Her şeyin bir dinleyicisi, bir alıcısı, bir kitlesi vardı eskiden. Dünya değişiyordu ve aynı zamanda sorgulanıyordu. İnsanların söylediği bir sözün, ortaya attığı bir düşüncenin gerçekten bir şeyleri değiştirebildiği yıllardı o yıllar. Bundan 30 yıl öncesine kadar biri çıkar, üzerine düşünülmüş, çalışılmış bir şeyi söyler ve bu dünyanın akışında küçük de olsa bir değişikliğe neden olabilirdi. Çünkü düşünmek için zaman vardı, çalışmak için alan vardı. Can sıkıntısı bile bir üretim sebebiydi; insan kendi içine döner, fikir biriktirir, hayatına yön verir, hatta başkalarına da tesir ederdi.
Bugünse bambaşka bir yerdeyiz. Artık düşünmeye fırsatımız yok. Can sıkıntısı bile bir yaratıcı dürtü değil; aksine, doldurulması gereken bir boşluk olarak görülüyor. Telefonların, uygulamaların, sonsuz tüketilebilir içeriklerin arasında zihin sürekli oyalanıyor. İnsanlar “bir şey üretme” yetisini değil, “hiç düşünmeden vakit geçirme” yetisini güçlendiriyor. Eğer bunun önüne geçilmezse, hayatı sadece yaşayıp bitecek bir süreç olarak tüketmiş olacağız. Ne kendimize dokunacağız, ne başkalarına, ne de dünyaya. Ve belki de en trajik olanı: Hayatımızdan hiçbir şey anlamadan geçip gitmiş olacağız.
Anasayfa
Yazarlar
ÇİLEM ŞENESEN
Yazı Detayı
Bu yazı 360 kez okundu.
BAGIMLILIKLAR KARSISINDA TUKENENLER
Her şeyin bir dinleyicisi, bir alıcısı, bir kitlesi vardı eskiden. Dünya değişiyordu ve aynı zamanda sorgulanıyordu. İnsanların söylediği bir sözün, ortaya attığı bir düşüncenin gerçekten bir şeyleri değiştirebildiği yıllardı o yıllar. Bundan 30 yıl öncesine kadar biri çıkar, üzerine düşünülmüş, çalışılmış bir şeyi söyler ve bu dünyanın akışında küçük de olsa bir değişikliğe neden olabilirdi. Çünkü düşünmek için zaman vardı, çalışmak için alan vardı. Can sıkıntısı bile bir üretim sebebiydi; insan kendi içine döner, fikir biriktirir, hayatına yön verir, hatta başkalarına da tesir ederdi.
Bugünse bambaşka bir yerdeyiz. Artık düşünmeye fırsatımız yok. Can sıkıntısı bile bir yaratıcı dürtü değil; aksine, doldurulması gereken bir boşluk olarak görülüyor. Telefonların, uygulamaların, sonsuz tüketilebilir içeriklerin arasında zihin sürekli oyalanıyor. İnsanlar “bir şey üretme” yetisini değil, “hiç düşünmeden vakit geçirme” yetisini güçlendiriyor. Eğer bunun önüne geçilmezse, hayatı sadece yaşayıp bitecek bir süreç olarak tüketmiş olacağız. Ne kendimize dokunacağız, ne başkalarına, ne de dünyaya. Ve belki de en trajik olanı: Hayatımızdan hiçbir şey anlamadan geçip gitmiş olacağız.
Ekleme
Tarihi: 03 Aralık 2025 -Çarşamba
BAGIMLILIKLAR KARSISINDA TUKENENLER
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
