu yüzden yazanların, çizenlerin başı dertten kurtulmamıştır. Yazmak aynı zamanda yaşadığın yüz yıla tanıklık etmektir. Ben de bunu yapmaya çabalıyorum. Yaşadığım yüz yılın güzel insanlarını da geleceğe taşıma gayretindeyim. Sanat sanat için mi, sanat toplum için mi sorusu geldi bir an aklıma. -Aslında bu tartışma bitmiş değil. Metafizikçiler hala her şey sanat için demeye devam ediyorlar. Metafizikçilerin karşıtları da Sanat Toplum için deyip kestirip atıyorlar. Materyalistler de şöyle der: Sanat hem sanat içindir, hep toplum içindir. Sanatın işlevi de tam da budur. Sanatı geliştirirken, toplumu da değiştirirsin, dönüştürürsün, yenilersin. Bir sözünüzü anımsadım, “An gelir kitaplar devirir Diktatörleri”, sanatın gücü buradan mı geliyor? -İhtilal yaparak iktidarı ele geçirebilirsiniz, ama toplumsal iktidarı, yani toplumu (İnsanı) ele geçiremezsiniz. Toplumsal iktidarı sanatla ele geçirebilirsiniz. Halka sanatla ulaşabilir, sanatla eğitebilir, sanatla dönüştürebilirsiniz. Bir toplumun sanatı yoksa dönüşme şansıda yoktur, muhafazakar kalmaya mahkumdur o halk. Kitaplar devirir devirir diktatörleri, çünkü kitap bilgidir. Sanat ödülleri hakkında ne düşünüyorsunuz? -Ödüllere karşı değilim. Emek, çaba ödüllendirilmeli. Ödül teşvik edicidir, yaratıcılığı zorlar. Ama ödülü kimden aldığınız önemli, kimin verdiği önemli. Augusto Pinochet’ en, Benito Mussolini’den, Hafız Esat’an, Saddam Hüseyin’ den ödül alıyorsanız, hatta Noben ödülü alıyorsanız bu ödül değil ödülsüzlüktür, bu sanata ve sanatçıya hakarettir. Ödülü okur verir, üç beş seçici kurul değil. O zaman siz sanat ödüllerinde karşısınız. -Şöyle bir algı olumasın burada, ‘her şeye karşı’. Hayır her şeye karşı değilim, ben çirkinliğe karşıyım, sanatı çirkinleştirmek isteyenlere karşıyım. Kitapları, Filmleri, Resimleri, Şiirleri, Karikatürleri, Müzikleri yarıştıramazsınız, yarıştırırsanız ortaya çirkinlik çıkar. Her eser kendi içinde güzeldir, değerlidir. Kimisi daha çok güzeldir kimisi daha az, ama hepsi güzeldir. Popstar ses sanatçıları gibi, Sinema sanatçıları gibi Popstar bir yazar olmak istemez misiniz? Hiç değilse sizi daha geniş kitle tanır, daha çok  satar kitaplarınız. -Popstar yazarlarımız var zaten. Kitaplarımın çok kişi tarafından okunmasını elbette her aklı başında yazar gibi ben de isterim. Popstar yazarlar sanatı sanat için yapanlardır, onlarda insan kaygısı, toplum kaygısı yoktur, sadece kendileri vardır, sanatları vardır. Türkiye şu an nereye gidiyor? Türkiye halkı şu an hak ettiği ve seçtiği hayatı yaşıyor. Bir gün ben kendime yanlış bir hayat seçmişim deyip hak ettiği hayatın arayışına girecektir elbet. Ekonomi iflas etse de, Kültürel doku ekşise de, Döviz 4 TL’yi geçse de umutsuz değilim.

 

Muhittin Çoban Adanalı bir yazar.  “O büyük Gün Geldiğinde Mustafa Özenç“ ve bir çok eseri var kendisinin.  Özenç, 1981’de Adana’da idam edilen bir devrimci. Yazar Muhittin Çoban ise kitabına bu ismi Özenç’e ait olan ’’O Büyük Gün Geldiğinde“ şiirinden esinlerek koymuş. Yazar Muhittin Çoban ile bir röpartaj yaptık. Eserlerini, sanatı, sanat ödüllerini, ülke gündemini  konuştuk. Muhittin Çoban, uzun zamandır İsviçre’de yaşıyor.

 

Sizi tanımayan okurlarınıza kendinizi biraz olsun tanıtır mısınız?

-Bir yazarın kendini anlatması kadar zor bir şey yok. Aslında her yazar yazdıklarında kısmen de olsa kendini anlatır, yani yazdığı her öyküye, her romana, her denemelerine kendini katar. Bir yazarı tanımanın en kolay yolu sanırım budur, eserlerini okumaktır.

Bize eserlerinizden söz eder misiniz?

-Şu ana kadar yayımlanmış 6 kitabım bulunmakta. Bunlardan ilki, “O Büyük Gün Geldiğinde Mustafa Özenç” adlı biyografik kitap; İkincisi, “Sevgiliye Mektuplar”; Üçüncüsü, “Düşüncede Yürümek; Dördüncüsü, “Her Şey Aşk İçin. Bu Üç kitap denemeler. Beşincisi,  “Bir Aşk Hikayesi” ve altıncısı, “Bir Gün” adlı roman.

“Bir Aşk Hikayesi” İsviçre’de geçen, köklerinden sökülüp gelen mültecilerin karşılaştıkları güçlükleri anlatan, kederlerini, sıkıntılarını, ezikliklerini, dirençlerini ve aşklarını anlatan bir roman.

“Bir Gün” adlı roman da iç savaş kuşağının liseli gençlerinin öyküsü konu ediliyor. 17’li yaşlarındaki gençlerin duydukları sorumluluk, hayata karşı duyarlılıkları, mücadeleleri ve aşkları işleniyor.

 “O Büyük Gün Geldiğinde” adlı biyografik kitabınızdan söz eder misiniz?

-“O Büyük Gün Geldiğinde” Mustafa Özenç’in güzel bir şiirinin adı. 81 yılının 21 Ağustosunda Adana Kapalı Cezaevinde Cunta tarafından idam edilen, yakinen tanıma şansına sahip olduğum bir arkadaşımdı Özenç. Güzel bir insandı. Güzel insanlar anlatılmalı diye düşündüm. Dilimin döndüğünce Özenç’i geleceğe taşımaya çabaladım.

Söz idamdan açılmışken kaldırılmış olan idam yeniden gündeme geldi. Ne diyeceksiniz bu konuda?

-Cezalar cezalarla, kan kanla yıkanmıyor maalesef. Ceza özel mülkiyetin tarihiyle eşittir. Mülkü korumanın yolu cezayla sağlanmış. Hiçbir zaman cezalar caydırıcı olamamış. Sen bir iti aç bırakırsan, o it gelecek fırınını yıkacak. Sen bir insanı aç bırakırsan gelecek sofrandaki bir dilim ekmeğini alacak. Ve yine sen bir insanın konuşmasını, düşüncesini ifade etmesini yasaklarsan, şiddetle susturursan, o ne yapacak edecek düşüncesini dillendirecektir. Hiçbir ceza buna bugüne kadar engel olamadı. İnsanlığın tarihi boyunca nice cezalar verildi, nice yargısız infazlar yapıldı, nice idamlara tanıklık ettik, ama “suç” yine (tırnak içinde diyorum suç) ortadan kalkmadı, caydırıcı olmadı, olsaydı şu an mahpushaneler boş olurdu, o mahpushaneler eğitim hane olurdu. Aksine yeni yeni cezaevleri yapılıyor.

Yazmak sizin için, yani bir yazar için ne ifade ediyor?

-Yazmak benim için insancıl bir eylem. İnsanın insanlaşma yolunda atılan güzel ve yürekli bir adım.  Çok kişi tarafından yazmak basit, pasif ve etkisiz bir eylem gibi görülür ve gösterilir. Yazmak değişmektir, değiştirmektir. İşte bu yüzden Özel Mülkiyeti elinde bulunduranlar yazandan korkarlar, bu yüzden yazanların, çizenlerin başı dertten kurtulmamıştır.

Yazmak aynı zamanda yaşadığın yüz yıla tanıklık etmektir. Ben de bunu yapmaya çabalıyorum. Yaşadığım yüz yılın güzel insanlarını da geleceğe taşıma gayretindeyim.

Sanat sanat için mi, sanat toplum için mi sorusu geldi bir an aklıma.

-Aslında bu tartışma bitmiş değil. Metafizikçiler hala her şey sanat için demeye devam ediyorlar. Metafizikçilerin karşıtları da Sanat Toplum için deyip kestirip atıyorlar. Materyalistler de şöyle der: Sanat hem sanat içindir, hep toplum içindir. Sanatın işlevi de tam da budur. Sanatı geliştirirken, toplumu da değiştirirsin, dönüştürürsün, yenilersin.

Bir sözünüzü anımsadım, “An gelir kitaplar devirir Diktatörleri”, sanatın gücü buradan mı geliyor?

-İhtilal yaparak iktidarı ele geçirebilirsiniz, ama toplumsal iktidarı, yani toplumu (İnsanı) ele geçiremezsiniz. Toplumsal iktidarı sanatla ele geçirebilirsiniz. Halka sanatla ulaşabilir, sanatla eğitebilir, sanatla dönüştürebilirsiniz. Bir toplumun sanatı yoksa dönüşme şansıda yoktur, muhafazakar kalmaya mahkumdur o halk. Kitaplar devirir devirir diktatörleri, çünkü kitap bilgidir.

Sanat ödülleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Ödüllere karşı değilim. Emek, çaba ödüllendirilmeli. Ödül teşvik edicidir, yaratıcılığı zorlar. Ama ödülü kimden aldığınız önemli, kimin verdiği önemli. Augusto Pinochet’ en, Benito Mussolini’den, Hafız Esat’an, Saddam Hüseyin’ den ödül alıyorsanız, hatta Noben ödülü alıyorsanız bu ödül değil ödülsüzlüktür, bu sanata ve sanatçıya hakarettir. Ödülü okur verir, üç beş seçici kurul değil.

O zaman siz sanat ödüllerinde karşısınız.

-Şöyle bir algı olumasın burada, ‘her şeye karşı’. Hayır her şeye karşı değilim, ben çirkinliğe karşıyım, sanatı çirkinleştirmek isteyenlere karşıyım. Kitapları, Filmleri, Resimleri, Şiirleri, Karikatürleri, Müzikleri yarıştıramazsınız, yarıştırırsanız ortaya çirkinlik çıkar. Her eser kendi içinde güzeldir, değerlidir. Kimisi daha çok güzeldir kimisi daha az, ama hepsi güzeldir.

Popstar ses sanatçıları gibi, Sinema sanatçıları gibi Popstar bir yazar olmak istemez misiniz? Hiç değilse sizi daha geniş kitle tanır, daha çok  satar kitaplarınız.

-Popstar yazarlarımız var zaten. Kitaplarımın çok kişi tarafından okunmasını elbette her aklı başında yazar gibi ben de isterim. Popstar yazarlar sanatı sanat için yapanlardır, onlarda insan kaygısı, toplum kaygısı yoktur, sadece kendileri vardır, sanatları vardır.

Türkiye şu an nereye gidiyor?

Türkiye halkı şu an hak ettiği ve seçtiği hayatı yaşıyor. Bir gün ben kendime yanlış bir hayat seçmişim deyip hak ettiği hayatın arayışına girecektir elbet. Ekonomi iflas etse de, Kültürel doku ekşise de, Döviz 4 TL’yi geçse de umutsuz değilim.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.