Ergin: Eğitimciye seyyanen zam ya da enflasyon rakamlarının çarpıtılmadan sunulması gerekiyor

EĞİTİM 05.08.2022 - 17:26, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:20 2250+ kez okundu.
 

Ergin: Eğitimciye seyyanen zam ya da enflasyon rakamlarının çarpıtılmadan sunulması gerekiyor

Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitim-İş) Adana Şube Başkanı Seher Ergin, ülkemizin inanılmaz insan zenginliği olduğunu ancak bunun gerektiği kadar ortaya çıkarılamadığını söyledi. Ergin, kariyeri ve meslekte gelişimi önemsediklerini ancak eğitimde öncelikle ekonomik sorunların çözülmesini istedi.    Ergin, Eğitim Sekreteri Talat Algan ve Mali Sekreter Selçuk Geçgel’le birlikte gazetemizi ziyaret ederek, Egemen Gazetesi Kurucusu Hakan Denizli ile görüştü. Ergin, hiçbir siyasi argüman kullanmayan ideal bir öğretmen arzusu içinde olduklarını anımsatarak, öğretmenlerin cehaletle savaşın en önemli öncüleri olduğunu bildirdi. Öğretmenlerin nesillerin aydınlanmasında önemli bir rol üstlendiklerini aktararak, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik eleştirilerde de bulundu. Ergin, “Kariyer basamaklarını, meslekte gelişimi biz de önemsiyoruz, öğretmenler olarak buna asla karşı değiliz. Kesinlikle bizi geliştirecek her adıma, her eğitime hazırız. Ama özellikle eğitim alanında; öğretmenlerin ekonomik sorunlarını ve taleplerini direkt karşılamak ve seyyanen bir zam ya da enflasyon rakamlarının çarpıtılmadan sunulması gerekiyor” dedi.    Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun tüm öğretmenlerin talep ettiği bir kanun olduğunu anımsatan Seher Ergin, şöyle konuştu: “Öğretmenler bu kanun tasarısı hazırlanırken hep şunu söylediler; Bizlerin de fikirlerini alın. Aynı zamanda sendikacılar, bizim de fikrimizi alın dediler. Ya da akademik birimlerinin en azından fikirlerinin alınmasını biz bekliyorduk, bu süreçte. Fakat ortaya bir meslek kanunu hazırlandı. Bizler gördük ki; meslek kanunu öğretmenlerin sorunlarını gidermekten ziyade, öğretmene yabancı, öğretmenin dışında hazırlanmış. Öğretmene karşı hazırlansa o kadar olabilecek bir madde içeriyordu. Zaten Öğretmenlik Meslek kanunu kariyer basamaklarından ibaret şu an. Öğretmenin böyle bir talebi yoktu. Kariyer basamakları, meslekte gelişimini biz de önemsiyoruz, öğretmenler olarak buna asla karşı değiliz. Kesinlikle bizi geliştirecek her adıma, her eğitime hazırız. Ama insanların özellikle eğitim alanında öğretmenlerin ekonomik sorunlarını ve taleplerini direkt karşılamak yerine, mesela yapılacak seyyanen bir zam ya da enflasyon rakamlarının çarpıtılmadan öğretmene sunulması, öğretmenin problemini giderebilecekti. Kariyer basamakları olayında; biz gördük ki öğretmene deniyor ki; sen eğer çalışırsan, mesela uzman öğretmen olmak istiyorsun 180  video izler ve sınava girerken ben seni uzman öğretmen yaparım ve karşılığında 1000 lira verirsen. Sen eğer uzman öğretmensen zaten meslekte 10 yılın geçmişse üzerine uzman öğretmen olabilirsin ama uzman öğretmen öğretmensen, uzmanlıkta da 10 yıl süre geçirdikten sonra 20. yılında Başöğretmen olmak için 240 saat video izledikten sonra yine sınava girersin ve ben seni Başöğretmen yaparım. Bunun karşılığında da sana 2000 TL veririm. Burada amaç kariyer mi, para mı, havuç mu sopa mı, gerçekten bizler de çözemedik. Sınavı dersi veren yapar, öğretmenler yapar. Uzmanlık ya da Başöğretmenlik dediğimiz olay ülkemizde mevcutta var. Daha önce 2005 yılında Uzman Öğretmenlik Sınavı yapılmıştı. Orada belli bir kontenjan vardı. Ona girdi insanlar ve uzman öğretmen oldular, devamında dava açıldı ve kaldırıldı. Şu an yeniden Meclis’te yasallaşarak oy çokluğuyla bir kanun olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin önüne konuldu.  Öğretmen zaten uzmandır diye bir cümle var. Sosyal medya da da var bu cümle. O kadar haklı bir cümle ki; Milli Eğitim Temel Kanunu 43. Madde bunu diyordu. Öğretmenlik özel bir ihtisas alanıdır. İhtisas, uzmanlık demek. Ve biliyor musunuz, bu kariyer basamaklarını geçirebilmek için Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu önce Meclis’te 43. Maddenin kaldırılması oylandı. O kaldırıldıktan sonra meslek kanunu geçirilmiş oldu oylamalarla… Zaten siz uzman olan bir insana, önce uzmanlığı  oylarınızla aldınız, sonra da hukuk burada geri işliyor. Sonra da dönüp onlara diyorsunuz ki; Peki ben seni yeniden uzman yapayım ama sen bunun için 10 yıl meslekte geçir, 180 saat ders dinle, sınava hazırlan ve gir bunu kazan. İyi de bugün bir öğretmenin yetişmesi zaten kolay bir şey değil ki; 12 yıl eğitim alıyor, LGS’ye giriyor zaten arada daha iyi bir lise için, sonra üniversite için sınava giriyor. Üniversitede ihtisasını yapıyor aslında öğretmen. Üzerine oradan çıkıyor. Sen ona bir KPSS dayatması yapıyorsun. KPSS dediğiniz şey, bugün dünyanın en zor sınavlarından bir tanesi. Alan sınavı var, genel kültür sınavı ayrı, genel yetenek sınavı ayrı, eğitim bilimleri sınavı ayrı. 4 ayrı alanda bir öğretmen olmak için sınav oluyorsunuz ardından sınavı kazanıyorsunuz, mülakata giriyorsunuz. Mülakatın ardından 6 ay kadar güvenlik soruşturmasından geçiyorsunuz öğretmen oluyorsunuz, bitmiyor. Aday öğretmensiniz; onun da dersine, videolarına, eğitimlerine giriyorsunuz sınava giriyorsunuz. Aday öğretmenliğiniz kalktıktan sonra siz öğretmen oluyorsunuz. Ve bugün bütün bu işlemleri yapmış, bütün bu eğitimleri almış. Her yıl Eylül ve Haziran’da seminer verdiğiniz, eğitimden geçirdiğiniz öğretmeninize diyorsunuz ki; ben seni uzman öğretmen yapmak için bir de seni bu sınava tabi tutacağım. Samimi söylüyorum. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir olay değil. Öğretmene bu durum da bir sınav kalıyor; ahiret sınavı. Bence hiç durmasınlar onu da yapsınlar, ahireti biz buradan öğretmenler olarak bağlayalım, lazım olur, geleceğimizdir diyelim. Öğretmenler meslek onurları noktasında, bunca emekleri noktasında sürekli tartışılmaktan yoruldular. Pandemi sürecinin üzerine siz öğretmene bunu dayıyorsunuz. Öğretmen daha pandeminin yaralarını sarmaya çalışıyor. Halen pandemide eksik kalan öğrencileri tamamlamaya çalışıyor. Hepimizin talebi aynı öğretmenlik meslek kanununu hazırlanmış olduğunu ve hazır olduğunu düşünmüyoruz. Böyle bir meslek kanunu olamaz. Öğretmenin sınav yapılmasını kesinlikle reddediyoruz. Ve öğretmenin ekonomik koşullarının böylesi kariyer basamaklarından ziyade bir zahmet TÜİK gibi devlet kurumlarının gerçek enflasyon rakamlarını doğru şekilde yansıtması üzerine öğretmenin ekonomisinin düzeltilmesini talep ediyoruz.”

Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitim-İş) Adana Şube Başkanı Seher Ergin, ülkemizin inanılmaz insan zenginliği olduğunu ancak bunun gerektiği kadar ortaya çıkarılamadığını söyledi. Ergin, kariyeri ve meslekte gelişimi önemsediklerini ancak eğitimde öncelikle ekonomik sorunların çözülmesini istedi. 

 

Ergin, Eğitim Sekreteri Talat Algan ve Mali Sekreter Selçuk Geçgel’le birlikte gazetemizi ziyaret ederek, Egemen Gazetesi Kurucusu Hakan Denizli ile görüştü. Ergin, hiçbir siyasi argüman kullanmayan ideal bir öğretmen arzusu içinde olduklarını anımsatarak, öğretmenlerin cehaletle savaşın en önemli öncüleri olduğunu bildirdi. Öğretmenlerin nesillerin aydınlanmasında önemli bir rol üstlendiklerini aktararak, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik eleştirilerde de bulundu. Ergin, “Kariyer basamaklarını, meslekte gelişimi biz de önemsiyoruz, öğretmenler olarak buna asla karşı değiliz. Kesinlikle bizi geliştirecek her adıma, her eğitime hazırız. Ama özellikle eğitim alanında; öğretmenlerin ekonomik sorunlarını ve taleplerini direkt karşılamak ve seyyanen bir zam ya da enflasyon rakamlarının çarpıtılmadan sunulması gerekiyor” dedi. 

 


Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun tüm öğretmenlerin talep ettiği bir kanun olduğunu anımsatan Seher Ergin, şöyle konuştu: “Öğretmenler bu kanun tasarısı hazırlanırken hep şunu söylediler; Bizlerin de fikirlerini alın. Aynı zamanda sendikacılar, bizim de fikrimizi alın dediler. Ya da akademik birimlerinin en azından fikirlerinin alınmasını biz bekliyorduk, bu süreçte. Fakat ortaya bir meslek kanunu hazırlandı. Bizler gördük ki; meslek kanunu öğretmenlerin sorunlarını gidermekten ziyade, öğretmene yabancı, öğretmenin dışında hazırlanmış. Öğretmene karşı hazırlansa o kadar olabilecek bir madde içeriyordu. Zaten Öğretmenlik Meslek kanunu kariyer basamaklarından ibaret şu an. Öğretmenin böyle bir talebi yoktu. Kariyer basamakları, meslekte gelişimini biz de önemsiyoruz, öğretmenler olarak buna asla karşı değiliz. Kesinlikle bizi geliştirecek her adıma, her eğitime hazırız. Ama insanların özellikle eğitim alanında öğretmenlerin ekonomik sorunlarını ve taleplerini direkt karşılamak yerine, mesela yapılacak seyyanen bir zam ya da enflasyon rakamlarının çarpıtılmadan öğretmene sunulması, öğretmenin problemini giderebilecekti. Kariyer basamakları olayında; biz gördük ki öğretmene deniyor ki; sen eğer çalışırsan, mesela uzman öğretmen olmak istiyorsun 180  video izler ve sınava girerken ben seni uzman öğretmen yaparım ve karşılığında 1000 lira verirsen. Sen eğer uzman öğretmensen zaten meslekte 10 yılın geçmişse üzerine uzman öğretmen olabilirsin ama uzman öğretmen öğretmensen, uzmanlıkta da 10 yıl süre geçirdikten sonra 20. yılında Başöğretmen olmak için 240 saat video izledikten sonra yine sınava girersin ve ben seni Başöğretmen yaparım. Bunun karşılığında da sana 2000 TL veririm. Burada amaç kariyer mi, para mı, havuç mu sopa mı, gerçekten bizler de çözemedik. Sınavı dersi veren yapar, öğretmenler yapar. Uzmanlık ya da Başöğretmenlik dediğimiz olay ülkemizde mevcutta var. Daha önce 2005 yılında Uzman Öğretmenlik Sınavı yapılmıştı. Orada belli bir kontenjan vardı. Ona girdi insanlar ve uzman öğretmen oldular, devamında dava açıldı ve kaldırıldı. Şu an yeniden Meclis’te yasallaşarak oy çokluğuyla bir kanun olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin önüne konuldu. 
Öğretmen zaten uzmandır diye bir cümle var. Sosyal medya da da var bu cümle. O kadar haklı bir cümle ki; Milli Eğitim Temel Kanunu 43. Madde bunu diyordu. Öğretmenlik özel bir ihtisas alanıdır. İhtisas, uzmanlık demek. Ve biliyor musunuz, bu kariyer basamaklarını geçirebilmek için Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu önce Meclis’te 43. Maddenin kaldırılması oylandı. O kaldırıldıktan sonra meslek kanunu geçirilmiş oldu oylamalarla… Zaten siz uzman olan bir insana, önce uzmanlığı  oylarınızla aldınız, sonra da hukuk burada geri işliyor. Sonra da dönüp onlara diyorsunuz ki; Peki ben seni yeniden uzman yapayım ama sen bunun için 10 yıl meslekte geçir, 180 saat ders dinle, sınava hazırlan ve gir bunu kazan. İyi de bugün bir öğretmenin yetişmesi zaten kolay bir şey değil ki; 12 yıl eğitim alıyor, LGS’ye giriyor zaten arada daha iyi bir lise için, sonra üniversite için sınava giriyor. Üniversitede ihtisasını yapıyor aslında öğretmen. Üzerine oradan çıkıyor. Sen ona bir KPSS dayatması yapıyorsun. KPSS dediğiniz şey, bugün dünyanın en zor sınavlarından bir tanesi. Alan sınavı var, genel kültür sınavı ayrı, genel yetenek sınavı ayrı, eğitim bilimleri sınavı ayrı. 4 ayrı alanda bir öğretmen olmak için sınav oluyorsunuz ardından sınavı kazanıyorsunuz, mülakata giriyorsunuz. Mülakatın ardından 6 ay kadar güvenlik soruşturmasından geçiyorsunuz öğretmen oluyorsunuz, bitmiyor. Aday öğretmensiniz; onun da dersine, videolarına, eğitimlerine giriyorsunuz sınava giriyorsunuz. Aday öğretmenliğiniz kalktıktan sonra siz öğretmen oluyorsunuz. Ve bugün bütün bu işlemleri yapmış, bütün bu eğitimleri almış. Her yıl Eylül ve Haziran’da seminer verdiğiniz, eğitimden geçirdiğiniz öğretmeninize diyorsunuz ki; ben seni uzman öğretmen yapmak için bir de seni bu sınava tabi tutacağım. Samimi söylüyorum. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir olay değil. Öğretmene bu durum da bir sınav kalıyor; ahiret sınavı. Bence hiç durmasınlar onu da yapsınlar, ahireti biz buradan öğretmenler olarak bağlayalım, lazım olur, geleceğimizdir diyelim. Öğretmenler meslek onurları noktasında, bunca emekleri noktasında sürekli tartışılmaktan yoruldular. Pandemi sürecinin üzerine siz öğretmene bunu dayıyorsunuz. Öğretmen daha pandeminin yaralarını sarmaya çalışıyor. Halen pandemide eksik kalan öğrencileri tamamlamaya çalışıyor. Hepimizin talebi aynı öğretmenlik meslek kanununu hazırlanmış olduğunu ve hazır olduğunu düşünmüyoruz. Böyle bir meslek kanunu olamaz. Öğretmenin sınav yapılmasını kesinlikle reddediyoruz. Ve öğretmenin ekonomik koşullarının böylesi kariyer basamaklarından ziyade bir zahmet TÜİK gibi devlet kurumlarının gerçek enflasyon rakamlarını doğru şekilde yansıtması üzerine öğretmenin ekonomisinin düzeltilmesini talep ediyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.