ADANA BAROSU ALADAĞ KIZ YURDU YANGINI DOSYASINDA TAHLİYE EDİLEN SANIK RAMAZAN DEDE’NİN YENİDEN TUTUKLANMASINI TALEP ETTİ.

GÜNDEM 07.06.2017 - 15:14, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1490+ kez okundu.
 

ADANA BAROSU ALADAĞ KIZ YURDU YANGINI DOSYASINDA TAHLİYE EDİLEN SANIK RAMAZAN DEDE’NİN YENİDEN TUTUKLANMASINI TALEP ETTİ.

  29 Kasım 2016 tarihinde Adana’nın Aladağ ilçesinde bulunan Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda çıkan ve 11’i çocuk 12 insanın hayatını kaybettiği yangın ile ilgili sanıklar yurt müdürü Cuma Ali Genç ile Derneğin Başkanı İsmail Uğur, yöneticileri Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mustafa Öztaş, Mahir Kılınç ve hizmetli Mahmut Deniz hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten ceza davası açılmıştı.   Kozan Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/102 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamanın ilk duruşma 30 Mayıs 2017 Çarşamba günü yapılmış ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmişti.  Sanıklar vekillerinin ilk duruşmanın celse arasında yazılı dilekçe ile talep ettikleri ‘tahliye’ istemi üzerine mahkemece 05.06.2017 tarihli ara kararı ile sanıklardan Ramazan Dede’nin dernekteki görevi, olaydaki kusur durumu, sabit ikametgah sahibi olması, dosya kapsamında alınan kusur tespitine yönelik bilirkişi raporları ve sanığın 70 yaşında oluşu göz önüne alınarak tahliyesine karar verilmiştir. Diğer sanıkların tahliye isteminin reddine karar verilmiştir. SANIK RAMAZAN DEDE’NİN YENİDEN TUTUKLANMASI TALEP EDİLDİ. Mahkemece verilen tahliye kararından haberdar olunması üzerine dosyaya katılan olmamız nedeniyle, tahliye kararı verilen Ramazan Dede’nin yeniden tutuklanması için bugün (06.06.2017) Kozan Ağır Ceza Mahkemesine baromuzca dilekçe ile talepte bulunulmuştur. Duruşmadan 6 gün sonra, dosya kapsamında hiçbir değişiklik bulunmamasına rağmen, deliller toplanmamışken, ilk duruşmada 25 ara kararı bulunmakta ve delillerin toplanması aşamasında iken, önceden var olan unsurlar gerekçe gösterilerek mahkemenin kararını değiştirerek sanık Ramazan Dede hakkında tahliye kararı vermesi evlatlarını yangın faciasında kaybeden ailelerin ve yaralı çocuklarımızın, kamuoyunu vicdanının bir kez daha yaralanmasına sebebiyet vermiştir. “HUKUK BİR GÜN HERKESE LAZIM OLACAK”   .         Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şu görüşleri ifade etti: “Adana Barosu olarak davaya müdahil olmuşken, sanıkların tutukluğunun devamına karar verilmişken, ilk duruşmada verilen 25 ara kararı ile olay hakkındaki delillerin toplanması aşamasında iken ve bu elim olayda sorumluluk sahibi olanların en ağır şekilde ceza alacakları  yönündeki umudumuz artmışken mahkemenin bu tahliye kararı yüreklerdeki yangını alevlendirmiştir. Duruşmada olayın hukuksal nitelemesiyle ilgili iddianame içeriğine yönelik itirazlarımız, suç nitelemesinin basit bir şekilde taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten değil, aksine yurt binasının yapımından, kullanım izninden ve yurt olarak kullanımına tüm eksiklikleri ile göz yumarak, faciaya davetiye çıkartırcasına davranan tüm kamu görevlileri de dahil olmak üzere olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına, bu kişilerin çocuk olması dolayısıyla ağırlaştırılmış haliyle cezalandırılmalarına veya en olumsuz olasılıkla bilinçli taksirden açılması ve değerlendirilme yapılması zorunluluktur. Adana Barosu olarak sunduğumuz bu talebimizle ilgili mahkemece yargılamanın ilerleyen aşamalarında değerlendirme yapılmasına karar verilmişken mevcut isnat dikkate alınarak sanıklardan birinin 6 günlük sürede hiçbir yeni delil bulunmaksızın ve genel gerekçeler ile tahliye kararı verilmesi kabul edilemez bir yanlıştır. Bu tahliye kararı kamuoyunda ve vicdanlarda ilk duruşma sonrasında pervasızca maktul ve mağdur yakınlarına saldıran sanık yakınlarının sakat zihniyetini ödüllendirme niteliğindedir. Böylesine ciddi ve toplumsal sorun haline dönüşen bir facianın basit bir kaza gibi kader gibi görülerek basite indirgenmesi yurttaşın adalete olan güvenini kökünden sarsmıştır. Unutulmamalıdır ki, HUKUK VE ADALET BİR GÜN HERKESE LAZIM OLACAKTIR. Kamuoyuna saygıyla sunarım”                 hazırlanan iddianamede sanıkların sadece 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun (TCK) 85/2. maddesine göre cezalandırılmalarının istenmiş olması sanıkların ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir. Yangının meydana geldiği yurt binasının yapımından, kullanım izni ve denetiminde yaşanan çok önemli ve hayati eksiklikler sorumluların duyarsızlığı nazara alındığında iddianamenin; TCK’nın 21/2. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 82/e maddesine göre olası kasıtla çok sayıda çocukların ölümüne sebebiyet vermek suçundan 12 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları gerekmektedir.  Ayrıca, olası kasıtla iddianame hazırlanmaması halinde dahi; mevcut iddianamedeki isnadın en azından TCK’nın 85/2. maddesine göre değil de TCK’nın 22/3. maddesine atıf yapılarak sanıkların bilinçli taksirden, mevcut iddianamede istenen cezanın ½’si oranında artırılarak cezalandırılması talep edilmesi gerekmektedir. Halen Aladağ’da cemaat yapılanmalarına göz yumulduğunu üzülerek görmekteyiz. Yangın faciasının yaşandığı kız öğrenci yurdunu işleten derneği işlettiği erkek öğrenci yurdunun Aladağ İlçemizde aynı eksiklikler ile faaliyet gösteriyor olması vahim tablonun göstergesidir. Biz Adana Barosu olarak, tüm yurttaşlarımıza ve hassasiyet sahibi olanlara sesleniyoruz. 30 Mayıs 2017 tarihinde Kozan Adliyesinde görülecek duruşmaya gelsinler. Bu acı olayın sorumlularının hak ettiği cezaları almaları için konunun sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.               katılan baro başkanları ile birlikte ortak açıklamada bulundu. Av. Küçük, "Aladağ Kız Öğrenci Yurdu yangın faciası dosyasının ilk duruşmasında Adana Barosu olarak Kozan'dayız, baroların katılma talepleri kabul edildi, tüm sorumlular hakettikleri cezayı alıncaya dek dosyanın ve olayın takipçisi olacağız. Dosyayı takip ve dayanışma için bizlerle Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, "Devletin anayasada yer alan sosyal devlet ilkesinden ne kadar uzak olduğunu bu acı olayda hep birlikte yaşadık. Aileler çocuklarını devlet eliyle, ilçe milli eğitim müdürlüğü yetkililerin yönlendirmeleriyle bu cemaatlere teslim etmek zorunda bırakıldı. Devlet eğitim öğretim yılının başında yenisinin yapılacağı ve yenileneceği gerekçesiyle kapattığı kendi yurdu yerine veya civar ilçelerdeki kendi yurtlarına yönlendirmek yerine çocukları Süleymancılar cemaatinin bu yurtlarına yönlendirmiştir.  Çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakmak için parasız, nitelikli ve bilimsel bir eğitim şarttır. Nitelikli bir eğitimi sağlamak için de ulaşım ve barınma kamusal bir hizmet olarak devlet tarafından karşılanmalıdır. Çocuklarımızı tarikatlara teslim eden uygulamaları sonucu olarak bu yurtlarda açığa çıkan istismarların ve ölümlerin failleri bellidir. İşte 29 Kasım 2016 günü Aladağ’da yaşana ve 11 öğrenci,12 cana mal olan katliamda bu anlayışın sonucudur. Sanıklara yönelik suç isnadının olası kast ile birden fazla kişinin ölmesi ve yaralanması suçundan veya en olumsuz olasılıkla bilinçli takdirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermekten olması gerekir, mevcut iddianamenin ve isnadın sanıkları ödüllendirme niteliğindedir. Bu yürek yangını sorumlular hak ettikleri cezayı almadan sönmeyecektir. Türkiye'de barolar var! Bu davanın sa sonuna kadar takipçisi olacağız."dedi Mahkeme tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, TBB ve baroların davaya katılmasına, suç isnadı ile ilgili değerlendirmenin bilahare değerlendirilmesine, ailelere Süleymancılar tarafından davadan vazgeçmeleri yönündeki tehdit ve rüşvet iddiaları hakkında Aladağ Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Duruşma 17 Temmuz 2017 tarihine ertelendi.  

 

29 Kasım 2016 tarihinde Adana’nın Aladağ ilçesinde bulunan Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda çıkan ve 11’i çocuk 12 insanın hayatını kaybettiği yangın ile ilgili sanıklar yurt müdürü Cuma Ali Genç ile Derneğin Başkanı İsmail Uğur, yöneticileri Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mustafa Öztaş, Mahir Kılınç ve hizmetli Mahmut Deniz hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten ceza davası açılmıştı.

 

Kozan Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/102 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamanın ilk duruşma 30 Mayıs 2017 Çarşamba günü yapılmış ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmişti. 

Sanıklar vekillerinin ilk duruşmanın celse arasında yazılı dilekçe ile talep ettikleri ‘tahliye’ istemi üzerine mahkemece 05.06.2017 tarihli ara kararı ile sanıklardan Ramazan Dede’nin dernekteki görevi, olaydaki kusur durumu, sabit ikametgah sahibi olması, dosya kapsamında alınan kusur tespitine yönelik bilirkişi raporları ve sanığın 70 yaşında oluşu göz önüne alınarak tahliyesine karar verilmiştir. Diğer sanıkların tahliye isteminin reddine karar verilmiştir.

SANIK RAMAZAN DEDE’NİN YENİDEN TUTUKLANMASI TALEP EDİLDİ.

Mahkemece verilen tahliye kararından haberdar olunması üzerine dosyaya katılan olmamız nedeniyle, tahliye kararı verilen Ramazan Dede’nin yeniden tutuklanması için bugün (06.06.2017) Kozan Ağır Ceza Mahkemesine baromuzca dilekçe ile talepte bulunulmuştur.

Duruşmadan 6 gün sonra, dosya kapsamında hiçbir değişiklik bulunmamasına rağmen, deliller toplanmamışken, ilk duruşmada 25 ara kararı bulunmakta ve delillerin toplanması aşamasında iken, önceden var olan unsurlar gerekçe gösterilerek mahkemenin kararını değiştirerek sanık Ramazan Dede hakkında tahliye kararı vermesi evlatlarını yangın faciasında kaybeden ailelerin ve yaralı çocuklarımızın, kamuoyunu vicdanının bir kez daha yaralanmasına sebebiyet vermiştir.

“HUKUK BİR GÜN HERKESE LAZIM OLACAK”

 

.

 

 

 

 

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şu görüşleri ifade etti:

“Adana Barosu olarak davaya müdahil olmuşken, sanıkların tutukluğunun devamına karar verilmişken, ilk duruşmada verilen 25 ara kararı ile olay hakkındaki delillerin toplanması aşamasında iken ve bu elim olayda sorumluluk sahibi olanların en ağır şekilde ceza alacakları  yönündeki umudumuz artmışken mahkemenin bu tahliye kararı yüreklerdeki yangını alevlendirmiştir.

Duruşmada olayın hukuksal nitelemesiyle ilgili iddianame içeriğine yönelik itirazlarımız, suç nitelemesinin basit bir şekilde taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten değil, aksine yurt binasının yapımından, kullanım izninden ve yurt olarak kullanımına tüm eksiklikleri ile göz yumarak, faciaya davetiye çıkartırcasına davranan tüm kamu görevlileri de dahil olmak üzere olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına, bu kişilerin çocuk olması dolayısıyla ağırlaştırılmış haliyle cezalandırılmalarına veya en olumsuz olasılıkla bilinçli taksirden açılması ve değerlendirilme yapılması zorunluluktur.

Adana Barosu olarak sunduğumuz bu talebimizle ilgili mahkemece yargılamanın ilerleyen aşamalarında değerlendirme yapılmasına karar verilmişken mevcut isnat dikkate alınarak sanıklardan birinin 6 günlük sürede hiçbir yeni delil bulunmaksızın ve genel gerekçeler ile tahliye kararı verilmesi kabul edilemez bir yanlıştır.

Bu tahliye kararı kamuoyunda ve vicdanlarda ilk duruşma sonrasında pervasızca maktul ve mağdur yakınlarına saldıran sanık yakınlarının sakat zihniyetini ödüllendirme niteliğindedir.

Böylesine ciddi ve toplumsal sorun haline dönüşen bir facianın basit bir kaza gibi kader gibi görülerek basite indirgenmesi yurttaşın adalete olan güvenini kökünden sarsmıştır. Unutulmamalıdır ki, HUKUK VE ADALET BİR GÜN HERKESE LAZIM OLACAKTIR. Kamuoyuna saygıyla sunarım”

 

 

 

 

 

 

 

 

hazırlanan iddianamede sanıkların sadece 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun (TCK) 85/2. maddesine göre cezalandırılmalarının istenmiş olması sanıkların ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir. Yangının meydana geldiği yurt binasının yapımından, kullanım izni ve denetiminde yaşanan çok önemli ve hayati eksiklikler sorumluların duyarsızlığı nazara alındığında iddianamenin; TCK’nın 21/2. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 82/e maddesine göre olası kasıtla çok sayıda çocukların ölümüne sebebiyet vermek suçundan 12 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları gerekmektedir. 
Ayrıca, olası kasıtla iddianame hazırlanmaması halinde dahi; mevcut iddianamedeki isnadın en azından TCK’nın 85/2. maddesine göre değil de TCK’nın 22/3. maddesine atıf yapılarak sanıkların bilinçli taksirden, mevcut iddianamede istenen cezanın ½’si oranında artırılarak cezalandırılması talep edilmesi gerekmektedir.

Halen Aladağ’da cemaat yapılanmalarına göz yumulduğunu üzülerek görmekteyiz. Yangın faciasının yaşandığı kız öğrenci yurdunu işleten derneği işlettiği erkek öğrenci yurdunun Aladağ İlçemizde aynı eksiklikler ile faaliyet gösteriyor olması vahim tablonun göstergesidir.

Biz Adana Barosu olarak, tüm yurttaşlarımıza ve hassasiyet sahibi olanlara sesleniyoruz. 30 Mayıs 2017 tarihinde Kozan Adliyesinde görülecek duruşmaya gelsinler. Bu acı olayın sorumlularının hak ettiği cezaları almaları için konunun sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.

 

 

 

 

 

 

 

katılan baro başkanları ile birlikte ortak açıklamada bulundu.

Av. Küçük, "Aladağ Kız Öğrenci Yurdu yangın faciası dosyasının ilk duruşmasında Adana Barosu olarak Kozan'dayız, baroların katılma talepleri kabul edildi, tüm sorumlular hakettikleri cezayı alıncaya dek dosyanın ve olayın takipçisi olacağız. Dosyayı takip ve dayanışma için bizlerle

Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, "Devletin anayasada yer alan sosyal devlet ilkesinden ne kadar uzak olduğunu bu acı olayda hep birlikte yaşadık. Aileler çocuklarını devlet eliyle, ilçe milli eğitim müdürlüğü yetkililerin yönlendirmeleriyle bu cemaatlere teslim etmek zorunda bırakıldı. Devlet eğitim öğretim yılının başında yenisinin yapılacağı ve yenileneceği gerekçesiyle kapattığı kendi yurdu yerine veya civar ilçelerdeki kendi yurtlarına yönlendirmek yerine çocukları Süleymancılar cemaatinin bu yurtlarına yönlendirmiştir. 
Çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakmak için parasız, nitelikli ve bilimsel bir eğitim şarttır. Nitelikli bir eğitimi sağlamak için de ulaşım ve barınma kamusal bir hizmet olarak devlet tarafından karşılanmalıdır. Çocuklarımızı tarikatlara teslim eden uygulamaları sonucu olarak bu yurtlarda açığa çıkan istismarların ve ölümlerin failleri bellidir.

İşte 29 Kasım 2016 günü Aladağ’da yaşana ve 11 öğrenci,12 cana mal olan katliamda bu anlayışın sonucudur. Sanıklara yönelik suç isnadının olası kast ile birden fazla kişinin ölmesi ve yaralanması suçundan veya en olumsuz olasılıkla bilinçli takdirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermekten olması gerekir, mevcut iddianamenin ve isnadın sanıkları ödüllendirme niteliğindedir.

Bu yürek yangını sorumlular hak ettikleri cezayı almadan sönmeyecektir. Türkiye'de barolar var! Bu davanın sa sonuna kadar takipçisi olacağız."dedi

Mahkeme tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, TBB ve baroların davaya katılmasına, suç isnadı ile ilgili değerlendirmenin bilahare değerlendirilmesine, ailelere Süleymancılar tarafından davadan vazgeçmeleri yönündeki tehdit ve rüşvet iddiaları hakkında Aladağ Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Duruşma 17 Temmuz 2017 tarihine ertelendi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.