Namık Kemal BİÇER
Köşe Yazarı
Namık Kemal BİÇER
 

Askıda Ekmek ve Unutulan Bereket

Adana’da son günlerde fırın kapılarında duran o küçük kutu, şehrin kaderine düşen bir dipnot gibi: “Askıda ekmek var.” Bir zamanlar iyilik için dururdu; şimdi iyiliğin de yorgun düştüğü bir çağın tanığı. Adana’nın sıcağı bile yetmiyor artık insanların içini ısıtmaya. Sıcağın gölgesinde soğuk bir gerçek var: Geçim, bu şehrin en ağır yükü olmuş. Fırına giren insanların yüzünde bir çekingenlik dolaşıyor. İnsan, ekmek isterken bile utanır mı? Meğer utanırmış. Meğer yoksulluk önce gururu inceltirmiş, sonra sesi kısarmış. Pazarda grammış, manavda “bu kadarı yeter”miş… Aslında mesele alınan sebzenin miktarı değil; bir şehrin kendi bereketini hatırlayamayacak kadar yorulması. Çünkü Adana’da ekmek sadece ekmek değildir. Bir evin akşamına düşen en sade tesellidir. Bir çocuğun çorbasına eşlik eden en sessiz umuttur. Bir babanın eve dönerken kendine söylediği en küçük “yaptım” cümlesidir. Ama bugün… Bugün ekmek askıya bırakılıyor. Güzel niyet, ağır bir gerçeği örtmeye çalışıyor. Askıya bırakılan her ekmek, bir evdeki eksikliği tamamlıyor belki, ama aynı zamanda şehre şu soruyu bırakıyor: Nerede yanlış yaptık? Bir zamanlar sabah güneşini tarlada karşılayan Adana… Bir zamanlar bereketiyle övünen bu şehir… Toprağı, suyu, pamuğu, narenciyesiyle kendine yeten bu topraklar… Bugün neden askıda ekmeğe muhtaç bir sessizliğin içinden geçiyor? Ve şimdi soruyorum — duyana, duymayana, duymak istemeyene: Bir zamanlar “tarımın başkenti” diye övünen Adana, şimdi neyin kenti oldu? Hafızasını yitiren bir bereketin mi? Tarladan kopmuş bir düzenin mi? Yorgun bir kalabalığın mı? Yoksa askıya bırakılan ekmeklerin gölgesindeki bir umutsuzluğun mu? Adana kendi hikâyesini yeniden kurmadıkça, ekmek sadece bir gıda değil, bir şehir için kaybolmuş bir kimlik olmaya devam edecek. Ve unutmamalıyız ki  Şehir önce bereketini kaybeder, sonra sesini… ses gidince umut da gider……
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2025 -Perşembe

Askıda Ekmek ve Unutulan Bereket

Adana’da son günlerde fırın kapılarında duran o küçük kutu, şehrin kaderine düşen bir dipnot gibi:

“Askıda ekmek var.”
Bir zamanlar iyilik için dururdu; şimdi iyiliğin de yorgun düştüğü bir çağın tanığı.

Adana’nın sıcağı bile yetmiyor artık insanların içini ısıtmaya.
Sıcağın gölgesinde soğuk bir gerçek var:
Geçim, bu şehrin en ağır yükü olmuş.

Fırına giren insanların yüzünde bir çekingenlik dolaşıyor.
İnsan, ekmek isterken bile utanır mı?
Meğer utanırmış.
Meğer yoksulluk önce gururu inceltirmiş, sonra sesi kısarmış.

Pazarda grammış, manavda “bu kadarı yeter”miş…
Aslında mesele alınan sebzenin miktarı değil;
bir şehrin kendi bereketini hatırlayamayacak kadar yorulması.

Çünkü Adana’da ekmek sadece ekmek değildir.
Bir evin akşamına düşen en sade tesellidir.
Bir çocuğun çorbasına eşlik eden en sessiz umuttur.
Bir babanın eve dönerken kendine söylediği en küçük “yaptım” cümlesidir.

Ama bugün…
Bugün ekmek askıya bırakılıyor.
Güzel niyet, ağır bir gerçeği örtmeye çalışıyor.

Askıya bırakılan her ekmek, bir evdeki eksikliği tamamlıyor belki,
ama aynı zamanda şehre şu soruyu bırakıyor:
Nerede yanlış yaptık?

Bir zamanlar sabah güneşini tarlada karşılayan Adana…
Bir zamanlar bereketiyle övünen bu şehir…
Toprağı, suyu, pamuğu, narenciyesiyle kendine yeten bu topraklar…

Bugün neden askıda ekmeğe muhtaç bir sessizliğin içinden geçiyor?

Ve şimdi soruyorum — duyana, duymayana, duymak istemeyene:
Bir zamanlar “tarımın başkenti” diye övünen Adana,
şimdi neyin kenti oldu?

Hafızasını yitiren bir bereketin mi?
Tarladan kopmuş bir düzenin mi?
Yorgun bir kalabalığın mı?
Yoksa askıya bırakılan ekmeklerin gölgesindeki bir umutsuzluğun mu?

Adana kendi hikâyesini yeniden kurmadıkça,
ekmek sadece bir gıda değil,
bir şehir için kaybolmuş bir kimlik olmaya devam edecek.

Ve unutmamalıyız ki 
Şehir önce bereketini kaybeder,
sonra sesini…
ses gidince umut da gider……

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.