Pamuk, mısır, ayçiçeği ve soya… Çukurova’nın bereketli topraklarında yıllardır çiftçinin alın teriyle büyüyen bu stratejik ürünler, bugün hiç olmadığı kadar tehdit altında. Girdi maliyetlerinin her geçen gün arttığı, mazotun, gübrenin, elektriğin ve sulamanın çiftçinin belini büktüğü bir dönemde, hükümetin ABD’den ithal edilen pirinç, tütün, badem, ceviz ve Antep fıstığına uygulanan vergileri kaldırması, tarımda yeni bir yıkımın kapısını araladı.
Tütün üreticisi zaten uzun süredir zararına üretim yapıyordu. Vergisiz ithalat kararı, bu üreticinin üretimden tamamen çekilmesine yol açacak.
Badem ve cevizde ABD’nin sübvansiyonlu ürünleri iç piyasaya akın edecek. Yerli üretici, kendi emeğini ve maliyetini kurtaramayacak; pazarın dışına itilecek.
Antep fıstığında Gaziantep, Şanlıurfa ve Siirt’te üretici maliyetin altında satış yaparken, ithalat kapılarının ardına kadar açılması yüzlerce üreticiyi bitirecek.
Bütün bunlar yalnızca birkaç ürünün meselesi değil. Çukurova’nın kalbi olan pamuk, mısır, ayçiçeği ve soya da aynı kaderi paylaşma riskiyle karşı karşıya. Çünkü dışa bağımlılığı artıran bu politikalar, yarın başka ürünlerde de ithalatın önünü açacak.
Bugün pamuk üreticisi, ithal iplik ve hazır kumaş baskısı altında eziliyor. Mısır ve ayçiçeği, dünya fiyatlarıyla kıyaslandığında rekabet edemez hale geliyor. Soya ise neredeyse tamamen ithalata bağımlı hale gelmiş durumda. Çukurova çiftçisi, “eksem zarar, ekmesem aç kalırım” ikilemine sıkışıyor.
Üstelik tüketici de bu işten kazançlı çıkmayacak. Çünkü dışa bağımlı hale gelen gıda piyasası, küresel fiyat dalgalanmalarına mahkûm olacak. Bugün ucuz görünen ithalat, yarın kur artışları ve tedarik sıkıntılarıyla soframıza daha pahalıya dönecek.
Sonuç açıktır:
Türkiye tarımı, uluslararası pazarlıkların ön masasına bırakılmıştır. Üreticinin emeği, çiftçinin alın teri, siyasi pazarlıkların arka planında gözden çıkarılmıştır.
Çukurova’da pamuk tarlasında, mısır ocağında, ayçiçeği ve soya ekili arazilerde çalışan çiftçiyi çok zor yıllar bekliyor. Eğer bu gidişe dur denmezse, Türkiye sadece tütünde, bademde, fıstıkta değil; stratejik tüm tarım ürünlerinde dışa bağımlılığa sürüklenecek.
Ve o gün geldiğinde, soframızdaki ekmeğin, tabağımızdaki zeytinin, çocuğumuzun içtiği sütün fiyatını artık biz değil, Washington’daki, Kaliforniya’daki çiftçi belirleyecek.