Günümüzde profesyonel futbol kulüplerinin finansal başarısızlıkları, kulüp yönetimlerinin ve
Kamuoyunun önemli bir sorunu haline geldiği ve spor otoriterlerinin bu konuda kongreler,
spor zirveleri, ekonomik forumlar gibi birçok platformda bir araya gelerek bu probleme
çözüm arayışı içerisinde oldukları görülmektedir. Bu platformlarda profesyonel futbol
Kulüplerinin her türlü altyapıya, tesise ve insan kaynağına sahip olmasına rağmen sportif ve
finansal anlamda neden başarılı olamadıkları sorgulanmaktadır.
Avrupa’da birçok futbol kulübü, futbol ekonomisinden büyük paylar alır ve karlar sağlarken,
Türkiye’de futbol kulüplerinin yüksek miktarlarda borçları bulunması ve zarar etmesi tüm
paydaşların dikkatini çekmektedir. Futbol kulüplerinin önemli finansal sorunlarının olduğu ve
özellikle de son yıllarda borçların çok arttığı, borçların kulübün aktiflerini geçerek, negatif öz
sermaye oluşturduğu, kulüplerin finansal yapılarının acilen kontrol altına alınması gerektiği
ve bunu başarmak için ise giderler kısılırken, yeni finansal kaynakların bulunması gerektiği
değerlendirilmektedir.
Örgüt yönetimleri, örgütün fiziksel, finansal ve insan kaynaklarını etkin ve verimli
kullanılmasından, örgütün başarısından veya başarısızlıklarından sorumlu organlar olarak
görülmektedir. Bu anlamda kulüplerin finansal başarısızlıklarının nedeninin araştırılmasında
ilk bakışta kulüp yönetimleri sorgulanmaktadır. Profesyonel futbol kulüplerinin sportif ve
finansal başarısızlıklarının genel sorumlusu taraftarların “yönetim istifa” sloganlarıyla da
anlaşılacağı gibi yöneticilerden veya yöneticilerin yönetimsel hatalarından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Taraftar grupları kulüp yönetimleri üzerinde baskı unsuru oluşturarak
kulüp yönetimlerine karşı olumsuz tepkilerini ifade edebilmektedir. Profesyonel futbol
kulüpleri yönetiminde yöneticilerin yasal bir sorumluluğunun bulunmaması, yöneticilerin
popüler olma veya taraftar grubuna sempatik görünme uğruna gereksiz ya da yüksek
harcamalar yapması başlıca sportif ve finansal başarısızlıklara yol açan etkenler olarak
bilinmektedir. Kulüpler yasası ile bu durum düzeltilerek “Kulüp Başkanı ve yönetim kurulu
üyeleri kendi dönemlerinde yapılan borçlanmadan dolayı, kulüple birlikte müştereken ve
müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.”
Kulüpler çok paydaşı olan bir örgütlenme yapısında kurulmuşlardır. Kulüplerin paydaşları;
kulüp çalışanları, sporcular, taraftarlar, kurumlar, işletmeler, medya kuruluşları, kulüplerden
fayda sağlayan üçüncü kişiler ve nihayetinde devlettir. Kulüp yöneticilerinin bu paydaşlara
karşı yükümlülüklerinin neler olduğu, paydaşların çıkarlarının nasıl dengelenmesi gerektiği,
tüm bu paydaşların organizasyona olumlu etki sağlaması için hangi stratejilere yönelmesi
paydaş teorisinde de vurgulanmaktadır.
Paydaşların menfaatlerini korumaya yönelik ortaya çıkan yönetim yaklaşımları
kurumsallaşma ve kurumsal yönetim ilkeleridir. Bu şekilde kulüpler kişisel menfaatler yerine
paydaşların menfaatleri üzerine yoğunlaşarak profesyonel bir yönetim anlayışına
kavuşabilir.
Avrupa’da Türk futbolunun ilk üç büyük kulübü Avrupa futbol kulüpleri borç sıralamasında ilk
20’nin içerisinde yer almaktadır. Profesyonel futbol kulüpleri, her sene futbolcu transferleri
yaparak, başarılı olmak için yatırım yapmaktadır. Ancak yapılan bu yatırımların dönüşünün
veya karlılık sağlayacağının bir garantisi bulunmamaktadır. Eğer sezon sonunda kulüp
harcadığından daha fazla gelir sağlayamazsa o sezonu zararla kapatmak zorunda
kalmaktadır. Bu duruma bir de beklenmedik durumlar olan sakatlık, kur artışı vb. durumlar,
eklenirse kulüp borcunun giderek arttığı görülmektedir. Bu durum kulüp yönetimlerinin tek
başına üstesinden geleceği bir durum olarak görülmemektedir. Bu anlamda Avrupa’da bu
durumun farkındalığının oluştuğu ve bazı düzenlemelerle kulüplerin borçlanmalarını
engellemek ve sürdürülebilirliklerini sağlamaları için bazı düzenlemeler yapılmaktadır. UEFA
aldığı kararla Finansal Fair Play uygulaması ile kulüplerin gelir-gider dengesini sağlaması
için yasal bir zorunluluk getirmiştir. Türkiye’de kurumsallaşma ve kurumsal yönetim
kapsamında Sermaye Piyasa Kurulu (SPK) 2003’de kurumsal yönetim ilkelerini yayımlamış
ve 2005’de bu ilkeleri yeniden düzenlemiştir. SPK 2004 yılındaki kararıyla da işletmelerin
yönetimlerine şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlik yolunu açabilmek için şirketlerin yıllık
raporlarında ve internet sitelerinde, Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum Beyanlarına ve
Kurumsal Yönetim Uyum Raporu’na yer verme zorunluluğu getirilmiştir.
Profesyonel futbol kulüpleri Dernekler Kanununa göre kurulan ve Türkiye Futbol
Federasyonu tarafından tescil edilen yapılanmalardır. Ancak futbol kulüpleri ekonomilerini
büyütmek, kazançlarını arttırmak ve ekonomik sürdürülebilirliğini sağlamak için şirketleşme
yoluna gitmektedir. Günümüzde şirketleşme yoluna giden ve ticari faaliyetler gösteren
kulüplerin sayılarında artış görülmektedir. Şirketleşme Türkiye’de de, dünyada da
giderek yaygınlaşmaktadır. Her geçen gün dünyada ve Türkiye’de futbol kulüpleri,
futbol endüstrisinden daha fazla pay almak, taraftar kitlesini genişletmek, sportif başarı
sağlamak, altyapısını güçlendirmek, spor çevrelerinde itibarını arttırmak ve uluslararası
hayran potansiyeli elde etmek gibi nedenlerden dolayı şirketleşme eğilimi
göstermektedir. Şirketleşen kulüplerden bazıları paydaşlarıyla riskleri paylaşmak ve
büyüyebilmek için İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem görmektedir. Futbol
kulüpleri Türkiye’de dernek statüsünde olduğundan birçok vergilerden muaf
tutulmaktadır. Dernek olmanın avantajlardan yaralanmaya devam edebilmek için kulüplerin
hem şirketleşme yoluna gitmesi hem de dernekler statüsünde faaliyetlerine devam
etmeleri gerekmektedir. Futbol kulüpleri sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için şirketleşerek
halka açılma yoluna da gitmektedir.
Kulüpler sahip olduğu sportif imkânları geliştirmek, dünyaca ünlü ve kariyerli oyuncuları
transfer edebilmek için ekonomik olarak güçlü olmaları gerekmektedir. Kulüplerin gelirlerini
arttırması da sportif başarısına etki etmektedir. Kulüpler gelirlerini artırabilmek için
yönetimde yeni yaklaşıma, yapısal olarak değişime gitmektedirler. Dernek statüsünde
olan, kâr amacı gütmeden kurulan kulüpler, varlıklarını devam ettirebilmeleri için
günümüzde sponsorlar ve reklam gelirlerine tutunmaktadırlar. Ancak sponsorların
kulüpten desteklerini çektiklerinde küme düşerek varlıklarını kaybetmektedirler. Bu
durum da kulüplerin, kar amacı güden şirketler gibi şirketleşme yoluna gitmelerine
sebep olmaktadır. Kulüpler ancak şirketleşerek profesyonel yöneticiler aracılığıyla
kulübün gelirlerini arttırılabilmektedir. Rekabetin hızla arttığı futbol sektöründe kulüplerin
varlığını sürdürebilme, finansal başarıyı yakalayabilme, uluslararası alanda mücadele
etme ve kulüp gelir kaynaklarını arttırma amaçları, futbol kulüplerini şirketleşmeye ve
kurumsallaşmaya itmektedir.
Kulüpler kurumsallaşma ilkelerinin uygulanması ile kulübün hedefleri ile uyumlu
organizasyon yapısının belirlenmesi, açık, net ve anlaşılır iş tanımlarının ve işletme
yönetmeliklerinin yapılması, kulüp çalışanlarının yetki ve sorumlulukları belirlenerek
profesyonel bir yönetim sistemine geçiş yapılması öngörülmektedir. Kurum kavramını,
sosyolojik açıdan toplumda organize olmuş, kabul görmüş yerleşik hale gelmiş, belirli
düzeni kuralları ve prosedürleri olan yapıları ifade etmektedir. Kurumsallaşma
kavramını ise örgüt üzerinde kurumsal beklenti, baskı ve inançları, örgüt çevresi ve
devletin yönlendirmesi olarak tanımlanmaktadır.
Literatürde kurumsallaşma ilkelerinin yöneticiler tarafından bilindiğine, benimsendiğine
ve uygulandığına dair bulgular ve açıklamalar yer almaktadır. Ancak bu kavramların
uygulandığının, sözde değil gerçekte de varlığının tespit edilmesine yönelik denetimlerinin
ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, kurumsallaşma, kurumsal yönetim ve
finansal sürdürülebilirliğinin standartlarının belirlenerek, iyi bir denetim sisteminin
kurulmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Kurumsallaşma yaklaşımında aynı alanda faaliyet
gösteren örgütlerin faaliyet gösterdikleri çevrede, benzer örgütlerin, çevrenin,
toplumun ve devletin yönlendirmeleriyle birbirlerine yapısal ve işleyiş bakımından benzeme
(eşbiçimsellik ya da izoformizm) eğilimi gösterecekleri düşünülmektedir.
Kurumsallık teorilerinin temel unsurlarından biri de, izoformizm (eşbiçimcilik)’dir.
Bu kavram kurumsal kuramın temel inceleme alanı olarak öne çıkmaktadır.
Örgütler zamanla birbirine benzeme eğilimi gösterirler. Kurumsal Kuram’a göre bu durum,
eşbiçimsellik (izoformizm) olarak tanımlanmıştır. İzoformizm ile örgütlerin zamanla
birbirlerine benzeyecekleri, çevre faaliyetlerine göre yapısal değişim gerçekleştirecekleri,
değişen çevreye adaptasyon sağlayacakları değerlendirilmektedir.
Çevreye benzeme eğiliminin rekabetten, çevrede meşruiyet kazanma isteğinden, çevre
baskısından veya kendiliğinden gerçekleşebileceği düşünülmektedir. Örgütsel uyum ile
varlıklarını sürdürebilmeleri ve etkin üretim yapabilmeleri meşruiyete bağlıdır. Bu sebepten
kurumsallaşma yaklaşımında da belirtildiği gibi aynı alanda faaliyet gösteren örgütlerin
faaliyet gösterdikleri çevrede, benzer örgütlerin, çevrenin, toplumun ve devletin
yönlendirmeleriyle birbirlerine yapısal ve işleyiş bakımından benzeme (eşbiçimsellik ya
da izoformizm) eğilimi gösterecekleri öngörülmektedir.
Buna göre, kulüplerin sürdürülebilirliğini sağlayabilmeleri için yalnızca etkili ve verimli
faaliyet göstermeleri yeterli olmamaktadır, aynı zamanda kurumsal çevrede kabul
görmeleri gerekmektedir. Kurumsal kurama göre örgütler amaçlarına ulaşmak için teknik
gerekliliklerinin yanı sıra faaliyet gerçekleştirdikleri alanda da kabul görmelerine yardımcı
olacak düzenlemeler, uygulamalar ve faaliyetler gerçekleştirirler. Buda örgütün zaman
içerisinde çevre örgütleriyle birlikte uyumlu olma çabaları sonucunda örgütlerin
faaliyetlerinde birbirine benzemelerine yol açmaktadır.
Spor kulüplerinin mevcut mali durumlarına bakılarak, profesyonel kulüp yöneticilerinin
söylemleri ve faaliyetleri mercek altına alındığında, Avrupa’da mücadele eden başarılı
kulüpler ile kendi kulüplerini karşılaştırarak değerlendirmelerde bulundukları
görülmektedir. O kulüplerin başarılı olmalarında ve ekonomik karlılık içinde bulunmalarında
yönetim faaliyetler ve yeteneklerinin örnek alınması gerektiği değerlendirilmektedir.
Yöneticilerin kendi kulüplerinin de, o kulüpler gibi olabilme arzusu yaşadıkları ve o kulüplere
benzeme eğilimleri gösterdikleri kulüp yöneticilerinin yaptığı açıklamalardan
anlaşılmaktadır.
Futbolun, spor endüstrisine ve ekonomiye katkıları bulunmaktadır. Bu da sporun
paydaşlarına, üçüncü kişilere ve devlete fayda sağlamaktadır. Futbol ekonomik bir
sektördür.
Futbol organizasyonu istihdam yaratmakta, futbol sektörün topluma, devlete ve bu
organizasyondan geçimini sağlayan üçüncü kişilere ekonomik yararları olmaktadır.
Bu sebepten kulüplerin zarar etmesi, kapanması toplumsal ve ekonomik bazı olumsuz
sonuçlara yol açabileceğinden denetlenmesi önem arz etmektedir. Sporun piyasalarda
oluşan mikro ekonomik etkileri, üretim-tüketim ve gelir-dağılım etkileri olurken, makro
anlamda ekonomik etkileri sporun milli gelire, dış ticarete ve istihdama etkileri
olabilmektedir. Devlet ve federasyon tarafından yapılacak yasal düzenlemelerle kulüplerin
gelirlerinden fazla gider yapamamaları, altyapıdan oyuncu yetiştirerek transfer giderlerini
azaltmaları yönünde bazı yasal düzenlemeler yapılabileceği öngörülmektedir.
Günümüzde profesyonel futbol kulüplerinin sportif başarısının yanı sıra, finansal başarı da
kazanması, kulübün iç ve dış paydaşları tarafından istenen ve beklenen bir olgu haline
gelmektedir. Kulüplerin finansal ve yönetimsel sürdürülebilirliğini artırmak, performanslarını
geliştirilebilecek kazanımlar elde etmek kulüplerin yönetim amacı haline gelmiştir. Bu
makale ile profesyonel futbol kulüpleri yönetiminde yer alan yöneticilerin kurumsallaşma
yönetim uygulama algıları ile kulübün firma performansı arasındaki ilişki durumunu
belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla kulüplerin eksik yönetim yaklaşımlarını
belirleyerek, kulüpler, federasyon ve devlet tarafından gerekli düzenlemelerin
yapılmasını, spor kulüplerinin borçlarını ödeyecek duruma gelmesini, sportif ve finansal
anlamda daha başarılı olacakları düşünülmektedir. Bu şekilde spor endüstrisinden fayda
sağlayan paydaşların ekonomisine ve sürdürülebilirliğine katkı sağlayacağı
değerlendirilmektedir.
Günümüzde profesyonel futbol kulüplerinin sportif başarısının yanı sıra, finansal başarı
da kazanması, kulübün iç ve dış paydaşları tarafından istenen ve beklenen bir durum
haline gelmekle birlikte kulüplerin finansal ve yönetimsel sürdürülebilirliğini artırması,
firma performanslarını geliştirilebilecek kazanımlar elde etmesi kulüplerin yönetim
amacıdır.
Yapılan bir araştırmada kulüplerinin futbolda gösterdikleri sportif başarılarının ilgili spor
şirketlerinin finansal tabloları üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu ve finansal
performanslarını arttırdığını göstermektedir. Kurumsallaşma ile kulüplerden, yönetimin
profesyonelleştiği, yürütülen faaliyetler ile ilgili kuralların ve talimatların hiyerarşik bir yapı
içerisinde belirlendiği, iş akışının ve görev tanımlarının yapıldığı, arzulanan örgüt kültürünün
oluşturulduğu, yönetim sürecinde alınan kararların ve yaptırımların tutarlılıkla uygulandığı,
yönetimin kulübün mali durumundan sorumlu tutularak kulübün zarara uğratılmasının
engellendiği, kulübün kendisine ve paydaşlarına ekonomik faydalar sağladığı bir
yönetim biçimi beklenmektedir. Bunun sağlanması devletin, federasyonun, kulüpler
birliğinin kamuoyunun ve spor çevrelerinin ortak akıl ile bir araya gelerek yasal
düzenlemeler ve akılcı kararlar alarak uygulamaya koyması gerektiği değerlendirilmektedir.
Alınan kararların yapılan yasal düzenlemelerin uygulandığı da denetlenmelidir.
ADANA’DAKİ FUTBOL KULÜPLERİNİN DURUMU:
Profesyonel futbolda maliyetler çok yükseldi. 2.ligde şampiyonluğa oynamak 150 milyondan
başlar. Önce hedef belirlenmeli ona göre yola çıkılmalı. Bütçeye göre hedef konulmalı.
Ekonomik yönden güçlü sponsorlar olmalı. Belediyeler ve meslek odaları da elini taşın altına
koymalıdır. Öncelikle spor kulüpleri aile şirketi olmak yapısından kurtulmalı ve borsaya
açılmalıdır. Futbol çok pahalı bir oyun oldu. Güçlü sponsorlar bulunmalıdır.
Ne yazık ki makalemizde belirttiğimiz açıklamalar Adana’da faaliyet gösteren futbol kulüpleri
tarafından dikkate alınmadığından bugün mali yönden iflas etmiş bulunmaktadırlar. Bu
nedenle gerekli motivasyon sağlanamadığından, takım oyununa da etki ettiğinden averaj
takımı olmuş bulunmaktadırlar.
Henüz liglerin başında bulunmaktayız ama puan silinme cezaları ile Adanaspor A.Ş. ve
Adana Demirspor A.Ş.’nin bir alt lige düşmesi kesinleşmiş gibidir. Zaten maddi
imkansızlıklar nedeniyle maçlara çıkamayacaklarını da düşünürsek otomatik olarak Futbol
Federasyonu tarafından bir alt lige düşürüleceklerdir.
Adana Demirspor A.Ş. ve Adanaspor A.Ş. şahıslara ait olduğundan ve yüklü miktarda
borçları bulunduğundan bu kulüpler için boşa para harcamanın ve borç altına girmenin
kimseye faydası bulunmamaktadır. Elimizde bir tek 01 Adana Futbol Kulüp kalmış
bulunmaktadır. Mülki İdare Yöneticilerimiz ve Belediye Başkanlarımızın öncülüğünde
yeniden yapılanma ve organizasyon yapılırsa bir umut 01 Adana Futbol Kulüp Adana’nın tek
profesyonel kulübü olarak faaliyetine devam edebilir. Bundan sonrası kulüp yöneticileri ile
şehrin mülki idare yöneticileri ve belediye başkanlarına kalmıştır.
Adana Demirspor ve Adanaspor taraftarları her iki kulübün taraftarlar derneğine
devredilmesini istediklerini basından izlemekteyiz. Her iki kulübün yöneticilerine olan
borçları dışında Vergi Dairesine, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Sporculara, Çalışanlara ve
tedarikçilerine ne kadar borcunun olduğu kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Taraftarlar
Dernekleri kulüpleri devir aldıklarında hangi bütçe ile kulüplerin faaliyetlerini devam
ettirebileceklerini iyi hesaplamaları gerekir. Bu işin altından kalkmak o kadar kolay değildir.
En iyisi Bölgesel Amatör Ligde bulunan iki kulübün yönetimini devir alıp Yeni Adana
Demirspor ve Yeni Adanaspor olarak isim değişikliği ile kulüplere olan sevgilerini ve ilgilerini
devam ettirerek iyi bir planlama ile başarıya ulaşabilirler. Sonunda da süper lige kadar terfi
edebilirler.