Toplum düzeni, bir yandan otoriteye diğer bir taraftan da bireyin özgürlüğüne... Otoritenin doğasında emir vermek; bireyin doğasında da sorgulamak var. Bu nedenle aralarındaki ilişkide ister istemez bir gerilim doğuyor. İtaat ve isyan arasındaki çizginin rengi gri oluveriyor. Yaşamda başarı, düzen için otorite gerekiyor dense de bana göre yaşamdaki başarı biraz öz disiplinle alakalı gibi... Özdisiplin sanki otoriteye göre içinde isyan barındırmıyor. Gerçi otorite çeşitleri var ama bizim için önemli olan iç otorite. Benim kendime olan güvenim, donanımım, kişiliğim benim iç otoritemi gösteriyor ve beni başarıya götürecek olan şeylerden bazıları bunlar... Giyinilen kıyafet, takınılan saat, arabalar insanın dış otoritesini gösterir ama dış otoriteyle hareket edersen güçlü birine dönemezsin. İç otoriten yoksa giydiğin kıyafet, taktığın marka saat vs. üzerinde eğrelti gibi durur. Hani deriz ya; giyinmiş süslenmiş ama yakışmamış emanet gibi durmuş… İşte öyle... Stil sadece bir görünüş meselesi değil bir duruş meselesidir. Önce kendini taşımalısın ki, sonra ne giyersen yakışsın!..